Gelişmiş Arama
Ziyaret
8331
Güncellenme Tarihi: 2012/05/12
Soru Özeti
Kur’an kıraatinin batini adabından kasıt nedir?
Soru
Kur’an kıraatinin batini adabından kasıt nedir?
Kısa Cevap

Kur’an’ın İslam Peygamberinin ebedi mucizesi ve yüce Allah’ın kelamı olması itibari ile, İslam’ın başından beri Müslümanlar arasında özel bir saygı ve değere sahiptir. Müslümanlar, Kur’an ayetlerine teveccühle ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) tavsiye ve hadisleri doğrultusunda, hatta bu semavi kitabın kıraatinde bile şu ana kadar eşi görülmemiş bir özel adap ve şartlara riayet etmişlerdir. Kur’an’ın bu tür adapla tilavet edilmesi, bu semavi kitabın zahiri tilavet adabı diye şöhret buldu. Ama rivayetlere binaen Kur’an’ın bir zahiri ve birçok batını boyutu var olma gereğince onun kıraat adabı da aynı şekilde birinci merhalede bir takım zahiri adaba ve bir sonraki merhalede de batini adap olmak üzere kuran bağlamındaki adaplar iki kısma taksim edildi. Bazı Kur’an ayetlerinde ve Peygamber (s.a.a) ve İmamların rivayetlerinde bu konuya en güzel şekilde değinilmiştir. 

Ayrıntılı Cevap

Kur’an’ın tilavet adabını; adabı zahiri ve adabı manevi ya da batini olarak iki kısma taksim edebiliriz, Kur’an tilavetinin zahiri adabında bir takım mukaddime ve şartlara riayet etmek gerekir ki kendi yerinde beyan edilmiştir.

Kur’an’ın batıni adaplarını, Kur’an ayetleri ve rivayetlere teveccüh ettiğimizde elde etmemiz mümkündür, Kur’an-ı Kerim birkaç ayette Kur’an-ı Kerim’i tilavet edenlere, Kur’an-ı tertille ve derinlemesine düşünerek okumalarını tavsiye ederek şöyle buyurmaktadır: “Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.[1] Ve başka bir ayeti kerimede ise şöyle buyurmaktadır: “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.[2]

Bu iki ayet, hadis ve rivayetlere teveccüh edildiğinde hem Kur’an-ı Kerim’in tilavetinin zahiri adabını hem de batini adabını irade etmektedir. Bakara Suresinin 121. ayetinin zımninde yer alan hadiste, İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kur’an tilavetinin gereken hakkını vererek okuyanlar, biz Ehlibeytiz.”[3]

Tabii olarak İmam Sadık (a.s) burada tilavet edenlerin gerçek misdakını beyan etmektedir ve birçok mü’min, Kur’an’ın zahiri ve batini adabına riayet ederek gerçek manada Kur’anı Kerimi tilavet edenler derecesine ulaşabilirler. Bu nedenle “Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır[4] ayetinin beyanında İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kur’an-ı hakkıyla tilavet etmekten kasıt, ayetleri dikkatli okusunlar. Hakikatlerini derk etsinler. Hükümlerine amel etsinler. Vaatlerinden ümitli, azabındansa korksunlar. kıssalarından ibret aslınlar. Emirlerini boyun eğip yasakları kabul etsinler. Allah'a yemin olsun ki Kur’an’ın hakkıyla tilavet edilmesi, ayetleri ezberlemek, kelime ve harflerini birbiri ardınca okumak yâda sureleri tilavet etmek değildir. Onlar Kur’an harflerini ve kelimelerini ezberlediler ama sınır ve anlamlarını zayi ettiler. Kur’an-ı hakkıyla tilavet etmekten kasıt, ayetleri üzerinde düşünsünler ve hükümlerine amel etsinler. Nitekim Allah-u Teâlâ da şöyle buyurmaktadır: " Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır[5] Bu nurani hadisi dikkate alarak Kur’an tilavetinin batini adabı hakkında aşağıdaki konulara değinmemiz mümkündür:

1. Ne zaman vaatte bulunulan bir ayete denk gelirse, ona ulaşma ümidini taşısın ve ne zamanda bir uyarı ayetine denk gelirse ona müptela olacağından korksun. Sonuç itibari ile ne zaman cennet veya cehennem ayetine denk gelirse, durarak Allah’tan cenneti isteyip cehennemden O’na sığınsın.[6]  

İmam Ali (a.s) müminlerin özellikleri hakkında şöyle buyurmuştur: “Geceleri ayakları üzerinde durup Kur'an ayetlerini ona has adapla, anlamını düşünerek ağır ağır (tertil üzere) okurlar. O sırada müjdeleyen bir ayet geçtiği zaman, ona gönül bağlarlar ve ona ulaşmak için sevinçten sanki sevdiği azizi gelen biri gibi o şevke gönül bağlarlar. Ama korkutucu bir ayet geçtiği zaman, can kulaklarını ona verirler. Bedenlerini bir titreme sarar ve kalpleri korku içindedir ve bedenleri zayıf. Cehennem alevlerinin uğultusu ve ateşli zincir halkalarının birbirine çarpması adeta kulaklarında yankılanmaktadır. (rükûda) iki büklüm olurlar, gözyaşları akar ve böylece kurtulmaları için (bu azaptan) Allah’a sığınırlar.”[7]

