Gelişmiş Arama
Ziyaret
3667
Güncellenme Tarihi: 2012/11/12
Soru Özeti
Yabancı ülkelerde ve İslami olmayan muhitlerde nasıl imanımızı koruyabiliriz?
Soru
Ben yurt dışında yaşayan bir müslümanım nasıl imanımı koruyarak iyi bir Müslüman kalabilirim?
Kısa Cevap

İnsani, İslami değerlere sahip çıkmak, dini desturlara amel etmek ve onları ihya etmek dünya hayatındaki saadet ve afiyete direkt etkisi olan unsurlardır. Beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz, pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan insanlar hayatlarından en fazla lezzeti alanlardır. Birçok hadistede tasrih edildiği üzere İlahi sınavlara tabi tutulmaları inançlarına bağlı olmaları ve imanlarını korumaları içindir.

Bu değerleri korumanın bir yolu dünyanın kara büyüsüne kapılmamak, fikri, dini ve toplumsal sapmalar karşısında direniş göstermek, dini hükümlere bağlı kalmak için insanın kendisini motive etmesidir.

Şöyleki bu motivasyonu icat etmek,imanı, ahlakı korumak ve yabancıların fesat dolu kültürel saldırılarıyla mücadele etmek için önem arz eden çeşitli unsurlara sahip olması gerekir.

Bu unsurları kısaca şöyle sıralarayabiliriz: İnsanın yaratıcıyla, İslam peygamberiyle ve Masum İmamlarla irtibatını canlı tutması; Dua ve halisane ibadetlere önem vermesi; Dini görev ve tekliflerine tam olarak bağlı kalıp, mesuliyetlerini yerine getirmesi; İslami değerlerden yoksun olan ortamlarda yaşanan ahlak dışı davranış ve eylemlerin sonuçları, etkileri hakkında yeterli araştırma ve inceleme yapması; Dini görevlerini yerine getirme noktasında takvalı alimlere tabi olması. Zira dini hükümlerin beyanı, halkın hidayeti, İslami değerlerin ve İslam dininin korunması takvalı ve hakka kalben bağlı alimlerin görevidir.

Ayrıntılı Cevap

Dini desturlar ve hükümler insanın kemali ve saadeti içindir ve işte buna binaen vacip ve farzdır. İslami, insani değerler ve dini desturlar beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz ve pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan insanlar hayatlarından en fazla lezzeti alanlardır. Diğer taraftan eğer insan bu değerlere tabi olmazsa ve desturlara amel etmezse sadece bu öğretilerin manevi ve maddi fayda ve bereketinden mahrum kalır ve sadece kendisine zarar verir. Hakka ve hakikate isyanda Allah tealaya ve dine hiçbir zarar söz konusu değildir.

Buna binaen bu faydalardan ve bereketten mahrum kalmamak için hangi şartlar altında olursa olsun imanımızı korumalı ve dini desturlara bağlı kalmalıyız. Özelliklede fesat ve fenalığın yaygın olduğu ortamlarda yaşamayak zorunda isek bu gereklilik daha fazla önem arz etmektedir.

Gaybet döneminde önemle vurgulanan ve defaatla dikkat çekilen nokta insanın dinine ve dini değerlere sahip çıkmasıdır. Ançak bu şekilde insanın inançsal ve fikri sapmalar yaşanmayacağı ve dünyanın kara büyüsüne kapılmayacağı bildirilmiştir. İslam peygamberi (s.a.a) gaybet dönemin müminleri hakkında şöyle buyuruyor: “Onlar imanlarını ve dinlerini en zor şartlarda korucayaklar. Öyleki sanki geçenin karanlığında geven ağacının dikenlerini çıplak elle soyuyorlarmış gibi,  kor ateşi ellerinde tutuyormuşcasına zor olsada. Onlar karanlık gecedeki yıldızlardır. Allah onları bütün fitnelerin zulmetinden ve tozundan kurtaracaktır.[1]

İmam Ali (a.s) gerçek müminlerin tanıtırken şöyle buyuruyor: “İmam-ı Zaman (a.f)’ın gaybetinde halk şaşkınlık ve hayret içinde zorda kalacaklar. Bir grup yoldan çıkacak ve sapacak, diğer bir grup ise bütün zorluklara rağmen hidayet üzere kalacakdır.[2]

İnsanın şahsiyetini yitirmesine yol açan unsurlardan biride günah işlemesidir. Bu bir anlamda Allah teala’nın emirlerinin ayaklar altına alınması ve şeytani heveslere tabi olunmasıdır. Farkında değilse bile günahkar şeytanı Rahmet ve şefkat sahibi yaratıcıya yeğlemiştir. Sonuç olarakta Allah katında sahip olduğu değeri kendi eliyle aşağıya indirmiştir. Halbuki insan Allah Teala’nın katında sahip olduğu yüce makamı bilse hiçbir zaman kendisini ucuza satmaz.

Teveccüh edilmesi gereken asıl nokta insanın günah karşısında göstermiş olduğu direniş imanındaki kararlılığının nişanesidir. Bozuk ortamlarda imanı korumak daha fazla çaba ve himmet gerektirmektedir. Özelliklede gençlik çağında çeşitli günahlar cezbedici bir şekilde insanın karşısına çıkmaktayken bu gerçek anlam daha fazla anlam kazanır. Zira bir taraftan gençlik çağında insanın günah işleme potansiyeli oldukca yüksek olmasıyla birlikte buna karşılık olarak sahip olduğu irade, ümit ve coşku günah karşısında direniş göstermek ve salih yaşamak içinde oldukca fazladır. İşte bu yüzden kendi çabası ve Allah Teala’nın inayetiyle şeytan ve günahla olan mücadelesinde alnı açık yüzü ak çıkacaktır inşallah.

Bu gerçeğin muhakkak olması için aşağıdaki noktalara teveccüh edilmesi gerekmektedir:

  1. Günah ortamından uzaklaşmak:

Gençlik döneminde günah işlemenin alt yapısı müsait olduğu için mümkün olduğunca insanı günaha sürükleyen unsurlar ortadan kaldırılmalı ve en aza indirilmelidir. Bu unsurlara örnek verecek olursak: namahremle şakalaşmak veyahut başbaşa kalmak, iş ortamında ve yaşantıda yalnız olmak, şehveti tetikleyen görüntüler ve filimler izlemek, fesat ve fenalığın kol gezdiği sahillerde ve havuzlarda vakit geçirmek vb...

  1. İradeyi güçlendirmek:

 İnsanın iradesi her ne kadar güçlü olursa günah ve fesat karşısında göstereceği direnç ve direnişte fazla olacaktır. Zira iradesi güçlü insanlar nefsani arzularını kontrol etmekte daha başarılı ve rahattırlar.

  1. Günahın insan hayatında yarattığı sonuçlara ve açtığı ruhsal yaralara teveccüh etmek:

 İslami değerlerden yoksun ortamlarda yaşanan ahlaksızlıklar duygusal bağların yerini sadakatsiz ve sorumlukuktan yoksun heyacanlara bırakmasına yol açmaktadır. Toplumun yapı taşı olan ailenin sarsılmasına, insanı yetiştiren, büyüten onun üzerinde en çok hakkı olan insanlara anneye, babaya ve eğitmenlere saygısızlığa ve en sonunda da insanı ruhsuzluğun hakim olduğu bir dünya hapsetmektedir. Bu sonuçları görmek insanın imanını korumasının önemini kavramasını sağlar. İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Gühan karşısında takvalı olun. Zira günah hayırları yok eder. Kul günah işlediği zaman daha önce sahip olduğu ilmi, marifeti unutur. Kul günah işlediği zaman gece teheccüdünden men edilir. Kul günah işlediği zaman helal rızkından yoksun kalır.”[3]

  1. Takvalı alimlerle irtibat kurma ve tabi olma:

İmam-ı Zaman (a.f)’in gaybet döneminde dini teklifin ve görev teşhisinin  belirlenmesi fertler için kolay olmadığı göz önünde bulundurulursa. Dini hükümlerin beyanı, halkın hidayeti, islami değerlerin ve İslam dininin korunması takvalı ve hakka kalben bağlı alimlerin görevidir. Bu şahsiyetler İslam dininin asıl kaynakları olan Kuran ve Sünnet ışığında insanların dini sorularının cevabını vermektedirler. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmaktadır: “ Eğer (gaybet döneminde) halkı hakka davet eden, hakka hidayet eden, sağlam burhanlarla dini koruyan, zavallı ve bilinçsiz insanları şeyatının, askerlerinin ve Ehlibeytin düşmanlarının tuzaklarından koruyan Alimler olmasaydı hiç kimse Allah’ın hak dini üzere kalmazdı. Rabbani Alimler kaptanların yolcularını koruduğu gibi zayıf imanlı şiaların titrek kalplerini korurlar. Bu şahıslar Allah katında en faziletli kimselerdir.[4]

İnsanların gaybet döneminde sağlam inançlara ve düşüncelere sahip olması takvalı alimlere tabi olmasına bağlıdır. İmam-ı Zaman (a.f)’a gaybet döneminde kimlere müracaat edilmesi, yaşanan olaylarda kimden teklif alınması ve hangi kesimin hidayetine itibar edilmesi gerektiği sorulduğunda Hazret şöyle buyurmuştur: “Karşılaştığınız olaylarda hadislerimizi rivayet eden (dinde derinleşmiş bütün şartları taşıyan alimlere) müracaat edin. Zira onlar bizim sizler üzerinde hüccetimiz ve bende Allah’ın hüccetiyim.[5]

Bu bağlamda insanlar gaybet döneminde iman ve inançlarını korumak için takvalı dinde derinleşmiş şartları taşıyan alimlere müracaat etmekle mükellef edilmişlerdir. Bu şekilde dinlerini bu değerli şahsiyetlerden öğrenebilir. Hayatlarında karşılarına çıkan bütün olayları dinin asıl kaynalarından elde edilmiş desturlarla uyumlu hala getirebilirler.

Ayan olduğu üzere eğer insanlar bu konuda üşengeçlik etmez ve gerekli çabayı gösterirlerse. Yalnızca gaybet döneminde ortaya çıkan fitnelerden, düşmanın ve kendinini din bilgini olarak tanıtan hilekarların tuzaklarından korunmuş olmazlar. Ayrıca  dini öğretiler çercevesinde hareket ettikleri ve doğru inanca sahip oldukları için Hz. Mehdi (a.f) zuhurunu ve ilahi hakimiyeti sağlayacak altyapıyıda sağlamış olurlar inşallah.[6]

 

 

 

 

 

[1] Bihar ul-envar, 2.c, 124.s.

[2] Kitab ul-gaybe, 104.s

[3] Bihar ul-envar, 70.c, 377.s; Mizan ul-hikme, 3.c, 465.s.

[4] Bihar ul-envar, 2.c, 6.s.

[5] İhticac, 2.c, 469.s

[6] Seyit sadık seyitnejad, dindari der asr gaybet, mecelleyi didar aşina, 1381, aban, sayı:29.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar