Gelişmiş Arama
Ziyaret
34922
Güncellenme Tarihi: 2010/06/20
Soru Özeti
Hazreti Musa (a.s)’nın bir Kıbti’yi öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?
Soru
Kur’an’da işaret edildiği gibi Hazret-i Musa(a.s) mısırlı birini öldürmüştür o zaman nasıl ismete sahip olabilir?
Kısa Cevap

Bütün peygamberler (makamlarında farklılık olmakla birlikte) masum, Allah’a yakınlığın ve kemalin zirvesindedirler. Diğer insanların yerine getirmesi gereken vazifelerden daha üstün ve ağır vazifelerle görevlendirilmişlerdir. Mabuttan başka her türlü varlığa teveccüh etmeyi büyük bir günah bilmektedirler.

İslam bilginleri ve uleması Hz. Musa’nın (a.s) bir Kıbti’nin öldürülmesi olayındaki masum (ismetini) oluşunu açıklayan birçok açıklamada bulunulmuşlardır.

Getirilen açıklamaların temel noktası o Hazretin bir günah işlemediği yalnızca terk evla olduğu noktasıdır. Ölen Kıbti’nin hakkında gelen bilgilerde onun öldürmenin haram olmadığı yalnızca Hz. Musa’nın bu işi yapmakta acele etmemesinin daha iyi olduğudur.

   Kur’an’ın kullandığı tabirler de onun ismetiyle tezat içinde değildir. Yine aynı şekilde Hz. İmam Rıza’nın (a.s) Memun’a verdiği cevapta: Hz. Musa’nın (a.s) ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: ” Bu şeytanın işiydi” sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylemi değildir ve beni affet demesinden kasıt şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve bana mağfiret et demesi ise Firavunun taraftarlarından gizlenmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermeden önce birkaç noktaya değinmek gerekir.

·         İsmet kavramının kısaca açıklaması:

Bu kavramın sözlük manası: İsmet “korunmuş, bir şeye bağlanmış” demektir[1]. Ama kelamcıların ıstılahında: Allah Teâlâ’nın özel bir lütfüdür ki bu lütuf  sayesinde şahıs Allah’a itaatsizlik etmeye veya günah işlemeye kadir olmasına, bu işi yapması mümkün olmasına rağmen asla günah işlemeye yönelmez.  [2]

·         Peygamberlerin ismete sahip olmalarını gerekli kılan bazı deliller:

1.     Peygamberler ismete sahip olmazlarsa gönderiliş amaçlarında tezat meydana gelir. Şöyle ki peygamberlerin gönderiliş amacı insanları gerçek maslahat ve zararlardan haberdar etmek, bir dizi ön hazırlıklarda bulunarak onların terbiye ve tezkiye olup kemale ve dünya ve ahret saadetine ulaşmalarını mümkün kılmaktır. Ve bu peygamberlerin ismete sahip olmamaları durumunda gerçekleşmez. Çünkü peygamber günah işlerse ya ona itaat etmemiz bize ya farzdır veya farz değildir. Eğer itaat etmemiz farz olmazsa peygamberlik kavramı anlamını yitirir. Diğer taraftan günahtan itaat etmek de caiz değil.

2.      Peygamberin günah işlemesi, peygamberliğe seçilmeden veya seçildikten sonra insanların ona karşı antipati duymasına ve ona itaat etmemesine vesile olur.

 Peygamberlerin ismeti konusunda zikir edilen bu ve benzeri deliller göze alındığında Peygamberlerin ismetinin kesin ve gerekli olduğu anlaşılır.

·         Hz. Musa (a.s) Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinin zahirine göre bir Kıbti’yi (firavunun taraftarı olan birisini) öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?

Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Musa (a.s), halkının farkında olmadığı bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi, diğeri düşmanlarından olan iki adamı dövüşür buldu. Kendi taraftarlarından olan düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Musa, ona bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. ‘‘şeytanın işindendir. O apaçık bir saptırıcı bir düşmandır.’’ dedi. (Musa, ) “Ey rabbim! Ben kendime zulmettim Beni bağışla.” Dedi. Allah da onu bağışladı. Kuşkusuz o bağışlayandır merhamet edendir.[3]

 Şimdi soru şu ki Hz. Musa’nın “Bu şeytanın işiydi, o düşman ve apaçık bir saptırıcıdır” veya” Ey rabbim! Beni bağışla ben kendime zulmettim.” sözleri onun ismetiyle tezat oluşturmamakta mıdır? Bu konuda şuna değinmemiz gerekir ki: Firavunun saray ahalisinden (Kıbti’) olan biri Hz. Musa’nın (a.s) takipçilerinden birini odun toplamaya zorlamaktadır. Bu yüzden aralarında kavga başlar ve bu sırada Hz. Musa Beni İsrail’den olan şahsa yardım etmek için Kıbti’ye bir yumruk atar ve bu yumruk sonucu Kıbti’ ölür.[4] Müfessirler bu konuda şu açıklamayı getirmişlerdir: Hz. Musa’nın gerçekleştirdiği eylem bir günah değil bir terk evla idi. Hz. Musa bu işiyle kendini zahmete düşürmüştür. Bu eylem yüzünden Firavun taraftarları onun peşinde düşmüşlerdir. Terk evlayı mana edecek olursak: “Kendiliğinde haram olmayan ama daha evla bir işin terk edilmense vesile olan eyleme terk evla denir. Yani hiçbir yanlış iş söz konusu değildir.[5]

Uyuni Ahbar-i Rıza kitabında rivayet edildiği üzere: Memun, Hz. İmam Rıza (a.s)’dan Hz. Musa’nın kıssasını sordu. İmam Rıza cevapta şöyle buyurdular: Hz. Musa (a.s)nın ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: Bu şeytanın işiydi sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır; Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylem değildir ve “beni affet” demesi şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve beni bağışla demesi ise Firavunun taraftarlarından beni gizle anlamındadır çünkü gafere ve güfranın manalarından biri bir şeyi örtmek ve gizlemektir..[6]

   Seyit Murtaza alemu’l-Huda Tenzihu’lenbiya kitabında bu ayeti iki şekilde açıklamıştır.

1.     Zulümden kasıt bir müstehabbın terk edilmesidir. Çünkü o Kıbti’nin daha sonra öldürülmesi daha evla idi. Hz. kendi taraftarına yardım edebilmek için Kıbti’nin öldürmesinde acele etmiştir. Terk evlaya duçar olmuştur. Müstehap bir amelin sevabından mahrum kalmıştır. İşte bu yüzden şöyle buyurmuştur: “Ben kendime zulüm ettim.”

2.     Bu şeytanın işiydi sözünden maksat o Kıbti’nin başlattığı tartışmadır. Hz. Musa o Kıbti’yi öldürmeyi kast etmemiştir sadece Beni İsrailli şahsa yardım etmek istemiştir.[7]

   Şeyh Tusi, Tibyan tefsirinde şöyle buyuruyor: O Kıbti’nin öldürülmesi sakıncalı bir iş değildi. Allah Hz. Musa’ya onu öldürmesini emretmişti. Ama evla olan onun ölümünün daha sonra gerçekleşmesiydi. Daha çabuk gerçekleştirdiği için terk evlaya duçar oldu. İşte bu yüzden af diledi.[8]

   Mecmeu’l-Beyan tefsirinin sahibi de bu soruya şöyle cevap veriyor: ”Öldürme bir mümini zalimin elinden kurtarmak içindi. Yoksa asıl kasıt öldürme değildi. Öyleyse sakıncasız iyi bir işti.[9]

 Fethu’l-Kadir tefsirinde söyle gelmiştir: Af talep edilmesi evlanın terk edilmesi yüzündendir. “Ben kendime zulüm ettim” sözü ise bu Firavun’un adamını öldürmesi yüzünden kendisini tehlikeye düşürmesi yüzündedir. Çünkü Firavun anladığında Hz. Musa’yı öldürmek isteyecekti.” Bana mağfiret et” sözünden kasıt ise bunu gizle ki firavun anlamasındır.

   Kuran-ı Kerim Hz. Musa (a.s)nın kendi dilinden şöyle naklediyor Şuara suresinin 14’ünçü ayetinde: “Onların bana isnat ettikleri bir suç var.” İşte bu iş onların kendi inanç ve bakışlarında bir suçtu. Yoksa gerçekte böyle bir suç ve günah söz konusu değil.[10]

   Sonuç olarak şunu söyleye biliriz: Günah ve suçun çeşitli merhaleleri vardır. İnsan bazen şer’i ve ahlaki kuralları çiğner ve bunun ismetle uyumu söz konusu değildir. Ama bazen durum böyle değildir yalnızca bir terk evla söz konusudur. Gerçi bu Allah dostlarının yanında suç sayılmaktadır. Ama bunun ismetle çelişkisi söz konusu değildir.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki adreslere müracaat edin:

1.     Kur’an’da Peygamberlerin ismeti, cevap kodu:129.

2.     Kur’an’a göre peygamberlerin ismeti, cevap kodu:112.


[1] Müfredat-i Ragıb ve kitabu’l- Ayn ismet kelimesi

[2] Subhani, Cafer,Muhazeratu’n fil ilahiyat

[3] Kısas suresi,15-16 ayetleri

[4] Mekarim, Şirazi, Tefsiri Numune, c:16, s:42,Mekarim, Şirazi, Tefsiru’l-beyan, c:7-8,şeyh Tusi, Tefsiru’t Tebyan, c:2, s:391,Tefsiru’l-İsna eşer, c:10, s:94

[5] Tefsiru Nuru’s-Sekeleyn, c:4, s:119, Tefsiru İsna eşer, c:10, s:94

[6] Uyuni Ahbari Rıza,s:155, babı:15, El-Mizan,c:16, s: 18,Nuru’s-sekaleyn, c:4, s: 391

[7] Mecmeu’l-Beyan’dan

[8] Tefsiru’Tebyan,c:2, s: 291, Rehli baskısı

[9] Tebersi,Fazl ibni Hasan, Mecmeu’l-Bbeyan, c:7, s:382

[10] Şukani, Muhammed ibni ali, Tefsiru–Fethi’l-Kadir, c:4, s:164

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar