Gelişmiş Arama
Ziyaret
33357
Güncellenme Tarihi: 2010/06/20
Soru Özeti
Hazreti Musa (a.s)’nın bir Kıbti’yi öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?
Soru
Kur’an’da işaret edildiği gibi Hazret-i Musa(a.s) mısırlı birini öldürmüştür o zaman nasıl ismete sahip olabilir?
Kısa Cevap

Bütün peygamberler (makamlarında farklılık olmakla birlikte) masum, Allah’a yakınlığın ve kemalin zirvesindedirler. Diğer insanların yerine getirmesi gereken vazifelerden daha üstün ve ağır vazifelerle görevlendirilmişlerdir. Mabuttan başka her türlü varlığa teveccüh etmeyi büyük bir günah bilmektedirler.

İslam bilginleri ve uleması Hz. Musa’nın (a.s) bir Kıbti’nin öldürülmesi olayındaki masum (ismetini) oluşunu açıklayan birçok açıklamada bulunulmuşlardır.

Getirilen açıklamaların temel noktası o Hazretin bir günah işlemediği yalnızca terk evla olduğu noktasıdır. Ölen Kıbti’nin hakkında gelen bilgilerde onun öldürmenin haram olmadığı yalnızca Hz. Musa’nın bu işi yapmakta acele etmemesinin daha iyi olduğudur.

   Kur’an’ın kullandığı tabirler de onun ismetiyle tezat içinde değildir. Yine aynı şekilde Hz. İmam Rıza’nın (a.s) Memun’a verdiği cevapta: Hz. Musa’nın (a.s) ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: ” Bu şeytanın işiydi” sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylemi değildir ve beni affet demesinden kasıt şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve bana mağfiret et demesi ise Firavunun taraftarlarından gizlenmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermeden önce birkaç noktaya değinmek gerekir.

·         İsmet kavramının kısaca açıklaması:

Bu kavramın sözlük manası: İsmet “korunmuş, bir şeye bağlanmış” demektir[1]. Ama kelamcıların ıstılahında: Allah Teâlâ’nın özel bir lütfüdür ki bu lütuf  sayesinde şahıs Allah’a itaatsizlik etmeye veya günah işlemeye kadir olmasına, bu işi yapması mümkün olmasına rağmen asla günah işlemeye yönelmez.  [2]

·         Peygamberlerin ismete sahip olmalarını gerekli kılan bazı deliller:

1.     Peygamberler ismete sahip olmazlarsa gönderiliş amaçlarında tezat meydana gelir. Şöyle ki peygamberlerin gönderiliş amacı insanları gerçek maslahat ve zararlardan haberdar etmek, bir dizi ön hazırlıklarda bulunarak onların terbiye ve tezkiye olup kemale ve dünya ve ahret saadetine ulaşmalarını mümkün kılmaktır. Ve bu peygamberlerin ismete sahip olmamaları durumunda gerçekleşmez. Çünkü peygamber günah işlerse ya ona itaat etmemiz bize ya farzdır veya farz değildir. Eğer itaat etmemiz farz olmazsa peygamberlik kavramı anlamını yitirir. Diğer taraftan günahtan itaat etmek de caiz değil.

2.      Peygamberin günah işlemesi, peygamberliğe seçilmeden veya seçildikten sonra insanların ona karşı antipati duymasına ve ona itaat etmemesine vesile olur.

 Peygamberlerin ismeti konusunda zikir edilen bu ve benzeri deliller göze alındığında Peygamberlerin ismetinin kesin ve gerekli olduğu anlaşılır.

·         Hz. Musa (a.s) Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinin zahirine göre bir Kıbti’yi (firavunun taraftarı olan birisini) öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?

Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Musa (a.s), halkının farkında olmadığı bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi, diğeri düşmanlarından olan iki adamı dövüşür buldu. Kendi taraftarlarından olan düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Musa, ona bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. ‘‘şeytanın işindendir. O apaçık bir saptırıcı bir düşmandır.’’ dedi. (Musa, ) “Ey rabbim! Ben kendime zulmettim Beni bağışla.” Dedi. Allah da onu bağışladı. Kuşkusuz o bağışlayandır merhamet edendir.[3]

 Şimdi soru şu ki Hz. Musa’nın “Bu şeytanın işiydi, o düşman ve apaçık bir saptırıcıdır” veya” Ey rabbim! Beni bağışla ben kendime zulmettim.” sözleri onun ismetiyle tezat oluşturmamakta mıdır? Bu konuda şuna değinmemiz gerekir ki: Firavunun saray ahalisinden (Kıbti’) olan biri Hz. Musa’nın (a.s) takipçilerinden birini odun toplamaya zorlamaktadır. Bu yüzden aralarında kavga başlar ve bu sırada Hz. Musa Beni İsrail’den olan şahsa yardım etmek için Kıbti’ye bir yumruk atar ve bu yumruk sonucu Kıbti’ ölür.[4] Müfessirler bu konuda şu açıklamayı getirmişlerdir: Hz. Musa’nın gerçekleştirdiği eylem bir günah değil bir terk evla idi. Hz. Musa bu işiyle kendini zahmete düşürmüştür. Bu eylem yüzünden Firavun taraftarları onun peşinde düşmüşlerdir. Terk evlayı mana edecek olursak: “Kendiliğinde haram olmayan ama daha evla bir işin terk edilmense vesile olan eyleme terk evla denir. Yani hiçbir yanlış iş söz konusu değildir.[5]

Uyuni Ahbar-i Rıza kitabında rivayet edildiği üzere: Memun, Hz. İmam Rıza (a.s)’dan Hz. Musa’nın kıssasını sordu. İmam Rıza cevapta şöyle buyurdular: Hz. Musa (a.s)nın ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: Bu şeytanın işiydi sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır; Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylem değildir ve “beni affet” demesi şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve beni bağışla demesi ise Firavunun taraftarlarından beni gizle anlamındadır çünkü gafere ve güfranın manalarından biri bir şeyi örtmek ve gizlemektir..[6]

   Seyit Murtaza alemu’l-Huda Tenzihu’lenbiya kitabında bu ayeti iki şekilde açıklamıştır.

1.     Zulümden kasıt bir müstehabbın terk edilmesidir. Çünkü o Kıbti’nin daha sonra öldürülmesi daha evla idi. Hz. kendi taraftarına yardım edebilmek için Kıbti’nin öldürmesinde acele etmiştir. Terk evlaya duçar olmuştur. Müstehap bir amelin sevabından mahrum kalmıştır. İşte bu yüzden şöyle buyurmuştur: “Ben kendime zulüm ettim.”

2.     Bu şeytanın işiydi sözünden maksat o Kıbti’nin başlattığı tartışmadır. Hz. Musa o Kıbti’yi öldürmeyi kast etmemiştir sadece Beni İsrailli şahsa yardım etmek istemiştir.[7]

   Şeyh Tusi, Tibyan tefsirinde şöyle buyuruyor: O Kıbti’nin öldürülmesi sakıncalı bir iş değildi. Allah Hz. Musa’ya onu öldürmesini emretmişti. Ama evla olan onun ölümünün daha sonra gerçekleşmesiydi. Daha çabuk gerçekleştirdiği için terk evlaya duçar oldu. İşte bu yüzden af diledi.[8]

   Mecmeu’l-Beyan tefsirinin sahibi de bu soruya şöyle cevap veriyor: ”Öldürme bir mümini zalimin elinden kurtarmak içindi. Yoksa asıl kasıt öldürme değildi. Öyleyse sakıncasız iyi bir işti.[9]

 Fethu’l-Kadir tefsirinde söyle gelmiştir: Af talep edilmesi evlanın terk edilmesi yüzündendir. “Ben kendime zulüm ettim” sözü ise bu Firavun’un adamını öldürmesi yüzünden kendisini tehlikeye düşürmesi yüzündedir. Çünkü Firavun anladığında Hz. Musa’yı öldürmek isteyecekti.” Bana mağfiret et” sözünden kasıt ise bunu gizle ki firavun anlamasındır.

   Kuran-ı Kerim Hz. Musa (a.s)nın kendi dilinden şöyle naklediyor Şuara suresinin 14’ünçü ayetinde: “Onların bana isnat ettikleri bir suç var.” İşte bu iş onların kendi inanç ve bakışlarında bir suçtu. Yoksa gerçekte böyle bir suç ve günah söz konusu değil.[10]

   Sonuç olarak şunu söyleye biliriz: Günah ve suçun çeşitli merhaleleri vardır. İnsan bazen şer’i ve ahlaki kuralları çiğner ve bunun ismetle uyumu söz konusu değildir. Ama bazen durum böyle değildir yalnızca bir terk evla söz konusudur. Gerçi bu Allah dostlarının yanında suç sayılmaktadır. Ama bunun ismetle çelişkisi söz konusu değildir.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki adreslere müracaat edin:

1.     Kur’an’da Peygamberlerin ismeti, cevap kodu:129.

2.     Kur’an’a göre peygamberlerin ismeti, cevap kodu:112.


[1] Müfredat-i Ragıb ve kitabu’l- Ayn ismet kelimesi

[2] Subhani, Cafer,Muhazeratu’n fil ilahiyat

[3] Kısas suresi,15-16 ayetleri

[4] Mekarim, Şirazi, Tefsiri Numune, c:16, s:42,Mekarim, Şirazi, Tefsiru’l-beyan, c:7-8,şeyh Tusi, Tefsiru’t Tebyan, c:2, s:391,Tefsiru’l-İsna eşer, c:10, s:94

[5] Tefsiru Nuru’s-Sekeleyn, c:4, s:119, Tefsiru İsna eşer, c:10, s:94

[6] Uyuni Ahbari Rıza,s:155, babı:15, El-Mizan,c:16, s: 18,Nuru’s-sekaleyn, c:4, s: 391

