Gelişmiş Arama
Ziyaret
10267
Güncellenme Tarihi: 2010/08/22
Soru Özeti
Hüccetiye Encümeni’nin inancı nedir? Bugün bu grup aktif midir?
Soru
Hüccetiye Encümeni’nin inancı nedir? Bugün bu grup aktif midir?
Kısa Cevap

Hüccetiye Encümeni, 19 Ağustos 1953 yılı darbesine eş zamanlı olarak Şeyh Mahmut Zakirzade Tevalayî Halebî tarafından Bahaîlik fırkasıyla mücadele etmek gayesiyle tesis edildi. Bu encümen hiyerarşik girift bir teşkilatsal yapı ve eğitim, araştırma, yazma, irşat, yurt dışıyla ilişkiler ve konferans komitelerine sahipti.

Encümenin İnançları:

1- Hz. Mehdinin zuhur alametleri ve nişaneleri hakkında yüzeysel inanç ve yanlış tahlil.

2- Dinin siyasetten ayrı olduğuna inanmak.

3- İmam Humeyni’nin (r.a) kıyam ve hareketine ve İran halkının İslam devrimine karşı olmak, (İmam Mehdinin (a.c) zuhurundan önce) her dinî devletin yenilgiye uğrayacağına ve devlet teşkil etmenin mehdilik ve dünya devletine engel teşkil ettiğine inanmak.

Bu düşünceler neticede encümenin yenilgiye uğramasına neden oldu. Çünkü encümen devrimin yakınlarına kadar İran halkının gösterilerini ve İmam Humeyni’nin (r.a) düşüncelerini kınamaktaydı. Devrimin başarıya ulaşmasıyla birlikte zayıfladı ve teşkilatı takriben beş altı ay şaşkınlık ve hayret içinde kaldı. Bundan sonra aniden pozisyon değiştirdi ve tedricî bir şekilde toplantıları bitti. Bir grup üyenin baskısı sonucu encümen tüzüğünü değiştirdi ve İmam Humeyni’nin (r.a) 27 Temmuz 1983 yılındaki konuşmasının ardından da resmi olarak kapandığına dair bildiri yayınladı. Elbette gayri resmi olarak faaliyeti olması mümkündür.

Ayrıntılı Cevap

Hüccetiye Encümeni, Şeyh Mahmut Halebî’nin (bu grubun kurucusu) adıyla anılır olduğu için, onun yaşamına kısaca işaret ediyoruz: Şeyh Mahmut Halebî, milli petrol hareketi cereyanında halkı seferber etme ve Ayetullah Kaşani’yi destekleme yönünde çok ateşli konuşmalar yapan siyasî din adamlarındandı. Ama petrolün millileştirilmesi hareketinin liderleri arasında anlaşmazlık çıkması neticesinde aniden pasifleşti ve siyaseti bıraktı. Siyasî faaliyetlerden ümidini kesen birçok devrimci dindar şahsiyet gibi o da siyaset alanını siyasetçilere bırakmak gerektiği neticesine ulaştı. O, ilk başta Bahaîler hakkında inceleme ve araştırma yapmadan sorumlu olarak[1] Müslim b. Akil Heyetinin[2] hocası oldu. Kendisi, 19 Ağustos 1953 yılı darbesine eş zamanlı olarak Bahaîlik fırkasıyla mücadele etme gayesiyle Hüccetiye Encümeni’ni tesis etti.[3] Bu encümen hiyerarşik girift bir teşkilatsal yapı ve eğitim, araştırma, yazma, irşat, yurt dışıyla ilişkiler ve konferans komitelerine sahipti. Bunların tümü, Şeyh Mahmut Halebî başkanlığındaki yönetim kurulunun denetimi altında çalışmaktaydı.[4],[5]

Hüccetiye Encümeni’nin İnançları:

1- “Zulüm ve kötülükle dolacağı gibi Allah dünyayı adalet ve iyilikle dolduracaktır[6],[7]” hadisi gibi Hz. Mehdinin zuhur alametleri ve nişaneleri hakkında yanlış tahlilde bulunmak. Bundan dolayı encümen birçok yayın organında, Hz. Kaim’in (a.s) zuhurunun nişanelerinden biri olarak günah ve kötülüklerin yaygınlaşması neticesinde insanın yeryüzünde Allah’ın en kötü yaratığı olacağını ve Allah’ın da insanları şeytanın kötülüğü, zaman kıtlığı ve hükümdarların zulmünden ibaret üç belaya müptela kılacağını açıkça vurguladı.[8]

2- Onlar din ve siyaset ilişkisi hakkında dinin siyasetten ayrı olduğuna inanmaktaydılar. Encümenin en temel siyasî düşünce ekseni, zamanın imamının (a.s) gıybeti döneminde dinin siyaset alanına girmesinin yanlış olmasıydı. Bu düşünce onların tüzüğünde yer almaktaydı, oturumlarında onun propagandası yapılmaktaydı ve aynı şekilde bu encümene üye olmanın şartıydı. Buna karşı gelmek encümenden ihraç edilmeye neden olmaktaydı.[9]

3- Onlar asrın imamının zuhur etmesinden önce dinî devlet kurma hakkında şuna inanmaktaydılar: Zamanın imamı (a.c) dinî devletin kurulmasına rızayet vermemektedir, her dinî devlet yenilmeye mahkûmdur ve devlet kurmak mehdilik ve dünya devletinin önündeki bir engeldir.[10],[11]

4- Encümenin her zalim yöneticiyle mücadele etme hakkındaki görüşü şuydu: Gıybet zamanında (Mehdiyi) bekleyen insanın savaşım ve mücadelesi çok az görünürdür. Zira bekleyen insan; güç, silah, imkân ve teçhizatlarını o büyük savaş için bulundurmalıdır. O halde gizleme ve saklamaya ihtiyaç duyacaktır ve bunun da ötesinde sabır ve tahammüle ihtiyacı olacaktır.[12] Bu nedenle İmam Humeyni’nin (r.a) hareketine şiddetle karşıydılar.[13]

Encümenin İcraatları:

1- Sapık Bahailik fırkası ile mücadele etmek.

2- Koka Kola ve Kanada alternatifiyle Pepsi Kola ile mücadele etmek.

3- Komedi filmleri yayınlama alternatifiyle sinemadaki filmler ile mücadele etmek.

4- Cesarette müminlerin önderinin (a.s) faziletlerini bu doğrultudaki resimleri dağıtmayla yayarak Ehli Sünnete muhalefet etmek.

5- Filozof ve ariflere karşı olmak, ardınca felsefe ve irfana karşı olmak ve onları bidat saymak.[14]

6- İmam Humeyni’nin (r.a) kıyam ve hareketine ve İran halkının İslam devrimine karşı olmak. Bu düşünce ve davranışlar neticede encümenin yenilgiye uğramasına neden oldu. Çünkü encümen devrimin yakınlarına kadar İran halkının gösterilerini ve İmam Humeyni’nin (r.a) düşüncelerini kınamaktaydı. Devrimin başarıya ulaşmasıyla birlikte yenildi ve teşkilatı takriben beş altı ay şaşkınlık ve hayret içinde kaldı. Bundan sonra aniden pozisyon değiştirdi ve tedricî bir şekilde toplantıları bitti. Bir grup üyenin baskısı sonucu encümen tüzüğünü değiştirdi[15] ve İmam Humeyni’nin (r.a) 27 Temmuz 1983 yılındaki konuşmasının ardından da resmi olarak kapandığına dair bildiri yayınladı. Elbette gayri resmi olarak faaliyeti olması mümkündür.


[1] Ceryan Şinasi Encümen-i Hüccetiye, Seyid Ziyauddin Ulyaneseb, Selam Alevî Niku, s. 13-17.

[2] İslamî Koalisyon grubunun çatısı altındaki heyetlerden biri.

[3] Ceryan Şinasi Encümen-i Hüccetiye, Seyid Ziyauddin Ulyaneseb, Selam Alevî Niku, s. 17.

[4] a.g.e., s. 97.

[5] Komitelerin faaliyeti hakkında daha fazla bilgi için bkn: a.g.e., s. 97 ve 98.

[6] Bu rivayet değişik tabirlerle hadis kaynaklarımızda yer almaktadır: Usul-i Kâfi, c. 1, s. 341; Biharu’l-Envar, c. 3, s. 268, c. 36, s. 359, c. 51, s. 360, c. 62, s. 151.

[7] Rivayetin doğru tahlili için bkn: a.g.e., s. 67 ve 68.

[8] a.g.e., s. 54.

[9] a.g.e., s. 75-78.

[10] a.g.e., s. 77.

[11] Bu görüşün reddi için İmam Humeyni (r.a) ve şehit Bahoner’in düşüncelerine aşvurun. a.g.e., s. 78-80.

[12] a.g.e., s. 57. Onlar bu görüşü ispatlamak için takiyye, ilmi mücadele, inanç ve taklit hadislerinden istifade ediyorlardı. Bu görüşün reddine yönelik delilleri öğrenmek için bkn: a.g.e., s. 78-89.

[13] Encümenin İmam Humeyni’ye (r.a) yönelik muhalefetlerini öğrenmek için bkn: a.g.e., s. 143-172.

[14] a.g.e., s. 22, 24 ve 94.

[15] a.g.e., s. 27, 28, 31, 37, 55, 113, 145 ve 147.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar