Gelişmiş Arama
Ziyaret
10633
Güncellenme Tarihi: 2012/03/10
Soru Özeti
“Elhemdu – lillah” ve “subhanellah” kelimelerinin dakik anlamı nedir?
Soru
“Elhemdu – lillah” ve “subhanellah” kelimelerinin dakik anlamı nedir ve ikisin arasında var olan farkın ne olduğunu açıklar mısınız? Hakeza günlük programımızda bu zikirlerden nasıl istifade edelim?
Kısa Cevap

“Hamd” kelimesinin lügatteki anlamı övmek ve kötülemenin (zemetmenin) zıddıdır. “Tesbih”  kelimesi ise Allah ı her çeşit noksanlıklardan, ihtiyaçtan, ortaklıklardan ve Onun makamına yakışmayan her şeyden O’nu tenzih etmek, beri, pak ve mukaddes bilmek anlamındadır. Bu iki kavram genellikle kuranın birçok ayetlerinde ve namazda okunan zikir ve dualarda ve… Beraberce zikir edilmişlerdir. Adeta bir birini tamamlamak konumunda sayılırlar. Daha fazla açıklamak için detaylı cevaba müracaat ediniz.

Ayrıntılı Cevap

Hamd kavramı:

“Hamd” kelimesinin lügatteki anlamı övmek ve kötülemenin (zemetmenin) zıddıdır.[1] Övmek bir çeşit ameldir söz değildir. İnsan kendisinden razı olduğu ve kendisinden hoşnut olduğu bir kimseyi, bir ameli, veya bir olayı över. Dolayısıyla övme olayı hoşnutluk ve rızanın mahsulü ve vücutsal bir eylemdir. Bir kimseden razı olduğumuz vakit onu severiz. İşte bu dostluk ve sevgidir ki bizi o kişiye yönelik bir takım eylem, söylem, halet ve sıfatlar bütününe ulaştırır. Ki bunlar bir bütün olarak kâmil bir tasdik, ihtiram ve teslim olmak anlamındadır. İşte bu kâmil olan bir hamddir.

İnsanın marifeti ve bilgisi yukarılara çıktığı oranda Allah dışında yapılan her çeşit övgülerin batıl ve mahkum olduğunu anlar. Zira tüm iyilikler Allahtan gelmektedirler. Buna binaen hamdlerin en büyüğü Allaha aittir. Allah her çeşit övgülüklerin kaynağıdır. İşte bu “elhamdu lillah” kelimesinin anlamıdır. Yani övgü sadece ve sadece Allaha aittir.

Tesbih:

“Tesbih” ise Allah ı her çeşit noksanlıklardan, ihtiyaçtan, ortaklıklardan ve Ona yakışmayan her şeyden tenzih etmek, beri, pak ve mukaddes bilmek anlamındadır. Tesbihin en üst mertebesi Allahtan sıfatları nefiy etmektir. Zira sıfatlar kanalından Allaha ibadet etmek şirktir. Dolayısıyla Allah ı tesbih etmenin anlamı şirkten hareket edip tevhide, sıfatlardan hareketle zata doğru gitmek anlamındadır.[2]

Subhanelleh” asılda mastardır. Gufran gibi. Bazen de Allahın isimlerinden bir isim olarak da istifade edilmiştir. Sebbuh ve kuddus ilahi isimler olarak istifade edildikleri gibi.

“Subhanellah” cümlesinde subhan kelimesi fiilin yerine geçmiş mef’ul-i mutlaktır. Buna binaen “subhanellah” cümlesinin asıl şekli şöyledir: “sebbehtullahe tesbihen”. Yani Allah ı has bir tenzih ile tenzih ediyorum. Has olan bu tenzih şudur ki O’nu O’nun makamına yakışmayan her şeyden beri ve tenzih ediyorum demektir.[3]

Dolayısıyla basit bir dille “subhaneellah” cümlesinin anlamı şudur: Allah ı onun ulûhiyet makamına layık olmayan ve onun makamına yakışmayan her çeşit şeylerden pak ve tenzih ediyorum.

Böylece hamd Allah ı övmek ve tesbih Allah ı takdis ve tenzih etmek anlamındadır. Bu iki kavram kuranın birçok ayetlerinde ve namazda okunan zikir ve dualarda ve… beraberce zikir edilmiş ve bir birini tamamlamak konumunda sayılmaktadırlar. Bu zikirler günlük olarak yerine getirilen farzlarda defalarca tekrarlandığı gibi müstahap olarak da okumaları tavsiye edilmiştir. Ve İslam dinin de temel zikirlerden sayılmaktadır. Hz. Ali (a.s.) bir rivayette “hamd” ve “tesbihin” sahip olduğu özel konumu hakkında şöyle buyuruyor: “Tesbih mizanın yarısıdır, hamd ise mizanı dolduruyor”.[4]

Son olarak dikkat edilmesi gerekir ki, bu zikirlerin manalarına teveccüh etmek ve kalben Allah ı yâd etmek ve bu zikirlerin manasını kalplerde ve zihinlerde yerleştirmek ve onu amele geçirmek zikirlerden güdülen en temel hedeftir. En değerli zikir de amelle yapılan zikirdir. Zikir “vird”in ötesinde olan bir hakikat olduğunu biliyoruz. Bu zikirlere terettüp eden büyük eserler zikirlerin hakikatiyle ilgilidir. Onlardan güdülen hedef sadece kelimelerini dille tekrarlamak değildir. İçermiş oldukları anlamları kalplerimize ve zihinlerimize yerleştirmektir.

Bu konu hakkında daha fazla mutaala etmek için aşağıdaki indeds’e müracaat ediniz:

“Tesbih der namaz ve hemrahi an fa hamd, 9803 (sayt: 9773)”.

 


[1]Lisanü’l - Arap”, nerm efzar-i camiul ahadis, c. 3, s. 155.

[2] Daha fazla bilgi için aşağıdaki adreste zikir edilen cevaba müracaat ediniz: “şomarei 9803 (sayt: 9773)”.

[3] Musevi Hemedani, “tercüme-i el- mizan”, Kum: defteri intişarati islamiye camiat-u mudderisin-i havze-i ilmiye-i Kum, 1374 şemsi, c. 13, s. 5.

[4] Kuleni “el – kafi”, Tahran: daru’l – utbu’l - islamiye, 1365 , h.ş., c. 2, s. 506.   

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Nasıl irabın olmamasına rağmen Kur’an tahriften uzak kalmıştır?
    7878 Kur’anî İlimler 2010/07/24
    Peygamber (s.a.a) döneminde Arapça dilini oluşturan harfler noktalama işaretini ayrıca her hangi nişane ve alametleri de taşımamaktaydı. Doğal olarak Kur’an da bu şekilde yazılmıştı ve iraba sahip değildi. Buna rağmen daha İslam dininin ilk döneminden itibaren Müslümanlar Kur’an’ı Kerim’i hıfz etmiştiler ve ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11142 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Namazın sonunda verilen üç selamın hikmeti nedir? ikinci ve üçüncü selamın muhatapları kimlerdir?
    19392 Teorik Ahlak 2012/03/11
    Selam, Arapçada iyilik ve esenlik demek olup hem görüşürken, hem de ayrılırken kullanılır. Bu üç selam hadislerde gelmiştir. Ama kimse üçününde farz olduğunu söylememiştir. Bu selamların manasını anlayabilmek için önce tercümelerine bakmak gerekir: Selam olsun sana ey Peygamber! Allah’ın rahmet ve berketi senin ...
  • Nasihatler edip sohbetler yapan alimlerin bunları yapmaya layık olduklarını nereden anlayacağız?
    7364 Pratik Ahlak 2010/10/12
    İslamın buyruklarına göre halkın dini anlayabilmesi için ya kendisi ilahi hükümleri araştırıp incelemeli veyadin alimlerine başvurmalıdır. Halkın çoğu dini konularda araştırma yapma gücüne sahip olmadığından din alimlerine müracaat etmeleri gerekir. Masum İmamlar (a.s), salih ve değerli alimleri tanıtan ve Şiilerin işini kolaylaştıracak yolları açıklamışlardır. Örneğin: ...
  • Fena (yok olma), irfanda ne anlama gelmektedir?
    9919 Teorik İrfan 2008/05/04
    Arapça olan fena kelimesi, sözlükte yokluk ve yok olma ve irfani terimlerde ise, kulun beşeri yönünün, hakkın ilahlığında mahvolacağı şekilde hakta kaybolması anlamına gelmektedir. Allah’a giden yolun peşinde olan ve giden salikler, Allah’a ulaşma yolunu merhalelere ayırmışlar ve fena merhalesini Allah’a olan yolculuğun en son noktası olarak kabul etmişlerdir.Örneğin ...
  • Beni sevdiğini sandığım, ama evlilik teklifime hiçbir karşılık vermeyen bir kız hakkında ne yapmalıyım?
    5899 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Evlilik insan hayatının en büyük ve önemli hadisesidir. Onda başarılı veya başarısız olmak talih yazmaktadır. Kızlar ve oğlanlar insan yaşamının meyveleridir ve yaratılış eli onlarda bir tür derunî cazibe ve çekim yaratmıştır. Onların bu yaşlardaki ıstırap ve huzursuzluğu evlilik ile sükûnet ve huzura dönüşmektedir. Kur’an, “onlarla sükûnet bulmayı” eşi ...
  • Allah’ı tanıma hissini güçlendirmenin yolları nedir?
    24014 Teorik Ahlak 2010/06/20
    Allah’ı tanıma hissinden maksat insanın Allah’a olan fıtri ve batini yönelişidir. Bu his insanın içinden gelen bir çağrıdır ve fıtrattan başka bir sebebi yoktur.İnsanda bir eğitim ve öğretim olmadan Allah’a yöneliş hissinin varlığı bu hissin fıtri yani yaratılıştan kaynaklandığının ...
  • İmam Bakır (a.s)ve İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen birçok hadis bulunmasına rağmen neden onların sözleri bir kitapta toplanmamıştır?
    7501 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/10/24
    İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) yaşadıkları zaman ve mekân şart ve durumu göz önünde bulundurulduğunda söz konusu zamanda bir kitabın tedvin edilmemesi anlaşılır bir husus sayılır. Lakin bu hadisler “dört yüz usul” ve sonra da “dört kitap” adıyla toplanmıştır. Son olarak büyük hadis bilgini Hür ...
  • Allah-u Teala insanı hangi amaç için yarattı?
    19005 Eski Kelam İlmi 2010/03/07
    a) Allah-u Teala’nın yaratıcılığı yaratmayı gerektiriyordu.b) Yaratılış düzeni hikmetli ve bir hedef üzerinedir.c) Kainatın ve diğer varlıkların yaratılmasının son hedefi insandı; çünkü her şey onun içindir ve en güzel yaratıcı ...
  • Çocukların bakımı, birbirlerinden ayrılmış anne ve babadan hangisinin üzerinedir?
    7895 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    Çocukların nafakasını (bakım masraflarını) karşılamak babanın üzerinedir. Ama çocukların bakımı, büyültmesi ve terbiye edilmesi yaşları ve kız ve erkek çocuğu olmaları hasebiyle farklılık göstermektedir.imam Humeyni bu soruyu şöyle cevaplandırmıştır: Erkek çocuğunun bakımı iki yaşına kadar ve kız ...

En Çok Okunanlar