Gelişmiş Arama
Ziyaret
6319
Güncellenme Tarihi: 2012/04/07
Soru Özeti
Doğumundan sonra İmam Ali\'nin (a) Peygamber\'in (a.s.s) kucağında Kur\'andan bazı ayetleri tilavet ettiğini ifade eden bir hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis, Peygamber\'in risaleti ve Peygamberin kendisine risalet gelmeden Kur\'anın muhtevasından haberdar değildir olmasıyla nasıl bağdaşıyor?
Soru
Doğumdan sonra İmam Ali, Peygamber\'i Ekremin kucağındayken ona şöyle buyurdu: İster misin sana Tevrat\'tan, İncil\'den ve..okuyayım? Sonra müminin suresinden bazı ayetler tilavet etti şeklinde rivayet edilmiştir. Acaba bu rivayet tarihi ve senet bakımından sahih midir? Bu hadis, Peygamber\'in risaleti konusuyla, İmam Ali Kur\'an ve diğer semavi kitablara hakim olduğu bir durumda, Peygamber\'in risaletten önce Kur\'an içeriğinden bihaber değildir olmasıyla bağdaşılması mümkün müdür?
Kısa Cevap

Bu rivayet bazı hadis kitaplarında vardır. Ancak hadis kitaplarında zikredilmiş var olan hadiste İmam Ali'in şöyle buyurduğunu: "Ey Peygamber! İstermisin sana Tevrat'tan, İncil'den okuyayım?" içermemektedir. Zikredilen rivayette yer alan şey şudur: "Selamdan sonra Müminin suresinden bazı ayetler Peygamber'e (a.s.s) için okudu".  Müminin süresinden bazı ayetleri okumuş olması, İslam Peygamber'inin risaletiyle çelişmediği gibi risaletten önce Peygamber Efendimizin Kur'an'ın muhtevasından habersiz olduğu sonucunu da vermez. Zira Kur'an öyle bir hakikata sahiptir ki onun birinci mertebesi, nur âleminde Resul'i Ekreme nazil olmuştu...

Bazı rivayetlerde Kur'an'ın nüzul mertebesinden bir mertebeye; ''El-hakaiku lilenbiya (paygamberler için hakikatler)" işaret edilmiştir. Bu gerçek zahiri elfazın ötesinde bir durumdur ve bu İslam'ın zuhur ettiği zamandan sonrasına münhasır bir şey değildir. Kur'an bütün peygamberlerin getirdiği kelamın hakikatidir. Her peygamber bu hakikatin bir mertebesiyle ittisal halinde olmuşlardır.

Bu nedenle İmam Ali (a.s.) doğumundan sonra müminler için kurtuluşun genel manasını ifade eden Kur'an'dan bazı rivayetleri peygamberin kucağında tilavet buyurdu. Bu Peygamber Efendimiz için yeni bir şey de değildi.

Nitekim Hz. İsa (a) doğumundan sonra şöyle buyurdu: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana (semavi) kitabı verdi ve beni peygamber kıldı". Oysaki bunu dediği sırada elinde bir kitap yoktu. Öyle ise bu dünyaya ayak basmadan önce, nur âleminde kendisine ilahi kitap nazil olduğuna işaret etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu yanıtlamadan önce bir kaç noktaya değinmek gerekir:

Evvela; mezkûr rivayet, hadis kaynaklarında gelmiştir. Ancak kaynaklarda yer alan bu rivayette İmam Ali'nin (a); ''Ey Peygamber! İster misin sana Tevrat'tan, İncil'den okuyayım'' şeklinde bir ifade yoktur. Sadece, İslam'dan sonra Allah Resulü için müminun süresinin bazı ayetlerini tilavet buyurduğu ifadesi, yer almıştır.[1]

Saniyen rivayetin senedi üzerine yapılan incelemede sened zincirinde yer almış bazı ravilerin muvassak olmadıkları veya sıke olup olmadıkları konusunda görüş ayrılığının bulunduğu ortaya çıktı. Lakin rivayetin muhtevasını şu temellere dayandırarak kabul edebiliriz;

Masum İmam, kâmil insanın hakiki mısdakı, Kuranı mücessem kılan ve Kuranı natık yani konuşan Kur'an'dır. Müslümanların elindeki hatlı ve baskılı Kur'an, samit (suskun)Kur'an'dır.[2] Kur'an'ın inişi –ki diğer semavi kitabları temamlayandır-  aşamalı olmuştur. Birinci aşma veya mertebede nur âleminde Resul'i Ekrem'in (a.s.s) ve mutahhar İmamların (a) nurlu kalblerine ifaze edilmiştir. Nitekim şu ayeti celile  '' Hiç süpesiz bu Kur'an sana, hikmet sahibi ve bilen bir kimse (Allah'ın) tarafından verilmektedir.''[3] Bu manaya işaret etmektedir; Peygamber'i Ekrem Kur'anın hakikatini meleğin vasıtası olmadan almış ve sonra mutahhar İmamların nurlu kalplerine ilham edilmiştir.[4]

Hatta bazı rivayetlerde Kur'an'ın nüzul mertebesinden bir mertebeye yani ''El-hakaiku lilenbiya (paygamberler için hakikatler)" işaret edilmiştir. Bu gerçek zahiri elfazın ötesinde bir durumdur ve bu İslam'ın zuhur ettiği zamandan sonrasına münhasır bir şey değildir. Kur'an bütün peygamberlerin getirdiği kelamın hakikatidir. Her peygamber bu hakikatin bir mertebesiyle ittisal halinde olmuştur.[5] Her nakadar bu hakikatın kâmil ve üstün mertebesi Peygamber Efindimiz'e (a.s.s) nazil olmuştur.

Bu noktalara dikkatle;

a) Söz konusu rivayet, ne İslam Peygamber'inin (a.s.s) risaletiyle bir çelişkisi var ne de risaletten önce Peygamber'in Kur'an'ın muhtevasından haberdar olmadığını doğuracak bir sonucu vardır. Zira Kur'an'ın nüzulü, mertebe mertebe gerçekleşmiştir. İlk mertebesi Nebiyyi Ekremin yüce kalbine inmiştir. Hz. Peygamber dünyadaki maddi bedenin ve zahiri cismin dışında bir hakikate sahiptir. Nitekim Hz. İsa (a) viladetinden sonra şöyle buyurmuştu: "(isa) Dedi ki: Şüpesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) bana Kitap verdi ve beni peygamber kıldı.''[6] Oysaki o sırada elinde bir kitap yoktu. Demek ki; bu dünyaya gelmeden önce nur âleminde onların nuru üzerine, ilahi kitaplar nazil olmuştur.

b) Nur âleminde Kur'an'ın nurlu hakikatı, İmam Ali'nin (a) kalbine ifaze olunmuştur. Bu nedenle doğuşundan sonra Peygamber (a.s.s) kucağındayken Kur'an'dan bazı ayetleri tilavet buyurmuştur. Bu durumunda Peygamber için yeni bir tarafı yoktu. Çünkü peygamber (s.a.a) kur'an'a olan ilim ve bilginin kendisiydi. O kuranın ve  varlık aleminin tüm hakikatlerine alim idi.

Daha çok bilgi edinmek için aşağıdaki indekslere müracaat ediniz:

"Peygamber'in İmamlara Karşı Üstünlükleri" Soru 9952 (Sayte: 9931)

"Şii İmamların Makamı Ve Peygamberler" Soru 10210 (Sayt: 10149)

"İmam Ali'nin (a) Vechullah Olması" Soru 8680 (Sayt: 9850)

 

[1] Şeyh Tusi, ''Emali'', İran/Kum: İntişarat'i Daru-Ssekafe, 1414h.k. , s.708   

  Meclisi, Muhammed Bakır,  ''Biharu'l Envar'', Lübnan/Beyrut: Muessesetu'l Vefa,1404k. c.35, s.18

[3]  Neml 6

[4]  Tayyip,Seyyid Abdulhüseyin, ''Atyebu'l Beyan Fi Tefsiri'l Kur'an'', İran/Tahran: İntişarati İslam, İkinci Baskı, 1378 h.ş., c.9,s.107,354, c.10,s.285,286

[5]  Bkz: "Kur'an'ın Hakikatleri Ve Mertebeleri" Soru 10688 (Sayt:12360) ''Kur'an'ın İniş Mertbeleri Ve Lafızların İlahi Vahiydeki Konumu''Soru 15084 (Site: 14904)''Kur'an'ın Nuzulu'' Soru 140 (Site:1017)

[6] Meryem 30

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İslam’ın Kehf suresinin son ayetlerini okumaya yönelik ısrarının nedeni nedir?
    23568 Tefsir 2011/03/01
    Hadislerde belirli bir vakitte uyanmak için Kehf suresinin son iki ayetinin okunması tavsiye edilmiştir.[1] Kehf suresini okumaya yönelik İslam’ın ısrarının nedeni nedir diye sorduğunuz sorunun yanıtı bağlamında ise şöyle söylemek gerekir: Buyruklardaki ısrar ve tekit ya farz hüküm ya ...
  • Tembelliği gidermek için bir dua var mıdır?
    14834 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Dinî öğretilerde reddedilen hususlardan birisi tembellik ve atalettir. İmamlar (a.s) bu yerilmiş hasletten Allah’a sığınmıştır. İmamlardan (a.s) bu konuda ulaşan duaların bazıları şunlardan ibarettir: 1. Sadaka’nın oğlu Mas’ada şöyle demektedir: İmam Sadık’tan (a.s) önemli isteklerde Allah’a kendisiyle yöneleceğim bir dua istedim. İmam (a.s) büyük babam ...
  • Acaba Hz. Musa(a.s) vefat emiş midir?
    18914 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Hadis kaynaklarında Hz. Musa(a.s)ın vefatı şu şekilde aktarılmıştır: Hz. Musa(a.s) eceli ile vefat etmiştir. Hz. Azrail, Hz. Musa(a.s)ın huzuruna geldi ve selam etti. Ona şöyle hitap etti: “Allahu Teala'nın emri ile senin ruhunu teslim almaya geldim”. Hz Musa(a.s)ın ruhunu teslim aldıktan sonra insan suretinde zahir olarak Hz Musa ibni ...
  • Hac amellerini müstehap gusül ile yapmak caiz midir?
    5648 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Başta hatırlatılmalıdır ki; namaz için yeterli olan her temizlik (abdest, teyemmüm, müstehap gusül, …), temizlik ile yapılması gereken hac amelleri için de yeterlidir. Bundan dolayı ilkönce birkaç noktayı belirtmek gerekmektedir:1. Farz gusül ile namaz veya abdest gerektiren hac amelleri gibi fiiller yerine getirilebilir mi?2. Müstehap gusüller bu ...
  • Uykuda ve baygınlıkta ruhun faaliyetleri farklı mıdır?
    17157 İslam Felsefesi 2010/08/15
    Uyanıkken ruhla beden arasındaki tepkileşim, uykudakinden tamamen farklıdır. Bu yüzden İslami öğretilerde uykuya ölümün kardeşi denmiştir. Bilimin uyku sırasında ruhla beden arasındaki değişken ilişki hakkında bilgisi yoksada uyku sırasında baş gösteren bazı bedensel değişiklikleri keşfedebilmiştir. Labaratuvar çalışmalarına göre insanın ...
  • Ahbariler ve Usuliler kimlerdir?
    18465 Tarih Felsefesi 2012/05/03
    Ahbarilik, hadis ashabına denir ve Şiilikte onlar Ahbarî olarak adlandırılır. Bu grup içtihadı geçersiz bilmekte ve sadece habere (rivayetler ve hadisler) uymaktadır. Ahbariler karşısında olan Usuliler ise birçok İslam fakihinin içinde bulunduğu ve Usulî olarak adlandırılan gruba denir. Bu grup, İslam’ın şer’i hükümlerini belirlemede Kur’an, sünnet, akıl ...
  • Acaba Allah’tan başka kimse gayb ilminden haberdar olabilir mi?
    12593 Eski Kelam İlmi 2009/05/13
    Gayb, bir şeyin duyu organlarına ve idraka gizli olması ve şahadet de aşikâr olması anlamına gelmektedir. Bir şeyin bir kimse için gayb ve bir başka kimse için de aşikâr olması mümkündür. Bu konu o kimsenin varlığının sınırına bağlıdır. Ama Allah’tan başka diğer bütün varlıkların kapsamlarının sınırlı olmasını ve sadece Allah’ın ...
  • Şia mezhebi neden en iyi mezheptir?
    37733 Kelam İmi 2009/01/19
    Şia mezhebinin üstünlüğü onun ‘Hak’ olmasından kaynaklanıyor. Hak yol her dönemde yanlızca birdir. Diğer dinler ya temelden batıl ve asılsızdır ya da kaybolmuş ve değişmişlerdir. Bugün hak din İslam’dır. Asıl ve gerçek İslam ise Şia mezhebinde tecelli bulmuştur. Yanlızca Şia öğretileri öz Muhammedi İslam’ın göstergesi olabilir. Bunu ...
  • Niçin İslam'da kölecilik haram kılınmamıştır?
    11036 Yeni Kelam İlmi 2011/05/08
    1- İslam asla kölecilik sistemini ortaya çıkarmamıştır. 2- İslam dini, kölelerin geçmişteki kötü durumunu büyük bir toplumsal sorun olarak görmüş ve çözümleme yoluna gitmiştir. 3- İslam bu önemli meselenin çözümü için dakik ve hikmetli bir proje ortaya koymuştur. Çünkü ...
  • Erkeğin kısa kollu gömlek giymesinin hükmü nedir?
    4194 2019/01/23
    Taklit Mercilerin fetvası üzere erkeklerin avret yerlerini örtmesi vacip bunun dışında kalan yerleri örtmesi vacip değildir. Ancak giyim tarzı ve bedenin çıplaklığı namahremin günaha düşmesine yol açacağını bilirse hüküm değişir. Her halükarda sünnet erkeğin örfen örtüğü yerleri namahrem karşısında örtmesidir.[1] Buna göre erkeğin hicabı ...

En Çok Okunanlar