[7] Mecmeu’l-Beyan’dan

[8] Tefsiru’Tebyan,c:2, s: 291, Rehli baskısı

[9] Tebersi,Fazl ibni Hasan, Mecmeu’l-Bbeyan, c:7, s:382

[10] Şukani, Muhammed ibni ali, Tefsiru–Fethi’l-Kadir, c:4, s:164

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İslam’a göre canlıları kopyalamanın hükmü nedir?
    7491 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/02
    Canlıları özellikle insanları kopyalama yoluyla çoğaltmak yeni ortaya çıkan konular arasındadır. Bu yüzden bu konun hükmü ayetlerde ve hadislerde geçmemektedir. Ancak Şia’nın fakihleri ayet ve hadisler üzerinde içtihat yöntemini kullanarak bu konu hakkında birkaç görüş ortaya atmışlardır.1-            
  • Peygamber (s.a.a) zamanında ve Peygamber (s.a.a)’den önce kadınların tesettürü nasıldı?
    11746 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/29
    Bazen tesettür kelimesi yerine hicap kelimesi kullanılmaktadır; hicap sözlükte; perde, örtü ve iki şey arasındaki engel ve ayırıcı anlamına gelmektedir. Tabi müfessirlerin ve araştırmacıların söylediği gibi, hicap kelimesinin kadınların örtüsü anlamında kullanılması günümüzde ortaya çıkmıştır, yani yeni bir terimdir. Geçmişte, özellikle fakihlerin kullandığı kelime, ...
  • Hüccetiye Encümeni’nin inancı nedir? Bugün bu grup aktif midir?
    9727 Fıkıh Tarihi 2010/08/22
    Hüccetiye Encümeni, 19 Ağustos 1953 yılı darbesine eş zamanlı olarak Şeyh Mahmut Zakirzade Tevalayî Halebî tarafından Bahaîlik fırkasıyla mücadele etmek gayesiyle tesis edildi. Bu encümen hiyerarşik girift bir teşkilatsal yapı ve eğitim, araştırma, yazma, irşat, yurt dışıyla ilişkiler ve konferans komitelerine sahipti.
  • Niçin Hz. Muhammed’e Emin diyorlardı?
    29880 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Emin, hainin karşısında yer alır; yani emanete hıyanet etmeyen ve halkın güvendiği ve itimat ettiği anlamına gelir.Halk arasında Peygamber (s.a.a)’in gençlik dönemindeki ferdi ve toplumsal ahlaki temelleri Emin ve güvenilir unvanında tanınmasından ötürü ona “Emin” diyorlardı.İslam Peygamberi (s.a.a)’nin, hem vahiy konusunda Allah-u Teâlâ’nın itimat etmesi hem de halkın ...
  • Hikmet ve bilimi her bilim sahibinden öğrenebilir miyiz?
    5789 Hadis 2010/04/29
    İnsan her zaman için hakka karşı teslimiyet içinde olmalıdır. Eğer akli ve dini ölçüler gereğince bir sözün ve delilin doğruluğu insana ispat odlumu o sözü söyleyenin kim olduğuna bakmadan kabul etmelidir. Ancak şu da açıktır ki insanın kendi ilmine inanan ve yaşantılarında ondan yararlanan kimselerden ilim öğrenmesi ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    9469 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Cafer Kezzab'ın geçmişi neydi ve kimler ona uydular?
    10874 تاريخ بزرگان 2011/07/26
     Cafer Kezzab olarak meşhur olan Cafer b. Ali, Hz. İmam Ali Naki'nin oğludur. 226 yılında dünyaya geldi o ayyaş ve içkici birisiydi. İmam Ali Naki (a.s) onun hakkında şöyle demiştir: "Oğlum Cafer'den uzak durun, onun bana nisbeti Ken'an'ın Hz. Nuh'a olan konumu gibidir." Cafer babasının şehit olmasından sonra imamet iddiasında ...
  • İlahi marifette ilerlemek ve Hz. Mehdi’nin ilgisini kazanmak için ne yapmamız gerekir?
    5405 Pratik Ahlak 2010/06/20
    Size muvaffakiyet diliyoruz, Ehl-i Beyt Mektebiyle onurlanmanız bizi sevindirdi, istediğiniz konular hakkında bilgi edinmeniz için bu sitede önceden cevaplandırılmış bazı soruları cevaplarıyla birlikte size gönderiyoruz.İlgili Sorular:
  • Hikaye, tatmin, mizac ve sadık rüyalar hangi tür rüyalardır? Bu konuda rivayet var mıdır?
    6576 Teorik İrfan 2012/04/11
    Rüyalarda hikaye, tatmin ve mizac deyimleri[1] bizim (Şia) rivayetlerde gelmemiştir. Ama yalan rüya veya perişan rüyanın tersi olan sadık rüya rivayetlerde görülmektedir. Konunun anlaşılması için belirtelim ki uyku sırasında insanın nefsi dış dünyayla meşgul olmadığı için kendi alemine yönelmektedir; ve nefs, maddi ...
  • Filozoflar diyorlar ki, Allah’tan şer gelmez. Oysa Şems suresinin 8. ayetinde bunun aksi buyurulmaktadır. Bu tezat nasıl halledilebilir?
    8610 İslam Felsefesi 2011/04/28
    Şems suresinin 8. ayeti, insanın yapması ve yapmaması gereken şeylerin Allah tarafından ona öğretilmesi, Allah’ın inayet ettiği akıl ve vicdanla ‘fücur’ ve ‘takva’yı tespit edebileceği hakkındadır. Yani şerlerin Allah’tan geldiği konusundan bahsetmemektedir. İslam filozoflarının çoğu her ne kadar varlığın hayır, hayırın da varlık ve şerrin yokluk olduğunu kabul ...

En Çok Okunanlar