Gelişmiş Arama
Ziyaret
7270
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
İmamlar nezdinde Zürare’nin yeri ve şahsiyeti neydi?
Soru
İmamların nezdinde Zürare’nin azameti ne kadardı? Onun tüm rivayetleri kabul edilebilir mi?
Kısa Cevap

Zürare imamların (a.s) sahabelerinden olup onların nezdinde büyük bir yer ve makama sahipti. Kendisi icma ashabından sayılmaktadır ve imamların sahabeleri nezdinde kendisinin güvenilirliği ve doğru sözlülüğü hakkında icma ve görüş birliği vardır. Her ne kadar kendisini yeren bir takım rivayetler nakledilmişse de rivayetlerin bir arada değerlendirilmesiyle son tahlilde onun gerçek anlamda imamların en büyük sahabelerinden bir olduğu neticesine ulaşılabilir.

Ayrıntılı Cevap

Zürare b. A’yan Şibani İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) en büyük sahabelerinden biridir ve bu iki imamdan rivayet nakletmiştir.[1] Zürare’nin ailesinin soyu “Rum” diyarlarına uzanmaktadır. Babası Rum ahalisinden olup Beni Şiban’da köle olarak yaşamaktaydı ve Kur’an’ı öğrendiği için onlar tarafından özgürleştirilmiştir.[2] Şeyh Tusi’nin belirttiği üzere A’yan ailesi Şia’nın meşhur ailelerinden sayılıp birçok rivayet, kitap ve usul geride bırakmıştır.[3] Necaşi, Zürare’nin özellikleri hakkında şöyle yazmaktadır: “Kendi zamanında imamların sahabelerinin önde geleni ve büyüğü idi. O büyük bir kari, fakih, mütekellim, şair ve edip idi ve tüm iyi sıfatlar kendisinde toplanmıştı. Zürare’nin söylediği ve naklettiği her şey doğru ve sahihtir.”[4]  Kendisi icma ashabından sayılmaktadır ve imamların sahabeleri nezdinde kendisinin güvenilirliği ve doğru sözlülüğü hakkında icma ve görüş birliği vardır.[5] “Keşi” kitabında İbn. Kuluye’den ve onun da İmam Kazım’dan (a.s) naklettiği bir hadise yer vermektedir: “Kıyamet gününde Muhammed b. Abdullah’ın (s.a.a) ahdine vefa gösteren ve onu çiğnemeyen sahabeleri nerededir diye bir ilanda bulunulacaktır. Selman, Mikdad ve Ebuzer ayağa kalkacaktır. Ardından İmam (a.s) İmam Bakır ve İmam Sadık’a (a.s) kadar olan imamların ismini sayar ve İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) ahdine vefa gösteren ve onu çiğnemeyen sahabeleri nerdedir diye buyurur. İşte o zaman bir grup ayağa kalkar ve Zürare de onların içinde yer alır.”[6] Ama bazı rivayetlerde Zürare hakkında bir takım hususlar zikredilmiş ve İmam (a.s) onu yermiş ve kendisinden uzak ve rahatsız olduğunu belirtmiştir. Ebu Basir, İmam Sadık’tan «الذين آمنوا و لم يلبسوا إيمانهم بظلم‏»[7] ayeti hakkında sorar ve İmam ey Ebu Basir men ve sen bu zulümden Allah’a sığınmalıyız, bu ayetin örneği Zürare, Ebu Hanife ve arkadaşlarıdır.[8] İmam Sadık’ın (a.s) Zürare hakkındaki bu görüşü sonraları kendisi tarafından temelden inkâr edildi ve kendisinin Zürare’yi yerme hakkında söylediği rivayetlerin onun canını korumak için olduğunu gösterdi. Abdullah b. Zürare’nin İmam Sadık’tan naklettiği üzere İmam kendisine şöyle buyurur: “Babana (Zürare) selam söyle ve de ki benim kendisine yönelttiğimi eleştiriler gerçekte onu korumak içindir; zira düşmanlarımız kendisini övdüğümüz ve methettiğimiz her şahsa saldırmakta eziyet etmekte ve hatta muhtemelen onu öldürmektedir. Kendisinin bize olan mensubiyeti sebebiyle halk ve Ehli Beyt düşmanları tarafından rahatsız edilmemesi için ben onu yerdim. Allah’a yemin olsun ki Zürare benim en üstün ashabım ve babamın en üstün ashaplarındandır.”[9] Zürare hakkında nakledilen övücü ve yerici rivayetlerin arasındaki tezadı gideren bu tür rivayetler nedeniyle, tüm âlim ve fakihler Zürare’yi büyük saymış ve onu imamların en büyük (a.s) ashaplarından saymışlardır. Allame Hilli bu iki grup rivayeti bir araya getirerek şöyle demiştir: Keşi’nin naklettiği yerici rivayetlere rağmen (övücü rivayetlerin onlarla birleştirilmesiyle) bu şahsın rivayetleri benim için makbuldür.”[10] Allame Muhsin Emin de her iki grup rivayete dikkatle Zürare’yi büyük sayan ve şahsiyetini öven birçok âlimin ismini kitabında zikretmektedir.[11] Son olarak her ne kadar Zürare güvenilir şahsiyetlerden ve imamların büyük ashaplarından olsa da bir rivayetin kabulünün değişik hususlara bağlı olduğunu hatırlatırız. Örneğin eğer bir rivayet makbul olacaksa metin ve rivayetin söylenmiş olmasıyla ilgili meselelere ek olarak, senette mevcut olan tüm fertler güvenilir ve mutemet olma derecesinde olmalıdır. Senette salt bir güvenilir şahsın olmasıyla onun doğruluğuna hükmedilemez. Yalancı ve sahtekâr bir şahsın kendi haberini Zürare gibi şahsiyetlere isnat etmesi muhtemeldir. Dolayısıyla senetteki bireylerden biri sıfatıyla Zürare’nin güvenilir olmasını temel alarak söz konusu rivayet veya rivayetleri kabul etmek kesinlikle mümkün değildir.            

 


[1] Tusi, Muhammed b. Hasan, Rical-i Tusi, s. 337, İntişarat-ı Hayderiye, Necef, 1381 k.

[2] Amıli, Muhsin Emin, A’yanu’ş-Şia, c. 7, s. 46, Daru’t-Taaruf, Beyrut, 1406 k.

[3] Tusi, Muhammed b. Hasan, Fihrist-i Tusi, s. 209, el-Mektebetü’l-Mürtezeviye, Necef, Bi Ta.

[4] Necaşi, Ahmed b. Ali, Rical-i Necaşi, s. 175, İntişarat-ı İslamî, Kum, 1407 k.

[5] Keşi, Muhammed b. Ömer, Rical-i Keşi, s. 238, Danışgah-ı Meşhed, 1348 ş.

[6] Rical-i Keşi, s. 9, hadisin özeti.  

[7] En’am, 82.

[8] Rical-i Keşi, s. 146.

[9] Rical-i Keşi, s. 138.

[10] Hilli, Hasan b. Mazhar, el-Hulase, s. 76, Daru’z-Zahair, Kum, 1411 k.

[11] A’yanu’ş-Şia, c. 7, s. 51.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar