Gelişmiş Arama
Ziyaret
6162
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
Ölüm tehlikesi olduğunda kutsal türbelere gitmek haram olmaz mı?
Soru
Ölüm tehlikesinin olduğu yerlere gitmenin caiz olmadığı ve bunun haram olduğu yönünde hadisler var. Bu hüküm, Irak’taki durumlar göz önüne alındığında oradaki kutsal türbelere gitmek içinde geçerli midir? (Oralara gitmek günah sayılırsa namazlarında tam kılınması gerekmez mi?)
Kısa Cevap

Masum İmamların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Zira bu ziyaretlere gitmek, Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini yaşatmak demek olup, insan bundan sevapta almaktadır. Böyle ziyaretlere gidildiğinde can tehlikesi söz konusu olursa bu tehlikenin İslamın ve teşeyyünün korunmasında, Masum İmamların (a.s) adının, hatırasının ve eserlerinin yaşatılmasında ne gibi etkileri olur hesap edilmesi gerekir. Bu eserlerin korunması canın korunmasından daha üstün, daha önemli ve daha öncelikli ise oralara gidilmelidir. Nitekim tarih boyunca Şiiler hep böyle yapmıştır.

Ama günümüzde Ehl-i Beyt’in (a.s) mektebi yayıldığından ve önceki şartlar olmadığından İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarına aykırı bir şekilde sınırdan geçilir ve şartlar, değerli taklit merciilerinin ve İslam cumhuriyeti yetkililerinin izin vermeyecekleri şekilde olursa yolculuk günah yolculuğu olacaktır; dolayısıyla oralara gidildiğinde namazların tam kılınması gerekir. Yolculukları kanuna aykırı olmayan ziyaretçiler, büyük bir tehlikede yoksa kutsal türbelere gittiklerinde tesadüfen teröristler tarafından öldürülürlerse mazlumdur ve büyük sevaplara nail olurlar.     

Ayrıntılı Cevap

Masum İmamaların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Çünkü Ehl-i Beyt’in (a.s) düşmanları Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini hep yoketmeya çalışmışlardır. Ehl-i Beyt’in (a.s) Şiileri ve sevenlerinin bu ziyaretleri, düşmanların çabalarını etkisiz kılmıştır. Tabi bu ziyaretler genellikle tehlikelerle dolu olmuştur.

Ziyaretlere gitmenin doğuracağı tehlike, İslamın ve teşeyyünün korunması, Masum İmamların (a.s) ad, hatıra ve eserlerinin yaşatılmasında ne kadar etkili olur bunun bir değelendirmesi yapılmalıdır. Bu eserlerin korunması canın korunmasından daha üstün, daha önemli ve daha öncelikli ise o zaman oralara gidilmelidir. Nitekim tarih boyunca Şiiler hep böyle yapmıştır.

Tarihçiler şöyle yazar: Abbasi halifelerinden Mütevekkil, İmam Hüseyin’in (a.s) kabrininin ziyaret edilmesini engellemek için oraya gideceklerin kollarını kesmekle tehdit ediyordu. Ama Şiiler bu tehdide aldırmadılar; hatta bazıları bu uğurda kollarının ikisini birden verdiler. Halife baktı olmayacak sonunda pes etmek zorunda kaldı.

Böyle bir fedakarlık o zamanlar gerekliydi; çünkü Teşeyyü’nün yaşaması ve korunması Şiilerin Hüseyni mezarın ziyaretine gitmelerine bağlıydı. Ehl-i Beyt mektebi günümüze kadar gelebilmişse bu, o zamanki insanların fedakarlığının sonucudur.

İşin fıkhi boyutuna gelince, fıkhi açıdan tehlikeli zamanlarda kutsal türbelere gitmek mevzuyu tesbit etme türündendir. İslamı korumak için kutsal türbelere gitmek kesin olarak gerekliyse oralara gidilmelidir. Ama günümüzde teşeyyü mektebi yayıldığı için böyle bir gereklilik hissedilmemektedir. Böyle yolculuklar İslam Cumhuriyetinin yetkilileriyle koordineli bir şekilde olmalıdır.

Dolayısıyla sınırdan geçmek İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarına aykırı olur ve hiçbir taklit merciî buna cevaz hükmü vermezse bu durumda yolculuk günah yolculuğu olacaktır.[1]

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, böyle kimselerin namazı hakkında şöyle buyuruyor: ‘Kanunlara aykırı olursa, bu ve benzeri yolculuklarda namazları tamdır (seferi değildir). Zira yolculukları günah yolculuğudur ve ilmihallerde günah yolculuğunda namazın tam kılıncağına dair fetva verilmiştir.’[2]

Yolculuklar kanunlara uygun olur ve büyük bir zararda öngörülmezse oralara gidenler tesadüfen teröristler tarafından öldürülürlerse mazlumdur ve büyük bir sevaba nail olurlar.


[1] - İmam Humeyni (r.a), Rehber Ayetullah Hamanei ve diğer taklit mercileri, mukaddes İran İslam Cumhuriyetinin kanunlarının aksine hareket etmenin şer’i olarak caiz olmadığını ve haram olduğunu buyurmuşlardır.

[2] - İslam İnkılabı rehberi Ayetullah Hamanei’nin Kum’daki bürosu, Telefonla İstifta - Dini Sorulara Cevap Kısmı

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Aslı ameli ve içtihadi delil ne demek ve bu ikisinin arasında nasıl bir ilişki var?
    8497 مبانی فقهی و اصولی 2012/08/15
    Aslı ameli Aslı ameli, fıkıh ilminde kullanılan bir ıstılahdır. Şerri hükmün tayininde şüphe olması durumunda mükellefin ameli vazifesinin açıklandığı kanunlara denir. Bu kanunlar, şerri hükme götürecek delilin bulunamadığı durumlarda geçerlidir. Başka bir tabirle: aslı ameli veya usulü ameli: şerri hükümde şüphe ve kararsızlığa düşen kimsenin ameli vazifesinin tayinidir. ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    15975 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Fikhi açıdan had cezasının uygulanması niçin yargıcın sorumluluğundadır?
    8559 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/09/09
    Beşeri toplumların örfünde suçluların cezalandırılması, hükümetin sorumluluğundadır ve devlet dışında biri, bunu uygulayamaz. Bu ilke, İslam fıkhı tarafından da teyit edilmiştir. Müslüman fakihler hadlerin uygulamasını İmam’ın (a.s) var olduğu dönemde, Masum İmam’ın (a.s) ve onun tarafından atanan kimseler tarafından uygulanacağına inanırlar. Ancak gaybet döneminde, haddin uygulanması, gerekli ...
  • Acaba Rüşvet Yemek Haram mıdır?
    10633 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Rüşvet etimolojik olarak “r-ş-v” kökünden gelme ve Arapça bir kelimedir. Kelimede bulunan “r” harfı feth (e), dam (u) ve kesr (i) (yani reşeve, rüşeve ve rişeve) olmak üzere üç şekilde kullanılmıştır. Bu kelime müfrettir ve onun cemi “reşa” veya “rişa” şeklindedir. Farsçada mozd (el emeği)
  • İslam’a göre fikir açıklamada özgürlüğün çerçevesi belirleyen ölçüler nelerdir?
    6052 Eski Kelam İlmi 2007/11/21
    Görüş belirtme ve fikir açıklamak serbestliği İslami toplumdaki kültürel yapının önemli unsurlarından sayıldığı ve hassas ve stratejik bir öneme sahip olduğu için ve diğer yandan toplumsal şartların değişken bir yapısının olması yüzünden konunun doğası bu alanda değişmeyen sabit bir kaide belirlemeyi imkânsız kılar. İslam devleti değişken ortam ve şartlar gereğince ...
  • Kur’an’daki “kadınlar sizin tarlanızdır” cümlesinden ne kastedilmektedir?
    11096 Tefsir 2010/11/08
    “Kadınlar sizin tarlanızdır” cümlesinin manası, kadınların insanlık camiasındaki yerinin insan toplumuna yönelik bir tarla konumunda olmasıdır. Tarla olmazsa tohumların tümüyle yok olacağı, hayat ve insan bekasını korumak için bir yiyeceğin kalmayacağı gibi, kadının olmaması durumunda da insan türü sürekliliğini kaybedecek ve nesli tükenecektir.
  • İbn-i Meysem Bahrani’nin kişiliği ve yaşamı hakkında bilgi verebilir misiniz?
    7440 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2013/04/23
    HK. 697-699’da vefat eden ve İbn-i Meysem diye meşhur olan Kemaleddin Meysem b. Ali b. Meysem Bahrani, 7. yüzyılın başlarında Bahreyn’de dünyaya gelmiştir. İlim ve fakihliğin beşiğinde, köklü ve meşhur bir ailede yetişmiştir. İlim tahsiline kendi ülkesinde başladı. Sonra daha yüksek tahsil için Bağdat’a gitti. İbn-i Meysem ...
  • Rükuda ‘Azim’, secdede ‘A’la’ isimlerinin söylenmesinin nedeni nedir?
    48427 Eski Kelam İlmi 2012/03/11
    Rükuda Subhane Rabbiye’l-Azimi ve Bihamdih ve secdelerde Subhane Rabbiye’l-A’la ve Bihamdih dememizin asıl nedeni Allah’ın emri olması ve rivayetlerde bunları söylemeye emrolunmamızdan dolayıdır. Ama onları söylemeye emrolunmanın hikmetlerini de bulabiliriz. Rüku Allah’ı tazim etmektir. Her rükuyla Allah’ı tazim ediyoruz. Bir şeyi tazim etmek o şeyin ...
  • Size göre inkârcıların İslam dini ve diğer dinlere karşı tavır almasının nedenleri ne olabilir?
    6208 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    İnkârcılar dinler ve özellikle de İslam karşısında tavır almaları değişik siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel nedenler taşıyabilir. Bu dört neden hakkında bilgilenmek için lütfen ayrıntılı cevaba müracaat ediniz. ...
  • Uykuda ya da istimna ile cenabet olan kimse hangi guslü almalıdır?
    10020 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar