Gelişmiş Arama
Ziyaret
7047
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
Soru
On dört mukaddes nur dışında başka bir kimse Allah’ın halifesi olabilir mi?
Kısa Cevap

Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. Bu yüzden bir zerre gayrilik veya kendini gösterir ve de onun fiili dışında bir iş yaparsa, artık halife olmaz. “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”[i] ayetinde belirtilen hilafet, Hz. Âdem’e (a.s) özgü değildir ve tüm insanlarda ortak olan insaniyet makamıyla ilgilidir. Bundan dolayı ilahi halifeliğin eksen ve mihveri tüm isimleri bilmektir. İlmin dereceleri vardır. Hilafetin de dereceleri vardır. Herkes ilahi isimlerin mazharı olduğu ölçüde ilahi hilafetten bir pay alır.

Allah’ın Halifeliğinin Örnekleri

Önceki konular, Hakk’ın ilk zuhurunu Hz. Peygamber (s.a.a) olarak tanıtan “Allah ilk olarak benim nurumu yarattı”[ii] gibi hadisler, “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur”[iii] diye buyuran müminlerin önderinin sözü, Camia Kebire duasının yüce içeriği, diğer rivayetler ve Kur’an’da Ehli Beytin (a.s) tavsifi esasınca Allah’ın halifeliğinin en kâmil örnekleri on dört masumdur. Tüm peygamber ve elçiler de bu nurani varlıkların alt kademesinde yer alan kâmil insanlar olup onların vasıtasıyla Allah’ın halifeleridirler. On dört masum ve peygamberlerden sonraki merhalede ilahi arifler ve bazı üstün, dindar ve ilim ve salih amel sahibi insanlar da taşıdıkları ilim ve ilahi isimler oranınca peygamberlerin alt kademesinde yer alır ve onların aracılığıyla Allah’ın halifeliğinin örnekleri olurlar.



[i] “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.” (Bakara, 30).

[ii] Biharu’l-Envar, c. 15, s. 24.

[iii] Biharu’l-Envar, c. 23, s. 206.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya halife kimdir ve vasıfları nedir ve de onun örnekleri kim veya kimler olabilir diye iki mihverde yanıt veriyoruz:

1. Allah’ın Halifesi Kimdir?

Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. Bu yüzden bir zerre gayrilik veya kendini gösterir ve de onun fiili dışında bir iş yaparsa, artık halife olmaz. Birincisi, Allah halife olma kabiliyetini insana ruhunu üfleyerek kendisine vermiştir. Nitekim hilafetin verilmesinin isim cümlesi ile beyan edildiği ve isim cümlesinin de hilafetin verilmesinin devamlılığına delalet ettiği “ben ona ruhumdan üfledim”[1] ve “ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”[2] ayetleri ve bu ayetle ilgili diğer tefsir delillerinden[3] anlaşıldığı üzere hilafet Hz. Adem’e özgü değildir ve tüm insanlar bu liyakati taşımaktadırlar. İkincisi, bunu canlandırmanın ve hayata geçirmenin yolu da semavi kitaplar ve bu yolu doğruca kat eden ve bu makama kâmil olarak ulaşan insanlar tarafından sağlanır; yani peygamber ve elçiler bunu insanlara gösterebilir. İlahi halifeliğin mihver ve ekseni isimleri bilmek olduğundan ve ilimin de derece ve mertebeleri bulunduğundan halifeliğin de dereceleri vardır. Herkes ilahi isimlerin mazharı olma oranında ilahi halifelikten bir pay alır. Elbette “tüm isimleri bilme” ile açıklanan halifeliğin verilmesi ayetlerinde[4] tam ve kâmil hilafet ve halifeye işaret edilmektedir. Bu esas uyarınca hilafetin dereceleri bir tahlilde şu şekilde açıklanabilir:

A. Bir grup bu yoldan sapmış ve şeytanın yolunu takip etmektedir. Bunlar şeytanın halifeleridirler.

B. İlahi isimleri zayıf derecede dahi kendinde eyleme geçirmeyip yeti olarak Allah’ın halifesi olan kimseler.

C. Tüm isimlerin zayıf veya orta olarak kendilerinde bulunduğu ve de isimlerin ve ilahi kemallerin kendileri için “hal” haddinde olduğu kimseler. Bunlar, onları bazen taşır ve bazen de taşımaz. Yahut “meleke” haddindedir; yani isimleri bulundurmak kendileri için kolaydır ve kendilerinde isimlerin zail olması ise yavaşça gerçekleşmektedir. Bunların hilafeti de hal ve meleke haddindedir.

D. İlahi sıfat ve isimlerin zahir oluşu bir grupta meleke haddinden öteye geçip kimlik ve varlıklarının aynısı olur. Bu yüzden asla onlardan ayrılmaz; zira zatın aynısı olan bir şeyin zattan ayrılması, şeyin kendinden ayrılması demektir ve bu da muhaldir. Böyle bir insandaki hilafet de onun kimliğinin aynısı olup asla ondan ayrılmaz.

Son merhale kâmil insana özgüdür. Diğer merhaleler ise orta ve zayıf insanların payıdır. Aynı şekilde belirtilen her merhalenin de mertebeleri vardır.[5] Hilafet, halife kılanın halifede zahir olması anlamında olduğundan ilk zahir olan varlık, Hakk’ın ilk halifesidir. İlahi zat (mutlak kemal) yerinde ispatlanan felsefi kaide esasınca yalın olduğundan ve yalın bir birimden de birden başka bir şey çıkmayacağından ve yalın birim cüz taşımadığından bir cüzün zahir olması ve bir diğer cüzün zahir olmaması kendi hakkında düşünülemeyeceğinden mutlak kemal tüm kemal yönleriyle zuhur edecek ve O’nun ilk mazharı da en kâmil varlık olacaktır. Böyle bir varlık vasıtasız halife olan kâmil insanın ta kendisidir. O da kemal ve yalınlığı ardıllık ile taşır, Hakk’ın yalınlık ve kemalliğinin aynası olur ve başka her halife onun yalınlığıyla Allah’ın halifesi sayılır. Gerçekte o, Allah’ın halifesi ve diğerleri de onun halifesi sayılır. Hilafet silsilesi boylamsaldır, enlemsel değildir. Dolayısıyla eğer bir zamanda iki fert hilafet makamını taşırsa, biri diğerini tabi olur; tıpkı Ali’nin (a.s) Peygamber (s.a.a) zamanında ona tabi olması ve Hasan ve Hüseyin’in (a.s) Ali (a.s) döneminde kendisine tabi olmaları gibi. Hilafetin iki ciheti vardır. Birincisi, şimdiye dek bahsedilen Allah tarafından olan kısmıdır. İkincisi ise evrene halifelik etmektir. Kamil halife tüm evrende hazırdır. Tüm feyizlerin vasıtası ve varlık düzeni silsilesinin yönetici ve yönlendiricisidir. O, hem Hakk’ın ilim, kudret, hayat, rızık verme ve hidayet sıfatlarının mazharı ve hem de yaratıklara ilim, rızık, hayat, hidayet vb. unsurların ulaşma vasıtasıdır. Nitekim “sizin vasıtanızla hayır ve bereket kapıları halka açılır. Evrenin sona ermesi ve tükenmesi sizin kâmil varlığınızladır. Sizin varlığınızla Allah her şeyi mahveder ve sabit tutar”[6] diye belirtilen bu rivayet ve diğer rivayetler de Ehli Beyt için ispatlanmıştır.

2. Allah’ın Halifeliğinin Örnekleri Kimlerdir?

Buraya kadar belirtilen konular, Hakk’ın ilk zuhurunu Hz. Peygamber (s.a.a) olarak tanıtan “Allah ilk olarak benim nurumu yarattı”[7] gibi hadisler, “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur”[8] diye buyuran müminlerin önderinin sözü, Camia Kebire duasının yüce içeriği, diğer rivayetler ve Kur’an’da Ehli Beytin (a.s) tavsifi esasınca, Allah’ın halifeliğinin en kâmil örnekleri on dört masumdur. Tüm peygamber ve elçiler de bu nurani varlıkların alt kademesinde yer alan kâmil insanlar olup onların vasıtasıyla Allah’ın halifeleridirler. Nitekim bu ayette Hz. Adem (a.s) ve bir takım rivayetlerde de bazı peygamberler için açıkça hilafet kavramı kullanılmıştır.[9] Aynı şekilde ayet ve hadislerde bazı ilahi fiiller peygamberlere isnat edilmiştir. Musa’nın (a.s) eliyle denizin ikiye ayrılması, Hz. İbrahim (a.s) için ateşin bahçeye dönüşmesi, rüzgâr ve diğer şeylerin Hz. Süleyman’ın (a.s) hizmetine girmesi, İsa’nın (a.s) emriyle körlerin şifa bulması ve ölülerin diriltilmesi ve evrende tasarrufta bulunmanın numuneleri olan diğer başka örnekler, onların ilahi hilafetini göstermektedir. On dört masum ve peygamberlerden sonraki merhalede bazı üstün, dindar ve ilim ve salih amel sahibi insanlar da taşıdıkları ilim ve ilahi isimler oranınca peygamberlerin alt kademesinde yer alır ve onların aracılığıyla Allah’ın halifeliğinin örnekleri olurlar. Nitekim numune sıfatıyla Kur’an’da Yüce Allah savaşçıların cihadını kendine isnat etmektedir. Tıpkı “siz onları öldürmüyordunuz, Allah onları öldürüyordu”[10] ve “onlarla savaşın, Allah sizin ellerinizle onları cezalandıracaktır”[11] gibi ayetler. Bu ayetlerde sakınan mücahitlerin eliyle zahir olan birçok eylem Allah’a isnat edilmiştir. Aynı şekilde rivayetlerde Selman[12], Ebuzer ve Fizze gibi bazı sahabeler “ehli beytimizdendir” sıfatını almıştır. Bu da taşıdıkları ontolojik enginlik oranınca kendilerinin Ehli Beytin vasıtasız ve Allah’ın vasıtalı halifeleri olduğunu yansıtmaktadır. Ad ve halleri biyografi yazarlarının kitaplarında belirtilen kamil arif ve keramet ehli kimseler de Allah’ın halifeliğinin örnekleri olarak anılabilir.

Daha fazla bilgi için şu kaynaklara müracaat edilebilir:

1. el-Mizan Tefsiri, Bakara suresi, 30 ila 34. ayetlerin tefsiri.

2. Tefsir-i Tesnim, Cevad Amuli, Abdullah, c. 3, s. 17-321.   


[1] Hicr, 29.

[2] “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.” (Bakara, 30).

[3] Bkn: Tefsir-i Tesnim, c. 3, s. 41 ve 293.

[4] Bakara, 30-33.

[5] Bkn: Tesnim, c. 3, s. 53-56 ve 94-99.

[6] Mefatihü’l-Cenan, Ziyaret-i evvel ez heft ziyaret-i mutlak-ı İmam Hüseyin (a.s) ve Ziyaret-i Camia Kebire.

[7] Biharu’l-Envar, c. 15, s. 24.

[8] “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur.” Biharu’l-Envar, c. 23, s. 206.

[9] Bkn: Biharu’l-Envar, c. 32, s. 417; Tefsir-i Nuri’l-Sakaleyn, c. 1, s. 48; Tefsiru’l-Burhan, c. 1, s. 75.

[10] “Siz onları öldürmüyordunuz, Allah onları öldürüyordu.” (Enfal, 17)

[11] “Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin…” (Tevbe, 14).

[12] Biharu’l-Envar, c. 17, s. 170.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar