Gelişmiş Arama
Ziyaret
7462
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
İmam Ali’nin (a.s) Allah’ın bazı hükümler hakkında sustuğunu belirtmesinin anlamı nedir? Ve neden onları bulmak için kendinizi zahmete atmayın diye buyurmuştur?
Soru
Nehcü’l-Belağa’daki özdeyişlerde şöyle buyrulmuştur: «إِنَّ اللَّهَ افْتَرَضَ عَلَیْکُمُ الْفَرَائِضَ، فَلاَ تُضَیِّعُوهَا؛ وَ حَدَّلَکُمْ حُدُوداً، فَلاَ تَعْتَدُوهَا؛ وَ نَهَاکُمْ عَنْ أَشْیَاءَ، فَلاَ تَنْتَهِکُوهَا؛ وَ سَکَتَ لَکُمْ عَنْ أَشْیَاءَ وَ لَمْ یَدَعْهَا نِسْیَاناً، فَلاَ تَتَکَلَّفُوهَا» Hakkında suskun kalınan bu son kısım hangi türdendir? Rivayetin bu bölümü, “her fiil ve her şartın bir hükmü vardır” sözüyle çelişmiyor mu?
Kısa Cevap

İmam Ali (a.s) bu sözünde, Yüce Allah’ın hüküm ve bilgi olarak belirttiği şeylerin tüm hakikatten ibaret olmadığını ve Allah’ın insanı kendisiyle yükümlü kılmadığı ve hakkında suskunluğu tercih ettiği başka şeylerin de olduğunu belirtmektedir. Ahiret için faydasız olan cüzi bilgilerle yükümlü olmak bu kabildendir; zira Yüce Allah unuttuğundan suskunluğu tercih etmemiştir. Çünkü Allah unutmaktan münezzehtir. Bu, söz konusu hususların insanın ahireti için faydasız olması ve onlarla uğraşmanın faydalı bilgileri terk etmeye sebep olması nedeniyledir. Bazı yerlerde suskun kalmadan kastin astronomi, hesap, hendese, şiir ve zarif teknik işler gibi mubah işler hakkında olması ve bunun insanlar için belirtilen hususlara önem vermemesi ve itina göstermemesinden kaynaklanmış olması muhtemeldir. Elbette birçok girift kelam ve felsefe veya hükümlerin felsefesi konusuna girmek, elbette bilgin ve uzmanlar dışında kalan halk kesimleri için istenen bir netice vermeyeceği gibi, inanç sapmasını bile peşinden getirebilir.

Ayrıntılı Cevap

İmam Ali (a.s) bu değerlendirmede şöyle buyurmuştur: “Allah size bazı şeyleri farz kılmıştır; sakın onları göz ardı etmeyin, sizin için bazı hadler belirlemiştir; onları aşmamalısınız, size bazı şeyleri yasaklamıştır; onların haramlığını aşmamalısınız ve bazı şeylerde suskunluğu seçmiştir ve bu unutmasından kaynaklanmamaktadır; o halde kendinizi zahmete atmayın.” Burada İmam Ali (a.s), dünyada Allah’ın insanları yükümlü kıldığı veya onlara yasak kıldığı hüküm ve hadler hakkında söz söylemektedir. Gerçekte İmam Ali (a.s) şunu söylemektedir: Bu ilahi farz, haram ve hadler hakikatin tümü değildir; bilakis Allah’ın sizi yükümlü kılmadığı ve suskun kaldığı başka şeyler de mevcuttur. Ahiret için faydasız olan cüzi bilgilerle yükümlü olmak bu kabildendir; zira Yüce Allah unuttuğundan suskunluğu tercih etmemiştir. Çünkü Allah unutmaktan münezzehtir. Bu, söz konusu hususların insanın ahireti için faydasız olması ve onlarla uğraşmanın faydalı bilgileri terk etmeye sebep olması nedeniyledir.[1] Bazıları da şöyle demektedir: Suskun kalmadan kasıt astronomi, hesap, hendese, şiir ve zarif teknik işler gibi mubah işler hakkında olabilir ve bunların terk edilmesi unutmadan kaynaklanmamıştır; bilakis bunun insanlar için belirtilen hususlara önem vermemesi ve itina göstermemesinden kaynaklanmış olması muhtemeldir.[2] Elbette birçok girift kelam ve felsefe veya hükümlerin felsefesi konusuna girmek, elbette bilgin ve uzmanlar dışında kalan halk kesimleri için istenen bir netice vermeyeceği gibi, inanç sapmasını bile peşinden getirebilir. Bundan dolayı İmam Ali’nin sözü şuna işaret etmektedir: Yüce Allah hidayet, saadet, manevi ve uhrevi tekâmül yolunda insanın gerek duyduğu her şeyi beyan etmiştir ve Kur’an-ı Kerim’de hidayet kitabı ve insanın programı ve hidayet gereklerini gidermeyi üstlenen bir kitaptır.[3] Ama bazı hususları belirtmemesi ve susması unutmaktan ve gafletten kaynaklanmamaktadır; zira Yüce Allah bundan münezzehtir. Bu, diğer hususları bizzat öğrenmeye koyulması için insanın yükümlülük, çalışma ve çabasına bırakmasından kaynaklanmaktadır. Kendinizi zahmete atmayın diye ifade edilen söz, ilmî veriler elde etme yolunda çalışma ve çaba göstermeyin anlamında değildir; aksine çabanızın çoğunu dünya işleri ve beyhude çalışmalara adamayın ve de yaratılışın hedefi olan manevi hususlara ihtimam göstermekten alıkoyacak şekilde dünya işlerine yönelmeyin anlamı taşımaktadır. İslam Peygamberi (s.a.a) ve imamların (a.s) öğretilerinin ilim elde etmeyi ve insanî bilgilere ulaşmayı teşvik ettiğini kim bilmemektedir![4] Teorik ve tecrübî ilimler ve de ekonomik, malî ve tarım eksenli çalışmalar da buna dâhildir.[5]      

 


[1] Behrani, İbn. Meysem, Şer-i Nehcü’l-Belağa, tercüme, Atayi, Muhammed Rıza, c. 8, s. 97, hikmet. 97, Bonyad-ı Pejuheşhaye İslamî Astan-ı Kudsi Rezevi, Meşhed, çap-ı yekom, 1385 ş.

