Gelişmiş Arama
Ziyaret
39455
Güncellenme Tarihi: 2009/07/22
Soru Özeti
Ulu'l-azm peygamberleri kimlerdir ve kitaplarının adları nedir? Bunlara niçin ulu’l-azm denir? Niçin Zerdüşt ve Davud ulu’l-azm değildirler.
Soru
Ulu'l-azm peygamberler kimlerdir ve kitaplarının adı nedir? Niçin Zerdüşt ve Davud kitap sahibi olmalarına rağmen ulu’l-azm değillerdir.
Kısa Cevap

Ulu'l-azm ifadesi Ahkaf suresinin 35 ayetinde yer alır. Azim hüküm ve şeriat anlamındadır. Ulu'l-azm peygamberler müstakil şeriat ve dini olan peygamberlerdir. Hadislerde ulu’l-azm peygamber için bir takım özellikler zikredilmiştir:

1- Cihanşumul bir davete sahip olmak

2- Din ve şeriat sahibi olmak

3- Allah tarafından gönderilen kitaba sahibi olmak

Sadece 5 peygamber bu özelliklere sahiptiler; yani genel bir davet ve misyona sahip olmanın yanı sıra kitap ve şeriat sahibidirler. Bunlar; Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, ve Hz. Muhammed’dir. Hadislerde Hz. Nuh ve İbrahim’in kitapları suhuf olarak anılır. Hz. Musa’nın kitabı Tevrat, Hz. İsa’nın kitabı İncil ve Hz. Muhammed’in kitabi Kur’an-ı Kerim’dir.

Ayrıntılı Cevap

Ulu'l-azm kelimesi bir defa Kur’an’da geçer. Allah Teala buyurmuştur ki: “Ulu'l-azm peygamberler gibi sen de sabret…”[1] Azim, irade ve kararlılık anlamındadır. Ragip İsfahani Müfredat’ta şöyle der: “Azm, bir işi yapmaya karar almak anlamındadır.”[2]

Lisanu’l-Arap adlı eserde şöyle geçer: “Ulu'l-azm peygamberler Allah’a yerine getirmesini söz verdikleri işi yapmada kararlı olan peygamberlerdir.”[3] Kur’an-ı Kerim’de ise azm bazen sabır[4] bazen de ahdine vefa anlamında kullanılmıştır.[5]

Tefsir kitaplarında yer alan açıklama ise şöyledir: Şeriat ve yeni din sahibi peygamberler daha fazla zorluklarla karşı karşıya geldikleri ve bu sıkıntı ve zorluklara karşı koyabilmek daha sağlam irade ve azmi gerektirdiği için bu peygamberlere ulu’l-azm denilmiştir. Bazıları azim ve azimeti hüküm ve şeriat olarak tefsir etmişlerse işte bu noktadan dolayıdır.[6] Yoksa azım lügatte şeriat anlamına gelmemiştir.[7]

Bir peygamberin ulu’l-azm oluşu onun şeriat sahibi oluşunun göstergesidir. Buna göre özel bir dine sahip olan bir peygamberden sonra gelen peygamberler yeni bir din sahibi peygamber zuhur edinceye kadar onun dinin yayarlar.[8]

Allah Teala Kur’an-i Kerim’de dinin yasanması ve peygamberler tarafından iletilmesine işaret ederek bu bağlamda dört Peygamber’in adını zikreder. Bu ayette son dinin getiricisi olan İslam Peygamber’ine hitap edildiği nazara alındığında beş peygamber’in bu özelliğe sahip oldukları ortaya çıkar. Allah Teala şöyle buyurur:

“Dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiklerimizi size de din (ve kanun) olarak belirledi. Dini yaşatın ve onda ayrılığa düşmeyin…”[9]

Hadislerde Ulu'l-azm Peygamberler

Şia olmayan bazı ilk dönem müfessirler ulu’l-azm peygamberleri cihatla yükümlü olan veya mucizelerini açıklamakla görevli olan peygamberler olarak tarif etmiş ve bunun örneklerini açıklarken Nuh, İbrahim, İshak, Yakup, Yusuf, Eyyub’u veya İbrahim, Nuh, Hud, ve Muhammed’i zikretmiş olsalar da[10] ancak Ehl-i Beyt İmamlarından gelen hadislerde hem ulu’l-azm peygamberlerin vasıfları hem niçin bu isimle anıldıkları hem de kimler oldukları açıklanmıştır.

Bu hadisler uyarınca ulu’l-azm peygamberlerin özellik ve vasıfları şunlardan ibarettir:

1- Bütün insan ve cinlerin kapsayan cihanşümul bir davet sahibi olmak[11]

2- Yeni bir şeriat ve müstakil bir dine sahip olmak[12]

3- Kendisine kitap verilmiş olması[13]

Bazı hadislerde bu özelliklerden sadece ikisi zikredilmiş ancak diğer bazı hadislerde her üç özellik bir arada zikredilmiştir.

İmam Rıza (a.s), “Bu peygamberler (Hz. Nuh, İbrahim ve…) niçin ulu’l-azm oldular, sorusuna şöyle cevap verir: “Çünkü bunlar özel bir kitap ve şeraitle gönderilmişlerdir.”[14]

Buna göre kitap sahibi olmak ulu’l-azm peygamber olmanın şartlarından biridir. Ancak bundan başka iki önemli şart da vardır. Yani bütün insan ve cinleri kapsayacak cihanşümul bir davete sahip olmak ve özel bir şeriatı olmak.

Şu noktayı unutmamak gerekir ki müstakil şeriatı olmak onun getirdiği şeriatın önceki peygamberlerin şeriatıyla tamamen farklı olduğu anlamına gelmez. Sadece zamanın şartlarına göre şeraitlerin birbirinden farklı olabileceğini ifade eder.

Hz. Davud (a.s) ilahi bir kitaba sahip olmasına rağmen onun kitabı yeni hükümleri ve müstakil bir şeriatı içermiyordu Nitekim Hz. Adem, Şeys ve İdris de kitap sahibi olmalarına rağmen ulu’l-azm peygamber değildiler.[15]

Hadislerde açıkça ulu’l-azm peygamberlerin isimleri açıklanmıştır. Hz. İmam Ali b. Hüseyn Zeynü’-Abidin’in şöyle dediği nakledilmiştir: “Ulu'l-azm peygamberler beş kişidirler Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa Hz. Muhammed (s.a.a).”[16] Aynı manayı içeren bir hadis de İmam Cafer Sadık[17] ve İmam Riza’dan[18] nakledilmiştir. Hadislerde Hz. Nuh ve Hz İbrahim’in kitapları Suhuf olarak anılmıştır. Kur’an’da Hz. Musa’nın kitabından Suhuf olarak söz edilmesine rağmen[19] bu sahifelerin tümü Tevrat olarak adlandırılmıştır. Hz. İsa’nın kitabı İncil ve Hz. Muhammed’in kitabı Kur’an’dır.

Ama Evista Zerdüştilerin kitabıdır. Bu kitabın onların peygamberi olan Zerdüşt’e Allah tarafından verilen kitap olup olmadığı tartışılabilir konudur. Evista’nın çeşitli bölümlerinde onun sözleri, yaratıcı veya halkla konuşmaları nakledilir.[20] Bkz. Evista’nın eski bölümü olan Yesna Fasıl 46 b. 1-2 Elbette hadislerde Zerdüşt kitap sahibi bir peygamber olduğu kaydedilmiştir.[21]



[1] Ahkaf: 35

[2] Müfredat-i Rağip Azm maddesi

[3] و أُولُو العَزْمِ من الرُّسُلِ: الذینَ عَزَمُوا على أَمرِ الله فیما عَهِدَ إلیهم،  Bkz. Lisanu’l-Arap c. 12 s. 399

[4] Şura: 43

[5] Taha: 115

[6] Allame Tabatabi Azmin azimet yani şeriat ve hüküm anlamına geldiğinin hadislerce teyit edildiği görüşündedir. Tercüme-i El-Mizan c. 18 s. 332

[7] Tefsir-i Nümune: c. 21 s. 379

[8] Misbah-i Yezdi, Usul-i Akait, s. 339

[9] Şura: 13

[10] Biharu’l- Envar c. 11 s. 35 Beyrut Vefa yay.

[11] Ade s. 32

[12] Ade. 34; İleluş’şerai, c. 1 s. 149 Bab. 101

[13] Ade. 35

[14] Ade. 56

[15] El-Mizan c. 2 s. 142

[16] Biharu’l-Envar, c. 11 s. 32

[17] Ade. C 11 s. 56

[18] İlelu’ş-Şerai c. 1 s. 149 Bab 101

[19] A’la: 19

[20] Rabert Hum; Edyan-i Zinde-i Cihan, s. 278

[21] Men Layehzeruhu’l-Fakıh, c. 2 s. 53 H. 1678; Sefinetu’l-Bihar, c. 4 s. 346

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • ‘…Fatıma olmasaydı ikinizide yaratmazdım.’ hadisinin senedi nedir? Ve onun manasınıda açıklayınız.
    10911 تاريخ بزرگان 2010/07/22
     ‘Cennet-ul Asime’ kitabının yazarı bu rivayeti, Salih b. Abdulvahhab’ın eseri olan ‘Keşf-ul Leali’den naklediyor. Yine Müstedrek-u Sefinet-il Bihar adlı kitap, Merhum Fazıl Merendi’nin eseri olan Mecme-un Nureyn’den aktarmaktadır. Cevahir-ul Kelam kitabının yazarının anne tarafından dedesi ve Ziya-ul Alemin adlı eserin yazarı da bu hadisi kitabında ...
  • Selpak (tuvalet kâğıdı) ile temizlenmek mümkün müdür?
    8470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Tuvalet kâğıdından istifade etmek sadece dışkıdan temizlenmek için caizdir.[1] Ama idrardan temizlenmek için kesinlikle su kullanılmalıdır.[2] Suyun olmadığı yerlerde necasetin başka yerlere (beden ve elbiseler) bulaşmaması için tuvalet kâğıdı ...
  • Bir Müslüman’ın yapabileceği en üstün müstehap amel nedir?
    12698 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Melekler İmamların mı nurundan yaratıldılar ve görevleri İmam Hüseyin’e ağlamak mıdır?
    14378 Eski Kelam İlmi 2012/01/05
    1) Şii ve Sünni kaynaklardaki rivayetler, meleklerin nurdan yaratıldıkları hususunda her hangi bir şüpheye yer bırakmamaktalar. Kimi Şii rivayetlerde başta melekler olmak üzere bütün varlıkların Peygamberimizin (s.a.a), Masum İmamların (a.s) nurlarından veya çeşitli nurlardan yaratıldıklarına dair işaretler vardır. Yine Ehl-i Sünnetin kaynaklarında birinci halife vs. gibilerin peygamberin ...
  • Erkeklerin küpe kullanmalarının hükmü nedir?
    9441 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/02/16
    Bütün dini hükümler bir takım maslahatlara dayalıdır. Her hükmün mutlaka bir sebep ve felsefesi vardır. Ancak hükümlerin felsefesini bilmek ve ortaya koymak çok çetin bir iştir. Bunun yanı sıra bu alanda bir takım genel açıklamalar ortaya konabilir ve bazı genel ilke ve kaideler açıklanabilir. Ancak bu genel ...
  • Künye ne demektir? İslam Peygamberinin (s.a.a) künyesi olan Ebu’l-Kasım’ın manası nedir?
    57138 تاريخ بزرگان 2012/02/18
    Arap kültüründe Eb (erkekler için) ve Ümm (kadınlar için) takılarıyla başlayan isimlere künye denir. Künye kalıbında isim vermek Arap kabilelerinde insanı bir çeşit yüceltmek sayılmaktadır.[1] Ebu’l-Kasım, Ebu’l-Hasan, Ümmü Seleme, Ümmü Kulsüm vb. gibi. İslam da künyeye ...
  • Secde veya ruku’dan sonra “Rabbi Salli Ala Muhammed ve Ali Muhammed” cümlesinin anlamı nedir?
    6875 صلوات بر محمد و آل محمد 2015/04/19
    “Rabbi Salli Ala Muhammed ve Ali Muhammed” cümlesi inşa-i cümlelerden olup bir “çağrı”dır. Aslında ey rabbim! “salli ala Muhammed ve ali Muhammed” idi ve anlamı da şudur: “ey rabbim! Muhammed ve Ali Muhammed’e selem et. Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki endeksleri mütalaa ediniz:
  • Kurbağa ve su yosununun beslenmesi ve gayri Müslümlere satılmasının hükmü nedir?
    9184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/21
    Sorunuz taklidi mercilerin defterlerine gönderildi ve şimdiye kadar aşağıdaki cevaplar verilmiştir: Ayetullahe'l-uzma HAMENEY'NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Haddi zatında bunun her hangi ...
  • İslam tüm sorunların çözmeye nasıl kadirdir?
    5534 Fıkıh 2012/02/18
    İslam’ın hüküm ve buyrukları âlim ve hikmet sahibi Allah tarafından olup insanlığın tüm sorunlarını halletmeye kadirdir. Ama bu, toplumdaki tüm fertlerin İslam’ın buyruklarıyla amel etmesi şartıyla tahakkuk eder. Bugün gençlerin evliliği önünde birçok sorun yer alsa da hem kız, hem oğlan ve hem de tarafların ailelerinin İslam’ın buyruklarına göre ...
  • Daha evlenmeden önce günah işlemiş olan eşimle yaşamamı sürdüreyim mi yoksa ondan ayrılayım mı?
    7672 Pratik Ahlak 2012/03/10
    Masum olan (s.a.) kimseler hariç her insan kendi yaşam serüveninde birçok yanlışlıklara ve günahlara müptela olması çok olanaklıdır. Ama eğer günah işlemiş olan kişi daha önceki işlerinden gerçekten pişman ve tövbe etmiş ise kesinlikle Allah’ın inayetine nail olacaktır ve onun tövbesini kabul edecektir. Eğer eşiniz daha önceki ...

En Çok Okunanlar