Gelişmiş Arama
Ziyaret
9124
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
İlim iki tarafı keskin bir kılıç mıdır yoksa ilimden kötü istifade etmek cahillik sebebiyle midir?
Soru
Birçok defa büyük âlim ve üstatlar ilimden bazen viran ve bazen de abat eden iki tarafı keskin bir kılıç olarak söz etmektedir. Onların delili insanların ilimden kötü bir şekilde yararlanmalardır. Oysaki ilim mutlak olarak nur türündendir ve orta dönem düşüncesinde ilmin eleştirildiği veya ipham altında bırakıldığını asla görmemekteyiz. İnsanlığa zarar veren ve yıkıma sebep olan şey sadece cahilliktir ve insan başına gelen her bela onun bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. İnsanın nükleer bomba gibi yıkıcı ve viran edici silahlar yapmasına neden olan şey, onun ilmî kanunları bilmedeki ve başka bir ifadeyle ilimden doğru yararlanmadaki cahilliğidir. Bu, insanın elinde pahalı bir mücevher bulunduran, onun değerini bilmeyen, onu dost ve oyun arkadaşının başına vuran ve bu şekilde ondan istifade eden küçük bir çocuk gibi davranmasına neden olmaktadır. O halde atom bombasını insanın cahilliği yapmaktadır. İnsanın barışçıl bir şekilde kendisiyle beraber yaşama yolunu (bu sadece bilginin aydınlattığı sakin bir zeminde meydana gelir) bilmediği türdeşinden duyduğu yersiz korku, kendisini ilmin değerli cevherinden kötü istifade etmeye yöneltmektedir.
Kısa Cevap

İlmin değişik mana ve kullanımları vardır. Göründüğü kadarıyla bu soruda bu manalar birbirine karıştırılmış ve yanlışlıkla birbirinin yerine kullanılmıştır; zira kötü kullanılması imkân dâhilinde olan ilim tedvin edilmiş ve yaygın olan ilimdir. Bu ilimler her ne kadar ilim olmaları sebebiyle nur da olsalar da nurun da kötü kullanılma ihtimali mevcuttur. Kötü kullanılma imkânı olmayan ilim ise bu yaygın ilimler değildir, bilakis nefis temizliği ve onu kirlerden koruma neticesinde Allah tarafından insana verilen ve bağışlanan bir hakikattir. Bu ilim Allah ile varlıksal bir irtibat neticesinde elde edilmesi nedeniyle sadece hayır taşıyan ve kötülükten arı halis nurdur. Her halükarda bilinen ilimlerin halis nur olmadığına ve kötü kullanılma potansiyeli taşıdığına dikkat edilmelidir. Ama salt nur olan ilmin ise kötü kullanılma imkânı yoktur. Önemli olan nokta şudur: Cahilliğin iki manası vardır. Birincisi ilmin karşısında olma manasıdır. İkincisi ise aklın karşısında olma manasıdır. Eğer bizim cahillikten kastimiz ikinci mana ise, şehvetlerine tabi olarak ilimlerini kullanan şahısların işi cahilane olarak değerlendirilebilir ve bu cahillerin ilmi kötü kullandıkları söylenebilir.    

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu yanıtlamak için şu noktalara dikkat etmeliyiz:

A. İlmin Manası

İlim sözlükte şu manalarda kullanılmıştır: Bilmek, bilgi, açıklamak ve aydınlatmak[1], bir şeyi idrak etmek[2], cahilliğin aksi[3], yakin ve marifet. Elbette ilmin bir şeyin yanında olmak ve onu kuşatmak olduğu ve kuşatmanın da dereceleri olduğu belirtilmelidir. İlim özellikleri idrak etmeyle beraber olduğunda marifet meydana gelir, sükûnet ile beraber olduğunda ise yakin meydana gelir.[4]

B. Cahilliğin Sözlük Manası

Cahillik biri ilmin karşısında[5] ve diğeri de aklın karşısında olmak üzere iki manada kullanılmıştır.

C. Rivayetlerde İlim

İlim hakkında rivayetlerde farklı tabirler mevcuttur. Bazıları ilmin faydası, bazıları ilmin zararı ve bazıları da faydası olmayan ilimler hakkındadır. Numune olarak birkaç rivayeti açıklıyoruz:

1. “İlim çok öğrenmeyle elde edilmez. İlim, Allah’ın hidayete erdirmek istediği kimsenin kalbine yansıttığı bir nurdur.”[6]

2. “Allah Resulü (s.a.a) bir mescide girdi ve bir topluluğun bir şahıs etrafında kümelendiğini gördü ve şöyle buyurdu: Bu şahıs kimdir? Onun allame olduğunu söylediler. Peygamber allame kimdir diye sordu. Onlar nesepler ve Arap tarihini bilen en bilgin kişidir diye cevap verdiler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Bu, bilmeyeninin zarar görmeyeceği ve bilene de faydası dokunmayacak bir ilimdir… .”[7]

İlmin değişik mana ve kullanımları vardır. Göründüğü kadarıyla bu soruda bu manalar birbirine karıştırılmış ve yanlışlıkla birbirinin yerine kullanılmıştır; zira kötü kullanılması imkân dâhilinde olan ilim tedvin edilmiş ve yaygın olan ilimdir. Bu ilimler her ne kadar ilim olmaları sebebiyle nur da olsalar da nurun da kötü kullanılma ihtimali mevcuttur. Kötü kullanılma imkânı olmayan ilim ise bu yaygın ilimler değildir, bilakis nefis temizliği ve onu kirlerden koruma neticesinde Allah tarafından insana verilen ve bağışlanan bir hakikattir. Bu ilim Allah ile varlıksal bir irtibat neticesinde elde edilmesi nedeniyle sadece hayır taşıyan ve kötülükten arı halis nurdur. Nur olan ilim ledünni ilimdir ve öğretmek ve öğrenmek ile elde edilmez. Nur, Allah’ın liyakat taşıyan müminin kalbine yansıttığı bir hidayettir. Her ne kadar rivayetler açısından ilim belirtilen ilahi nur olsa da bazen kullanışta ondan hidayet olarak söz edilmektedir. Çünkü hidayet barındırmayan bir ilim gerçekte ilim değildir. Zira ilmin en önemli özelliği yol açmak ve hidayete erdirmektir. Lakin bazen rivayetlerde ilim ikinci rivayette belirtildiği gibi bilinen manada da kullanılmıştır. Yahut birçok rivayette ilim ile çirkin sıfatların birlikteliği men edilmiştir; çünkü ilim çirkin sıfatlar ile birlikte olursa yıkıcı olur. Netice itibariyle rivayetler açısından hidayete erdirici şeye ilim denmektedir. Bu yüzden nerede bir ilim, ilim olmaktan çıkmışsa, bu özellikten yoksun olmak belirleyici olmuştur. Yoksa sözlük manasıyla ona ilim denmemesi söz konusu olmamıştır. O halde her ilmin halis nur olmadığı, ilmin kullanıcısının kötü istifade etmesiyle yıkıcı olabileceği ve sahibinin güzel istifade etmesiyle de faydalı olabileceği neticesini alabiliriz.

Sonuç: İlmin bilinen manasıyla (hidayet manasıyla değil) iki tarafı keskin kılıç olması, ilmin zatı itibariyle hayır ve şer olmaması anlamındadır. İlim her ne kadar doğru istifade etmek için üretilmişse de ehil olmayanlarca kötü kullanılabilecek veya insanlara hizmet edebilecek bir araçtır. Bazen kötü kullanıldığında bu onun halis nur olmadığının göstergesidir. Bu, ilmin kemalinden bir zerre bile eksiltmez; çünkü hak söz bile batıl tarafından kötü şekilde kullanılabilir.[8] Öyleyse araçtan kötü istifade etmek, aracın değerinin azalmasına neden olmaz. Sadece o araçtan kötü istifade eden kimsenin değerini azaltır. Soruda ilimden kötü istifade etmenin cahillikten kaynaklandığını belirten istidlal de kabul edilemez; zira mesela atom bombası yapmak için fizik ilminden istifade eden kimseler, ondan doğru istifade etme yönteminden de habersiz değillerdi. Lakin önemli olan nokta şudur: Kudret talebi ve şehvet eksenlilik, onları ilimleriyle amel etmemeye ve bilerek fiziği kötü kullanmaya sevk etti. Evet, belirtildiği gibi cahilliğin iki manası vardır. Birincisi ilim karşısında olma manasıdır. İkincisi ise akıl karşısında olmaktır. Eğer cahillikten kastimiz ikinci manaysa, bu şahısların işini cahilane olarak değerlendirebiliriz; yani bunların işinin makul olmadığı, aklın hükmüne dikkatsizlik gösterdikleri ve bu cahillerin ilmi kötüye kullanan fertler oldukları söylenebilir.      



[1] Kareşi, Seyid Ali Ekber, Kamus-i Kur’an, c. 5, s. 33, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı şeşom, 1371 h.ş.

[2] Rağıb, İsfahanî, Hüseyin b. Mahmud, el-Müfredat Fi Ğeribi’l-Kur’an, Sefevan Adnan Davudî, s. 580, çap-ı evvel, Daru’l-İlimi’d-Dari’ş-Samiye, Demeşk Beyrut, 1412 k.

[3] Ferahidi Halil b. Ahmed, Kitabu’l-Ayn, c. 2, s. 152, çap-ı dovvom, İntişarat-ı Hicret, Kum, 141 k.

[4] Mustafavî Hasan, et-Tahkik, Fi Kelimati’l-Kur’ani’l-Kerim, c. 8, s. 205, Bongah-ı Tercüme Ve Neşr-i Kitab, Tahran, 1360 ş.

[5] Mustafavî Hasan, et-Tahkik, Fi Kelimati’l-Kur’ani’l-Kerim, c. 2, s. 131, Bongah-ı Tercüme Ve Neşr-i Kitab, Tahran, 1360 ş.

[6] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 67, s. 140, bab. 52, el-Yakin Ve’s-Sabr Âla’ş-Şedaid, Müessesetü’l-Vefa Beyrut, Lübnan, 1404 k.

[7] Şeyh Kuleyni, el-Kafi, c. 1, s. 30-35, çap-ı çarom, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, tahran, 1365 h.k.

[8] Subhi Salih, Nehcü’l-Belağa, s. 83, İntişarat-ı Daru’l-Hicre, Kum.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Kurban bayramında boynuzu kırık olan hayvan kesilebilir mi?
    19404 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    Kurbanlıktan maksat kurban bayramında Mina’da kesilen hac kurbanıysa fakihlerin çoğunun fetvasına göre yaratılıştan boynuzu var imişse (şu anda boynuzu olmasa veya kırılmış olsa bile) kurbanlık için yeterlidir.[1] Ancak boynuzun içi kırılmış veya kesilmiş ise yeterli olmaz. Dış boynuzun kırılmasının sakıncası ...
  • Acaba Yasin suresi okunurken dinleyen kişinin salâvat getirmesi doğru mudur? Bu alışkanlığın delili nedir?
    12226 Tefsir 2011/09/10
    Rivayette,  Ne zaman Resulullah’ın adı geçse veya anılsa ona salâvat göndermemiz tavsiye edilmiştir. Aynı şekilde başka bir rivayette Peygamber'in on tane isminin olduğu ve bunların beşinin Kuran-ı Kerim'de zikir olunduğu bildirilmektedir. Bu isimlerden biride “Yasin” dir. Buna göre Ehl-i Beyt de Al-i Yasin olmaktadır. Yasin suresinin ilk ayetinin ...
  • Acaba bu alem sona erdikten sonra yani yaratılışlar olacak mı?
    23708 Eski Kelam İlmi 2012/07/21
    Allah u Teala mutlak feyyaz ve feyzi daimidir. Feyzinin devamlılığı daimi ve ardı ardına yaratmayı iktiza eder dolayısıyla vücut bulmayı (yaratılışı) hak eden her şeyi yaratır. Allahın feyyaz ve Cevat (gibi) sıfatları, yaratmak ve icat etmekle tahakkuk ve tecelli bulur. Dolayısıyla feyyaz oluşunun gereği yaratıcı olmaktır.
  • İlim iki tarafı keskin bir kılıç mıdır yoksa ilimden kötü istifade etmek cahillik sebebiyle midir?
    9123 İslam Felsefesi 2011/08/21
    İlmin değişik mana ve kullanımları vardır. Göründüğü kadarıyla bu soruda bu manalar birbirine karıştırılmış ve yanlışlıkla birbirinin yerine kullanılmıştır; zira kötü kullanılması imkân dâhilinde olan ilim tedvin edilmiş ve yaygın olan ilimdir. Bu ilimler her ne kadar ilim olmaları sebebiyle nur da olsalar da nurun da kötü kullanılma ihtimali ...
  • Ramazan ayı orucunu tutmayan bir kimse mübarek ramazan ayının fıtriyesini vermeli midir?
    6425 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Ramazan bayramı akşamı esnasında ergin ve akıllı olan ve fakir ve bir başkasının kölesi olmayan herkesin kendisi ve maiyetinde olanlar için her bir şahıs bağlamında yaklaşık üç kilo buğday veya arpa veyahut hurma veyahut pirinç veya mısır gibi gıdaları müstahak birine vermelidir. Eğer bunlardan birinin parasını verirse ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    5186 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Hz. Şuayb, Lut, Yusuf, İbrahim ve…gibi peygamberlerin kabri nerededir? Bu peygamberler nasıl vefat etmişlerdir? Bunların her birinin kabir ve türbeleri var mıdır?
    49010 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Tarihçiler arasında, şahsiyet ve büyük kimseler, özellikle ilahi peygamberler olmak üzere – az bir kısmının dışında büyük çoğunluğunun nasıl yaşadıkları, nasıl vefat ettikleri ve nerde yaşayıp defnedildikleri hakkında dakik tarihi bilgiler tarihi kaynaklarda dakik bilgiler bulunmamakta ve rastlanmamaktadır – birçok tarihi mesele ve konular hakkında farklı görüşler var olmaktadır.Bununla ...
  • Kaza namazı, Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında şer’i kılınmış mıydı?
    6627 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2013/01/19
    Kaza namazı da namazın aslı gibi Hz. Peygamber-i Ekrem zamanında şer’i kılınmıştır ve onun farz kılınmasının delillerinden biri “namazı beni anmak için kıl”[1] ayetidir. Müfessirlerin ekseriyeti şöyle demiştir: “Bu ayet ister vaktinde olsun ister vakti geçmiş olsun her ne zaman bir namazı kılmakla ...
  • Pahalı taşlardan yapılan yüzükleri takmanın ne gibi sevap ve faydaları var?
    13781 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    Akik, firuze, yakut vb. gibi yüzükleri kullanmak, eğer halkası altın olmazsa erkekler için caiz ve rivayetlere göre sevabı da vardır. Ayrıca namazın sevap ve faziletinin çoğalmasına da neden olmaktalar. ...
  • Eğer insanın eşi ilahi peygamberlere inanmazsa ne yapmak gerekir?
    5220 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Sorunuz değişik suret ve farzlar taşımaktadır. Özet olarak her birini ayrı şekilde açıklayacağız:1. Sorunuzda işaret ettiğiniz peygamberlere (a.s) inanmamanın manası eğer ciddi ve derin bir araştırma ve incelemeyse veya gerçek anlamda inkâr etmek olmayıp önem vermemek ve ciddiye almamaksa, bu durumda peygamberleri ...

En Çok Okunanlar