[2] Nevab Lahici, Mirza Muhammed Bakır, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, s. 301, Neşr-i Ahavan Kitapçi, Tahran, Bi Ta.

[3] Bkz: İndeks: Kur’an’ın Kapsamlılığı, 3723 (Site: 4760).

[4] "قَالَ النَّبِيُّ (ص) اطْلُبُوا الْعِلْمَ وَ لَوْ بِالصِّينِ فَإِنَّ طَلَبَ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ"Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Çin de olsa ilmin peşinden gidin; zira ilim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. Meclisi, Biharü’l-Envar, c. 1, s. 180, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, 1049 k.

[5] "اعْمَلْ لِدُنْيَاكَ كَأَنَّكَ تَعِيشُ أَبَداً وَ اعْمَلْ لآِخِرَتِكَ كَأَنَّكَ تَمُوتُ غَداً..."İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: Dünyanız için her zaman diri kalacak gibi çalışınız. Hür Amuli, Vesailü’ş-Şia, c. 17, s. 76, Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    8082 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    8306 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    11960 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...
  • Neden Kâbe’de doğmak İmam Ali’ye (a.s) özgü kılınmıştır?
    9860 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hakikat şudur ki keramet iki şeydedir. 1. Keramet, toplumda değer ve eseri korunacak şekilde olmalıdır. Bu yüzden keramet eğer çok vuku bulursa ve onu yapan şahıslar çok olursa, onun değeri azalır ve bu mesele normal bir husus telaki edilir.
  • Anne ve babanın emir ve yasakları birbiriyle çakışırsa evladın görevi nedir?
    12616 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Kur’an’da tevhide davet ve şirkten sakındırmadan sonra anne babaya saygı emredilmiştir. Onlar birbirlerinin tersi olan emirler verirse ve evlat her iki isteği yerine getiremezse bu konuda iki grup rivayet vardır. Bir grupta anneye iyilik ve ihsana öncelik tanınmış, diğer grup da evladın üzerinde en ...
  • Tathir ayeti Kur’an’ın hangi suresindedir?
    16126 Tefsir 2010/07/28
     Tathir ayeti olarak bilinen ayet Ahzap suresinin 33. ayetidir. Yüce Allah, bu ayette Ehl-i Beyt olarak bilinen belli kişileri tekvini iradesi ile pak kılacağını beyan etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebi (iniş sebebi) hakkında Ehl-i sünnet ve Şia kaynaklarında yetmişe aşkın hadis nakledilmiştir. Bu ...
  • Anneleri seyyid olanlar neden seyyid sayılmazlar? Halbu ki Hz. Fatıma’nın (s.a) bütün evlatları seyyid’dirler.
    25311 Eski Kelam İlmi 2012/07/10
    İslamda Seyyid, Hz. Zehra’nın (s.a) evlatlarından olmasa da soyu baba tarafından Peygamber Efendimizin (s.a.a) ceddi Haşim’e ulaşan kimseye denir. Başka bir ifadeyle Haşim’in soyundan gelen herkese seyyid denir ve mutlaka Hz. Zehra’nın (s.a) soyundan gelmesi gerekmemektedir. Dolayısıyla Hz. Zehra’nın (s.a) evlatları Onun (s.a) soyundan geldikleri için değil, ...
  • ve saç koruyucu madde kullanmanın abdest için bir sakıncası var mıdır?
    6680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Abdestte yüz ve eller yıkanmalı ve de saçın ön kısmı ve ayakların üstü mesh edilmelidir.[1] Bu nedenle, eğer insan abdest esnasında saçlarını kenara toplar ve baş derisini mesh ederse abdesti doğrudur ve parlatıcı ve koruyucu madde kullanmanın abdest ...
  • Peygamberin (s.a.a) adı duyulduğunda veyahut namazdayken veya namaz dışındayken salâvat ayetini duymayla salâvat getirmek farz mıdır yoksa müstehap mıdır?
    9491 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Tüm taklit mercileri kendi ilmihallerinde Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) mübarek adı duyulduğunda salavat getirmenin müstehap olduğuna hükmetmişlerdir. Bu hüküm namaz halini de kapsamaktadır. İmam Humeyni (r.a) şöyle buyurmaktadır: “İnsan ne zaman Hz. Peygamberin (s.a.a) Muhammed ve Ahmed gibi mübarek isimlerini veya Mustafa ve Ebu’l-Kasım gibi lakap ve ...
  • Eğer İslam’ın herhangi bir konusu bizim akli delillerimizle çelişirse ve çaba sarf etmemize rağmen bu çelişki hallolmazsa ne yapmamız gerekir?
    9740 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Akıl insanların deruni hücceti olup onları kendi kemallerine doğru yönlendirir. Şeriat ise insanları günahların batağından kurtarıp saadete ulaştıran dış hüccettir . Bu esasa göre bu iki kılavuzun çelişmesi mümkün değildir. Hüccet delil ve kılavuz manasındadır. Kılavuz yolu ve hedefi bilene denir. Elbette şu noktada bilinmeli ki bu iki kılavuz bir ...

En Çok Okunanlar