Gelişmiş Arama
Ziyaret
11057
Güncellenme Tarihi: 2011/10/17
Soru Özeti
Müslüman gençler Hz. Zeyneb’in (s.a) yaşamını kendilerine nasıl örnek alabilirler?
Soru
Müslüman gençler Hz. Zeyneb’in (s.a) yaşamını kendilerine nasıl örnek alabilirler?
Kısa Cevap

Yaşamda önemli birini örnek almak ve onun özelliklerine sahip olmak konusunda üç temel mesele vardır, bunlar:

1- Örnek alıncak kimse, 2- Örnek alan kimse (örnek ve model peşinde olan), 3- Örnek alınması gerek şeyler. Hz. Zeynebi (s.a) örnek almak isteyen gençler her şeyden önce Onu tanımaları gerekir. Özellikleri (faziletleri), ahlaki yapısı, yaşamda önem verdiği ilkeleri ve hedeflerinin neler olduğu bilinmesi gerekir. Onu gerekli bir şekilde tanıdıktan sonra saadetli bir yaşam için kendisini takip edebiliriz.

Hz. Zeyneb’in (s.a) bazı fazilet ve özellikleri şunlardır:

1- Bilgi sahibi olması

2- İmanı

3- Siyasi ve toplumsal anlayışının yüksek olması

4- Hüseyni kıyamın hedeflerini ve manevi değerini tam olarak bilmesi

5- İmam’a (a.s) itaati.

6- Çocuklarını Hüseyni kıyama takdim etmesi

7- Tağutları hor ve hakir görmesi

8- Müsibetlere karşı sabretmesi

9- Kerbela kıyamını tebliğ etmesi, aydınlatması ve temellerini sağlamlaştırması.

Müslüman gençlik Onun bu özelliklerine, yani ilim tahsili, sabır, cesaret, sorumluluk bilincine sahip olması, dini tebliğ etmesi, İmama itaat etmek... gibi özelliklerine sahip olurlarsa ilahi lütuf sayesinde başarılı ve mutlu bir yaşama kavuşabilirler.     

Ayrıntılı Cevap

Bütün peygamberlerin hedefi insanların tekamül etmesi ve ebedi saadete ulaşması için doğru bir şekilde eğitilmesidir. Bu amaca ulaşmanın ameli yollarından birisi model olabilecek kimselerin eğitilip yetiştirilmesidir.

Kur’an’ın ayetlerine ve Masum İmamlar’dan (a.s) gelen hadislere baktığımızda, insanı örnek yoluyla eğitmeye çok önem verdiklerini görmekteyiz.

Kur’an, çeşitli ayetlerde Peygamberleri, salihleri ve ümmetleri birer olgu ve örnek olarak göstermiştir:
‘Andolsun ki Allah'ın Resulünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var, o, size en güzel bir numune ve Allah'tan mükafat umana ve ahiret gününde mükafat umana ve Allah'ı çok çok anana da en güzel bir örnektir o.’

‘Gerçekten de İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda güzel bir örnek var size; hani kavimlerine demişlerdi ki: Şüphe yok ki biz, sizden ve Allah'tan başka kulluk ettiklerinizden tamamıyla uzağız, sizi inkar ettik ve aramızla aranızda, bir Allah'a siz de inanıncaya dek ebedi bir düşmanlık ve nefret belirmiştir; ancak İbrahim'in, atasına, elbette senin için yarlıganma dileyeceğim ve fakat Allah'tan sana gelecek hiçbirşeyi de menedemem sözü başka; Rabbimiz, sana dayandık ve sana yöneldik ve dönüp geleceğimiz yer de senin tapındır.’[1]  

Sünnette de Masum İmamlardan (a.s) bu konuda oldukça fazla rivayet gelmiştir. Biz o rivayetlerden sadece İmam Ali’den (a.s) nakledilen bir rivayeti getirmekle yetiniyoruz. O İmam Ali ki, beşeriyet tarihindeki örnek insanların başında gelmiş, yaşamının tüm anları bütün yönlerden örnek alınacak kimsedir. İmam (a.s) Nehcü’l Belağa’da Resul-i Ekrem’in (s.a.a) olgu olması hakkında şöyle buyuruyor: ‘Örnek almak ve dünyanın birçok ayıpları, kötülükleri ve rezaletleri konusunda açık delillere ulaşmak için Peygamberin (s.a.a) siretinde yeterli sermaye vardır. Dünya ondan tümüyle esirgemişken ve yeryüzü başkalarının yükünü taşırken dünya sütünü kestiler ve O dünyanın süslerinden uzak kaldı... Şimdi, Peygamberini örnek al ki tertemizdir. Örnek arayanlara en kamil örnektir. Soyla iftihar etmek isteyene en iyi soydur. Allah’ın en sevgili kulu peygamberine uyanve Onun adım adım takip eden kimsedir.’

İmam (a.s) bir başka bölümde şöyle buyuruyor: ‘Şüphe yok ki Allah Resulünün (s.a.a) siretinde dünyanın kötülük ve ayıplarına sana yeterli kılavuz vardır. Kendisi ve yakınları açken, o yüce makam ve Hakka yakınken yanında ve tüm yaşamında dünyanın süsünden hiç eser yoktu... Öyleyse kim olgu istiyorsa peygamberini örnek alsın ve adımını Onun adımını attığı yere atsın ve Onun gittiği yoldan gitsin...’[2]

Takip etmek ve olgu edinmek, insanın her yönden muktedasına tam manasıyla uyma haletidir. ‘Andolsun ki Allah'ın Resulünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var, o, size en güzel bir numune ve Allah'tan mükafat umana ve ahiret gününde mükafat umana ve Allah'ı çok çok anana da en güzel bir örnektir o.’ ayetinden maksat şudur: Peygamber sizin için tam ve kamil bir olgudur. Siz Onu takip ederek     -Allah’a itaatta, Allah yolunda cihad etmekte vb. gibi- amellerinizi ıslah edin ve sırat-ı müstakimde hareket edin.[3]

Bu kısa girişten sonra olgu ve model edinmenin önemine değiniyoruz: Peygamber (s.a.a), Masum İmamlar (a.s) ve din büyüklerini örnek alma ve onlara iktida etme konusunda üç noktanın bilinmesi gerekir:

1- Olgu ve Muktedanın Kendisi: Yaşamımızda olgu alacağımız ve takip edeceğimiz kimse doğal olarak şu özelliklere sahip olmalıdır: İlmi olmalı, Allah’a, meada, peygamberlere ve hak halifelerine iman etmeli, sadakatı, emanetçiliği olmalı, kısacası tüm iyiliklere sahip olmalıdır. Bundan dolayı rivayetler, bir grup kimseleri olgu edinmemizi yasakalamıştır.

İmam Bagır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Babam İmam Seccad (a.s) bana buyurdu ki: ‘Oğlum! Beş grupla arkadaşlık yapma’ ‘Onlar kimdir?’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Yalancılardan uzak dur. Yalancı bir serap gibidir; uzağı yakın, yakını uzak gösterir sana. Fasıklardan sakın! Zira fasık seni bir lokmaya veya bir lokmadan daha aza satar. Ahmaktan uzak dur, zira ahmak sana fayda sağlamak ister, ama zarar verir. Sıla-i rahim yapmayanlardan uzak dur, zira ben onları Allah’ın kitabında (Kur’an’da) üç yerde melun olarak gördüm.’[4]

2- Takipçi. Yani büyük birine iktida eden kimse: İktida eden veya olgu edinen kimse her şeyini örnek alacağı, amel ve özelliklerini olgu edineceği şahsiyeti iyi tanımalı ki bilerek ve şuurlu olarak onu takip edebilsin. İmam Sadık’ın (a.s) buyurduğu: ‘Bir işi bilgisi olmadan yapan kimse, öyle bir yola girer ki, ne kadar hız alsa maksadından o kadar çok uzaklaşır.’[5] Bu söz belkide bu amacı kastetmektedir. Bu yüzdendir ki Kur’an-ı Kerim körükörüne ataların peşinden gitmeyi kınayarak şöyle buyuruyor: ‘Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?’ ‘Ve eğer derler, duysaydık, yahut akıl etseydik yakıp kavuran cehennem ehli olmazdık.’[6]  

3- Örnek Alınması Gereken Özellikler: Örnek alınması gereken şeyler namaz, oruç, cihat, emri maruf vs. gibi ibadetlerden tutunda ahlak ve davranışlar gibi bütün alanlarda Allah’ın rızası doğrultusunda olan salih ameller olmalıdır. Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, insanlara iyiliği emrederler, onları kötülükten nehyederler ve onlar iyi kişilerdendir.’ Ve  buyurmaktadır ki: ‘Onları öyle rehberler ettik ki emrimizle halkı doğru yola sevk ederler ve onlara hayırlı işleri, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik ve onlar, bize ibadet eden kişilerdi.’[7]

Dolayısıyla Hz. Zeynebe de iktida edebilmek için, Onun özelliklerini bilmemiz gerekir. Aşağıda Onun bazı seçkin özelliklerine işaret ediyoruz:

1- Hz. Zeynebin ilk ve önemli özelliği Onun imanıdır. Zeyneb-i Kübra, imanın zirvesinde olan biriydi. Bunun delili, Kerbela’nın büyük musibetleri karşısında dağ gibi durması ve asla sarsılmamasıydı. Kerbela musibetinin en zor anlarında bir an dahi olsun Allah’ın zikrinden gafil olmadı. Öyleki aşura akşamı bütün takati tükenmiş olmasına rağmen müstehap olan gece namazını terketmemiş ve oturarakta olsa kılmıştı.

2- Hz. Zeynebin (s.a) İlmi: Zeyneb-i Kübra ilim sahibi biriydi. O ilmini vahiy ailesinden yani İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’den almıştı. Kur’an’a tamamen vakıf idi ve kadınlara tefsir dersi veriyordu.[8] Sünnet, rivayet, lügat ilmi vs.’de derin ilmi vardı. İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının felsefesini bilmeseydi Hüseyni kıyamı anlatması, Yezit ve yezidileri rezil etmesi mümkün olmazdı.

Bu sözün delili Yezidin meclisinde yaptığı konuşma hakkında söylenen şu sözlerdir: ‘Ali’nin kızı Zeynep, iffet ve hicabın doruğunda konuşma yapıyordu. Öylesine beliğ bir şekilde konuşuyordu ki, sanki Ali’nin dili onun ağzındaydı.’[9] Değerli babası Ali’nin (a.s) alimlerin, fasihlerin, beliğlerin vb. en üstünü idi. Hz. Zeynebin (s.a) değerli babasına benzetilmesi Onun yüce şahsiyetini keşfetmektedir.

3- Siyasi Görüşü ve Gündemdeki Meselelerden Haberdar Olması: Toplumu ve güncel meseleleri doğru bir şekilde anlayıp yorumlaması, hakka davet etmesi ve tebliği Kerbela hanımefendisinin diğer özelliklerindendi. İbn-i Ziyad kendisine: ‘Allah’a şükürler olsun ki sizi rezil etti...’ dediğinde ona şöyle buyurdu: ‘Allah fasık ve facirleri rezil eder ve biz onlardan değiliz.’

Şeyh Müfid, Hz. Zeynep’in, İbn-i Ziyad’a verdiği cevabı şöyle nakleder: ‘Hamdolsun Allah’a ki bizi İslam Peygamberi Hz. Muhammed’le (s.a.a) yüceltti, kötülüklerden temizledi. Şüphesiz Allah fasıkları rezil eder.’ İbn-i Ziyad, Hz. Ali’nin bu değerli kızından ‘Allah’ın kardeşine ve ailene yaptığını nasıl buldun?’ diye sorduğundan ‘Güzellikten başka bir şey görmedim’ diye cevap buyurdu.[10]

Bu tepki ve sözler bir taraftan Onun yüce şahsiyetini ortaya koyarken diğer taraftan Onun münazara ve tartışmadaki gücünü gösterir.

4- İmam Hüseyin’in (a.s) hedefini bilmesi: Hz. Zeynep (s.a), İmam Hüseyin’in (a.s) hedefini, o hedefin değerini, konumunu, tarihi değiştireceğini ve Emevi hilafetinin defterini düreceğini tam olarak biliyordu. Dünya ve ahiretteki iyi sonucun müminler ve salihlere nasip olacağına tam inacı vardı. Bunu Yezid’in meclisinde söylediği sözlerden rahatça çıkarabilriz: ‘Kendi hileni yap, çabanı göster. Allah’a andolsun bizim adımız ve yadımız asla yokolmayacaktır...’[11]

5- İmam ve liderine itaati: Hz. Zeynep (s.a) evli ve çocuk sahibi olmasına rağmen İmam Hüseyin’in Yezid’in zulmünün karşısındaki kıyamında hep Onun (a.s) yanındaydı. İmamını takip ve himaye etmenin insanın amel etmesi gereken bir sorumluluk olduğunu bilmeyen böyle bir şey yapamazdı. Bunun manası, Onun kocasının izni olmadan bu sorumluluğu yerine getirdiği manasına gelmez. Aksine kocasının izin ve rızalığıyla bu işi yaptı. Bu da Onun (s.a) vazifesini yerine getirmekte hiç bir tereddüt ve şüpheye kapılmadığını, vazifesini yerine getirmemek için bahane peşinde olmadığını gösterir. O tam bir itminanla kardeşinin yanında yer aldı. Çünkü zulüme karşı kıyamın, emr-i maruf ve nehy-i münkerin şer’i bir görev olduğunu biliyordu.

