Gelişmiş Arama
Ziyaret
5999
Güncellenme Tarihi: 2009/11/10
Soru Özeti
Ben bir kızım, yaklaşık yedi aydır telefonla bir erkekle irtibat kurmuş durumdayım. Bir birimize karşı var olan sevgi ve muhabbet duygumuzu izhar etmedik, ancak iki erkek gibi bir birimizle irtibatlıyız. Acaba sizce bu irtibatın bir sakıncası var mıdır?
Soru
Ben bir kızım, yaklaşık yedi aydır telefonla bir erkekle irtibat kurmuş durumdayım. Ama şu an irtibatımızı sunduğum öneri üzere kesilmiştir. Bu durum hadden fazla ikimizin rahatsızlığına neden olmuştur. Elbette aramızdaki irtibatımız başkasının tahrik edilmesine neden olacak şekilde değildir. Biz bir birimize karşı var olan sevgi ve muhabbet duygumuzu bile ilan etmemişiz. İki erkek gibi bir birimizle irtibatlıydık. Acaba sizce bu irtibatın her hangi bir sakıncası var mıdır?
Kısa Cevap

Kız ile erkek arasındaki ilişki meselesi çok hassas bir meseledir. Eğer bu ilişki şer’i ve ahlaki kurallar çerçevesinde şekillenmezse bireyler için çok ciddi sorunlara neden olur. Bu cihetledir ki İslamın şer’i ve ahlaki düsturları bu esasa bina edilmiştir ki namahrem olan bayan ile erkek arasındaki irtibat çok az bir şekilde şekillenmelidir. Zira bu tür irtibatlarda günah işleme ortamının hazırlanması ve ayakların kayacağı yerler oldukça fazla görünmektedir. Özellikle bu irtibat samimiyet ve has bir yöntem üzere olursa bu durum daha da fazla olacaktır. Buna binaen muhalif cinsle kurulan irtibat hata iş ve öğrencilik ortamında, iş ve öğrenciliğin getirmiş olduğu zorunlulukta olsa bile bu ilişkiler en az seviyeye getirilmesi tavsiye ediliyor. Zorunlu olmayan durumlarda da normal irtibatlardan sakınılması gerekir.

Gençler için meydana gelen birçok ahlaki fesatlar bu tür irtibatlardan kaynaklanıyor. Elbette ilk başta bu irtibatlar çok önemli olduğu göze çarpmıyor ve tehlike içerdiğini ilk etapta fark edilmez olabilir. Ama bu irtibatlar derinleştiği ve samimi hale geldiği vakit ruhi incelikler ve manevi hassasiyetler git gide azalıyor ve geçici hisler, gönül bağlamaları ve bağımlılıkları insana yönelir ve ön plana çıkmaya başlar. İşte bu sırada artık bu irtibatın kötü neticeler doğuracağını beklemek gerekir. Elbette bu arada kendilerine tam musallat olan bazı kimseler olabilir ve onların kendilerine yönelik var olan tasallut o denli güçlü ki hiçbir zaman bu irtibatlar kendileri için bir sorun meydana getirmez olabilirler ama bu durumlar çok istisnaidir.

Bunun yanı sıra bu bey ile bu irtibatın devam edilmesinin ne zorunluluğu vardır. Gerçekten eğer bu arada bir samimiyet yoksa o zaman neden bu ilişkinin kesilmesi ikiniz için o kadar eziyet verici duruma gelmiştir? Telefonda bir birinizin bir birinize karşı olan alakayı izhar etmemiş olmanız bir birinize karşı olan alakanın olmayışına delalet etmiyor anlamında değildir. bilinmelidir ki büyük günahlar ilkin o kadar küçük şeylerden başlıyor ki ilk başta bunlar hiçbir şey sayılıyordu.

Evlenmeden önceki ilişkileriniz ne kadar pak ve temiz olursa gelecekteki evlilikleriniz için o kadar etkilidir hata eğer söz konusu olan bu erkekle evlenirseniz. Biz sizin şu an kesmiş olduğunuz bu irtibatı bu bağlamda değerlendiriyoruz.

Yapılan bu tür ihtiyatlar iyi ve akıllıcadır. Ali (a.s.) dan nakledilmiştir ki kendisi ilkin genç bayanlara selam vermiyordu ve şöyle buyuruyordu: Onların vereceği cevaptan dolayı zararı sevabından daha fazla olan bir şeyin kalbime gireceğinden korkarım”.[1] Hz. Musa’nın biyografisinde şöyle gelmiştir: Hz. Şuayb’in kızı hz. Musa’yı evine doğru kılavuzluk yaparken kız önde hz. Musa da onun arkasından yürüyordu. Ama esen rüzgar kızın elbisesine vurarak kızı zor duruma soktuğunu gören Musa Ona, sen arkamdan gel ve yol ayrımlarında bana kılavuzluk yaparak hangi yoldan gideceğimizi bana söyle[2] dedi. Hz. Musa kendi hayasını bu şekilde orta yere koydu. Buna binaen eğer dinin velileri söz konusu durumlarda böylece ihtiyat ederek o durumu sergiliyorlar ise veli olmayan diğer kimselerin vazifelerinin ne kadar açık olduğu ortadadır. Namahrem olan kimsenin sesini duymak bile kalplerde olumsuz etki bırakabilir. Elbette insan kendisi için birçok tevcih bulabilir. Örneğin iş bağlamında bu ilişki gereklidir veya bu tür ilişki doğal ve insanidir. Ama dikkat edilmelidir ki bu tevcihler insanın yerine getirmesi gereken vazifeden kaçmak için insandaki “nefs-i ammare” ile şeytanın insana ilka ettiği tevcihlerdir. Gerçek vak’ada hiçbir etkinliği yoktur. Namahrem olan erkek ile kız arasındaki ilişki fazla olduğu oranda ve onlar arasında var olan sevginin derinleştiği miktarda sosyal ve ailevi ilişkiler noktasında kuralsızlıkları da fazlalaşır olması mümkündür. Bu durumda Allaha yakınlaşma ve ilahi muhabbete kavuşmakta o kadar zorlaşıyor ve dolayısıyla bu geçici lezzetler insanı ebedi ve kalıcı lezzetlere varılmasını engelliyor.

 


[1] Küleyni, “Usul-i Kafi”, c. 2, s. 648, “bab-u teslim ala’nisa”, hadis no: 1.

[2] MEKARİM-İ ŞİRAZİ, Nasır, “Tefsir-i Nümüne”, baskı, 1, Taharan: Daru’l- Kitabu’l İslamiye, 1374, şemsi, c. 16, s. 59; FAHRUDDİN-İ RAZİ, Muhammed b. Ömer, “Mefatihu’l – Gayb”, baskı, 3, Beyrut: Daru ihya’u turasi’l – arabi”, 1420, kameri, c24, s. 590.   

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    8082 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    8306 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    11960 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...
  • Neden Kâbe’de doğmak İmam Ali’ye (a.s) özgü kılınmıştır?
    9860 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hakikat şudur ki keramet iki şeydedir. 1. Keramet, toplumda değer ve eseri korunacak şekilde olmalıdır. Bu yüzden keramet eğer çok vuku bulursa ve onu yapan şahıslar çok olursa, onun değeri azalır ve bu mesele normal bir husus telaki edilir.
  • Anne ve babanın emir ve yasakları birbiriyle çakışırsa evladın görevi nedir?
    12616 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Kur’an’da tevhide davet ve şirkten sakındırmadan sonra anne babaya saygı emredilmiştir. Onlar birbirlerinin tersi olan emirler verirse ve evlat her iki isteği yerine getiremezse bu konuda iki grup rivayet vardır. Bir grupta anneye iyilik ve ihsana öncelik tanınmış, diğer grup da evladın üzerinde en ...
  • Tathir ayeti Kur’an’ın hangi suresindedir?
    16126 Tefsir 2010/07/28
     Tathir ayeti olarak bilinen ayet Ahzap suresinin 33. ayetidir. Yüce Allah, bu ayette Ehl-i Beyt olarak bilinen belli kişileri tekvini iradesi ile pak kılacağını beyan etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebi (iniş sebebi) hakkında Ehl-i sünnet ve Şia kaynaklarında yetmişe aşkın hadis nakledilmiştir. Bu ...
  • Anneleri seyyid olanlar neden seyyid sayılmazlar? Halbu ki Hz. Fatıma’nın (s.a) bütün evlatları seyyid’dirler.
    25311 Eski Kelam İlmi 2012/07/10
    İslamda Seyyid, Hz. Zehra’nın (s.a) evlatlarından olmasa da soyu baba tarafından Peygamber Efendimizin (s.a.a) ceddi Haşim’e ulaşan kimseye denir. Başka bir ifadeyle Haşim’in soyundan gelen herkese seyyid denir ve mutlaka Hz. Zehra’nın (s.a) soyundan gelmesi gerekmemektedir. Dolayısıyla Hz. Zehra’nın (s.a) evlatları Onun (s.a) soyundan geldikleri için değil, ...
  • ve saç koruyucu madde kullanmanın abdest için bir sakıncası var mıdır?
    6680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Abdestte yüz ve eller yıkanmalı ve de saçın ön kısmı ve ayakların üstü mesh edilmelidir.[1] Bu nedenle, eğer insan abdest esnasında saçlarını kenara toplar ve baş derisini mesh ederse abdesti doğrudur ve parlatıcı ve koruyucu madde kullanmanın abdest ...
  • Peygamberin (s.a.a) adı duyulduğunda veyahut namazdayken veya namaz dışındayken salâvat ayetini duymayla salâvat getirmek farz mıdır yoksa müstehap mıdır?
    9491 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Tüm taklit mercileri kendi ilmihallerinde Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) mübarek adı duyulduğunda salavat getirmenin müstehap olduğuna hükmetmişlerdir. Bu hüküm namaz halini de kapsamaktadır. İmam Humeyni (r.a) şöyle buyurmaktadır: “İnsan ne zaman Hz. Peygamberin (s.a.a) Muhammed ve Ahmed gibi mübarek isimlerini veya Mustafa ve Ebu’l-Kasım gibi lakap ve ...
  • Eğer İslam’ın herhangi bir konusu bizim akli delillerimizle çelişirse ve çaba sarf etmemize rağmen bu çelişki hallolmazsa ne yapmamız gerekir?
    9740 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Akıl insanların deruni hücceti olup onları kendi kemallerine doğru yönlendirir. Şeriat ise insanları günahların batağından kurtarıp saadete ulaştıran dış hüccettir . Bu esasa göre bu iki kılavuzun çelişmesi mümkün değildir. Hüccet delil ve kılavuz manasındadır. Kılavuz yolu ve hedefi bilene denir. Elbette şu noktada bilinmeli ki bu iki kılavuz bir ...

En Çok Okunanlar