Gelişmiş Arama
Ziyaret
14348
Güncellenme Tarihi: 2009/12/19
Soru Özeti
Kur’an neden hilallerin faydasını eve girme yöntemiyle birlikte belirtmiştir?
Soru
Bakara suresinin 189. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. Burada soru şudur: Kur’an hilalin nedeninden bahsettikten hemen sonra iyilik duvar arkasından eve girmeniz değildir diye buyurmaktadır. Bu ikisinin birbiri ile irtibatı nedir?
Kısa Cevap

Bu ayet önemli bir konuya işaret etmekte ve toplumlardaki yaygın ahlaki meseleler ve hayat yöntemlerini açıklamada İslam dininin kendine özgü dikkat ve özelliklerini göstermektedir. Bu, hem günlük yaşam ve hem de yılın özel bir vaktinde yapılan ibadetlerde kendisinden istifade edilmesi gereken tabii bir takvimden haber vermektedir. Gerçekte ay ve hilaller insanlar için tabii bir takvim sayılır ve halkın okumuş veya okumamış kesimi dünyanın her noktasında olursa olsunlar bu tabii takvimden istifade edebilir. Kur’an, ardından hac hakkında cahili hurafelerden sayılan bir gelenek ve göreneğe (cahiliyet döneminde insanlar ihram elbisesi giyer, evin kapısından içeriye girmez ve bunu ihramlılar için yasak bilirlerdi) işaret etmekte ve insanları bundan men etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

İlgili ayet şöyle buyurmaktadır: Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.[1] Bu ayet önemli bir konuya işaret etmekte ve toplumlardaki genel ahlaki meseleler ve hayat yöntemlerini beyan etmede İslam dininin kendine özgü dikkat ve özelliklerini göstermektedir. Bu ayetteki konular hakkında bilgilenmek ve onlar arasındaki ilişkiyi kavramak için ayetin iniş sebebi ve tefsirini belirtmemiz gerekir: Bir rivayette şöyle belirtilmiştir: “Muaz b. Cebel Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) yanına geldi ve ona bizden birçoğu hilalin manasının ne olduğunu sormaktadır diye söyledi. Hilalin hangi faydası vardır ve neden ay kâmil bir hilal şekline bürünmekte ve sonra ilk haline dönmektedir? Bunun üzerine yüce Allah yukarıdaki ayeti nazil etti ve onlara cevap verdi.” Bir başka rivayette de şöyle belirtilmiştir: Yahudilerden bir topluluk Allah Resulünden (s.a.a) ayın hilali ne içindir ve onun faydası nedir diye sordu. Bunun üzerine yukarıdaki ayet nazil oldu ve hayat düzenindeki hilalin maddi ve manevi faydalarını açıkladı. Kur’an onların sorusunu şu şekilde yansıtmıştır: “Ayın hilalleri hakkında senden soruyorlar” (يَسْئَلُونَكَ عَنِ الْأَهِلَّةِ) “Ehille” hilalin çoğulu olup birinci ve ikinci gecedeki ay manasına gelir. Bazıları, ayın ilk üç gece “hilal” adını taşıdığını ve sonra ona “kamer” dendiğini söylemiştir. Bazıları ise bundan öncesini hilal olarak adlandırmıştır.[2] Kur’an ardından şöyle buyurmaktadır: “Deki bunlar insanlar ve hac için vakitlerdir” (قُلْ هِيَ مَواقِيتُ لِلنَّاسِ وَ الْحَجِّ) insanlar hem günlük hayatlarında ve hem de yıllık belirli vakti olan ibadetleri yapmada ondan istifade eder.  Gerçekte ay ve hilaller insanlar için tabii bir takvimdir ve halkın bilgili ve bilgisiz kesimi dünyanın her neresinde olurlarsa olsunlar bu tabii takvimden istifade eder. Ayın başını, ortasını ve sonunu tanıyarak tecrübeli bireyler dikkat etmeleri durumunda ayın tüm gecelerini onunla tespit edebilir. İnsanın toplumsal hayat düzeninin takvimsiz yani tarihi belirlemek için hesaplı ve genel bir vesile olmadan sürüdürülmesinin imkânsız olduğu apaçıktır; bu delil uyarınca yüce Allah hayat düzeni için bu evrensel takvimi herkesin istifadesine sunmuştur. Esasen İslam kanunlarının üstünlüklerinden biri, onun kanunlarının tabii kıstaslar esasınca oluşturulmuş olmasıdır; zira tabii kıstaslar herkesin elinde olan ve zaman aşımının etki etmediği bir vesiledir. Bunun tersine tabii olmayan kıstaslar ise herkesin elinde değildir, hatta çağımızda henüz insanların tümü evrensel kıstaslardan istifade edememektedir. Bundan dolayı İslam’ın bazen avuç, bazen adım, bazen parmak bendi ve bazen de boy uzunluğunca ölçüler tayin ettiğini ve güneşin batması, fecrin doğması, güneşin öğlenin ortasından geçmesi ve ayın görünmesiyle vakti tayin ettiğini belirlediğini gözlemlemekteyiz. Burada kameri ayların şemsi aylardan üstünlüğü ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar her ikisi de gök cisimlerinin hareketinden alınmışsa da kameri aylar herkes için gözlemlenebilir özelliktedir, şemsi aylar ise ellerindeki araçlar ile sadece yıldızbilimciler için tespit edilebilir niteliktedir. Örneğin herhangi bir ayda güneşin hangi felek şekilleri karşısında bulunduğu ve hangi gök burcunda olduğu meselesi bu kabildendir. Burada şu soru akla gelmektedir: Soru soranların kastettiği şey bu değişimlerin faydası mıydı yoksa kâmil ay şekline dönüşünceye dek hilalin nasıl ortaya çıktığı ve dönüşümlerimidir. Bazı müfessirler birinci ihtimali benimsemiş, bazıları ise ikinci ihtimali kabul etmiş ve şöyle demiştir: Hilallerin ortaya çıkma nedenlerini sormak, kendileri için her hangi bir fayda sağlamıyordu ve belki de bunun cevabının anlaşılması birçoğu için zordu. Kur’an bunun neticelerini açıklamış ve böylece insanlara her yerde neticelerin peşinde olmaları gerektiğini öğretmiştir. Ardından ayetin devamında Kur’an hac konusuyla ve hilal vesilesi ile mevsimin belirlenmesi konusuyla uyuşur bir şekilde hac hakkındaki cahiliyetin hurafe gelenek ve göreneklerinden birine işaret etmiş ve insanları bundan men etmiştir. Ayet şöyle buyurmaktadır: İyi iş evin arkasından eve girmenizde değildir, iyilik takvalı olmanız, evin kapısından içeriye girmeniz ve kurtulmak için Allah’tan sakınmanızdır. Birçok müfessir, cahiliyet döneminde insanların ihram elbisesi giydiğinde normal bir yolla ve kapıdan eve girmediklerini ve bunun ihram elbisesi giymiş kimseler için yasak olduğunu söylemiştir. Bu yüzden onlar evin arkasında bir tünel açmakta ve ihramlı oldukları sırada sadece o tünelden içeriye girmekteydiler. Onlar bunun iyi bir iş olduğuna inanmaktaydı; çünkü bu iş bir adeti terk etmek idi ve ihramlı olmak da bir grup adeti terk etmekten ibaretti. O halde bu işle adet terk etmek tamamlanmalıydı.[3]  Bazıları da bu işin ihram halindeyken tavan altından geçmemek gayesiyle yapıldığını söylemiştir; zira kapıdan geçmektense duvardan açılmış bir tünelden geçmek bu hedef için daha iyiydi. Ama Kur’an iyiliğin takvada olduğunu, hurafe adet ve geleneklerde olmadığını açıkça belirtmekte ve ardından normal şekilde evinize girin diye emretmektedir. Bu ayetin daha geniş ve genel manası vardır ve bu şudur: Dinsel olan veya dinsel olmayan her işe teşebbüs edildiğinde doğru yoldan işe başlanmalı, sapkın ve ters yollara başvurulmamalıdır. Nitekim Cabir, İmam Bakır’ın (a.s) sözünden bu manayı nakletmiştir. Burada bundan istifade ederek ayetin başı ve sonu arasında başka bir bağlantı da kurulabilir: Her iş kendine has doğru bir yöntemle yapılmalı ve hac gibi bir ibadet de ayın hilali ile tayin edilmiş kendi belirli vaktinde yerine getirilmelidir.[4]  Bundan dolayı bu ayetin tefsirine müracaat eden kimseler ondaki tutarlılığı kavrayacaktır.

 


[1] Bakara Suresi, 189. ayet: "يَسْئَلُونَكَ عَنِ الْأَهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَواقِيتُ لِلنَّاسِ وَ الْحَجِّ وَ لَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِها وَ لكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقى‏ وَ أْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوابِها وَ اتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ".

[2] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c: 2, s: 10, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1374 h.ş.

[3] Tefsiri Beyzavi, Tefsir-i Numune’den ilgili ayet c. 2, s. 10’dan alıntılanmıştır.

[4] Tefsir-i Numune, c. 2, s. 10.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ben on yıldır bir şahıs ile nişanlanmış bulunuyorum. Kanunî evlilik öncesi şerî akit yapabilir miyiz?
    4863 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Taklit mercilerinin bu husustaki yanıtı şudur: 1. Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Onun şerî şartlarına riayet etmeyle zatı itibariyle bir engel yoktur. 2. Hz. Ayetullah Uzma Sistani (ömrü uzun olsun): Kızın akdi, kızın babasının izniyle olmalıdır. 3. Hz. Ayetullah ...
  • Nafile namazlarını hangi zamanlarda kılmak gerekir?
    10792 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Nafile namazlarını kılmak, farz namazları kılmak için hazırlık oluşmasına ve insanda farzları ve farz namazları yerine getirmeye dönük bir rağbet meydana gelmesine neden olur. Nafilenin en önemli etkisi, yakınlık hadisi adındaki hadiste belirtilen şeydir: İmam Sadık (a.s) büyük atası Peygamberden (s.a.a), Peygamber (s.a.a) Cebrail’den ve Cebrail de Yüce Allah’tan ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14167 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...
  • İslam’ın değersel sisteminin mertebeler silsilesi nelerdir?
    7130 Düzenler 2011/10/13
    Belli bir hedef veya hedeflere ulaşma yolunda, birbirleriyle uyum içinde olan ve birbirlerine bağlı cüzlerden oluşan bütünlüğe sistem denir. Belli bir felsefi ve mektebi temel esasınca, belirli hedeflere ulaşma yolunda uyum içinde olan ve insanın iradesine dayalı davranışlar bütününe siyasi, iktisadi… sistemler denir.[1]Dolayısıyla ...
  • Gusül alındığında bedenin sağ tarafını sol elle yıkamanın sakıncası var mı?
    5742 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Sakıncası yoktur.[1][1] -Daha fazla bilgi için bkz: İmam Humeyni, Tevzih-ul Mesail, c.1, s.216, mesele:361, 362, 363.
  • Kıbleyi nasıl bulabiliriz?
    5975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Kıbleyi bulmak için bir takım yollar vardır ve onlardan bazıları şunlardır: 1. Hissel göstergelerden yola çıkarak tanıklık eden iki adil tanığın tanıklığı.2. Bilimsel kaidelerle (gökbilim vb.) kıbleyi bilen ve güvenilir olan bir şahsın belirtmesi.3. Müslümanların ...
  • Kimler bir insanın mahremleridir; örneğin amcam benim çocuklarıma mahrem sayılır mı?
    8559 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Mahremiyet üç yolla oluşur: nesep, evlilik ve süt verme. Nesep yönünden insana mahrem olan şahıslar şunlardan ibarettir: Anne, baba ve büyükleri(büyük baba, ana anne gibi) Evlat ve küçükleri(torun, netice gibi) Erkek kardeş, kız kardeş ve küçükleri(yeğenler gibi) Amca, hala ve büyükleri(amca ve halanın anne ve babası gibi) Dayı, teyze ve büyükleri(dayı ...
  • Her yarım saatte tuvalet ihtiyacı olan ve tekerlekli sandalyeyle amellerini yapmak zorunda olan hastanın temettü haccındaki vazifesi nedir?
    10143 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/22
    Haccın şartlarından birisi beden gücünün yerinde olmasıdır. Yani, hacca gitmek ve amelleri çok zorluk ve meşakkat olmadan yerine getirmek için yeterli güce sahip olmak gerekmektedir. Hac kocanız için zor ve meşakkati olur ve bu  dayanılmaz bir hal alırsa aslında hac ona farz değildir. Ancak bu hastalığa yakalanmadan ...
  • Kime şehid demektedirler? Diğer İslamî ve gayri İslamî ülkelerin ölüleri şehid sayılır mı?
    6020 Tefsir 2011/08/17
    Şehid şahit ve hazır anlamında olup değişik derecelere sahiptir. Bu anlamıyla Allah, peygamberler, melekler, Allah yolunda öldürülenler ve tüm müminler şahadet derecelerindeki mertebeler dizisinde yer alırlar. Elbette mukaddes “şehid” sözcüğü ilahî dürtü olmaksızın ve sadece kendi ülkesini savunmak veya hatta istemeyerek ve hedefsizce öldürülen tüm şahıslar için ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    9720 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...

En Çok Okunanlar