Gelişmiş Arama
Ziyaret
3404
Güncellenme Tarihi: 2014/10/07
Soru Özeti
İslami vahdetin gerçek manası nedir?
Soru
Şia ve Ehlisünnet arasında korunması gereken vahdeti açıklar mısınız? Bu vahdetin gerçek anlamı nedir? Bu vahdetten kasıt Ehlisünnetle Şia arasında inanç ve dini konularda farklar olmadığı anlamında mıdır?
Kısa Cevap

İslami vahdetten kasıt mezheplerin ezcümle Şia ve Ehlisünnetin bir olması anlamında değildir. Çeşitli İslam mezheplerinin Müslümanların birlik ve beraberliğini kurmaları ve korumaları anlamındadır. Bütün Müslümanlar farklılıklara rağmen sahip oldukları birçok ortak noktadan yola çıkarak İslam düşmanları karşısında tek saf olmaları ve yabancı güçlerin Müslümanlara sulta kurmasının önüne geçmeleri anlamındadır. Bunun yanında birbirlerine karşı Müslüman olmanın gerektirdiği saygı, sevgi ve hukuku riayet ederek Müslümanların kendi arasında siyasal ve toplumsal sorunlar yaşamasının önüne geçmektir.

Ayrıntılı Cevap

 İslami Vahdet

İslami vahdetten kasıt Müslümanların bir mezhebe tabii olmaları değildir. Böyle bir vahdet günümüzde ne mümkündür nede İslami vahdeti kurmak isteyen kanaat önderlerinin  böyle bir hedefi vardır. İslami vahdetten kasıt bütün görüş farklılıklarını  bir kenara bırakıp bir Ehlisünnetin Şia olması veya bir Şia’nın Ehlisünnet olması da değildir.

İslami vahdetten kasıt bütün İslam mezheplerinin birlik ve beraberlik içinde ihtilaflarını bir kenara bırakıp İslam düşmanları karşısında tek saf olmalarıdır. İslam dininin yücelmesi için el ele vermeleri bunun yanında da Müslümanların sorunlarında birbirlerine hemdert olmalarıdır.

Şia ve Ehlisünnet vahdetinin gerçek manası: İki mezhebin sahip olduğu birçok ortak nokta üzerinden İslam’ın yüceltilmesi ve korunması için birbirlerine yakınlaşması,  yardımlaşması ve dayanışma içinde olmalarıdır. Zira her iki mezhebinde kökü olan İslam’ın düşmanları doğal olarak ikisinin de düşmanlarıdır. Bu ortak düşmanın karşısında düşmanın iki mezhebin arasında bulunan ihtilaflardan su istifade etmemesi için ortak noktalar üzerinden tek saf oluşturulmalıdır. Ancak bu şekilde İslam düşmanlarına karşı durulabilir ve ancak bu sayede hem Şia hem de Ehlisünnet kendisini koruyabilir.

Yüzyıllardır Şia ve Ehlisünnet çeşitli konularda görüş farklılıkları ihtilafları bulunmaktadır. Bu durum tarihte kimi vakit fitneciler tarafından iki mezhep arasında kırılmalara hatta çatışmalara yol açmıştır. Hiç şüphesiz günümüzde Müslümanların batı emperyalizmi (istimarı)   karşısında zayıf düşmesindeki önemli sebeplerden biri bu çatışmalardır.

Şia ve Ehlisünnet her ikisi Müslüman  ve aynı zamanda İnanç , Ahkam ve ahlak alanlarında kayda değer derecede ortak noktaları bulunan iki mezheptir. Elbette inkar edilemeyecek ihtilaflarda söz konusudur. Lakin bu ihtilaflar düşmanlığa husumete yol açmamalı ve İslam kardeşliği ve İslam birliğine darbe indirmesine izin verilmemelidir.

Şia ulemasının öne çıkan isimlerinden biri olan Allame Şerafettin şöyle bir tahlilde bulunmaktadır:

“Siyaset Şia ve Ehlisünnetin birbirinden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Şimdi ise siyasetin kendisi Şia ve Ehlisünnetin birlik ve beraberliğini sağlayan sebep olmalıdır.”[1]  Bu ifadeden kasıt İslami mezheplerin ezcümle Şia ve Ehlisünnetin birbirinden uzaklaşmasına sömürge düzenlerini kurmak isteyen zamanın İslam düşmanları, kafirler ve münafıklar yol açtığıdır. Doğal olarak İslam’ın siyaseti ise tam olarak ortak düşmana karşı birlik ve beraberliği tesis etmek olmalıdır.

Vahdet ve İlmi Münazara

Vahdetten kasıt bu iki mezhep arasında söz konusu olan ilmi bahisleri ve münazaraları tatil etmek değildir. Vahdeti ve birlik, beraberliği koruyarak İslam düşmanlarının su istifade edemeyeceği şekilde  ilmi ortamlarda ilmi tartışmalar yapılabilir. Açıktır ki birlik ve beraberliğe ulaşmak için öncelikle bölücü faktörler ve birliğin önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Taraflar birbirlerinin inanç ve düşünceleri hakkında doğru ve sahih bilgilere sahip olmalıdırlar. Bu ise ulemanın karşılıklı ilmi bahisler ve münazaralar yapmadan mümkün olabilecek bir şey değildir.

‘İttihat’ ve vahdet düşünce özgürlüğünün, araştırmanın, hakikati aramanın ve adalet istemenin engellenmesi değildir.  Ancak bu ulvi değerlerin yaşatıldığı vahdet ve ittihat değerlidir.

Eğer  ilmi bahislerde ve münazaalarda bilimsel metotlar ve münazara adabı[2] riayet edilecek olursa; bu münazaralar iki mezhep arasında ayrışmalara ve tefrikaya yol açmayacağı gibi tarafların birbirlerini daha doğru ve sahih bir şekilde tanımasına yol açacaktır. Bu ise yakınlaşmaya ve vahdete yol açacaktır. İşte bu yüzden doğru bir şekilde ve doğru niyetlerle yapılan münazaralar tefrikaya yol açmayacağı gibi vahdeti ve beraberliği  sağlayan unsuru da doğuracaktır.

Tarih sayfasında Vahdet

İslam tarihini dakik bir şekilde inceleyecek olursak İslami vahdetin ve birlik, beraberliğin birçok örneğini ve semeresini müşahede edebiliriz. İslam toplumuna bu örnek ve numuneleri tanıtabiliriz.

Hz. Ali (a.s)’ın tutumu İslami vahdeti ve kardeşliği kurmada  olgu ve örnek alınabilecek en iyi numunedir.  Hazret Müslümanların kafirler karşısında vahdetini korumak için kendi hakkından geçmekle kalmayıp muhaliflerine yardım etmekte tereddüt dahi etmemiştir.

Hem Şia hem de Ehlisünnet büyükleri tarih boyunca İslami vahdetin oluşması için çaba göstermiştir. Ezcümle Şia ulemasından Ayetullah Burucerdi, İmam Humeyni, Allame Şerafettin, Seyit Cemalettin Esedabadi (Afgani), İmam Musa Sadr; Ehlisünnet ulemasından Şeyh Mahmud Şaltun, Hasan El-benna, Şeyh Muhammed Gazali ve aynı çizgide birçok ehlisünnet alimini İslami vahdetin oluşması için çok çaba sarf etmiş ve kayda değer adımlar atmıştır.

Tarih sayfalarına müracaat edecek olursak Şia ve Ehlisünnet dayanışma ve yardımlaşmasına birçok şahit ve örnek bulabiliriz. Örnek olarak Abbasiler döneminde vezir olan Şia mezhebine mensup Sahib bin. Abad  başkadı olarak Ehlisünnetin büyüklerinden olan Gazi abd’ul-Cabbar  atamış ve uyum içinde çalışmışlar ve bir anlamda birlik ve beraberlik sağlanmıştır.

Müslümanlar arasında vahdeti meydana getirecek birçok ortak değer ve altyapı mevcuttur. Bu ortak değerler üzerinden İslami vahdeti oluşturup güçlendirmek mümkündür. Tevhit, Kuran, Resul Ekrem (s.a.a), Hz. Ali (a.s), Mehdi inancı, Ehlibeyt sevgisi, mazlum Müslüman halkları savunmak özelikle Filistin meselesi, bütün İslam alemini tehdit eden ve Müslümanlarla alenen savaşan İsrail ve Amerika’ya karşı tek saf olma İslami vahdeti oluşturacak ortak değerlere verilebilecek örneklerdir.

Her şeyden öte Müslümanlar sadece şu ayeti ihya etse İslami vahdet en güzel şekliyle cilve eder ve en kısa sürede Müslümanlar yeniden her alanda insanoğlunun öncüleri olurlar:

“وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا” ‘Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.’[3]

 

[1] Şerafettin, Abdulhuseyin, İctihad der mukabil nas, 8.s, 2.bk, kitabhane’yi bozorg İslami, 1396.h.

[2] Kod:3652, site: 4080.

[3] Ali-imran/103.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmanımızın ve inancımızın zayıflamasını nasıl önleyebiliriz?
    6084 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2019/09/17
    Ehlibeyt mektebinin inançlarını kendimizde güçlendirmek için bilimsel olarak bu inançların delillendirilmesi ve inanç dairesinin hurafelerden ayırt edilmesi gerekir. İnanca yönlendirilen bütün muhtemel şüphelere uygun cevaplar verilmelidir. Bilinmelidir ki bu bilimsel mücadele şerri ibadetler ve nefis tezkiyesiyle birlikte olmalıdır. Zira nasıl ki kötü ve ahlaksız davranışlar imanı zayıflatıyorsa ...
  • Birçok kılınmamış namazım var. Ama ne kadar olduğunu bilmiyorum, vazifem nedir?
    11535 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bu mesele ilmihallerde şöyle yer almaktadır: Sayılı namaz kazası olan, bunun sayısını bilmeyen[1] ve mesela dört tane miydi yoksa beş tane miydi diye bir bilgisi olmayan bir şahsın en az miktarı kılması yeterlidir.[2] Aynı şekilde eğer onların miktarını ...
  • daimi ve geçici nikâhın akdi nasıl okunuyor?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/20
    Ayetullah Mehdevi Hadevi Tahrani Hazretleri (damet berakatuh) mezkûr sorunun cevabı hakkındaki açıklaması şöyledir: Eğer erkek bayan tarafından, bayanı kendine aktetme vekaletine sahip ise daimi akitte mihriyesini tayin ettikten sonra şu şekilde akti okuyabiliyor: a) bayan adına desin: “zevvectü müvvekkileti li nefsi ala sidaki’l malum. Yani ...
  • Miras kalan bir apartmana humus düşer mi?
    4997 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Dikkatinizi aşağıdaki fetvalara çekiyoruz: Hz Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Ömrü uzun olsun) bürosu: Eğer inşa edilmiş daireleriı kendi iskânları yapmışlar ve orda oturuyorlarsa bunun humusu yoktur. Ama örneğin kiraya vermek için inşa etmişlerse ve humusa düşen parayla onu inşa etmişlerse, inşa için kullanılan paranın humusunu ödemek gerekir. Eğer satmak veya satarak ticaret yapmak ...
  • Hz Peygamber (s.a.a) nasıl abdest alıyordu?
    8351 Masumların Siresi 2012/05/27
    Bu sorunun yanıtını bir rivayet ile açıklıyoruz: Şeyh Kuleyni, Zürare kanalıyla İmam Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: Size Peygamberin (s.a.a) nasıl abdest aldığını nakledeyim mi? Ben evet dedim. İmam (a.s) bir miktar su hazırlamalarını ve onu önüne koymalarını istedi. Ardından kollarını dirseklerine kadar sıvadı ve ...
  • Şahitlerin şahitlikten vazgeçmeleri veya şahitlerin yalancı olduğu ispatlanılırsa kısas sakıt oluyor mu?
    7219 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Öldürme eylemini tesbit etmenin yollarından birisi şahitlerin şahitliğidir. Eğer akıllı, buluğ çağına ermiş ve adil iki kişi kasten yapılmış bir katle şahitlik ederlerse kasti öldürme olayı tesbit ediliyor ve dolayısıyla kısasta olanaklı olacaktır.[1] Eğer hâkim hüküm verdikten sonra hâkimin huzurunda (şahitliklerine dayanarak ...
  • Allah Teala bir şahsiyete ve kendini bilme özelliğine sahip mi?
    6249 Teorik İrfan 2009/08/20
    İslam, Hıristiyanlık dininin aksine Allah Tealayı bir insan olarak görmemiş ve Allah Teala’yı sınırlı bir varlık olarak telakki etmemiştir. Onun insani bir vücuda sahip bir varlık olduğuna inanmaktadır. İşte bu yüzden İslam dininde Allah Teala:1.             İnsanla karşılaştırılmaz.
  • İmamla halifenin farkı nedir?
    10557 Eski Kelam İlmi 2010/03/07
    İbn-i Haldun gibi bazı Ehl-i Sünnet âlimlerine göre İmamla halife arasında fark yoktur. Onlara göre her ikisi de dinin korunması ve dünya siyasetinde şeriat sahibinden taraf naip olmak demektir.  
  • Namahremden suni saç ve suni tırnağı gizletmek vacip midir?
    7219 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/19
    İmam Humeyni hazretleri (kuddise sırıhu) ve diğer değerli merciler şöyle buyurmuşlardır: Kadınlar suni saçları ve gizli (kalması gereken) ziynetleri (bilezik ve gerdanlıklar gibi) de namaz dışında kapatmaları gerekir.[1] Namaz esnasında ise suni olan saçları, ...
  • Kur'an'da hangi ayetler sahre (teshir) ayetleridir?
    8694 Tefsir 2009/04/08
    A'raf suresinin 54 ila 56. ayetlerine sahre ayetleri ya da teshir ayetleri denmektedir. Hadislerde bu ayetleri okumanın faydalarına işaret edilmiştir. ...

En Çok Okunanlar