Gelişmiş Arama
Ziyaret
6049
Güncellenme Tarihi: 2011/07/21
Soru Özeti
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Soru
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Kısa Cevap

Her ne kadar böyle bir iddiada bulunan kimseden kabul edilmesi mümkün olmasa da İmam-ı Zaman’ı (a.s) gıyap döneminde görmek esasen kesin ve makbul bir husustur. Hz. Hüccet’in (a.s) ikinci naibi halk ile İmam arasında irtibatı sağlayan vasıta olması nedeniyle, kuşkusuz küçük gıyap döneminde bu görüşme başarısına nail olmuştur. Aynı şekilde Beytü’l-Harem’de dua ederken İmamı ziyaret ettiğini kendisi söylemiştir. Muhammed b. Osman’dan nakledildiğine göre, İmam-ı Asır (a.s) her yıl hac mevsimine katılmaktadır. O, insanları görmekte ama insanlar onu görmemektedir. Bir takım deliller Muhammed b. Osman’ın bu sözünü onaylamaktadır. Bu cümleden olmak üzere, İmam Sadık’tan (a.s) yaklaşık bu içerikte nakledilmiş rivayetler Şia’nın muteber hadis kitaplarında mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki kısımda incelenebilir:

1. Muhammed b. Osman Ömri, hac mevsiminde İmam-ı Zaman (a.s) ile görüşmüş müdür?

2. Muhammed b. Osman Ömri’den nakledildiği üzere İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde hac merasimine katılmaktadır ve hac mevsiminde İmam ile görüşülebilir. Bu aktarım ne derece doğrudur?

Bir. Gıyap Döneminde İmam-ı Zaman İle Görüşmek:

İmam-ı Zaman’ı gıyap döneminde görmek ve onunla görüşmek esasen olanaklıdır. Adil olduklarında şüphe olmayan ve sözlerine güvenilir birçok büyük şahsiyet, İmam-ı Zaman ile görüşme veya onu görme serüvenini aktarmıştır. Hatta bu görüşmeler hakkında bir takım kitaplar yazılmış ve bu ziyaret başarısına nail olanların isimleri onlarda zikredilmiştir. Bu görüşmeler hem küçük gıyap ve hem de büyük gıyap dönemlerinde vuku bulmuştur.[1] Yaklaşık yetmiş yıl süren küçük gıyap zamanında Hz. Veliyy-i Asır (a.c), kendi tayin ettiği naipler vasıtasıyla halkla iletişim içinde olmuştur. Bu dört naibin her biri diğeri ardınca, bir müddetliğine İmam’ın naipliğini üstlenmişlerdir. Bu kısa zamanlı gıyap süresince, hem bu naipler İmam ile görüşmüş ve hem de bu naipler dışında bazen başkaları da o ışıldayan mehtap ile görüşme başarısına nail olmuştur. İkinci özel naip, Muhammed b. Osman Ömri idi. O, babası Osman b. Said’ten sonra İmam-ı Zaman’ın emriyle naiplik makamını üstlenmiş ve yaklaşık kırk yıl bu elçiliği yürütmüştür. Çok açık olduğu üzere Muhammed. B. Osman bu dönem boyunca Hz. Hüccet (a.c) ile görüşmüş ve İmam ile halk arasında iletişim vasıtası olmuştur; zira naiplik bu görüşmeyi gerektirmektedir.

İki. Muhammed b. Osman hac mevsiminde ve hac merasiminde Hz. Hüccet’i görmüş müdür yoksa görmemiş midir? Muhammed b. Osman’dan nakledildiği üzere kendisi Abdullah b. Cafer Humeyri’nin İmam-ı Zaman ile görüştün mü diye sorduğu soruya şöyle cevap vermiştir: En son defa gördüğümde İmam Beytü’l-Harem’deydi ve ey Rabbim bana verdiğin vaadi gerçekleştir, diye dua ediyordu.[2] Aynı şekilde Muhammed b. Osman şöyle demiştir: İmamı gördüğümde Kâbe’nin perdesini kucaklayıp tutmuştu ve “ey Rabbim düşmanlarından intikam al diyordu.”[3] Muhammed b. Osman’ın bu sözü onun sadece İmamı Kâbe’nin kenarında gördüğüne delalet eder, ama zamanın hac mevsimi olup olmadığına delalet etmez. Muhammed b. Osman’ın nakledildiğine göre şöyle dediği belirtilmiştir: Allah’a yemin olsun ki İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde orada bulunmaktadır. O, insanları görmekte ve tanımaktadır ama insanlar onu görmekle birlikte kendisini tanımamaktadırlar.[4] Muhammed b. Osman’ın sözünü onaylayan deliller:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanlar imamını kaybedecektir. O, hac merasimine katılacak ve insanları görecektir ama insanlar onu görmeyecektir.”[5]

2. Her yıl sadece bir defa yapılan en yüce ibadet amellerinden bir tanesi büyük fazilete sahip olan, çok tavsiye edilen ve birçok manevî semereye neden olan hacdır. Hatta hac İslam’ın rükünlerinden sayılmıştır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İslam beş temel üzerine inşa edilmiştir. Bunlar namaz, zekât, oruç, hac ve velayettir.”[6] İmamlar (a.s) taraftarlarına imkân dâhilinde her yıl hacca gitmelerini ve bu ameli sürdürmelerini istemiştir. İmam Sadık (a.s) bir hadiste yarenlerinden birisine şöyle buyurmaktadır: “Ey İsa eğer ekmek ve tuz yiyerek her yıl hacca gelebiliyorsan, bunu yap.”[7] Diğer bir hadiste de şöyle buyuruyor: Allah’ın evi hacca bağlı olun ve sürekli onu yerine getirin; zira hacda süreklilik göstermek dünya zorluklarının sizden uzaklaşmasına neden olur.”[8] Bu rivayetlerde sürekli hacca katılan kimse övülmektedir.[9] İmamların (a.s) pratik yaşam tarzlarında da bu yüce şahsiyetlerin haccı terk etmemeye çalıştıklarını gözlemlemekteyiz; öyle ki İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yirmiden fazla defa yaya olarak hacca gittiği belirtilmiştir. Fıkıh kitaplarında da her yıl hac yapmanın ve onda süreklilik göstermenin müstehap oluşu hakkında bir bap açılmıştır.[10] Hz. İmam-ı Asrın bu faziletten yoksun kalması ve yüce atalarının yaptığı tavsiyeleri yerine getirmemesi çok uzaktır. Bu yüzden İmamın çokça bulunduğu yerlerden bir tanesinin, özellikle hac mevsiminde Allah’ın haremi olduğu söylenebilir.

3. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Hz. Veliyy-i Asır (a.c) halk ve toplumdan uzak değildir. İmam halk iledir ve onların arasındadır. O, topluluklara girmektedir ama halk onu tanımamaktadır. İslam’daki önemli topluluklardan birisi hac mevsiminde teşkil olmaktadır ve güçlü bir olasılıkla İmam bu manevî azim merasime katılmaktadır.



[1] Daha fazla bilgi için bkz: İndeks: İmam-Zaman İle İrtribat, 1029. Soru (Site: 1084).

[2] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Kum, 1395 k.

[3] Hür Amıli, Vesailü’ş-Şia, c. 13, s. 259, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 ; Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520, İntişarat-ı Camia-i Müderrisin, Kum, 1413 k.

[4] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Tusi, Muhammed b. Hasan, el-Ğıybe, s. 362, Tahkik: Abdullah Tahrani ve Ali Ahmed Nasıh, Kum, Müessesetü’l-Maarifi’l-İslamiye, 1411 k; Şeyh Saduk, Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520.

[5] Tusi, el-Ğıybe, s. 161; Kemaluddin, c. 2, s. 346; Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[6] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Usul-i Kafi, c. 2, s. 18, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[7] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[8] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 8, s. 5, Müesseset-ü Âli’l-Beyt,Kum, 1408 k.

[9] Kafi, c. 4, s. 542.

[10] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 133.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Din neden siyasete müdahale eder?
    11723 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Kök hücreleri araştırmak ve incelemek haram mıdır?
    5361 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Sorulan sorudaki meselenin mevcut fıkhî hükmünü istemeniz nedeniyle büyük mercilerin (Allah kendilerini korusun) bürolarından ve Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’den (ömrü uzun olsun) fetva sorduk ve kendilerinin yanıtları aşağıda yer almaktadır: Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sakıncasızdır. Hz. Ayetullah Uzma Şirazi’nin (ömrü uzun ...
  • Kuranı kerim dağları yeryüzünün çivileri şeklinde tanımlamış, Kuranı kerimin bundan maksadı nedir?
    19194 Tefsir 2011/06/14
    İslami kaynaklarda dağlar için değişik faydalar ve nitelikler dikkate alınmıştır. Yeryüzüne çakılmış çiviler misalinde olmaları bu niteliklerden bir tanesidir. Dağlar yeryüzü için ölçü aletleri gibi çalışmaktadırlar. Yeryüzü küresinin dağılmasını, dolayısıyla yeryüzünü üzerinde yaşanılamayacak bir alem konumuna gelmesini engellemektedir. Çağdaş bazı düşünürler de yeryüzünde yaşanılabilmesi için dağlar ...
  • İmamlar (a.s) ve âlimlerin perspektifinden namazı vaktin başında kılmanın sevabını açıklar mısınız?
    7009 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/15
    Namazı vaktin başında kılmak hakkında birçok eser ve sevap karar kılınmıştır; namazın sevabının iki katına çıkması ve ilahi sevgiye mazhar olmak bunlardan sayılır. Âlimler de bu hususu dikkate alarak, namazı vaktin başında kılmayı halka tavsiye etmiş ve bunu Allah’a yönelik seyir ve yolculukta ve insanî kemale ermede ...
  • Evrenin bütün sırlarından haberdar olan bir peygamberin ummi olması nasıl mümkündür?
    9897 Eski Kelam İlmi 2008/03/15
    Ummi okuma ve yazmayı birisinden öğrenmeyen kimseye denir. İslam Peygamberine de ummi denilmesi onun kimseden ders almadığı ve okuma ve yazmayı kimseden öğrenmediği içindir. Bu konu tarihi veriler açısından kesindir ve bu İslam Peygamber’ine bir üstünlük ve övgü sayılır ve aynı zamanda onun peygamberliğine ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    6600 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Kur’an’a göre bir imamın sahip olması gereken özellikler nelerdir?
    10962 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Kur’an-ı Kerim’de İmamet (insanın toplumsal liderliği manasında) meselesi ikiye ayrılmıştır: 1) Nur İmamları: Salih ve ilahi imamlardır. 2) Ateş İmamları: Küfür ve dalalet imamlarıdır. Kur’an’da nur imamları için zikredilen birçok özellik şunlardır: Masumiyet, hidayet eden, yakin ehli olan, ibadet eden, sağlam ve sabit, şahid, Allah yolunda cihad eden, ...
  • Gök, yer ve erzakın yaratılması altı günde mi yoksa sekiz günde mi gerçekleşmiştir!?
    8061 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce Allah rızık ve azık hakkında “kaddere” (takdir etti), gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” (yarattı) kavramını kullanmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, erzakın takdiridir. Bu açıklamayla bu eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız ...
  • Tabiatta gerçekleşen ve hoş olmayan olaylar, ilahi bir azap mıdır yoksa normal maddesel sebeplerden mi kaynaklanmaktadır?
    10425 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Sel, deprem ve tufan gibi tabiattaki hoş olmayan olayların ortaya çıkmasındaki hedef sadece azap etmek değil, ilahi nimetlerin hatırlatılması, gaflet uykusundan uyanma, yeteneklerin ortaya çıkması, hayatın devamı ve zalimlerin ve asilerin azap edilmesi ve bunun gibi değişik sonuçları vardır. Bunların hepsi, tabiat olaylarının ortaya çıkma hedeflerinden olabilirler. Buna ilave olarak, ...
  • Bazı müfessirlerin işaret ettiği Kur’an’daki iphamların anlamı nedir?
    5848 Tefsir 2011/08/21
    Evvela bir kitapta okuduğunuz her düşünce ve teoriyi Şia’nın genel düşüncesi olarak değerlendirmemeniz gerektiğine dikkat etmelisiniz. Pek tanınmayan bir yazara ait kitaptan alıntılanmış olan ve de dağınık ve muğlâk şekilde ifade edilen sorunuz, maalesef bu türdendir. Ama kısa ve özet olarak bilmelisiniz ki hem Ehli Sünnetten bir grup ve ...

En Çok Okunanlar