Gelişmiş Arama
Ziyaret
7287
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
Soru
Merhaba. İnsanın üstünlüğünü zedeleyen etkenler nelerdir? Cevabınızı lütfen Kur’an ve referanslar ile beyan edin.
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini yüce insanî üstünlükten düşüşün nedeni olarak tanıtmaktadır. Bu ayetlere göre, ilahi buyruklara yüz çevirmek ve uymamak Allah yanındaki üstünlüğü yitirmeye neden olmaktadır. İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetlerde de fakirlik, dalkavukluk ve yağcılık vb. insanın üstünlük ve şahsiyetini zedeleyen etkenler olarak tanıtılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

İnsanın üstünlüğü, insan hakikatinin en önemli özelliklerindendir ve bu yüzden Allah meleklere onun karşısında secde etmelerini emretmiştir. İnsan, en güzel şekil ve tarzda yaratılan bir varlıktır. Bu yüzden onun başına üstünlük tacı konmuş ve onun evrendeki birçok varlıktan üstün olduğu ilan edilmiştir. Kur’an-ı Kerim bir taraftan varlık aleminde insanın makamı hakkında şöyle buyurmaktadır:

[1]"وَ لَقَدْ کَرَّمْنا بَنی‏ آدَمَ وَ حَمَلْناهُمْ فِی الْبَرِّ وَ الْبَحْرِ وَ رَزَقْناهُمْ مِنَ الطَّیِّباتِ وَ فَضَّلْناهُمْ عَلى‏ کَثیرٍ مِمَّنْ خَلَقْنا تَفْضیلا"Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Bu ayet insanın birçok mevcuttan kesinkes üstün olduğunu bildirmektedir. Öte taraftan bu üstünlüğü tartışmaya açan ve reddeden başka ayetler mevcuttur. Kur’an-ı Kerim ve rivayetlerden alınan dinsel öğretilere göre, insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır ve bu kısa makalede bu etkenlerin bazılarına işaret ediyoruz:

1. Gaflet Ve Kendine Yabancılaşma: Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

[2]"وَ لَقَدْ ذَرَأْنا لِجَهَنَّمَ کَثیراً مِنَ الْجِنِّ وَ الْإِنْسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لا یَفْقَهُونَ بِها وَ لَهُمْ أَعْیُنٌ لا یُبْصِرُونَ بِها وَ لَهُمْ آذانٌ لا یَسْمَعُونَ بِها أُولئِکَ کَالْأَنْعامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولئِکَ هُمُ الْغافِلُون‏"  Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” Bir başka yerde ise şöyle buyuruyor: [3]"إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُکْمُ الَّذینَ لا یَعْقِلُونَ" “Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” Bu iki ayet, insanların akıl ve düşünceyi kullanmama ve onların gerekleriyle amel etmeme yüzünden kınandığını ve hayvanların veya onlarınkinden daha alçak bir makama düştüklerini dile getirmektedir.

2. Nefis Hevesi: Bazı Kur’an ayetleri, nefis hevesini insanî yüce makamdan düşmenin etkeni olarak tanıtmaktadır. Tıpkı, “kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme”[4] ayeti gibi. Nefis hevesi, insan kalbini çalar ve onun için bir kalp ve imanın gireceği bir mahal bırakmaz. Nefis hevesine uymak insanı öyle bir yere ulaştırır ki Kur’an şöyle buyurur: [5]ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلینَ” “Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.”

3. Dünyaya Tapmak: Maddi aşırı eğilimler ve dünyaya tapmak insanı her sapmaya ve günaha bulaştırır; zira insanın dünyadan kötü istifade etmesi ve ona gönül bağlaması, kandırılmayı, mağrur olmayı ve ahiretten gafil olmayı peşinden getirir. “Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile ayetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir.”[6] Şeytan nefsani hevesler ile insana sızar, onun iş ve çabasını onaylar, kötü işlerin bakışında güzel gösterir, onları yapmak için kendisine vesvese verir ve yalan vaatler ve gelecekten korkutmak ile onu hayırlı işleri yapmaktan alıkoyar. “Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.”[7] Bu nedenle, insan üstünlüğünü zedeleyebilecek ciddi amillerden birisi, insan aklının nefis hevesinin isteklerine esir olmasıdır. Aklı, emreden nefsin ve nefsani isteklerin esaretinde olan bir kişi, insan üstünlük ve makamından nasıl yararlanabilir? Bu ayetler, insan üstünlüğünün ayaklar altına alınması ve Allah’ın halifeliğinden en aşağı hayvani ve ondan daha alçak dereceye düşmenin nedenlerinden birisini, aklı kenara koymayı ve nefsani heveslere körü körüne uymak olarak beyan etmektedir. O halde insanın üstünlüğü Allah’a itaat etmededir. Üstünlük cevheri zarar görmemesi ve kendi kemal ve rüştüne ermesi için insan, Hak Teala dışında hiç kimsenin karşısında baş eğmemeli ve O’nun dışında kimseye kulluk etmemelidir. İnsan, Yüce Allah’a itaat ederek ruhsal yüceliğe ulaşır, alçaklık ve seviyesizlikten arınır. Gerçek üstünlük, Hak Teala’ya itaat ve kulluk etmede, Allah’tan sakınmada, ilahi haramlardan uzak durmada ve takva edinmededir:

"إِنْ تَجْتَنِبُوا کَبائِرَ ما تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُکَفِّرْ عَنْکُمْ سَیِّئاتِکُمْ وَ نُدْخِلْکُمْ مُدْخَلاً کَریم"[8] [9]"وَ مَنْ یُهِنِ اللَّهُ فَما لَهُ مِنْ مُکْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ یَفْعَلُ ما یَشاءُ"  

Bu nedenle, ilahi buyruklara yüz çevirmek ve itaatsizlik etmek Allah yanındaki üstünlüğü kaybetmeye sebep olmaktadır. Saygın bir insan, en üstün olan ve üstünlük ve bağışın bizzat kendisi olan bir ilaha itaatsizlik etmez ve üstünlük cevherini günaha satmaz. Nitekim İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "من کرمت علیه نفسه، هانت علیه شهواته"[10] Her kim nefsini üstün görürse, onun yanında şehvet ve nefsani eğilimler alçalır ve basitleşir. İmamlar (a.s) da rivayetlerde insan şahsiyeti ve üstünlüğünün zedelenmesine yol açan bazı amil ve nedenlere işaret etmiştir ve biz onlardan birini numune olarak belirtmeyle yetiniyoruz:

4. Fakirlik: Belki de hiçbir fenomen fakirlik kadar izzet-i nefsin zedelenmesine yol açmaz. Bu mesele inkar edilmeyen bir gerçektir; çünkü el darlığı ve fakirlik vesilesiyle şahsiyetin üstünlüğü ve insanlık onuru sarsılmaktadır. Bu yüzden Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "اللهم صن وجهی بالیسار، ولاتبذل جاهی بالاقتار"[11] Ey Allahım! Haysiyetimi ihtiyaçsızlık ile koru ve fakirlik ile benim toplumsal konumumu alçaltma. Veya şöyle buyuruyor:

"انّ الفقر مذلّة للنفس..."[12] ve " الفقر موت الاکبر"[13] Rivayetlerde [14]"کاد الفقر ان یکون کفراً" diye belirtilmiş olması, belki de bu noktaya işarettir. İmamın bu sözü, fakirliğin müminin haysiyetini ortadan kaldırdığını ve onun saygınlık ve onurunun zedelenmesine yol açtığını açıkça belirtmektedir. Fakir insan, izzet ve onurunun cevherini ayakaltına almaya, Allah’ın kullarına göz dikmeye ve onlardan lütuf ve merhamet beklemeye mecbur kalmaktadır. İşte burada fertleri övme ve onlara dalkavukluk etmenin altyapısı oluşur ve insan onur ve saygınlığı yağcılık ve dalkavukluk ile büyük ölçüde elden gider. Elbette Allah’ın evliyaları ve seçkin insanlar için fakirliğin izzet ve erginleşme vesilesi olduğu hatırlatılmalıdır. Ama toplumda insanların kaçta kaçı böyledir ve fakirlik ve yoksulluk vahşeti karşısında tahammül edebilmekte ve onu nefsin tekamül ve yükselişinin merdiveni karar kılabilmektedir? Eğer böyle olsaydı, fakirliği kınayan ve eleştiren bunca rivayet nakledilmezdi. Fakir ve geri kalmış toplumlar arif, mümin ve takvalı insanlar ile dolmalıydı. Oysaki böyle değildir ve hatta durum tersinedir.

4. Tamah: İnsan üstünlüğüne ulaşmanın temel engellerinden birisi, tamah etmektir. Tamahkar bir insan isteklerine ulaşmak için, kendini her şey karşısında alçak ve zelil kılabilir; bu yüzden İmam şöyle buyuruyor:   

"من طمع ذل و تعنی"[15] Her kim tamah ederse, zelil olacaktır.

Netice:

Kur’an ve rivayetlerin bakışında insan saygınlığı ve şahsiyetini bekleyen ve onu ciddi şekilde tehdit eden tehlikeler çoktur ve onlardan bazıları gaflet, kendine yabancılaşma, nefis hevesine uymak, dünyaya tapmak, fakirlik ve tamahtan ibarettir…   



[1] İsra, 70.

[2] A’raf, 179.

[3] Enfal, 22.

[4] Kehf, 28.

[5] Tin, 5.

[6] Yunus, 7 ve 8.

[7] Neml, 24.

[8] Nisa, 31.

[9] Hac, 18.

[10] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharü’l-Envar, c. 67, 78.

[11] Nehcü’l-Belağa, 225.

[12] Temimi Amedi, Abdülvahid, Ğürerü’l-Hikem, s. 365, el-Faslu’l-Evvel, Zımmu’l-Fakr, Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1366 ş.

[13] Nehcü’l-Belağa, hikmet. 154.

[14] Kuleyni, Muhammed. Yakub. Kâfi, c. 2, s. 307, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[15] Ğurerü’l-Hikem, s. 297.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar