Gelişmiş Arama
Ziyaret
7578
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Allah Teala neden ‘Erhemerrahimin’ olan rahmetinin yanında idama kadar giden (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) cezalar koymuştur?
Soru
Neden Allah Teala Kuran’da kendisini ‘Erhemerrahimin’ olarak tanıtırken aynı zamanda idama kadar giden (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) cezalar koymuştur?
Kısa Cevap

Ayet ve rivayetlere baktığımızda, Allah’ın rahmaniyet ve rahimiyet sıfatları gibi gazap sıfatının da olduğunu görmekteyiz. Yani Allah, günahları bağışladığı gibi şiddetli bir şekilde azapta eder. Hem ‘Erhemerrahimin’dir, hemde ‘Eşeddü’l Muakibin’ (Şiddetle Cezalandıran).  

Kur’an’da tehdit ve azabın bahsedildiği yerlerde genellikle rahmet ve mağfirettende behsedilmiştir. Bunun sırrı şu olmuş olabilir: İnsanın iyi faziletlerinden biri her zaman korku ve ümit arasında yaşamasıdır. Ölçüyü kaçırmamak için rahmet ayetleriyle mağrur olunmamalı, ama Allah’ın rahmetinden de ümit kesilmemelidir. Allah yalnızca ‘Erhemerrahimin’ değildir ki: ‘Neden rahmet sıfatlarıyla çelişen idama kadar giden cezaları (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) koymuştur?’ diye sorulsun. Kısas edilen, hudud (ağır cezalar) uygulanan vb. cezaları alan kimseler, mutlaka ağır suçlar işlemiş ve bir hakkı ayaklar altına almışlardır. Onların bu yaptıkları toplumu fesada çeken bir afet olup toplumun korunması için bu afetlerle mücadele etmek gerekir. İlahi rahmet birinci derecede toplumun uçuruma sürüklenmesini ve sapmasını önlemeyi, ardından suçları azaltmak için kanun koymayı gerektirmektedir. Bu yüzden biz inanıyoruz ki kısas, had (ağır ceza) vb. cezalar Allah’ın ‘Erhemerrahimin’ olmasıyla çelişmedikleri gibi böyle kanunları koymak ‘Erhemerrahimin’ olmanın gereğidir.   

Ayrıntılı Cevap

Soruya dikkatle baktığımızda onun şu iki şüpheden ortaya çıktığı anlaşılacaktır: 1) Acaba Allah yalnızca ‘Erhemerrahimin’midir? 2) Kısas, hudud (ağır cezalar) vb. ‘Erhemerrahimin’ olmak ile muhalif midir?

Ayet ve rivayetlere baktığımızda, Allah’ın bütün güzel sıfatlara sahip olduğunu görürüz. Başka bir ifadeyle Allah subuti ve selbi bütün sıfatlara sahiptir. Yani, rahmaniyet ve rahimiyet sıfatı olduğu gibi gazap sıfatı da vardır. Cennetle müjdelemişse cehennemlede korkutmuştur;[1] mağfirete ümit vermişse azabıda hatırlatmıştır. Bu yüzden görüyoruz ki peygamberleri hem müjdeleyicidir, hem de uyarıcı.[2]

Allah Teala hem günahları bağışlayıcıdır, hem şiddetle azap eden. Masum İmamlardan (a.s) gelen rivayet ve dualarda bir taraftan Allah’ın ‘Erhemerrahimin’ olduğu belirtilmiş, diğer taraftan ‘Eşeddü’l Muakibin’ (Şiddetle Cezalandıran).[3]

Korku ve Ümit

Kur’an genelde mükafaat vaatlerinin yanında ceza vaatleri de vermiştir; müjdelerin yanında uyarılarda da bulunmuştur. Bu şekilde tekamüle götüren ümit ve korku duygularını güçlendirmektedir. Çünkü insan kendisini sevmesinin gereği olarak ‘menfaatini gözetleme’ ve ‘zararı uzaklaştırma’ dürtülerinin etkisi altındadır.[4] Başka bir ifadeyle Kur’an genellikle nerede azaptan, tehditten bahsetse arkasından rahmet ve mağfiretten de bahsetmiştir. Bunun sırrı, insanın en iyi özelliklerinden biri olan hep korku ve ümit içinde yaşamasından dolayı olabilir. Ölçüyü korumak içinde ne rahmet ayetlerinden dolayı mağrur olmalı, ne de ilahi rahmetten ümidini kesmelidir: ‘Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin; çünkü kafir olan topluluktan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.’[5] Hep korku ve ümit içinde olunmalıdır. Ehl-i Beyt’in (a.s) rivayetlerinde, korku ve ümidin, terazinin iki kefesi gibi bir birine üst gelmeyecek şekilde eşit olması gerektiği belirtilmiştir. Korku ve ümit, imanın ve ahlakın iki temel unsuru olup onlar olmadan iman tam olmaz.[6]

Bu açıklamalardan anlıyoruz ki Allah yalnızca ‘Erhemerrahimin’ değildir ki: ‘Neden rahmet sıfatlarıyla çelişen idama kadar giden cezaları (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) koymuştur?’ denilsin. Diğer ilahi sıfatlar göz önüne alınmadan, acaba kısas, hudud (ağır cezalar) vb. Allah’ın ‘Erhemerrahim’ olmasıyla çelişir mi?

Kısas, hudud vs. cezaları alan kimseler, mutlaka ağır suçlar işlemişler ve bir hakkı ayaklar altına almışlardır. Onların bu yaptıkları toplumu fesada çeken bir afettir ve toplumun bu afetlerden korunması için (ki İslam bunun için kısas veya had (ağır ceza) öngörmüştür) mücadele etmek gerekir. Burada iki tür mücadale düşünülebilir: Biri para cezası, hapsetmek vb. gibi yüzeysel mücadele, diğeri ise kısas, had vb. gibi köklü mücadele. İslam ikincisini seçmiştir. Zira İslama göre -aklında kabul ettiği gibi- toplumun değer ve saygısı bireylerinkinden daha fazla ve önemlidir. Yoksa böyle bir şey intikam alma hissinden kaynaklanmıyor. Bu yüzden ilahi rahmet birinci derecede toplumun uçuruma sürüklenmesini ve sapmasını önlemeyi ve kanunlar koyarak suçları azaltmayı gerektirmektedir. Bu yüzden inanıyoruz ki, kısas, had vb. cezalar Allah’ın ‘Erhemerrahimin’ olmasıyla çelişmedikleri gibi ‘Erhemerrahimin’ olmanın kendisi böyle kanunlar koymayı gerektirmektedir. Ne güzel buyuruyor Allah Teala: ‘Ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var.’[7] Gerçekte kısas ve diyet, insanların yaşamlarının gözeneğidir ki, bir taraftan toplumsal yaşamı garanti altına alır; eğer bu hükümler olmasaydı ve taş kalpli kimseler kendilerini güvende hissetselerdi günahsız insanların canı tehlikeye düşerdi. Diğer taraftan da (intikam almakta) eşitlik sağlanarak arka arkaya işlencek suçların önü alınacak ve bir suçun birkaç suça, onlarında diğer birçok suçu işlemeye yönelten cahiliye adetlerine son verilecektir. Bu açıdan da toplumun hayatıdır.

Tıp, tarım, hayvancılık vs. düzenlerin tümü aklın bu temeli (tehlikeli varlıkların yokedilmesi) üzerine kurulmuştur. Zira bakıyoruz ki bedenin korunması için kangrenli organ veya bitkinin gelişmesi için zararlı dallar kesilmektedir. Katili öldürmenin toplumun bir başka ferdini öldürmek olduğunu söyleyenler olaya bireysel bakmaktalar. Ama toplumun menfaatini göz önüne alsalar ve kısasın insanların üzerindeki koruyucu ve eğitici etkisini bilseler kesinlikle görüşlerini değiştirirler. Kan dökücü insanlara kısas uygulamak, kangrenli bir organı veya zararlı bir dalı kesmek gibidir. Akılda bunu teyit etmektedir. Şimdiye kadar kimse kangrenli organı veya zararlı dalı kesmeye itiraz etmemiştir.[8]

Sonuç:

1- Allah bütün güzel sıfatlara sahiptir. ‘Erhemerrahimin’ olduğu gibi, ‘Eşeddü’l Muakibin’dir aynı zamanda.

2- Suçlu insanları cezalandırmak ilk bakışta taş kalplilik sayılabilir; ama suçlunun işlediği suç, bu tür cezaların toplumdaki caydırcılığı ve önemli ölçüde toplumu bu tür suçlara karşı sigortalaması göstermektedir ki, böyle cezaların konulması insanlık toplumunun gereklerindendir.  

Şu noktayı hatırlatalım ki, rivayetlere göre bu dünyada cezalandırılan kimse ahirette yeniden cezalandırılmaycaktır. Yani günahından ötürü bu dünyada ceza alan kimse ahirette yeniden azap görmeyecektir. Bu da, ilahi rahmetin bir cilvesidir.[9] Bu yüzden bazı kimseler, ahirette ilahi azaba düçar olmamak için İmam’ın (a.s) yanına gelip günahlarını itiraf edip kendilerine had uygulanmasını istiyorlardı.[10]


[1] -Yasin/63

[2] -‘Ancak Allah'a kulluk edin; şüphe yok ki ben, onun tarafından sizi korkutmak ve size müjde vermek için gelmişim’ (Hud/2)

اللَّهُمَّ إِنِّی أَفْتَتِحُ الثَّنَاءَ بِحَمْدِکَ وَ أَنْتَ مُسَدِّدٌ لِلصَّوَابِ بِمَنِّکَ وَ أَیْقَنْتُ أَنَّکَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِینَ فِی مَوْضِعِ الْعَفْوِ وَ[3]-                                                     

الرَّحْمَةِ وَ أَشَدُّ الْمُعَاقِبِینَ فِی مَوْضِعِ النَّکَالِ وَ النَّقِمَةِ.

‘Allah’ım! Hamd ederek, seni sena etmeye başlıyorum. Kendi lütfünle doğru olanı yapmaya muvaffak kılan sensin. Af ve rahmette rahmet edenlerin en merhametlisi, ceza ve intikamda cezalandıranların en şiddetlisi, ululukta güçlülerin en büyüğü olduğuna yakin ettim.’ (Tusi, Tehzibu’l Ahkam, c.3, s.108, Daru’l-Kütübi’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1365.)

[4]-Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.18, s.273, İntişarat-ı Daru’l-Kütübi’l İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1374  

[5]-Yusuf/87.

[6] -Emin, Seyyide Nusret, Mahzenu’l İrfan Der Tefsir-i Kur’an, İntişarat-ı Nehzet-i Zenan-ı, Tahran, HŞ.1361.

[7] -Bakara/179

[8] -Mekarim Şirazi, Nasır, a.g.e, c.18, s.606-607 (az bir değişiklikle).

[9] -Emirü’l Müminin (a.s) ‘Ve size gelip çatan her felaket, ellerinizle kazandığınız bir şeydir ancak ve çoğunu da bağışlar.’ (Şura/30) ayetini şöyle tefsir ediyor: ‘Dönen hiçbir damar, değen hiç bir taş, kayan hiç bir ayak ve vurulan hiç bir sopa günahların eserinden başka bir şey değildir. Allah’ın affettiği şey daha çoktur. Kim dünyada günahının cezasını ödemeye yönelirse Allah, onu ahirette yeniden cezalandırmaktan daha üstün, daha kerim ve yücedir.’  

[10] -Kadının biri Emirü’l Müminin’in yanına gelerek zina ettiğini ve kedisine had cezası uygulayarak temizlenmek istediğini söyledi ve şöyle dedi: ‘Temizlenmeden ölümün gelip beni bulmasından korkuyorum.’ Daha fazla bilgi için bkz: Biharu’l-Envar, c.45 ve 76; Men La Yahduruhu’l-Fakih (Gaffari’nin çevirisi), c.5, s.356-358.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • cennetlikler Gilmanlardan nasıl istifade ediyorlar?
    6941 Tefsir 2015/06/18
    “Gulam” sözcüğünün lügatteki anlamı hizmetçi ve Gilman da “gulam”ın çoğuludur.[1] Kuranı kerim cennetlikler için şöyle buyuruyor: “Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar”.[2] Bu ayeti kerime cennetteki hizmetçileri tavsif etme makamında ve oradaki hizmetçilerin niteliklerini beyan ederek şöyle ...
  • “Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde yıldız ile ağaç secde ediyor diyor ve bundan bahis edilmektedir, onların secde etiklerinden maksat nedir?
    16509 Tefsir 2012/04/07
    Necm yıldız anlamındadır. Bazen de sapı (sake) olmayan ot anlamına gelir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (saka) olmayan bitki anlamına gelmektedir. Bu kelime asıl itibarıyla çıkmak (tuluu) anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkileri için “necm” kelimesi kollanılıyor ise bitkilerin yer altından ...
  • Hz. İbrahim’in gerçek babası kimdir?
    76445 تاريخ بزرگان 2011/07/21
    Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:1. Hz. İbrahim’in babası ile ilgili bölüm2. Tüm peygamberler ile ilgili bölümBirinci bölümdeki soruyla ilgili olarak iki bakış vardır:1. Ehli Sünnet’e mensup bir grup Hz. İbrahim’in babasının putperest ve ...
  • Kur’an’ın benzerini getirdiğini iddia edenler hakkında kim hakemlik yapabilir?
    6130 Kur’anî İlimler 2011/07/28
    Her alanın hakemlik yapan ve görüş belirten uzmanları vardır. Kur’an gibi bir kitap, hatta onun surelerine benzer bir sure getirdiğini iddia eden kimse(ler) hakkında hakemlik yapmak ve böyle bir  iddiayı incelemek, Kur’an’ın edebiyat, maani-beyan, bedi’ vs. alanlarında uzmanlığı olan kimselerin işidir. Kur’an, İslam Peygamberinin ebedi mucizesidir. Daha ...
  • İnsan üzerinde mayo varken yüzme havuzunda irtimasî gusül alırsa, aldığı gusül doğru mudur?
    16054 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    İlmihallerdeki iki meseleye dikkat etmek yanıta ulaşmanız için size kolaylık sağlayabilir:1. İnsan eğer irtimasî gusülde irtimasî gusül niyetiyle tüm bedeni suyun altına girecek şekilde tedricen suyun içine girerse kendisinin guslü doğrudur.[1] İhtiyat onun bir defada suya girmesindedir.2. İrtimasî gusülde eğer tüm beden suyun altında olursa
  • Ferdi namaz cemaat namazıyla birleştirilebilir mi? (Merciim rehberdir)
    5620 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Ferdi namaz cemaat namazıyla birleştirilemez; elbette insan farz bir namazı kılma esnasında cemaat namazı kılınmaya başlarsa, eğer üçüncü rekata girmemişse ve namazı bitirdikten sonra cemaat namazına yetişemeyeceğinden korkarsa, namazı müstehap bir namaz niyetiyle iki rekat olarak tamamlayıp cemaate yetişmesi müstehaptır. Eğer müstehap namazı tamamlamayla da cemaate ulaşamıyorsa, müstehap namazı ...
  • İslam, bilimle din arasındaki çelişkiyi nasıl hallediyor?
    10133 Din Felsefesi 2011/11/12
    Dinle bilimin çelişmesi konusu ithal bir konu olup Hıristiyanlığı ilgilendirmektedir. Din-î Mübin-î İslam’ın bu meseleyi halletmesi hususuna geçmeden önce birkaç noktayı göz önüne almak gerekir:1- Bir konu genel olarak dine dayandırıldığında onun, bilimle din arasında muhalefet olduğu düşüncesini uyandırmaması için dini metinlerdeki mukayyet ...
  • Günahın hakikati nedir. Ve günahın insan ruhunda etkisi nedir?
    11215 Pratik Ahlak 2008/04/10
    Bu sorunun cevabını dört bölümde inceleyelim;1 Günahı Hakikati:Günah: sözlük manasıyla isyan demektir. Baş kaldırma, hata, Mevla’nın emir ve yasaklarına muhalefet etmek manalarına da gelmektedir.Günah işleyen kul şehvetini ...
  • Neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu) vb. gibi isimler seçiyorlar? Oysa Allah buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin ve benim kulum olun.’
    9015 Eski Kelam İlmi 2010/08/14
    1- Kul (Abd) kelimesininArapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine ...
  • Tılsım ve sihre karşı koymanın yolu nedir?
    30852 Pratik Ahlak 2011/08/20
    Tılsım ve sihir bir hurafe değildir ve etkileri vardır. Ama herkesin tılsım yapma gücü yoktur. Tılsım yapmayı bildiğini iddia edenlerin birçoğu sözlerinde sadık değillerdir. Bilakis bunu diğerlerini dolandırmak ve kendi geçimlerini sağlamak için uydurmaktadırlar. Büyü ve tılsımı batıl etmenin en iyi yolu Allah'a tevekkül etmek ve Kuran-ı ...

En Çok Okunanlar