Gelişmiş Arama
Ziyaret
6540
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Rivayetlerde İmam Hüseyin’e (a.s) özel bir önem verilmiş midir? Onun bu özel ayrıcalığı diğer İmamların (a.s) masumiyetleriyle uyuşur mu?
Soru
Selamun aleykum, kolay gelsin, bütün imamların masum oldukları göz önüne alındığında İmam Hüseyin’in (a.s) makamının diğer imamlardan daha üstün olduğu görülmektedir. İmam Hüseyin (a.s) için küçük bir amelde yapılsa ahirette ona büyük sevaplar verileceği hakkında rivayetler vardır. Neden İmam Hüseyin’e (a.s) Allah’ın veya Hz. Zehra’nın (s.a) değerli varlığı denmektedir.
Kısa Cevap

İmamet makamının İmam Hüseyin’in (a.s) neslinde devam etmesi, türbetinin şifa vermesi, kabrinin yanında duanın kabul olması vb. gibi ayrıcalıklar Allah tarafından İmam Hüseyin’e (a.s) verilmiştir. Ama bu ayrıcalıkların İmam Hüseyin’in (a.s) makamının diğer İmamlardan (a.s) farklı olmasından kaynaklandığına dair bir delil yoktur. Hangi nedenlerden dolayı bu ayrıcalıkların İmam Hüseyin’e (a.s)  -imamların makamlarının eşit olduğu var sayımıyla- verildiği hakkında demek gerekir ki İmam Hüseyin’i (a.s) yüceltmek bütün Ehl-i Beyt’i ve diğer İmamları (a.s) yüceltmek demektir. Kerbela’ya daha çok önem vermek, Kerbela’nın insanlara verdiği büyük derslere daha çok önem vermek demektir. Bu açıdan bakıldığında İmam Hüseyin’i (a.s) anan kimse sanki bütün İmamları anmış gibidir.

Yine tereddütsüz İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’da mümkün olan en feci şekilde şehid edilmiştir; tarih boyunca Peygamberler ve İmamların başına gelen bütün musibetler Kerbeladaki musibetlerin bir kısmıdır. Öyleyse hak sahibinin hakkının ödenmesi için bu en feci hadiseler en görkemli matemlerle anılmalıdır. Bu yüzden İmamlar mümkün olan en iyi şekilde matem tutarlardı.   

Ayrıntılı Cevap

Sorunun içinde gerçekte birkaç soru var. Mesela İmam Hüseyin’e (a.s) rivayetlerde özel bir önem verilmiş midir? Acaba bu özel ayrıcalık diğer İmamların (a.s) masumiyetleriyle uyuşur mu?

Son bölümün rivayet dayanağı yoktur. Ancak birçok hadiste İmam Hüseyin’in (a.s) özel ayrıcalığına vurgu yapılmıştır. Bu ayrıcalıklar diğer İmamlar hakkında bu şekilde gelmemiştir. Örneğin:

a) İmametin İmam Hüseyin’in (a.s) neslinden gelmesi: İmam Bakır ve İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurdukları rivayet edilir: ‘Allah Teala, İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetinin karşılığı olarak imameti onun soyuna, hastaların şifasını onu türbetine verdi ve Onun kabrinin yanında duayı müstecap etmektedir.’[1]

b) İmam Hüseyin’in (a.s) türbetinin şifa olması: Yukarıdaki rivayette Allah’ın İmam Hüseyin’in (a.s) yaptığı işin kadirşinaslığı için türbetini dertlerin şifası etmiştir.

İslam fıkhında toprak yemenin haram olduğu göz önüne alınırsa yalnızca İmam Hüseyin’in (a.s) toprağını yemenin bu hükümden istisna edilmesi[2] onun önemini ortaya koyar.

c) İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin yanında duanın kabul olması: Duanın kabul olma ayrıcalığı İmam Bakır ve İmam Sadık’ın (a.s) rivayetlerinde gelmesinin yanı sıra başka bir rivayette, İmam Hadi’nin (a.s) hastalandığında şifa bulmak için birini İmam Hüseyin’in (a.s) hairine[3] gönderip orada kendisine dua etmesini istediği nakledilmiştir. Rivayet şöyledir: İmam Hadi’nin (a.s) ashabından olan Ebu Haşim şöyle diyor: İmam Hadi (a.s) hastaladığında bana ‘Birini bana dua etmesi için İmam Hüseyin’in (a.s) hairine gönderin’ diye buyurdu. Ebu Haşim bu durumu Ali b. Bilal’a anlattı. O da dedi ki: ‘İmam Hadi’nin kendisi İmam Hüseyin’in (a.s) hairidir.’ Yani onun da hürmeti var. Ebu Haşim, İmam’ın yanına gelip Ali b. Bilal’le arasında geçeni kendisine anlattı. İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Allah Resulü (s.a.a), kendisinin ve her müminin hürmeti Kabe’den üstün olduğu halde onu tavaf ederdi, haceru’l esved’i öperdi ve Allah Subhanehu ona Arefe’de vukuf etmesi için emir vermişti.’[4]

d) İmam Hüseyin’in (a.s) hairinde namaz: Şurasını biliyoruz ki yolculukta namaz, ilmihallerde belirtilen şartlarda seferi (kısaltılarak) kılınır. Ama yolcu dört mekanda namazını seferi veya tam kılabilir. O mekanlardan bir İmam Hüseyin’in (a.s) türbesidir.[5] Bu konuda gelen rivayetler[6] bu hükmün temelini oluşturmakta ve Seyyidu’ş-Şüheda’nın türbesinin ve kabrinin önemini göstermekteler.

Burada şöyle bir soru karşımıza çıkmaktadır: İmamların (a.s) masumiyetleri İmam Hüseyin’in (a.s) diğer İmamlara olan üstünlüğüyle nasıl uyuşmaktadır?

Cevap: Bütün Masumlar, tekvini velayet ve ismet makamına sahip olsalar da bu ismet ve velayetin farklı derecede olmasının mahzuru yoktur. Daha ilmi olarak söyleyecek olsak sübut merhalesinde (gerçek alemde), velayet makamının dereceli olarak ispat olunmasının ve birinin ismet makamının diğerinden fazla olmasının sakıncası yoktur. Ama bu meseleyi ispatlayacak delilde yoktur. Başka bir deyişle bir imamın ismet makamının başka bir imamınkinden üstün olmasının ve kendisine özgü özel ayrıcalıklarının bulunmasının başlı başına bir sakıncası yoktur ama bu ayrıcalıkların bir imamda olmasının ve diğerinde olmamasının nedeninin mutlaka makamlarının farklılığından dolayı olduğuna dair elde delilde yoktur. Aksine onların ismet ve velayet makamlarının eşit olma ihtimali daha güçlüdür. Allah, İmam Hüseyin’e (a.s) başka bir nedenden dolayı bu ayrıcalıkları vermiştir. Fakat makamlarının eşit olma varsayımına göre acaba hangi neden bu ayrıcalıkların verilmesinde etkili olmuştur? Aşağıda gelenler bu sorunun cevabı olabilirler:

1- Masumlar, insanların hidayeti için tam bir örnek olduklarından hangi şart ve konumda olursa olsunlar hal ve hareketleri insanların gözünün önünde olmalı ki değişik şartlarda nasıl davranacaklarını öğrensinler. Yani savaş zamanı barış yapmasınlar, barış zamanı savaş yapmasınlar. Başka bir ifadeyle bütün imamlar ilahi isim ve sıfatların tam tecellisi olmalarına rağmen özel şartlar ve zamanın gereği olarak bu isim ve sıfatların  biri Onların şahsında tecelli eder, fiiliyata ulaşır ve ilahi isimlerin birine mazhar olurlardı. Bu arada İmam Hüseyin’in (a.s) konum ve şartları çok özeldi. İmam bu şartlarda hem İslamı yok olmaktan kurtardı hem de gerçek İslamı bütün yönleriyle insanlığa tanıttı. Yani Kerbela olayında, özellikle Aşura’da İmam Hüseyin’in (a.s) ve ashabının bütün fazilet ve iyiliklerinin ortaya çıktığını görüyoruz. Halbu ki diğer İmamlar (a.s), hakikatı arayanlar için, bütün faziletlerini, ortaya koyacak şartlara ve imkanlara sahip değildiler. Bu, özel şartlarda özel tepkiyi gerektirecek vazifelerin gereğiydi. Onlar şartlara uygun tepkileri ortaya koymakla yükümlü idiler. Yani şartların sınırlaması, örnek davranışı sınırlamayı gerektiriyordu. En kapsamlı dersler İmam Hüseyin’den (a.s) bize ulaştığı için Onu (a.s) yüceltmek bütün Ehl-i Beyt’i (a.s) ve diğer bütün İmamları (a.s) yüceltmek, Kerbela’ya daha çok önem vermek Kerbela’nın insanlara verdiği büyük derslere daha çok önem vermek demektir. Ve hedef bu derslerin unutulmamasıdır.

İmam Hüseyin’i (a.s) anmakla, gerçekte bütün masumlar anılmaktadır.

2- İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’da mümkün olan en feci şekilde şehid edilmiştir; tarih boyunca Peygamberler ve İmamların başına gelen bütün musibetler Kerbeladaki musibetlerin bir kısmıdır.[7] Öyleyse hak sahibinin hakkının ödenmesi için bu en feci hadiseler en görkemli matemlerle anılmalıdır. Bu yüzden İmamlar mümkün olan en iyi şekilde matem tutarlardı.[8]

 


[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.44, s.221.

[2] -İmam Humeyni, Tevzihu’l-Mesail (Haşiyeli), c.2, s.598, Mesele:2628

[3] -Hair, lugatte suyun toplanıp korunduğu emin yer manasınadır. Hayret kökünden ‘başıboş’ manasına da gelmiştir. Eskiden Kerbela’ya ‘Hayir’de denilirdi. (Bkz: İbn-i Manzur, Lisanu’l-Arap; Sefinetu’l-Bihar, c.1, s.358). Fıkıh ve ibadet terimlerinde, İmam Hüseyin’in (a.s) türbesi, etrafı, revakları, avluları, müze, eski yeni kısımlarına vs. hair denirdi. Bazılarıda hairin sınırlarının sadece haremin sınırları olduğunu söylemekteler. Seyyidi’ş-Şüheda’nın haremine bu ismin verilmesinin tarihsel nedeni şudur: Abbasi halifelerinden Mütevekkil, kendi zalim halifeliğine tehlike arzetmeye başlayan o pak ve ilham veren kabiri tahrip etmek ve Şiaları onun etrafında toplanmalarını engellemek için o bölgeye su bağladılar. Su bölgeye ulaştığında duruyor, toplanıyor ve geri dönüyordu. Su duvar gibi kabrin etrafında duruyor ve kabrin etrafı kupkuru kalıyordu. (Zerkeli, el-A’lam, c.8, s.30, Dipnot; Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.50, s.225 ve c.86, s.89; Sefinetu’l-Bihar, c.1, s.358). Suyun toplandığı yere Hayir dendiği için İmamın kabrinin olduğu bölge de Hayir adını aldı. (Muhaddisi, Cevad, Ferheng-i Aşura, Hayir kelimesi).     

[4] -Bakıru’l-Ulum Araştırma Merkezi, Ferheng-i Cami-i Suhanen-i İmam Hadi (a.s), s.457.

[5] -İmam Humeyni, Tevzihu’l-Mesail (Haşiyeli), c.1, s.728, Mesele:1356; Milani, Seyyid Muhammed Hadi, Muhaziratun Fi-Fıkhi’l-İmamiyye, c.1, s.314.

[6] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesail-uş Şia, c.8, s.531; Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.86, s.88; Şeyh Müfid, el-Mezar, s.140.

[7] -‘Ben gökteki meleklerin kendisine ağladığı kimsenin oğluyum, ben yerde cinlerin, havada kuşların nevha ettiği kimsenin oğluyum.’ (Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.45, s.174, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1404)

[8] -Daha fazla bilgi için bkz: Terhan, Kasım, Negeriş-i İrfani, Felsefi ve Kelami Be-Şahsiyet ve Kıyam-ı İmam Hüseyin (a.s), s.105-142.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Filozof ve mütekellimlerin perspektifinden dirilişin niteliği ve ispat delilleri nedir?
    7786 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    Diriliş insanın öldükten sonra kalkmasıdır. İnsan yeniden dirilmekte ve yeni bir hayatta amellerinin hesabı görülmektedir. Bu inanç genel itibariyle ve detaylarından sarf-ı nazar etmeyle tüm mütekellim ve ilahi filozofların üzerinde ittifak ettiği bir görüştür ve her Müslüman Kur’an’a göre ona inanmaktadır. Ama onun niteliği bağlamında İslam’da dirilişin cismanî olduğuna ...
  • Tabari tarihi güvenilebilinen bir tarih olabilir mi?
    11031 تاريخ بزرگان 2011/12/07
    1-   Tarihi ya rivayi bir kaynağın itibarı o kaynakta bulunan tüm konuların yüzde yüz doğru ve kesin ve teyit edilmiş anlamında değildir. Taberi tarihi de bu kaideden müstesna değildir. Bunun yanı sıra yukarıdaki haber Şia kaynaklarının ...
  • Acaba peygamberin (s.a.a) veya imamın (a.s.) gölgesi var mıydı? Bu hususta nakledilen hadislerin doğruluk payı ne kadar?
    25086 Eski Kelam İlmi 2011/07/20
    Peygamberin (s.a.a.) gölgesi var mıydı yok muydu meselesi akli bir mesele değildir. Dolayısıyla akla dayanarak bu konuda hüküm veremeyiz. Buna binaen akli olarak ne peygamberin (s.a.a.) gölgesi vardı şeklinde ne yoktu şeklinde hüküm edemeyiz. Bu konuda itimat edebilecek ve dayanabileceğimiz tek kaynak nakil ve hadis içerikli kaynaklardır. Hadis içerikli olup ...
  • Âlimler ve müçtehitlerin Savefi Şahları hakkında ki genel görüşleri nedir?
    6567 تاريخ بزرگان 2009/04/08
    Her şeyden önce bilmek gerekir ki âlim ve müçtehitler şöyle bir genel kaideye inanırlar: Dini tebliğ edip yaymak için çaba harcamak lazımdır ve onun temellerinin sağlamlaştırmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Ancak bu ortak hedefe ulaşmak için metot konusunda görüş ayrılığı olabilir.İmam ...
  • Kur’an’ın her yerinde “arz” tekil olarak zikredilmesine rağmen neden Konut duasında yedi yere işaret edilmiştir?
    8432 Tefsir 2011/10/22
    Yedi yer her ne kadar Kur’an-ı Kerim’de açıkça zikredilmemiş ve çoğul kipiyle (arzin) gelmemişse de Kur’an ayetlerinin birinde yedi yere ve onların yaratılışına işaret edilmiştir. Talak suresinin on ikinci ayeti ilgili ayettir. Bu ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah, yedi göğü ve yerden bir o ...
  • Tabiatta gerçekleşen ve hoş olmayan olaylar, ilahi bir azap mıdır yoksa normal maddesel sebeplerden mi kaynaklanmaktadır?
    10445 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Sel, deprem ve tufan gibi tabiattaki hoş olmayan olayların ortaya çıkmasındaki hedef sadece azap etmek değil, ilahi nimetlerin hatırlatılması, gaflet uykusundan uyanma, yeteneklerin ortaya çıkması, hayatın devamı ve zalimlerin ve asilerin azap edilmesi ve bunun gibi değişik sonuçları vardır. Bunların hepsi, tabiat olaylarının ortaya çıkma hedeflerinden olabilirler. Buna ilave olarak, ...
  • Bir odada bir kız ile yalnız kalmak sakıncalı mıdır?
    10187 Pratik Ahlak 2012/03/11
    Dinsel öğreti ve tavsiyelerde günahtan korunmak ve sakınmak için insana yasaklanan hususlardan birisisi, namahrem ile yalnız başına kalmaktır. İblis’in Hz. Musa’ya vasiyetinde şöyle okumaktayız: Ey Musa! Yabancı kadın ile yalnız kalma; zira her kim böyle yaparsa, yarenlerim değil, bizzat ben onun yareni olurum.[1] Aynı ...
  • İnsanın cinle irtibat kurması mümkün mü?
    15841 Eski Kelam İlmi 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bizim salâvatımız Hz. Peygamberin (s.a.a) makamının yükselmesine neden olur mu?
    7342 Eski Kelam İlmi 2012/08/21
    Bizim Hz. Peygamberi Ekrem’e (s.a.a) gönderdiğimiz salâvatlar değişik yönler taşır ve burada onların bazılarına işaret ediyoruz: 1. Salâvat, Kur’an-ı Mecid’te Allah’ın buyruğudur: Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.[1] Dolayısıyla Allah’ın kulları ...
  • Allah’ın bir olduğunun akli delili nedir?
    21426 Eski Kelam İlmi 2011/04/28
    İbrahimi dinlerin en önemli ilkesi olan tevhid, Allah Teala’yı bir bilmek, Onun bir olduğunu kabul etmektir. Tevhidin zıddı Allah’a şirk koşmaktır. Allah’ın her türlü şerik, eş ve benzerinin olmaması, her türlü harici akli ve vehmi terkipten uzak olması ve terkipsizliğinin ispatı Onun birliğinin ve tevhidinin ispatı dairesine girer.

En Çok Okunanlar