Gelişmiş Arama
Ziyaret
11142
Güncellenme Tarihi: 2010/07/07
Soru Özeti
Allah, bizi ölümden sonra tekrar bu dünyaya döndürecek olursa biz iyi işler yapar mıyız?
Soru
Biz öldükten sonra, keşke dünyaya dönsek ve iyi işler yapsak der ve Allah da bizim isteğimizi kabul edip bizi dünyaya geri döndürürse acaba biz iyi işler yapar mıyız?
Kısa Cevap

Birincisi, kişilerin isteğine bağlı olarak dünyaya dönebilmelerinin mümkün oluşu yaratılış nizamının bozulmasına ve Peygamberlerin gönderilişinin abes olmasına yol açar. İkincisi, bu kişilerin dünyaya dönmeleri farz-i mahal gerçekleşse bile onların iyi işler yapacakları belli değildir. Çünkü dünya aynı dünyadır ve onlar da aynı istek ve heveslere sahiptirler. Nitekim dünyada da defalarca onun boş olduğunu anladılar, ama yine de ona aldandılar ve onun zevklerini elde edebilmek için kötü işleri işlemekten geri durmadılar.

Ayrıntılı Cevap

İlahi sünnet her şeyin kemale doğru ilerlemesini gerektirir. Allah insanı bu dünyada yaratmış ve onu iki güç yani (içteki ilahi hüccet olan) akıl ve (dıştaki ilahi hüccet olan) vahiyle donatmıştır ki insan kemale doğru hareket etsin. Buna göre insan ölümünden sonra kendi isteği üzere dünyaya dönebilmesi, yaratılış nizamının ve peygamberlerin gönderilişinin boş ve abes olmasını gerektirir. Bu da ilahi sünnetlere aykırıdır.

Üstelik farz-i mahal insanın dünyaya döndüğünü farz edecek olsak bile onun iyi işler yapacağı belli değildir. Çünkü dünya aynı dünyadır ve insanlar da nefsani isteklerin ve şeytanın vesveselerinin etkisindedirler. Ayrıca inat, tekebbür ve azgınlık gibi eğilimlere de sahiptirler.

Buna göre bugün onları hakkı ve Allah’ın nişanelerini yalanlamaya sevk eden faktörler dünyaya döndüklerinde de yine var olacaktır. [1]

Bu yüzden Kur’an şöyle buyuruyor: Nihayet onlardan birine ölüm gelince der ki: "Rabbim! Beni geri çevir. Belki geride bıraktığım şeyler hususunda iyi işler yaparım." Hayır, kesinlikle böyle değil. Bu, ancak onun söylediği (boş) bir laftan ibarettir. Onların gerisinde, tekrar dirilecekleri güne kadar süren bir berzah (ara dönem) vardır.[2]

Dikkat edilmesi gereken nokta, onların cevabında “kesinlikler böyle değildir” anlamında olan “kella” sözcüğünü kullanılmasıdır. Bu sözcük hem karşı tarafın iddiasını iptal etmeyi ifade eder, hem de menetmeyi ve reddetmeyi ifade eder. Böylede bu tabir her iki konuya işaret edebilir yani bir yandan onların isteklerini reddetmeyi ifade ederken,  diğer yandan da onların dünyaya döndükten sonra iyi işler yapacağız iddialarını yalan olduğunu açıklar. Allah buyuruyor ki: Bu boş bir iddiadan ibarettir. Yani bunlara eğer fırsat verilse yine aynı işlerini tekrarlayacaklar.[3] Yine ayette geçen “laalle” (şayet) kelimesi de bu kişilerin kendi gelecekleri hakkında mutmain olmadıklarını bildirir. Kendileri de biliyorlar ki bu pişmanlık belli şartların etkisinde ölüm esnasında oluşan bir haldir; eğer dünyaya geri döndürülürlerse yine aynı tutumlarını devam ettirebilirler.[4]

Her halükarda önemli olan şu ki bu dönüşün bir faydası yoktur. Çünkü Allah diğer bir ayette şöyle diyor: Eğer geri döndürülseler, kendilerine yasaklanan şeye tekrar dönerler. Şüphesiz, onlar yalancıdırlar.[5] Yani onların uyanışları geçicidir ve devamlı değildir. [6]

Bu kimseler, denizde tufana tutulmuş ve gark olma eşiğine gelmiş kafir ve günahkar kimselere benzerler; bunlar yok olma eşiğine geldiklerinde Allah’tan yardım diler, ama kurtulduktan sonra yine eski işlerini devam ettirirler. Başka bir ifade ile bunlar dünya hayatlarında belki defalarca karşılaştıkları olaylarda dünyanın boş olduğunu anlamış ve ölümü kendi gözleriyle görmüşlerdir ancak yine de dünyaya aldanmış ve kötü işlerine devam etmişlerdir.



[1] El-Mizan, c. 7, s. 84

[2] «حتی اذا جاء احدهم الموت قال رب ارجعون. لعلی اعمل صالحاً فیما ترکت کلاّ انّها کلمة هو قائلها...» Müminun: 99-100

[3] Bk Tefsir-i Numune, c. 14, s. 313; El-Mizan c. 5, s. 98,

[4] Tefsir-i Tibyan, c. 7 s. 393; Kenzu’l-İrfan, c. 9 s. 212

[5] و لو رودا لعادوا لما نهوا عنه» En’am, 28

[6] Tefsir-i Numune, c. 5 s. 200

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar