Gelişmiş Arama
Ziyaret
72219
Güncellenme Tarihi: 2009/10/18
Soru Özeti
Müslüman (Muslim) sözcüğünün anlamı nedir?
Soru
Kuran-ı Kerim’deki ayetler ışığında Müslüman kelimesinin anlamını açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Kuran-ı Kerim’de Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olan kişi anlamına gelir. Müslüman olmak kâmil halisane bir tevhit inancına sarılmayı ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmayı gerektirir. İşte bu yüzden Kuran-ı Kerim, Hz. İbrahim’i (a.s), Müslüman olarak tanıtmaktadır.

Allah Teala’nın katında kabul gören dinin İslam olması hasebiyle her kim Allah’a inanıp, onun bütün buyruklarını kabul eder ve O’nun emir ve yasaklarına itaat ederse Müslüman sayılır.

Yani Kuran-ı Kerim’e göre bütün ilahi dinlerin takipçileri kendi zamanlarında Müslümandır. Hıristiyanlar ve Yahudiler, dinlerini yeni bir din gelip onu geçersiz kılana kadar müslümandılar. Çünkü Allah Teala’ya teslim olmuş sayılırlar. Onların Yahudi ve Hıristiyan olarak adlandırılmaları peygamberleri hasebiyleydi. Açıkladığımız gibi bütün ilahi dinlere İslam kelimesi şamil olur onlar yalnızca şeriatta farklılık taşırlar.

Elbette günümüzde Müslüman kelimesi son dinin takipçilerine denir. Çünkü onlar İslam dinini kabul ederek bütün peygamberler ve ilahi şartlar karşısında teslimiyetini ilan etmişlerdir. İşte bu mana gereğince diğer dinlerin takipçilerine Müslüman denilmemektedir. Çünkü onlar son dini kabul etmeyerek Allah Tealaya olan teslimiyetlerinden çıkıp Müslüman vasfını kaybetmişlerdir.

Hiç kuşkusuz gerçek Müslüman dili ve ameliyle Allah Teala’nın emir ve yasakları karşısında teslim olmuş kimsedir. Yani diliyle Allah Teala’nın vahdaniyetini, peygamberlerin nübüvvetini ve son peygamberin peygamberliğini ikrar etmeli ve ameli olarak da İslam dinin emir ve yasaklarını, toplumsal kurallarını ve diğerlerinin haklarını göz önünde bulundurmalıdır. Gerçek anlamda İslam’a mensup olmak için, namaz, oruç gibi ferdi amelleri gerektiği gibi yerine getirmek gerekir. Kur’an gerçek Müslüman’ı mümin olarak nitelemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Kuran-ı Kerim kültüründe Müslüman kelimesinin manasının aydınlanması için ilk önce İslam kelimesinin araştırılması zorunludur. İslam ifa’l babının mastarıdır. S-L-M kökünden türemiştir. Kök olarak, seleme, sıhhat, esenlik, her türlü ayıp, eksiklik ve fesattan uzak olmak manasını taşır. İfa’l babı itibariyle de şu manaları içerir: Kayıtsız itaat, emir ve yasaklara bağlı olmak hiçbir itirazda bulunmamak.[1]

Kur’an-ı Kerim’de bu geniş manada İslam kelimesini kullanmıştır: “Yerde ve gökteki herkes veya yerde ve gökte bulunan bütün mahlûkat isteyerek veya istemeyerek Allah Teala’nın emri karşısında teslimdirler.”[2]

Ama insanın taşıyacağı İslam, insanın Allah Teala için ram olması ve bütün kader ve yazgılar karşısında boyun eğmesidir. Bu emirler tekvini ve teşrii olarak iki kısma ayrılır[3]. Öyleyse İslam özel bir vasıftır; iman kelimesinin yanında kendine has bir mana taşıyan bir unsurdur.

Ama İslam’ın, Müslümanlar arasında meşhur kullanımı son Peygamber’in şeriatı ve getirdiği öğretiler anlamındadır.[4]

İslam kelimesinin lügat ve terimsel manası arasındaki bağ İslam dininin Allah Teala karşısında baştan sona bir itaat teslimiyet, emir ve yasaklara bağlı olmak hiçbir itirazda bulunmamak özelliklerini taşımasıdır.[5]

Kur’an-ı Kerim kültüründe Müslüman kelimesi yalnızca İslam peygamberinin takipçilerine denmez, Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olmak, kâmil bir tevhit inancına bağlılık ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmak anlamını ifade eder. İşte bu yüzden Kur’an-ı Kerim Hz. İbrahim’i Müslüman olarak tanıtmaktadır.[6]

Allah Teala İslam peygamberine hitaben şöyle buyuruyor: “Deki bana; boyun eğenlerin ilki olmam emredildi”[7] yani mutlak teslimiyette birinci mevkide yer almak.

Elbette Al-i İmran suresinin 85. ayeti ve Maide suresinin 3. ayetinden Müslüman kelimesinin bu dönemde İslam dininin takipçilerine ait bir vasıf olması anlaşılır; bunun nedeni ise açıktır çünkü onlar İslam dinini kabul ederek bütün peygamberler ve ilahi şeriatlar karşısında teslimiyetlerini ilan etmişlerdir. Ama diğer dinlerin takipçilerine Müslüman denilmemektedir. Çünkü onlar son dini kabul etmeyerek Allah Teala’ya olan teslimiyetlerinden çıkıp Müslüman sıfatını kaybetmişlerdir. Öyleyse Müslüman Allah Teala’nın vahdaniyetine ve İslam peygamberinin nübüvvetini ikrar eden şahsa denir; bu şahıs hatta İslam dininin emir ve yasaklarını yerine getirmekte ihmalkârlık etse dahi bu namı taşır.

Bu sonucu Hucurat Sure’sinde yer alan ayetlerden anlamak mümkündür. Bir grup Arap peygamberin yanına geldi ve onu minnet ederek dediler ki: “Biz iman getirdik ve mümin olduk” dediler. Allah Teala peygamberine, “onlara de ki: Siz iman etmediniz ancak İslam getirdik Müslüman olduk” deyin.” Bu Müslümanlık zahiri bir Müslümanlıktı gerçek Müslümanlık değildi. Çünkü gerçek Müslüman hem dilde hem inanç da hem de amelde İslam dininin emir ve yasaklarına teslim olan kişidir. Yani dilde Allah Teala’nın vahdaniyetini ve peygamberin nübüvvetini ikrar ettiği gibi ilahi emir ve yasakları da yerine getirir.

Gerçek Müslüman İslam dinin emir ve yasaklarına uyan, diğerlerinin haklarını gözeten, namaz, oruç gibi ferdi amelleri ve Allah’ın belirlediği toplumsal görevlerini gerektiği gibi yerine getiren kişidir.



[1] Ennuktu vel uyun, tefsiri maverdi, c.1, s.379-380.

[2] Tefsiri numune, c.2, s643.

[3] Tabatabayi, Muhammed huseyn, elmizan, c.1, s454.

[4] Elvucudu vennezaire, c.1, s 248.

[5] Mebadiil İslam, s.7.

[6] Alı İmran, 67.

[7] Enam, 14.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    7708 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Ciğer, yürek ve böbrek gibi hayvan sakatatını yemek cismi ve ruhi olarak insan bedenine ne gibi etkilerde bulunabilir?
    63724 ترک لذت 2012/08/11
    1. İnsan cisim adındaki bir kalıp ve ruh adındaki bir özden teşkil olmuştur. İnsan varlığı cismin yaratılmasıyla meydana gelir ve ruhun gelişimiyle devam eder. Öte taraftan insanların bedihi ve fıtri isteklerinden biri saadete ermektir. Vaat edilmiş saadete ermek için cisim ve ruhu tanımak ve doğru yaşama tarzını ...
  • Bir Hindu, Kur’an’ı araştırmak ve okumak isterse ona Kur’an hediye etmenin şer’î hükmü nedir?
    5980 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Büyük taklit mercilerinin görüşlerine geçmeden önce bazı noktaları dikkatlerinize sunuyoruz:1- Hindular kafirler sınıfındandır.2- Kafirin Kur’an’a saygısızlık veya necis edeceği bilinse (ihtimal demiyoruz) taklit mercilerinden hiç biri bunu caiz bilmemekteler.3- Kafir, okumak maksadıyla ...
  • Gadir hadisini ispat eden belgeler nelerdir?
    6492 Eski Kelam İlmi 2011/01/17
    Gadir olayı ve o günde İmam Ali’nin (a.s) Allah Resulü’nün (s.a.a) halifesi olarak tanıtılması, o kadar azametli bir olaydı ki, bu tarihi olayı Resulullah’ın 110 tane sahabesi nakletmiştir. Ancak bu demek değildir ki, o olaya şahid olan Resulullah’ın (s.a.a) binlerce sahabesinden yalnızca bu kadarı onu nakletmiştir. Bu sayı ...
  • Neden Hz Fatıma’ya masume lakabını vermişlerdir? Kendisi masum muydu?
    8563 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Hz Masume’nin adı Fatıma’dır. Rivayet ve tarih kitaplarında da ondan Musa bin Cafer’in kızı Fatıma olarak söz edilmiştir. Hz Masume peygamberler ve imamlar hakkında kullanılan kelam literatüründeki manasıyla masum değildir, ama kendisi yüksek bir ruh temizliği ve manevi kemale sahip idi. Masumiyetin nispi bir husus olduğu hatırlatılmalıdır. ...
  • Gıybeti edilen bireyden rıza almadan tövbe edilebilir mi?
    7714 Pratik Ahlak 2014/05/20
    Gıybet kul hakkı olması nedeniyle iki merhalede başta gıybet edilenden rıza alınmalı ve sonrada Allah nezdinde bu günahtan dolayı tövbe edilmelidir. Ama gıybeti edilen bireyden herhangi bir nedenden ötürü rıza almak mümkün değilse veya ona bunu söylemek daha büyük bir probleme yol açacaksa böyle bir durumda masumların ...
  • Nehc’ül Belağa’nın altıncı mektubuna göre üç halifenin hilafeti resmilik kazanaz mı?
    11094 Eski Kelam İlmi 2008/08/18
    Continue... ...
  • Şiiler Allah ile imamlar arasında fark olduğuna inanırlar mı?
    7209 Eski Kelam İlmi 2012/08/11
    Diğer ekoller gibi Şia ekolü de tarih boyunca sürekli ifrat ve tefrit eksenli akımların ilgisine muhatap olmuştur. Bu akımlar Gulat, Mukassire ve Nasibiler gibi değişik isimler ile Şiiler ve imamlar için zorluklar yaratmıştır. Şii imamları bu sapık akımların tehlikelerinden Şiileri korumak için sürekli çabalamışlardır. Onlar kendi konumlarını açıklayarak, ...
  • Tırnağın ölü kısmında oje bulunurken abdest almak doğru mudur?
    12275 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Abdestte ellerin dirseklerden parmakların ucuna kadar tam bir şekilde yıkanması gerekir.[1] Bu nedenle tırnaklar ve onun uzamış (iki ila üç milimetre) miktarı parmaktan sayılır ve onların kâmil bir şekilde yıkanması ve üzerlerinde bir engel (oje, renk vb.) bulunuyorsa bertaraf ...
  • Çiğ necasetin geçmesine neden olur mu?
    5667 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/13
    Bütün taklit merciileri şöyle buyurmaktalar: Pak olan bir şey necis olan bir şeye değerse, her ikisi veya onlardan biri ötekine geçecek derecede ıslak olursa pak olan şey necis olur.[1] Islaklık diğerine geçecek derecede az olsa necis olmaz.

En Çok Okunanlar