Gelişmiş Arama
Ziyaret
6410
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
“Kadınlar, Müslüman olmayan biriyle evlenme hakkına sahip değildir”. İslamın bu buyruğunu dikkate alarak, Sosyoloji konularda bu emir (İslam toplumunun) kapalı bir toplum olduğu telakkisini yaratıyor mu yaratmıyor mu?
Soru
“İslam dininde kadınlar, Müslüman olmayan bir kimseyle evlenemez”. İslamın bu buyruğunu dikkate alarak, Sosyoloji konularda bu emir (İslam toplumunun) kapalı bir toplum olduğu telakkisini yaratıyor mu yaratmıyor mu?
Kısa Cevap

Yeni Sosyoloji bakış açısına göre böyle bir hüküm sadece kadınlara has olmayıp erkekler konusunda da söz konusu olması, bir çeşit kapalı toplum olarak değerlendirilmesinin göstergesi olabilir. Ne var ki toplumun kapalı ve açık olmasının göreceliliğini dikkate alarak, kapalı toplumların tamamını sorgulayıp bu toplumların kapalı olduğunu düşünemeyiz. Bununla birlikte, şu noktaya dikkat edilmesi gerekir: İslam toplumu; dini söylemler, birliktelik, barışçıl taahhütler, ticaret vb. gibi diğer açılardan açık toplumlardan sayılır.

Ayrıntılı Cevap

İlk etapta şu noktanın açıklanması zaruridir: Müslüman’ın, Müslüman olmayanla evlenmesi yalnızca kadınlara has değil, istisnai konuların dışında erkekler de Müslüman olmayan bir kadınla evlenmeleri haramdır.[1]

Acaba böyle bir hüküm, İslami sahada kapalı toplumun göstergesi değil midir? Sorunuzun cevabına gelince, bu meseleyi iki açıdan ele alacağız:

1. Kapalı toplum nedir? Davranışlarımızı hiçbir zaman böyle bir topluma girecek şeklinde düzenlememiz mi gerekiyor?

2. İslam toplumunu açık bir toplum olduğunu kabul edebilir miyiz? Veya böyle bir toplum, kapalı bir toplum mudur?

Şimdi sırasınca yukarıdaki konuları ele alacağız ve sonuçta da kendi görüşümüzü sunacağız:

1. Yeni toplum bilimciler açısından, diğer toplumlarla daha çok irtibat kurma ve daha etkin faaliyet gösterme gücüne sahip olan bir toplum “açık toplum” sayılırken, söz konusu irtibatın sınırlı olduğu toplum da “kapalı toplum” unvanıyla tanıtılır. İddia edildiğine göre; başkalarının tecrübe ve kültüründen yararlanılması sebebiyle çok daha münasip gelişim ve ilerlemeye sahip olacaklardır, ama bununla birlikte açık ve kapalı toplumlar arasında hiçbir sınır, dakik ve özel bir ayırım ortaya konmamıştır. Diğer taraftan, çeşitli medeniyetlerin incelenmesiyle, her toplumda bir takım sınırlandırmaların olduğunu görecek ve hali hazırda da Uluslar Arası alanda sınırlandırılmayan bir toplumu bulamayacağız. Sosyologlardan birisinin deyimiyle: “Gerçek anlamda açık bir toplum, örnek ve ideal bir toplumdur ve böyle bir toplumu yalnızca teorilerde görebiliriz.”[2] Bununla birlikte görünürde açık toplumları tamamen istenilen ve ideal toplumlar olarak değerlendiremeyiz. Zira “açık toplum”, bazı fırsatları toplumsal hareketlenme için hazırlar ama birçok fırsatların yanında bir takım engel ve zorluklara da rastlanır.”[3]

Bu sebeple Sosyologların, her zaman ve bütün şartlarda açık toplumu kapalı topluma tercih ettikleri söylenemez. Örnek olarak şu ibarete dikkat ediniz: “Seçkinler gurubu, genellikle üyelerinin sadece birbirlerine benzeyen özelliktekilerle oturup kalkmaları dolayısıyla bir çeşit kapalı gurup sayılır. Bu toplumsal önemli özellikler şunlardan ibarettir: Ailesel unvanlar, okullar, kuruluşlar ve bağlı oldukları partiler.”[4]

Bizim inancımıza göre; İslami ölçülere göre, seçkin kimselerin böyle davranmaları doğru değildir ve bu davranışlar dini önderler tarafından şiddetle kınanmıştır. İmam Ali (a.s), Osman b. Huneyf ismindeki valisini, sadece zenginlerin katıldığı bir toplumda bulunmasından ötürü kınamış ve böyle bir hareketi tekrarlamaktan sakındırmıştır.[5] Ama Batı Sosyologları, böyle bir şeyi doğal bilmiş ve kendi seçkinlerinin en azından bazı işlerde kapalı toplumda yer almalarından dolayı utanç hissine kapılmamışlardır.

Buna binaen biz Müslümanlar da kendimizi böyle sosyolojik tarifler çerçevesiyle sınırlandırmamalıyız ve İslami hükümlerden birinin uygulanmasından ötürü kendimizi –onların tanımlamasına göre - kapalı toplum tarifine girme vehmine kapılmamalıyız. Açık ve kapalı toplum tarifinin tamamen göreceli bir tanımlama olduğunu dikkate alarak, her toplum bazı konularda kapalı ve başka konularda açık ve serbest hareket edebilir. Gelecek bölümde bu konuya değineceğiz.

2. Açıkladığımız gibi her toplumun bir takım kısıtlamaları vardır ve bunların her biri bir diğerine nispetle açık ve kapalı olarak değerlendirilir. İslam toplumu da bundan müstesna olmayıp kendine has kanunları vardır.

İslam kanunlarının bazılarını, açık toplum ölçülerinin somut örnekleri unvanıyla değerlendirebiliriz. Müslüman olmayanlarla barışçıl yaşama, adaletli davranma ve onlara karşı merhametli olmanın temel alınması:[6] Söyleşilerin delil ve mantığa dayalı olup hakkın kabul edilmesinin temel alınması:[7] Brış anlaşmalarına bağlı kalınarak taarruzda bulunmamak ve yakınlarla iyi ilişkiler içinde olmanın temel alınması:[8] Ticaret özgürlüğü ve ekonomik ikili ilişkiler ve... Bizler Peygamber Ekrem’in (s.a.a) şu tavsiyesini unutmayalım: “Komşuna saygı göster, kâfir olsa bile! Misafirine saygı göster, kâfir olsa bile! Anne ve babana itaat et, kâfir olsalar bile! Hiçbir şahsın meşru isteğini geri çevirme, kâfir olsa bile!”[9] Eğer bu konular açık bir toplumun göstergesi değilse o hal de açık toplumun bunların ötesinde ne gibi ölçüleri olabilir?

Elbette karşı tarafın sizinde işaret ettiğiniz konuda olduğu gibi başka kanunları da vardır; yani Müslüman kadının, Müslüman olmayan veya kâfirlerle evlenmesinin caiz olmayışı şayet İslam toplumu sahasının kapalı olduğunun göstergesidir, ne var ki sonuçta genel görüşün açıklanması gerekir. Hiçbir toplumun tamamen açık olmadığını ve yabancı ve Müslüman olmayanlarla birçok konuda irtibatı yasaklamayan İslami öğretileri dikkate alarak, İslam’ı sınırlandıran birkaç kanuna istinatla, hatta batı toplumunun kapalı toplum ölçülerince bile İslam toplumunu kapalı toplum sayamayız.

Diğer taraftan İslam kanunlarının bu konularda bir sınırlama getirmesinin delilleri vardır ve örnek unvanında zikredilen böyle bir evliliğin yasaklanmasının delillerini İslami kaynaklarda görebilirsiniz.[10]



[1] Bu konuda bkz: Hurr-i Amuli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, Kum: Müesseseyi Âl’ul Beyt, 1409 Kameri, c. 20, s. 533, babı tahrimi münakihatü’l küffar hatta ehli’l-Kitap.

[2] Kuavn, Brus, “Mebaniyi camia Şinasi”, Tercüme ve iktibas: Gulam Abbas Tevessüli ve Rıza Fazıl, Tahran: Sazmani smt., 1372 Şemsi, s. 263

[3] A.g.e. s. 268.

[4], A.g.e. s. 393.

[5] Nehc’ül-Belağa, Kum: Bita, İntişaratı Dar’ul-Hikme, s. 416, name 45.

[6] Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez.” (Mümtehine, 8.)

[7] Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar ar ya, işte onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” (Zümer, 18.)

[8] Nisa,90; Enfal, 72; Tevbe, 4; Nahl, 91 ve…

[9] Şuayri, TACUDDİN, Cami’ul-Ahbar, Kum: İntişaratı Razi, 1363 Şemsi, , s. 84.

[10] Müslüman olmayanlarla evlenilmesinin yasak oluşunun delillerinden bir tanesi, böyle bir evlilikten doğacak çocuklar üzerinde uygunsuz etki bırakma imkânıdır. Bkz: Hurri Amuli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 20, s. 534, hadis, 26276. Sınırlı olan bu açıklamaya sığmayacak bu bağlamda başka deliller de vardır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Parfüm kullanmak orucu bozar mı?
    8967 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Çoğu taklit merciinin görüşüne göre sadece dokuz şey orucu bozar: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima (cinsel ilişki), 3. Mastürbasyon, 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve Peygamberin halifesine yalan isnat etmek, 5. Boğaza yoğun toz kaçırmak, 6. Başın tamamını suya sokmak, 7. Sabah namazı ezanına kadar cenabet, hayız ve nifas ...
  • Neden cennetin kilidi namazdır?
    8275 Teorik Ahlak 2012/03/12
    İnsanın yaratılış hedefi Yüce Allah’a kulluk etmek ve O’nu tanımaktır. İnsan ancak Allah’a tapmanın gölgesinde kemale ve ilahi yakınlık makamına erer. Namaz, aşkın yaratıcıya ibadet ve kulluk etmenin en güzel göstergesidir. Beş öğün namaza bağlılık, ruhun erdemliliğine ve gücüne sebep olur, insanı günaha ve çirkin davranışlara bulaşmaktan ...
  • Ehlisünnetin ve özellikle Vahabilerin hangi delil esasınca peygamberlerin salt vahiy almada masum olduğunu ve başka durumlarda masum olmadığını belirttiklerini bilmek istiyorum?
    8932 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Ehlisünnetin bazı grupları (Haşevilik ve Selefilik gibi) Hz. Âdem (a.s) ve onun cennetten çıkarılması gibi bir takım Kur’an ayetlerine istinatta bulunarak peygamberlerin sadece vahiy almada ve peygamberliği tebliğ etmede masum olduğunu ve diğer hallerde günah ve hata işleyebileceklerini belirtmişlerdir. Peygamberlerin ve ardınca temiz imamların masum olmadığına inanan ...
  • Rivayetlerde İmam Hüseyin’e (a.s) özel bir önem verilmiş midir? Onun bu özel ayrıcalığı diğer İmamların (a.s) masumiyetleriyle uyuşur mu?
    6504 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    İmamet makamının İmam Hüseyin’in (a.s) neslinde devam etmesi, türbetinin şifa vermesi, kabrinin yanında duanın kabul olması vb. gibi ayrıcalıklar Allah tarafından İmam Hüseyin’e (a.s) verilmiştir. Ama bu ayrıcalıkların İmam Hüseyin’in (a.s) makamının diğer İmamlardan (a.s) farklı olmasından kaynaklandığına dair bir delil yoktur. Hangi nedenlerden dolayı bu ayrıcalıkların ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
    22396 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    4527 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Allah İle İrtibat Zamanı Ne Zamandır?
    9367 Pratik İrfan 2011/08/03
    Her ibadetin ruhu Allah ile irtibat kurmak ve O’na yaklaşmaktır. Bu husus namaz, dua ve Allah’ın dergâhına yalvarma ve yakarma ile müyesser olacaktır. Allah ile irtibat kurmak özel bir zaman ve mekâna has değildir. Elbette gece yarısı gibi bazı zamanlar Allah ile irtibat kurmak için en güzel zamanlardır veya ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    9919 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    5066 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    18403 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...

En Çok Okunanlar