Gelişmiş Arama
Ziyaret
9214
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Ahlakla tevekkülün arasında nasıl bir bağlantı vardır?
Soru
Ahlakla tevekkülün arasında nasıl bir bağlantı vardır?
Kısa Cevap

İnsanın nefsinde ‘meleke’ haline gelen sıfatlara ahlak denir. Meleke ise, insanın ruhunda nüfuz eden öyle bir sıfattır ki, o sıfata uygun amel ve davranışlar kendiliğinden yapılır. Ahlak, fazilet ve rezalet olmak üzere ikiye ayrılır. Tevekkül ise, ahlaki faziletlerden biri olup kulun Allah’a güvenmesi ve bütün işlerini ona havale etmesi demektir. Allah’a gerçek manada tevekkül, tevessül etmeye engel değildir. Çünkü Allah-u Teala’nın kendisi tevekkülle birlikte sebeplere yönelmemizi emretmiştir. Ahlakla tevekkülün arasında ilişki, tevekkülün ahlaki faziletler ve mısdaklardan biri olmasındadır.

Ayrıntılı Cevap

Lügatta Ahlak

Ahlak, ‘huluk’ ve ‘hulk’ kelimelerinin çoğuludur. Bu ikisi, insanın nefsinde ‘meleke’ haline gelen sıfat manasına gelmektedir. Meleke ise, insanın ruhunda nüfuz eden öyle bir sıfattır ki, o sıfata uygun amel ve davranışlar kendiliğinden yapılır. Örneğin tevazu sıfatı bir insanda meleke haline gelse insan yeri geldiğinde kendiliğinden ve otomatik olarak tevazu eder. Hulk, iyi olursa fazilet, kötü olursa rezalettir.

Dolayısıyla ahlak, insanda meleke haline gelen iyi (fazilet) ve kötü (rezalet) sıfatların tümüne denir.[1]

Hulk ve ahlak nefsani bir halet olup amel kategorisinden değildir. Zira ahlak, iyi ve kötü davranışların doğurduğu insanın içindeki halet ve kudrettir; davranışlar ahlakın kendisi değil onun sonucudur. Bu yüzden birinin cömertlik melekesi olsa ama fakirlik veya başka bir engelden dolayı bağışta bulunma imkanı olmazsa yine de cömert sayılır. Ama biri cömert olmazsa ve riyakarlık vb. amaçlarla bağışta bulunursa ona cömert denmez.

Gerçekte insanın tesadüfi olarak yaptığı iyi ya da kötü haletlere hulk denmez. Ruhta nüfuz eden ve insandaki sabit hallere hulk denir.[2]

Tevekkülün Tanımı

Tevekkül, nefsani sıfata yönelik ve insanla Allah arasındaki ilişkiyi belirleyen İslam ahlakının genel kavramlarından biridir. Tevekkül Allah’a yürüyen saliklerin menzillerinden, muvahhidlerin makamalarından biri ve yakin ehlinin en yüksek derecelerindendir.[3]

Tevekkül, kulun bütün işlerinde Allah’a güvenmesi, işlerini Ona havale etmesi, ilahi güç ve kudrete dayanmak demektir.[4]

Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Cebrail’den ‘Tevekkül nedir?’ diye sorduğumda şöyle cevap verdi: ‘Yaratılmışların, zarar veremeyeceğini, bağışta bulunamayacağını ve engel olamayacağını bilmektir. Gözünü insanların eline dikmemektir. Kul böyle olunca Allah’tan başkasına iş yapmaz ve Ondan başkasına ümidini bağlamaz. Bütün bunlar tevekkülün gerçeği ve sınırlarıdır.’[5]

Bu önemli sıfat, insanın varlık aleminde gerçekleşen bütün işlerin Allah’tan olduğunu bildiği, Onunla birlikte hiçbir gücü kabul etmediği ve Onun dışında kudretin olmadığına inandığı zaman gerçekleşir. Tam manasıyla böyle bir inanca sahip olan kimse, kalbinde Allah’a güvenecek ve Ona dayanacaktır.[6]

Ancak bu tevekkülün en yüksek mertebesidir. Tevekkülün mertebeleri şunlardır:

a) Tevekkülün en düşük mertebesi, insanın Allah’a olan güveni avukatlara olan güveni gibi olan mertebedir. Bu mertebede daha çok işin halledilmesi amaçlanmaktadır.

b) Orta mertebe: Allah’tan başkasını tanımamak ve Ondan başkasına sığınmamak. Bu mertebe çocuğun anneye bağlı olması gibidir.

c) Tevekkülün en üst mertebesi, insanın yüzde yüz Allah’a bağlanmasıdır. Tıpkı ölünün, ölü yıkayıcıya bağlı olması gibi.[7]

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Allah’a tevekkül etmek, tevessül etmeye engel değildir. Zira maddi alem sebep ve sonuçlar üzerine kuruludur. Olan ve olmayan herşey maddi sebeplerin varlık ve yokluğuna bağlıdır. Ama bütün bu sebepler ilk sebebe dönmekteler. Ve bütün sebepler O’nun istek ve iradesiyle görevlerini yerine getiriler.

Tevhid konusunun bölümlerinden biri, fiillerde tevhid’dir; onun manası şudur: Muvahhid insan, varlık aleminin tümünde bağımsız tek bir sebebe inanır. O sebepte Allah’tır. Diğer sebeplerin hepsi O’na bağımlıdır.

Allah’a tevekkül ve O’ndan yardım dilemek fiilde tevhidin dallarından biri olup tevekül eden her makam ve mekanda gerçek sebebin Allah olduğunu bilir.

Tevekkül, beğenilen bir özellik olarak ayet ve rivayetlerde gelmiştir. Aşağıda onlardan birkaçını örnek olarak getiriyoruz:

‘İmanınız varsa Allah’a tevekkül edin.’[8]

‘Allah tevekkül edenleri sever.’[9]

‘Kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter.’[10]

İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kim Allah’a tevekkül ederse yenilmez ve kim ona sığınırsa kaybetmez.’[11]

Hz. Ali (a.s)’da buyuruyor: ‘Allah’a tevekkül etmek, her türlü kötülükten kurtulmanın ve her türlü düşmandan korunmanın kaynağıdır.’[12]

Yukarıda anlatılanlardan anlaşıldı ki, tevekkül ahlaki faziletlerden ve onun mısdaklarından biridir. Tevekkülle ahlak arasındaki ilişki budur.


[1] -Muhsin Garaviyan, Felsefe-i Ahlak Ez Didgah İslam, s.11, Müessese-i Ferhengi-i Yemin, 2. Baskı, h.ş.1380

[2] -Mehdi Nilipuri, Beheşt-i Ahlak, c.1, s.28, İntişarat-ı Müessese-i Tahkikati-i Hazreti Veliyy-i Asr, Çaphane-i Şeriat, Kum, h.ş.1385.

[3] -Mehdi Nilipuri, a.g.e. c.1, s.28 ve c.2, s.701.

[4] -Molla Ahmed Neraki, Mirac-us Saadet, s.758, İntişarat-ı Hicret, 8. Baskı, h.ş.1381.

[5] -99. Dizin (Site: 2385), Kısa Cevap.

[6] -Molla Ahmed Neraki, a.g.e. az bir değişiklikle.

[7] -Molla Ahmed Neraki, a.g.e. s.764-765.

[8] -Maide/23

[9] -Al-i İmran/159.

[10] -Talak/3.

[11] -Mirza Hüseyin Nuri, Müstedrek-ul Vesail, c.2, s.288, Müesseset-u Al-il Beyt Li İhya-it Teras, 1. Baskı, h.k.1408.

[12] -Müntahab-ı Mizan-ul Hikme, Derleyen: Seyid Hamid Hüseyni, Bab-ı Tevekkül, Müessese-i İlmi ve Ferhengi-i Dar-ul Hadis, h.ş.1385.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    6596 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Haram aylarda savaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
    27577 Tefsir 2012/04/15
    Ayet ve rivayetlere göre, İslam haram aylarda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) savaşmayı caiz görmemekle kalmamış, hatta hiç kimsenin bu aylarda savaşmayı düşünmemesi için katı bir tutum sergilemiştir. Hatta soruda belirtilen ayette haram aylarda savaşmak büyük bir günah sayılmış ve istenmeden işlenen cinayetlerin diyeti bile artırılmıştır. Bütün ...
  • Geçmiş yıllarda bilmeden unutulan malın humusu nasıl hesaplanır?
    6193 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Geçmiş yıllarda bilmeden unutulan malın humusu nasıl hesaplanır? ...
  • Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
    16569 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    13999 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İslam’ın, tenasüh (reenkarnasyon) hakkındaki görüşü nedir?
    12838 Eski Kelam İlmi 2008/11/02
    Asırlar önce Hindistan’da, reenkarnasyon görüşü ortaya atılmış ve ruhların defalarca tekrar dünyaya geri dönmesi hakkında dünya çapında bir inanç yaygınlaşmıştır. Bu görüş, asırların geçmesiyle dünyadaki halkların birçoğunun ilgisini çekmiş ve hatta bazıları, mezhebi bir inanç olarak ona bağlanmışlardır. Bu kesintisiz süre içersinde, büyük bilginler ...
  • “Ben Ebubekir ve Ömer’in men ettiği bir şeyi geri vermekten hayâ ederim” diye Hz. Ali’den (a.s) nakledilen Fedek hakkındaki bu hadis muteber midir?
    7118 Eski Kelam İlmi 2011/10/22
    Eş-Şafi kitabının dördüncü cildinin yetmiş altıncı sayfasında İmam Ali’ni Fedek’i geri vermesi hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Ben Ebubekir ve Ömer’in men ettiği bir şeyi geri vermekten hayâ ederim.” Okuyucu bu sayfalarda bu rivayeti okurken onun Seyid Mürteza’nın sözlerinden olduğunu sanmaktadır. Ama eş-Şafi kitabının el-Muğni’deki Kadı Abdülcebbar’ın görüşlerini reddetmek ...
  • Cenaze ve taziye merasimine katılmak insanın günahlarını azaltır mı?
    3731 Hadis 2019/08/06
     Dini metinlerde ve kaynaklarda cenaze merasimine katılmak ve merhumun yakınlarına başsağlığı dilemek önemle tavsiye edilmiştir. Bu eylem eğer halis niyetlerle gerçekleştirilirse hiç şüphesiz Allah Teala tarafından mükafatlandırılacaktır. Zira Kuran’ı Kerim’in buyruğu «إِنَّ الْحَسَناتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئاتِ» “Şüphesiz iyilikler kötükleri giderir.”[1]Bu konunun hadisler ışığında ...
  • Sabah ezanının bitimine kadar sahur yenilebilir mi?
    9080 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/04
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Mükellef fecrin doğduğunu bilir veya itminan ederse yemek yiyemez, ama itminan etmezse yemenin sakıncası yoktur. Ayetullah el-Uzma Sistani’nin Bürosu: 1) Vaktin girdiğine yakin etmişseniz yiyemezsiniz. 2) Şehirden dört fersah (22 km) uzaklaşıp yolculuğa çıkar, orucunuzu yer, sonra da kaza edersiniz. Ayetullah el-Uzma ...
  • Cansız varlıklar ve bitkiler Allah’ı nasıl tespih ederler?
    10328 Eski Kelam İlmi 2012/07/24
    İnsanların âlemdeki varlıklara yönelik ilmi çok az ve naçizdir. Varlıkların yüce Allah’ı nasıl tespih ettikleri meselesi de henüz beşerin niteliğini kavramadığı konulardan biridir. Değişik ayet ve rivayetlerde varlığın tüm cüzlerinin yüce Allah’ı tespih ettiği beyan edilmiştir. Varlığın cüzlerinin tespih şekli hakkında müfessirler arasında iki görüş vardır:

En Çok Okunanlar