6- Zeyneb-i Kübra, sorumluluk bilincine sahip olmanın ve Hüseyni kıyamda Seyyid-i Şüheda’nın yanında yer almanın yanı sıra iki oğlunu bu uğurda şehid vererek askeri katkıda da bulundu.[12]

7- Sabır ve Mukavemet: Hz. Zeynep (s.a) müsibetler ve belalar karşısında o kadar sabır ve mukavemet gösteriyordu ki, tarihteki bütün sabredenlerin öncüsü olmuştu. Ne zaman sabır ve mukavemet söz konusu olsa Zeyneb-i Kübra, sabredenlerin örneği olarak gösterilir.

Zalimleri aşağılayıp küçük görmesi, imametin devamı için onu canı pahasına savunması, tehlikeli anlarda İmam Seccad’ı (a.s) koruması, aşura kıyamını tebliğ etmesi, kıyamın temel ve değerlerini sağlamlaştırması Kerbela kahramının diğer seçkin özelliklerindendir. Dr. Aişe Abdurrahman (Bintu’ş-Şati) eserinde Onu ne de güzel anlatıyor: ‘Zeynep (s.a) en zor ve buhranlı anlarda kimsenin yapamayacağını yaptı. Ona Kerbelanın kadın kahramanı denilmektedir; çünkü O, en zor durumlarda yetimleri ve esirleri koruyor, muhtazar halinde olanların başına geliyordu. Kerbelada çıplak bedenlerle kalan şehitlerin kanı için kıyam etti ve haksız yere dökülen kanların hedere gitmesine engel oldu. Zeyneb-i Kübra (s.a), aşura olayından sonraki kısa ömrüne karşın (1,5 yıl) bu büyük hüzün ve acıyı Şiilerin kalbinde öyle bir alevlendirdi ki dünya durdukça sönmeyecektir. Görüntüdeki zaferin lezzetini İbn-i Ziyada, Yezide ve Benî Ümeyye’ye de öyle zehir etti ki, Emevi devletini rezil rüsvay hale getirdi...’[13]

Müslüman bir genç, hatta özgür her insan, ister bireysel olsun, ister toplumsal her alanda Onu kendisine örnek alarak önce kendisi saadet yolundan gitmeli, sonra değerleri toplumda uygulayarak sorumluluğunu yerine getirmelidir.

Kısacası Ali Murtaza’nın kızı Zeyneb-i Kübra, nübüvvet ve risalet evinden iman ve marifet nurunu almış birisidir. Gençler saadet ve kemal yolunda yürümek istiyorlarsa Onun nuruyla aydınlanmalıdırlar.              



[1] -Ahzap/21, Mümtehine/4

[2] -Nehcü’l Belağa (Hurşid-i Bi-Gurub), Çeviri: Abdu’l-Mecid Maadihah, Hutbe:159

[3] -Nasır Mekarim, Tefisr-i Nümune, c.17, s.243, Tahran, Darü’l Kütüb-ü İslamiyye, 20. baskı, HŞ. 1381; Abdulkerim Hatip, Tefsir-ul Kur’ani Li’l-Kur’an, c.11, s.678.

[4] -Kuleyni, Kafi, c.2, s. 376-377, Tahran, Darü’l Kütüb-ü İslamiyye, h.ş. 1365

[5] -a.g.e. c.1, s.43

[6] -Bakara/170, Mülk/10

[7] -Al-i İmran/114, Nisa/73

[8] -Mecelle-i Didar-ı Aşina, Seyyid Sadık Seyyidnejad, No:25

[9] - İbn-i Nema el-Hilli, Mesir-ul Ahzan, s.86, Kum, Medrestu’l İmam el-Mehdi (a.f), HK. 1406

[10] -Allame Meclisi, Bihar-ul Envar, c.45, s.376-377, Beyrut, Müessesetü’l Vefa, HK. 1404

[11] -a.g.e. s.135

[12] -Seyyid Muhsin Emin, A’yan-uş Şia, c.7, s.137, Beyrut, Daru’t Taarif Li’l-Matbuat

[13] -Aişe Abdurrahman (Bintu’ş-Şati), es-Seyyide Zeynep, s.9-10 ve 157-158.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar