Gelişmiş Arama
Ziyaret
3312
Güncellenme Tarihi: 2019/06/15
Soru Özeti
Selamun Aleykum. Kuran”da adı geçen İsrail oğullarından Samiri adlı kişi kimdir ve onun hakkında geçen ayetlerden hangi dersi çıkarmamız gerekir? Selam ve dua ile.
Soru
Selamun Aleykum. Kuran”da adı geçen İsrail oğullarından Samiri adlı kişi kimdir ve onun hakkında geçen ayetlerden hangi dersi çıkarmamız gerekir? Selam ve dua ile.
Kısa Cevap
Samiri’nin kıssası üç bölümde incelenebilir:
1. Samiri’nin şahsiyeti.
2. Cebrail’in atının toynağı altındaki toprağı alması.
3. Şia müfessirlerinin bu husustaki görüşü.
1. Bölüm: Samiri Kimdir?
Samiri’nin şahsiyeti hakkında değişik nakiller bulunmaktadır. Onun İsrail oğullarının büyük şahsiyetlerinden olduğunu, Tanrıya düşmanlık eden Samire adındaki kabileye mensup olduğu ve nifak yolunu tuttuğu bu bilgilerdendir. Said b. Cübeyr şöyle demektedir: O, Kirman ehliydi ve bir grup onun Bacermi[1] ahalisinden olduğunu, bakırcılık işiyle uğraştığını ve adının ise Miha olduğunu belirtmiştir. İbn. Abbas onun münafıklardan olan Zafer’in oğlu Musa olduğunu, görünüşte kendini Musa’nın (a.s) taraftarlarından gösterdiğini ve gerçekte ise buzağıya taptığını belirtmiştir.[2]
2. Bölüm: Rivayetlerin Bakışında Samiri’nin Kıssası: 
Şia’nın rivayet kaynaklarından olan Kumi tefsirinde[3]Samiri hakkında kısa bir bilgi yer almaktadır. Allame Tabatabai, Samiri’nin kıssasını Kumi tefsirinden şöyle nakletmektedir: Hz. Musa (a.s) Tevrat ve levhaları almak için Tur dağına gidince ve belirtilmiş zaman içinde dönmeyince İsrail oğulları iblisin hilesiyle tuğyan etmiş ve Hz. Musa’nın halifesi olan Hz. Harun’u (a.s) öldürmek istemiştir. Bu esnada iblis bir erkek kılığında onların arasında girmiş ve Musa kaçtı, artık gelmeyecek ve tanrısız kalmamanız için size ibadet edebileceğiniz bir mabut yapabilmem gayesiyle ziynetlerinizi toplayın demiştir. Cebrail’in atının altındaki topraktan almış olan ve bunu kendi iftiharı sayan Samiri altından bir buzağı yapmış ve bu toprağı onun içine dökmüş, buzağı bağırmaya başlamış ve İsrail oğulları da onun karşısında secdeye kapanmıştır. Secdeye giden kişilerin sayısı yetmiş bin idi ve Musa (a.s) bu hadiseden haberdar olunca onu öldürmeye karar vermiş ama yüce Allah Musa’ya (a.s) onu öldürmemesini çünkü onun cömert bir şahıs olduğunu belirten bir vahiy göndermiştir. Bunun üzerine Musa (a.s) ona şöyle demiştir: Her zaman ibadet ettiğin mabuduna bir bak, onu nasıl eritip küllerini denize attığımızı gör. Sizin mabudunuz kendi dışında başka bir mabut olmayan Tanrı’dır ve onun ilmi her şeyi kuşatmıştır. Allame Tabatabai rivayeti naklettikten sonra şöyle buyurmaktadır: İki nedenle bu rivayet güvenilir değildir: Birincisi, aktaran şahıs birçok konularda imamların sözlerini mana ile nakletmekte ve bu arada kendi sözünü de aktarmaktadır. Biz bu iddia hakkında onun aktarmış olduğu hikâye içinde deliller taşımaktayız. İkincisi, bu konuların rivayet olduğunu varsaysak bile bu mürsel ve senetsiz bir rivayettir ve kendisinden nakledilen imamın adı belirtilmemiştir. Bu nedenle güvenilir değildir.[4]
3. Bölüm: Şia Müfessirlerinin Samiri’nin Cebrail’in Ayağı Altındaki Toprağı Alma Hususundaki Görüşü:
Müfessirler arasında bu hususta iki görüş vardır:
A. Cebrail’in atının toynağı veya bizzat ayağının altındaki toprağın alınması:
Mevcut rivayette önceki bölümde Samiri’nin atın ayağı altındaki toprağı aldığı belirtildi. Bu konuyu onaylamayan başka bir rivayet de mevcuttur. Bu rivayet Cevamii’l-Cami[5], el-Behru’l-Muhit[6], Garaibu’l-Kur’an[7], Zübdetu’t-Tefasir[8] ve Mecmeu’l-Bahreyn[9] gibi kitaplarda Müminlerin Öndrine (a.s) isnat edilmiştir. Hz. Musa (a.s), Tur dağına çıkmak isteyince, Cebrail (a.s)  Hz. Musa’yı (a.s) götürmek için “Hizom” adındaki atına binmiş halde geldi. Samiri bu sahneyi gördü ve bu atın bir üstünlüğü olduğuna inanarak atın ayakları altındaki topraktan bir miktar aldı. Lakin bir grup müfessir Samiri’nin atın değil aksine Cebrail’in (a.s) ayakları altındaki toprağı aldığına inanmakta ve bunun delili olarak da ayetin zahirini göstermektedirler. Tebyinu’l-Kur’an kitabında “Sâmirî, şöyle dedi: “Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi.”[10] Ayetinin tefsiri hakkında şöyle yer almaktadır: Denize ulaşınca İsrail oğullarının görmediği bir şeyi gözlemledim: Cebrail’in (a.s)  ayakları altındaki toprak hareket ediyordu ve onun ayak izlerinden yeryüzüne ruh verilmekteydi. Ben de bu topraktan bir miktar aldım.[11]
B. “Basertü” fiilindeki basardan kasıt zahir gözüyle görmek değildir:
Ragıb’ın Müfredatında şöyle yer almaktadır: “Basertu bih” cümlesi genellikle anlamak manasında olan ve çoğul kipi “Basair” olan “basiret” anlamında kullanılır, çoğul kipi “ebsar” olan göz anlamındaki “basar” anlamıyla kullanılmaz.[12] Nur tefsirinde bu görüşü onaylamak için Tabersi’nin İhticac’ından bir rivayet nakledilmektedir: Hz. Ali (a.s)  Basra’yı fethettiğinde halk onun sözlerini dinlemek için kendisinin etrafını sardı. Hz. Ali’nin (a.s)  gözü halk arasında not alan Hasan Basri’ye ilişti. İmam Ali (a.s) yüksek sesle ona seslendi ve ne yapıyorsun diye buyurdu. Hasan Basri diğer insanlara aktarmak için sizin sözlerinizi yazıyorum diye söyledi. İmam Ali (a.s)  şöyle buyurdu: Biliniz ki her kavmin ve topluluğun bir Samiri’si vardır ve sen ey Hasan bu ümmetin Samiri’sisin. Sen benden Allah Resulü’nün (s.a.a) sözlerini almakta, nefis arzularınca ve kendi görüşünce yorumlamakta, yeni bir mektep üretmekte ve halkı ona çağırmaktasın.[13]  Bu nedenle Samiri’nin “Peygamberin eserinden bir parça aldım” sözünden maksadı, ben Musa’nın eserlerinden bir miktar aldım, ona inandım ve ardından onu bırakıp buzağı yaptım anlamındadır. “Onların görmediğiyle gördüm” cümlesi de dolayısıyla şu anlamdadır: Ben bu iş için diğerlerinin gafil olduğu bir plan yaptım anlamındadır. Bu mana yukarıdaki hadis ile daha iyi uyuşmaktadır.[14]
 
[1]BacermiNasibeyn şehri yakınlarında bir yerin adıdır; Abdullah b. Abdul-Aziz, Mucem, s. 220, Alemu’l-Kutub, Beyrut, 1403 h.k.
[2]Biharu’l-envar, c. 13, s. 244, Müessesetü el-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.
[3]Kumi, Ali b. İbrahim, Tefsir-i Kumi, c. 2, s. 61-62, Daru’l-Kutup, Kum, 1404 h.k.
[4]Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin, el-Mizan, c. 14, s. 201, Defteri İntişaratı İslami, Kum, 1417 h.k.
[5]Tabersi, Fazıl b. Hasan, Tefsir-i Cevamii’l-Cami, c. 2, s. 433, İntişaratıDanişgah Tahran, 1377 h.ş.
[6]Endülisi, Ebu Hayyan, el-Behru’l-Muhit fi’t-Tefsir, c. 7, s. 376, Daru’l-Fikr, Beyrut, 1420 h.k.
[7]Nişaburi, Nizamu’d-Din Hasan b. Muhammed, Tefsir-i Garaibi’l-Kur’an, c. 4, s. 568, Daru’l-Kutubu’l-İlmiye, Beyrut, 1416 h.k.
[8]Kaşani, Molla Fetfullah, Zübdetu’t-Tefasir, c. 4, s. 270, Bonyadı Maarifi İslami, Kum, 1423 h.k.
[9]Tureyhi, Fahruddin, Mecmeu’l-Bahreyn, c. 3, s. 197, Kitap furuşiyiMurtezevi, Tahran, 1375 h.ş.
[10]Taha suresi, 96. ayet.
[11]Hüseyni Şirazi, Seyit Muhammed, Tebyinu’l-Kur’an, s. 330, Daru’l-Ulum, Beyrut, 1423 h.k.
[12]Ragıbıİsfahani, Hüseyin Muhammed, el-Müfredat fi Garibi’l-Kur’an, s. 127, Daru’l-İlm, 1412 h.k.
[13]Tabersi, Ebu Mansur, Ahmet b. Ali, el-İhticac, c. 1, s. 171, Neşri Murtaza, Meşhed, 1403 h.k.
[14]Kıraati, Muhsin, Tefsir-i Nur, c. 7, s. 384, Merkezi Ferhengiyidershayi ez Kur’an, Tahran, 1383 h.ş.
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Hasta yolcunun hükmü nedir?
    5859 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Yolcu (hasta ya da sağlıklı) vacip olan hükümleri yerine getirmede kendine özgü hükümlere sahiptir. Örneğin: Namazını, yolcu namazı olarak kılmalı (yani dört rekâtlık namazları iki rekât kılmalı) ve Orucunu da yemelidir. Aynı şekilde Hasta da ( ister yolculukta olsun ister olmasın) hastalığının türüne, şiddetine göre kendine özgü hükümlere ...
  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    7898 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • Allah, taklit üzere Müslüman olmayı kabul eder mi?
    7473 Eski Kelam İlmi 2009/08/25
    Ahirette inancımız hakkında sorulan soruya “Atalarımızı taklit edip onları körü körüne takip ettik” demekten başka bir cevabımız yoksa bu cevap geçerli olmaz. Çünkü böyle bir durum insanın fıtrat ve yaratışına da aykırıdır. İnanç, ilim ve yakin üzerine olmalıdır. Elbette bu ilim ve yakini insan bir bilenin ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    9793 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Hazreti Şuayip’in biyografisi; doğumu ve ölümü ne zamandı?
    6529 Eski Kelam İlmi 2019/11/24
    İsmi Kuran’ı Kerim’de on defa geçmiş olan bir peygamberdir Şuayip (a.s).[1] Arap toplumuna gönderilmiş ve Arapça konuşan bir peygamberdi.[2] Hz. Hud ve Hz. Salih (a.s)’dan sonra dünyaya gelmiştir. Hz. Musa (a.s)’in annesiyle aynı asrın insanıydı. Doğum tarihi ile ilgili tarihsel bir veri bulunamamıştır.
  • Cinleri, ruhları ve şeytanları çağırıp teshir etmenin (emri altına almanın) hükmü nedir?
    13959 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Ruhlar, cinler ve şeytanlardan ilmi ve ameli istifade etmeye ve irtibata geçmeye lugatte ve fıkhi ıstılahta sihir denmektedir.[i] Kur'an, hadis ve fıkhi delillere göre sihirbazlık dünya ve ahiret yaşantıları açısında insanın faydasına değildir.
  • Müslüman bir kadının, ahlak dışı yapıya sahip bir erkekle evlenmesi sırasında, bu konudan haberi olan şahıslar, evlenecek olan kadını konudan haberdar edebilirler mi?
    5393 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5332 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Nahiye-i mukaddese ziyareti Şia'da muteber kabul edilir mi? Bunu teyit eden delil ve akide nedir?
    9977 Pratik Ahlak 2011/09/27
    Nahiye-i Mukaddese ziyareti mutlak ziyaretnameler türündendir. Yani onu her zaman (Aşura günü ve diğer günlerde) ve her yerde okuyarak Hz. Hüseyin (a.s)'ı ziyaret etmek mümkündür. Bu ziyaret peygamberlere, din önderlerine ve pak İmamlara selam ile başlar, sonra Hz. Hüseyin ve onun vefalı yaranlarına selamlamakla devam eder, daha sonra Hz. ...
  • Bir grup hata yapabilen insanın el yazımı olan tarih neden kabul edilmelidir?
    5856 تاريخ کلام 2011/09/13
    İnsan tarafından düzenlenip tedvin edildiğinden ve insan da hataya mürtekip olabileceğinden tarih kabul edilmemelidir diye ifade edilen istidlali kabul etmiyoruz; zira bu istidlal doğru olursa, tüm beşerî bilimler itibarını kaybedecek ve günümüz dünyasında da hiçbir habere güven duyulamayacaktır. Çünkü onların hepsi insanın mahsulüdür. Biz insanların doğruyu yanlıştan ve iyiyi ...

En Çok Okunanlar