Gelişmiş Arama
Ziyaret
5981
Güncellenme Tarihi: 2011/10/15
Soru Özeti
Müslüman ülkelerin kadınları başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler?
Soru
Müslüman ülkelerin kadınları tanınmamak için başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler? Acaba ebeveynlerinin beğendikleri kimselerle evlenmeye mahkum mu olacaklar?
Kısa Cevap

Din alimlerinin çoğu kadının yüzünü örtmesini gerekli görmemelerine rağmen, birçok Müslüman kadın kendi isteğiyle yüzünü örtüyor ve daha fazla hicaplı olmayı tercih ediyorlar. Biz inanıyoruz ki ilgi duymak yalnızca dış güzelliği dayalı olsa ve daha önemli ölçüler göz ardı edilse böyle bir ilgi genel olarak fazla uzun sürmez. Güzelliğin kaybolmasıyla veya daha güzel birini görmekle bu ilgi bitecek, bazende yerini nefrete bırakacaktır. İslam ülkelerindeki gençler kendilerine eş seçmek için daha iyi yollara sahiptirler. Ebeveynin önerisi ve son kararı kendilerinin vermeleri bu yollardan biridir.

İslam fıkhı erkeğe evlenmek istediği kızı görme izni vermektedir. Bir şartla ki, ailesi ve arkadaşları kızın özelliklerini kendisine söyledikten sonra sadece evlenmek kastıyla kızı görebilir. Gördükten sonra hoşlanırsa evlenir, hoşlanmazsa evlenmez.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu birkaç kısıma ayırmak mümkündür:

1- Müslüman kadınlar yüzlerini örtmek zorundalar mı? Böyle bir zorunluluk olursa kız ve oğlan evlenmek isterlerse birbirlerini nasıl görecekler?

2- gençelerin birbirlerine alaka duymaları için dış güzellik tek başına yeterli midir?

3- Müslüman gençler yalnızca ebeveynlerinin seçimlerine göre mi evlenirler?

Şimdi yukarıdaki sıralamaya göre konuyu inceleyelim:

1- Ahzap suresi 59. ayetini tefsir ettiğimiz zaman şu gerçeği görüyoruz: Hicap, kadınların elini kolunu bağlayan bir sınırlama değildir; hicap kötü niyetli erkeklerin sataşma ve eziyetlerinden korunmak için konulmuş bir kanundur. Başka bir ifadeyle hicap tanınmamak için değil iffetli tanınmak içindir. [1] İmanlı kadınlar Kur’an’ın bu tavsiyesine uymaya çalışır, özellikle evli kadınlar bu alanda kendi istekleriyle daha çok ihtiyat ederek yüzlerini de örterler. Ayet ve rivayetler incelendiğinde böyle bir ihtiyatın lazım ve farz olmadığı ortaya çıkmaktadır. Müslüman kadınlar makyaj yapmamak şartıyla yüzlerini ve bileklere kadar ellerini örtmeyebilirler. [2] Bu şekilde Müslüman ve imanlı kimseler, karşı cinsi gördükten ve fiziki olarak birbirlerini beğendikten sonra araştırma yaparak evlilik için adım atabilirler. Masum İmamlarımızdan bazıları da bu yolla eşlerini seçmişlerdir. Örneğin İmam Seccad’ın (a.s) bir kadını Mekke’nin bir semtinde görmüş, onu beğenmiş sonrada elçiliğe giderek onunla evlenmiştir. [3] Veya Resul-i Ekrem (s.a.a) evlilik çağına gelmiş kızlara uygun bir rızka ulaşsınlar diye fıtır ve kurban bayramlarına katılmalarına izin vermiştir. [4] İmamlarımızdan bazıları ‘rızkı’ evlilik diye tefsir etmişlerdir. [5] Rivayetin metin ve içeriğine baktığımızda başka tefsirin olmasının uzak bir ihtimal olduğunu görmekteyiz. Hatta söz konusu tefsirin rivayetin bir parçası olma ihtimalide vardır. Nitekim İmam Sadık (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) sözünden böyle bir anlam çıkarmıştır. Bundan İslamın kızların evliliklerine yardımcı olacak toplumlara iffetleriyle çıkmalarına muhalif olmadığını anlıyoruz. Bu yüzden kadınların çarşıya, pazara, sokağa çıkmalarına engel konulmamıştır. Ama onlara  yolun kenarından gitmeleri tavsiye edilmiştir, zira bu, iffet ve vakarın bir göstergesidir. [6] Dolayısıyla kız ve oğlanların İslami toplumlarda da iffetlerini koruyarak birbirlerine ilgi duyup evlenebilmelerinde sakınca yoktur. Ayrıca erkek araştırma yaptıktan sonra evlenmeye ciddi bir şekilde karar vermişse ve gönül eğlendirmek ve zevk almak kastı olmaksızın istediği kızı evlilik kesinleşmeden -evlendikten sonra eşine eziyet etmek için bir özrü ve bahanesi kalmaması için- daha özgür ve dikkatli bir şekilde bir kere daha görebilir. [7]

2- Dış güzellik her ne kadar evlilik için bir neden olsa, İslam açısından engel teşkil etmese ve mustakbel eşi belirlemekte güzellik göz önüne alınsa da dinimizin, insaniyet ve güzel ahlaka güzellikten daha çok önem verdiğini bilmemiz gerekir. Bu yüzden güzelliği ilgi duymanın asıl nedeni olarak görmeyelim.

Resul-i Ekrem (s.a.a) temiz ve imanlı eşe sahip olmayı dünya ve ahiret saadeti olarak görüyor, [8] ashabını güzel ama kötü ortamda yetişen kadınlarla evlenmeyi sakındırıyor [9] ve şöyle buyuruyor: ‘Bir kadınla güzelliği için evlenen kimse onun hakkında sandığı şeye ulaşamaycaktır. Allah bir kadınla malı ve serveti için evlenen kimseden lütuf nazarını çeker ve yalnızca o serveti onun desteği yapar. Öyleyse müstakbel eşinizin dindarlığına bakın.’ [10] Bir başka rivayette de yalnızca güzelliği için bir kadınla evlenmenin sıkıntıdan başka bir şey doğurmayacağı belirtilmiştir. [11] Doğal olarak alaka sadece güzellikten kaynaklanırsa daha güzel birini gördüğünde bu alaka bitecek ve yerini kin ve nefret alacaktır. Veya hayatta her insanın başına gelebilecek bir nedenden dolayı eşi güzelliğini kaybederse, kadın değerini kaybedecektir.

Bu yüzden güzellik tek başına kızla oğlanın biribirine alaka duyması için bir ölçü olarak algılanamaz. Aksine bilgi, aile asaleti, iffet vb. gibi çok daha önemli ölçülerde vardır. Bunları göz önüne almak evliliği daha başarılı yapabilir.

3- Gençlerin İslam ülkelerinde eşlerini kendilerini seçememeleri, anne babalarının seçtiği kimseleri kabullenmek zorunda kalmaları konusuna gelince diyoruz ki: Bizim ülkemizde ve diğer bazı ülkelerde şu anda uygulanan yöntem, önce oğlanın anne babası bir kızı belirlemesi, sonra evliliğin diğer merhalelerine geçilmesi şeklindedir. Bunu İslam dini Müslümanlara böyle bir şey öngörmemiştir. Bu örfi bir şey olup zaman içinde şekillenmiştir. Bu yüzden onun meziyet ve ayıplarını İslam’ın hesabına yazamayız. Bu sürecin tersine olması içinde herhangi bir engel yoktur. Yani oğlan ve kız önce kendileri birini seçer, sonra ebeveynleriyle konuşarak son kararlarını verirler.

Bununla birlikte şu noktayıda göz ardı etmemek gerekir: Örfe göre eş seçimini ebeveynin yaptığı durumlarda bile birçok yerde seçim ebeveynin dediği gibi olmuyor. Onlar tecrübelerini ve çocuklarının karakter ve isteklerini göz önüne alarak birini önerebilirler, ama sonunda çocuklardır ki birbirlerini görerek ve konuşarak, zaaf ve kuvvet noktlarını inceleyerek son kararı verecek olanlar. Buna göre bu sistemde bile ebeveyn seçen değil, öneride bulunandırlar.

Böyle bir örf galiba günümüz dünyasında müşterek yaşamın başlangıcı için en uygun yoldur. Çünkü bu yol ile hem kızla oğlanın tevafuku göz önüne alınmış olunur, hem de ebeveynin rıza ve desteği. Bu da ailenin temelini sağlamlaştırır.

Son olarak şu noktayıda zikretmek gereklidir: Allah, dini öğretilere uyan ve kendisine tevekkül ederek evlenme girişiminde bulunan çiftlerin kalbine sevgi ve muhabbeti rahatlıkla yerleştirebilir. [12] Hatta çiftler evlenmeden önceden birbirlerini tanınmamış olsalar bile. Zira daimi sevgi ve muhabbet, belli bir süre geçtikten, çiftler birbirlerinin ahlak ve özelliklerini tanıdıktan sonra ortaya çıkar. Yoksa evlenmeden önce ve sokak tanışan çiftler, hatta evliliğin başlarında öyle rol yapıyorlar ki birbirlerinin özelliklerini ve olumsuz yönlerini bilemiyorlar. Başka bir ifadeyle aralarında her an dağılma riski olan bir çeşit yapmacık ve yalancı alaka oluşacaktır. İslam böyle sarsıntılı alakayı onaylamıyor, aksine çiftlerin dünya ve ahiret hayırlarının içinde olduğu aileyi düşünüyor.

İslam fıkhına göre oğlan evlenmek istediği kızı görebilir. Ancak ailesi ve arkadaşları kızın özelliklerini kendisine söyledikten sonra o da (beğenir ve) evlenmek kastıyla olursa kızı görebilir. Eğer hoşlanırsa onunla evlenebilir.    



[3] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, Vesail-uş Şia, c.20, s.75, h.25072, Müessese-i Alu’l Beyt, Kum, HK 1409

[4] -Şeyh Tusi, Tehzib-ul Ahkam, c.3, s.287, h.14, Daru’l Kütüb-ü İslamiyye, Tahran, HŞ 1365; Dokhteran-ı Dem-i Baht, Rivayette geçen ‘Li’nnisa-il Avatik’ cümlesinin tercümesi. Bkz: Lisanu’l Arap, c.10, s.235  

[5] -Muhaddis-i Nuri, Müstedreku’l-Vesail, c.6, s.145, h.6656, Müessese-i Alu’l Beyt, Kum, HK 1408; Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.87, s.374, Müessesetu’l-Vefa, Beyrut, HK 1404 vs.

[6] -Şeyh Tusi, Emali, s.659-660, h.1364, İntişarat-ı Daru’s-Sakafe, Kum, HK. 1414

[7] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, a.g.e, c.20, s.87, Bab:36, (bu babda bu alanda birçok rivayet vardır); yine Evlenmeden Önce Kızları Görmek, cevap:3825 (site:4066)’de de faydalı bilgiler vardır.

[8] - Muhammed Bagır Meclisi, a.g.e, c.100, s.237, h.38

[9] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, a.g.e, c.20, s.35, h.24963.

[10] -a.g.e. c.20, s.35, h.25007.

[11] - a.g.e. c.20, s.52-53, h.25014.

[12] - Ve merhamet ihsan etmiştir. (Rum/21)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3063 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Ehlisünnetten olan bir bayanın Şia bir kimseyle evlenmesinin hükmü nasıl ve onlardan doğan çocuklar kime aittir?
    7902 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Değerli taklidi merciler şöyle buyurmaktadırlar: Sünni olan bir bayanın Şia olan bir kimseyle evlenmesinin işkâlı yok.[1]Nikâh akdinin nerede kıyılması hususunda her hangi bir ayrıcalık söz konusu değildir. Bazı yerlerin bazı nedenlerden ötürü ...
  • Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığı ve zuhuru nasıl ispatlanabilir?
    11389 Eski Kelam İlmi 2009/04/18
    Genel olarak Kuran-ı Kerim ayrıntılarına inmeden konuları ele alır ve bu konuların açıklamasını sünnet üstlenir.Bu noktayı göz önünde bulundurduğumuzda Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığını ve zuhurunu Kuran- ı Kerim’deki iki kısım ayetten istifade edebiliriz:1) İlahî bir hüccetin (masum bir önderin) varlığının gerekliliğini açıklayan ayetler. Örneğin Allah-u Teala’nın Peygamber-i Ekrem ...
  • Yüce Allah Kur’an’da Hz. Eyüp’ün (a.s) diliyle şöyle buyurmaktadır: “Gerçekten de şeytan beni yordu ve azaba uğrattı.” Soru şudur: Şeytan nasıl peygamberlere etki edebilmekte ve onlara hâkim olabilmektedir?
    18869 Tefsir 2012/10/09
    Kur’an-ı Kerim’de şöyle okumaktayız: “(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.”[1] Ayet-i şerife Hz. Peygambere (s.a.a) hitap etmekte ve Hz. Eyüp’ün (a.s) başına gelen hadiseleri hatırlatmak suretiyle ona teselli vermek istemektedir. Hz. Eyüp ...
  • Müstekbir dünyanın kadına ve kadının özgürlüğüne bakış açısı nasıldır?
    8431 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/12
    Günümüzde kadınların özgürlüğü konusu batıda, en önemli toplumsal meselelerden biri konumundadır. Kadın tarih boyunca erkek egemenliği altında olmuştur. Kadın her zaman, sosyal ve bireysel haklarının çiğnendiği bir toplumda yaşamıştır. Hatta bazı toplumlarda ona, aşağılık bir yaratık olarak bakarlardı. Ancak aydınlanma döneminde batılı kadınlar, batıdaki sosyal değişimlerle paralel ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    6575 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • Hz. Zeynep (a.s.) hakkında Hz. Peygamber Efendimiz’den (s.a.a.) rivayet edilen bir hadis var mı?
    17113 تاريخ بزرگان 2008/08/18
    Hz. Zeynep (s.a.), hicretin beşinci veya altıncı yılında, Medine-i Münevvere’de dünyaya gelmiştir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.a.), Hz. Zeynep (s.a.) hakkında buyurduğu güvenilir bir rivayet elimizde bulunmasa da Hz. Fatıma (s.a.) hakkında buyurduğu birçok güvenilir rivayet vardır ve bu rivayetler Hz. Zeyneb’i (s.a.) de kapsamaktadır. Hz. Zeynep (s.a.), iman, takva, sabır, zulümle ...
  • Cemaat namazında mezhebi Sünni olan bir imama iktida etmek caiz midir?
    9801 Varie 2014/01/21
    Ehlisünnetin cemaat namazına katılmak ve onlara uymak sakıncasızdır. Bazı nakledilen muteber hadislerde onların namazlarının ilk safında durup onlara katılanlar Allah Resulü’nün (s.a.a) arkasındaki ilk safta durup namaz kılan kimseye benzetilmiştir.[1] Ama imkân dâhilinde Şialar gibi namaz kılınmalıdır. Eğer bir takiye durumu bulunmuyorsa ve Ehlisünnet ...
  • İmam Hüseyin (a.s) için sine dövmenin bir delili mevcut mudur?
    20724 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    İmam Hüseyin (a.s) için matem tutmak Şia mezhebinin cüzlerindendir ve birçok delil bu hususu teyit etmektedir. Matem yöntemi hususunda da şöyle söylemek gerekir: Matem tutmanın niteliği İslam’ın usullerinden biriyle, bir ayet ve rivayet ile çelişmediği müddetçe sakıncasızdır ve değişik gelenekler matem merasimi için değişik yöntemleri kullanabilirler. Değişik ...
  • “İslam dinini zamanın şartlarına göre sunmalıyız” cümlesinden maksat nedir? Lütfen bir örnekle açıklar mısınız?
    11967 Eski Kelam İlmi 2010/01/16
    İslam âlimleri geçmişte kendi zaman ve mekânlarının gereksinimlerine göre konuları ele almaktaydılar ve onların zamanında İslam dininin yeni sistemleri içeren bir düzen şeklinde konu edilmesine bir ihtiyaç yoktu. Ama bugün bu konuya ihtiyaç vardır. Üstat Mutahhari, Şehit Sadr ve bunun gibi âlimler bu önemli konuyu ele almışlardır. ...

En Çok Okunanlar