2. Kur’an tilavetinin batini adabından bir diğeri;  Kur’an-ı anlama, ayetlerinde tedebbür etme ve İlahi hükümleri bilme ve amel etmektir. İmam Sadık (a.s) İmam Ali’den (a.s) şöyle nakletmektedir ki şöyle buyurmuştur: “Biliniz ki dikkatli ve tedebbürle kıraat edilmeyen Kur'an'da hayır yoktur.”[8]

3. Kur’an’ın beşeri bir kelam olmadığını dikkate alarak, yaratıcının azametini nazara almak için; nitekim kelamı tazim etmek, mütekellimi tazim etmektir.

4. Kur’an tilavetinin batini adabından bir diğeri de tahliyedir (تحلیه); yani kendisini okuduğu her ayetin muhtevasına göre ayarlamaktır. Eğer Enbiyaların hikâye ve kıssalarını okuyorsa onlardan ibret alsın ve eğer ilahi isim ve sıfatları kıraat ediyorsa onun misdaklarında dikkat etsin.[9]

5. Tahliye (تخلیه) de Kur’an’dan bir şeyler öğrenmek isteyenler için bir başka Kur’an kıraatı adaplarından bir tanesidir. Kur’an’a yönelen birisi, Kur’an’ı anlamasını etkilememesi için kesinlikle kendisini önyargılardan ve zihni şüphelerden boşaltmalıdır (temizlemeli).[10]

6. Kur’an tilavetinin batini adabından biriside özellikle kibir, riya[11], haset ve tama etme gibi uygun olmayan sıfatları bertaraf etmektir. Zira paslanmış kalple Kur’an’a yönelen insanda hak kelamının mana ve mefhumu tecelli etmez. 

7. Kur’an tilavetinin manevi adabından en üstünü, ruhi ve manevi taharettir (temizliktir). İnsan temiz olmayana kadar Kur’an hakikatlerini ona göstermez; çünkü kendisi şöyle buyurmuştur. “Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.”[12] Şairin dediği gibi: “Önce temiz ol, sonra o pak olana nazar at.”

8. Kur’an tilavetinin batini adabından bir diğeri; Kur’an karisinin Kur’an’a bir metne bakar gibi değil de şifa veren nüsha unvanıyla bakması ve ondan şifa beklentisi içinde olmasıdır. Rivayetlerde Kur’an’a bu yönlü bakanların olduğunu ve ondan dertlerinin devasını talep etmekteler. Allah-u Teala kalplerinin şifasını Kur’an’dan alan karilerden dolayı bela ve düşmanları halktan uzaklaştırdı ve rahmet yağmurlarını onlara nazil etmektedir.[13]

 


[1] Müzzemmil Suresi, 4. ayet

[2] Bakara Suresi, 121. ayet

[3] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, “Kafi”, Tahran: Daru’l Kitabı İslamiye, c: 1, s: 215, 1365 h.ş.

[4] Sad Suresi, 29. ayet

[5] Mekarim Şirazi, Nasır, “Tefsir-i Numune”, Tahran: Daru’l Kitabı İslamiye, c: 1, s: 432, 1374 h.ş.

[6] Meşhedi, Muhammed, “Kenzu’d Dekaik ve Behru’l Garaib”, Tahran: Sazmanı İntişaratı Vezareti irşad, c: 2, s: 132, 1368 h.ş.  

[7]Nehcü’l Belağa”, Subhi Salih, s: 304.

[8]Kafi”, c: 1, s: 36.

[9] Kaşıfi Sebzevari, Molla Hüseyin, “Cevahiru’t Tefsir”,Tahran: Defteri Neşri Mirası Mektup, bita,  s: 270.

[10] a.g.e, tasarruflu.

[11] “İnne mine’n nasi men yegreu’l Kur’an’e liyugale fulanun kari’un ve minhum men yegreu’l Kur’an’e liyetlube bihi’d Dünya ve la hayere fiz zalike ve minhum men yegreu’l Kur’an’e liyentedi’e bihi fi salatihi ve leylihi ve neharihi.”; Hürr’ü Amuli, Muhammed bin Hasan, “Vesailu’ş Şia”, Kum: A’lul Beyt, c: 6, s: 182, 1409 h.k.

[12] Vakıa Suresi, 79. ayet

[13] “Ve Raculun garee’l Kur’an’e fevezea devae’l Kur’an’i ala dai kalbihi feeshere bihi leyletu ve etme’e bihi neharehu, ve game bihi fi mesacidihi ve tecafa bihi an firaşihi febaulaike yedfe’ullahu’l azizu’l Cabbaru’l Bela’e ve baulakike yudilullahu azze ve celle mine’l A’dai ve baulake yünezzelullahu azze ve celle el- gayse mine’s Semai. Fevallahi lehaulai fi gurrei’l Kur’ani e’azzun mine’l kibriyti’i ehmer.”; “Kafi”, c: 2, s: 627.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar