Gelişmiş Arama
Ziyaret
27448
Güncellenme Tarihi: 2010/12/22
Soru Özeti
Afganistan ve Pakistan ülkelerindeki aktif fırka ve mezhepler nelerdir?
Soru
Afganistan ve Pakistan ülkelerindeki aktif fırka ve mezhepler nelerdir?
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

1. Afganistan ülkesinde değişik fırka ve mezhepler ve de tasavvuf ekolleri vardır. Bu fırka ve ekollerin aktif ve yaygın olanları şunlardır:

A. Fıkıh Fırkaları: Hanefi, Şia, Hanbelî (Selefi)

B. Kelam Fırkaları: Şia ve Maturidilik

C. Tasavvuf Ekolleri: Kadirilik, Nakşibendîlik, Çeştiye

Afganistan’daki Aktif Fıkıh Mezhepleri:

A. Hanefi Mezhebi: Ebu Hanife Numan b. Sabit’in (ö. h. 150) takipçilerdir. Ebu Hanife hükümlerin çıkarımında yardımcılarına danışırdı ve belirli bir görüşe ulaştığında da onun yazılması emrini verirdi. İçtihatta farz meselelerle de uğraşırdı. Ebu Hanife ehli rey ekolünün önderi sayılır. O, kaynaklar arasında ilkönce Kur’an’a, sonra sahih sünnete ve ondan sonra da sahabenin görüşlerine başvururdu. İbrahim, Şa’bi ve İbn. Seyrin gibi büyük âlimlerin görüşleriyle karşılaştığında ise onlar da insan biz de insanız der ve kıyas, istihsan, icma ve örfe yönelirdi.[1] 

İmamiye Şia’sı Mezhebi: Yüce İslam Peygamberinin (s.a.a) ehli beytinden on iki imamın takipçileridir. Bu mezhep fıkıh olarak daha çok İmam Hüseyin’in soyundan gelen İmam Bakır (a.s) ve İmam Cafer’in (a.s) hadis ve rivayetlerinden etkilenmiştir. Şia’nın fıkıh metodundaki kaynaklar Kur’an, sünnet (masumun söz, fiil ve tavrı), masumun sözünü keşfeden icma ve akıldan ibarettir.[2]

C. Selefi: Kendilerini ashap ve tabiinlere mensup bilenlere denmektedir. Onlar h. 4. Asırda ortaya çıkmışlardır. Hanbelîlerden sayılan bu ekol tüm görüşlerinin selefin inançlarını dirilten ve onun uğrunda savaşan Ahmed b. Hanbel’e ulaştığını zannetmekteydiler. Yedinci asırda İbn. Teymîyye onu yeniden diriltti, ona çağrıda iki kat çabaladı ve başka meseleleri ilave etti. Sonra on ikinci asırda Arabistan yarımadasında Muhammed b. Abdülvehhâb bu düşünceleri ihya etti ve Vehhâbîler bugüne dek bu düşüncelerin davetçileridir. Selefilerin metodu kendilerinin aksine sahabe ve tabiin zamanında yaygın olan metottur; yani onlar inançları kitap ve sünnetten alırlar. Onlar akıl ve nakil arasında çelişki olması durumunda nakle öncelik verir ve de tevil etmek ve zahirin aksini söylemekten ciddi bir şekilde kaçınırlar. Selefiler tevhidi ve özellikle de ibadî tevhidi çok vurgularlar. Ama bunu yanlış anlamalarından dolayı salih insanlara her çeşit yakınlaşmayı ve onların kabirlerini ziyaret etmeyi tevhit ile çelişik addederler.[3] Şimdi Afganistan’da ciddi bir faaliyet içinde olan, aşırı şiddet kullanan ve tekdüze, katı ve sert kanunlar uygulayan ve de dünya halklarının İslam ve Müslümanlara yönelik kötümser olmalarına neden olan Taliban grubu Selefiliğe mensuptur.

Afganistan’daki Aktif Kelam Fırkaları

A. Şia: Açıklaması yapıldı.

B. Maturidilik: Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed Maturidi (ö. 333) ekolünün takipçileri Maturidiye olarak adlandırılır. Bu ekol, dördüncü asrın başlarındaki Eşari kelamı ekolüyle eşzamanda meydana gelmiştir. Maturidi, kelamsal istidlal metodunda Şia’ya en yakın Ehli Sünnet kelam ekolüdür. Maturidi’nin bazı inançları şunlardır: 1. Allah’ın sıfatları ve ilgili ayetler hakkında teşbihi reddetmek. 2. Akli güzel ve çirkine inanmak. 3. Kıyamette Allah’ı görme olasılığına inanmak. 4. Sıfatlar ile zatın bir olduğuna inanmak. Elbette bazı son dönem âlimleri sıfatların zata ek olduğuna işaret etmiştir.[4] 

Tasavvuf Ekol ve Tarikatları

A. Kadirilik: Hanbeli mezhebine mensup Abdülkadir Geylani’nin takipçilerdir. Bu fırka tüm İslam ülkelerindeki en büyük ve en yaygın tasavvuf fırkasıdır. Abdülkadir Cezayiri ve Daru’l-Şukuh Kadiri tarikatının büyük şahsiyetleridir.[5]

B. Nakşibendilik: Bu fırkanın kurucusunun altıncı asırda yaşamış olan “Abdülhalık Ğacdivani” olduğu meşhurdur. Elbette bugünkü Nakşibendiler sekizinci asrın büyük şahsiyetlerinden Bahuddin Nakşibend’e mensupturlar. Bu fırka “Kadirilik” fırkasından sonra özel bir bölgeyle sınırlı olmayan en yaygın tasavvuf fırkasıdır. Bu fırkayı ilk halifeye ulaştırmaktadırlar ama şeyh silsileleri arasında İmam Cafer Sadık’ın (a.s) adı da yer almaktadır. Hace Muhammed Parsa, Abdurrahman Cami ve Şeyh Ahmed Serhendi gibi arifler bu silsilede yetişmiştir. Nakşibendilik fırkasında (tasavvuf fırkalarının çoğunun aksine) Şiilik eğiliminin bulunmadığı söylenmiştir. Zikrin devamı, murakabe ve mürşide itaat etmek Nakşibendilik ekolünün usulleridir.[6] 

Çeştiye: Hace Muinuddin Çeşti’nin (ö. 663) takipçileridir. Mürşit ve müritlik sistemi, zikir, murakabe ve sema onların öğretilerindendir. Zikirde mürit şeyhinin hazır olduğunu düşünmelidir. Pirlerin ayaklarını yıkamak ve onların karşısında secdeye gitmek kendilerinin adaplarındandır.[7] 

2. Pakistan ülkesinde de değişik fırka ve mezhepler ve de tasavvuf ekolleri vardır. Bu fırka ve ekollerin aktif ve yaygın olanları şunlardır:

A. Fıkıh Fırkaları: Hanefi, Şia, Hanbeli (Selefilik).

B. Kelam Fırkaları: Şia ve Maturidilik.

C. Tasavvuf Ekolleri: Diyubendi, Beriluluk, Çeştiye, Kadirilik.

Pakistan’daki Fıkıh Mezhepleri:

A. B. C. Hanefi, Şia ve Hanbeli (Selefilik) hakkında açıklama yapıldı. Ama burada bir noktayı hatırlatmak gerekli gözükmektedir: Şu an Pakistan’da ciddi bir faaliyet içinde olan ve aşırı şiddet kullanan, İmam Hüseyin’in (a.s) matemini tutanlara saldıran, alçakça suikastlar yapan ve Müslümanlara tekdüze, katı ve ağır kanunlar sunan Sahabe Ordusu grubu dinin özü ve hakikatine ulaşmak için çalışmak yerine dinin kabuk ve zahiriyle yetinmekte, kendilerini Selefilere mensup bilmekte ve bu mensubiyet ile övünmektedir.

Pakistan’daki Kelam Mezhepleri:

Maturidilik ve Şia’nın açıklaması yapıldı.

Tasavvuf Ekol ve Tarikatları:

A. Diyubendi: Hindistan’ın Saharnpur eyaletine bağlı şehirlerden biri olan Diyubend’te Şeyh Kasım Nanutuy (ö. 1297) tarafından tesis edilen Diyubend Daru’l-İlim Medresesi’ne mensuptur. Bu medresenin temel hedefi kurucuları tarafından Hanefi mezhebi baz alınarak İslam esaslarının takviye edilmesi olarak ilan edildi. Diyubend Daru’l-İlim Medresesi’nin önde gelenlerinin inançlarda Maturidiliği, fıkıhta Hanefiliği ve tarikatta da Çeştiye tarikatını takip ettikleri söylenmiştir. Elbette Nakşibendîlik, Kadirilik ve Sohreverdilik’e de ilgileri vardır. Diyubendilik inançları olarak şunlara işaret edilebilir: 1. Vahdeti vücut. 2. Sofi adapları. 3. Evliya ve peygamberlerin kabirlerini ziyaret etmenin caiz oluşu. 4. Peygambere (s.a.a) tevessül etmeyi caiz bilmek. 5. İlahi sıfatlarda bazı ayetlerin zahirlerini tevil etmek.

B. Beriluluk: Ahmed Rıza Han Beriluy’a (1272-1340) mensup bir ekoldür. Beriluluk, Kadirilik silsilesinden gelen bir tasavvuf fırkasıdır. Gerçekte Berilular, Kadirilik tarikatının önde gelenlerinden biri olan ve İbn. Arabi’nin büyük etkisi altı kalan “Meyan Mir”’in takipçileridir. Dolayısıyla Beriluluk inançlarını vahdeti vücut ve de akli güzel ve çirkin ve sıfatların zatla bir olması gibi Maturidilik inançlarının esaslarıyla özetlemek mümkündür. Elbette Berilular bugün tasavvuftan çok hadise eğilim göstermektedirler.[8] 

Önemli bir nokta: İngilizler, Seyid Ahmed Beriluy’un hareketine Vehhabilik lakabı takmışlardır. Bundan dolayı genellikle onların yolunu sürdürenler için “Vehhabilik” kavramı kullanılmaktadır. Ama bundun kasıt meşhur ve gündemde olan Vehhabilik değildir. Vehhabilik ile Diyubendilik ve Beriluluk ilişkisi tam olarak iyi bir ilişki sayılmaz. Ama son yıllarda hadis eksenli perspektifleri ağır bastığından Vehhabilik’e yakın olmuşlardır. Lakin henüz onlar ile Vehhabilik arasında bir takım farklar mevcuttur.

Çeştilik ve Kadirilik hakkında açıklama yapıldı.

Daha fazla bilgi edinmek için bu makalede referans alınan kaynaklara müracaat edin.      


[1] Zamiri, Costari Dar Mekatıb-i Fıkhi, Bahş-ı Mezheb-ı Hanefiye; İslami, Rıza, Madhal-i İlm-i Fıkıh, İntişarat-ı Merkez-i Müdüriyet-i Havza-i İlmiye-i Kum, Tabistan 1384, çap-ı evvel.

[2] Tabatabai, Şia Dar İslam.

[3] Fermanyan, Mehdi, Fırak-i Tesennün, Bahş-ı Selefi, Neşr-i Edyan, Bahar 1386, Kum, çap-ı evvel.

[4] Fırak-i Tesennün, Celali, Makale-i Maturidiye.

[5] Gani Kasım, Tarih-i Tasavvuf, İntişarat-ı Zevvar, Tahran, 1383, çap-ı nohom.

[6] a.g.e.

[7] Zerrin Kup, Abdülhüseyin, Dar Costucuy-ı Tasavvuf.

[8] a.g.e.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zekât düşen bir mala humus da taalluk eder mi? Nelere zekât düşer? Zekât ve humus arasındaki fark nedir?
    12693 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Zekât düşen şeylerin, zekâtı verildikten sonra yıllık harcamalardan geriye fazlası kalmışsa bunların humusu verilmelidir.[1] Dokuz şeye zekât düşer: 1. Buğday, 2. Arpa, 3. Hurma, 4. Kuru üzüm, 5. Altın, 6. Gümüş,[2] 7. Deve, 8. İnek, 9. Koyun. Bu dokuz ...
  • Ramazan ayında göreve çıkan kimselerin orucunun hükmü nedir?
    8722 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/23
    Böyleli kimselerin namazı kasır şeklinde olmalı ve bu kimseler oruçlarını bozmalı ve ramazan ayından sonra oruçlarını kaza etmeliler. Nezir yaparak yolculuk esnasında ramazan ayının orucu tutulamaz. Öğleden önce ikamet edilen yere veya on gün kalınacak yere varılırsa eğer yolculuk esnasında orucu bozacak her hangi bir iş yapılmamışsa ...
  • Akıl din ile neden çelişir?
    11491 Yeni Kelam İlmi 2010/07/24
    Akıl, insanların içsel hücceti olup kemal yolunda kendilerine rehberlik eder. Şeriat (din) ise kirlilik girdabından insanları kurtarmak ve onları insanî kemal ve saadete sevk etmek için dışsal bir hüccettir. Buna göre zahir ve batın hüccetlerin birbiriyle çatışır olması mümkün değildir. Akıl bir fenomen ve her fenomen ...
  • Eğer Hz. Peygamber (s.a.a) cuma günü doğmuşsa, neden biz pazartesi günü oruç tutuyoruz?
    7582 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    1. İslam Peygamberinin (s.a.a) yaşam tarihindeki en ihtilaflı meselelerden biri, o yüce şahsiyetin doğum tarihi hakkında bulunan ihtilaftır. Eğer bir kimse bu husustaki tüm görüşleri toplamak isterse yirmi görüşe ulaşır. Hz. Peygamberin (s.a.a) yaşamını yazanların çoğu, onun Fil yılında, miladi 570 yılında doğduğu görüşündedir; zira Hz. Peygamberin (s.a.a) miladi ...
  • bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
    5417 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18333 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Allah'ın doğru yolu olan sıratı müstakimden insanları saptıran amil nedir? Bu sapıtma insanın kendi elinde midir yoksa onun ihtiyarı dışında mıdır?
    16211 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/01/31
    doğru yoldan sapıtmanın amillerini tanıyabilmek için ilkin "sırat" ve "müstakim" kavramlarının tanınması gerekiyor. "Sırat"ın lügatteki anlamı geniş ve aydın olan ana yol ve ana caddedir. "Müstakim" "k. v. m" kökünden gelmektedir. Eğri ve bükük olamayan şey anlamındadır. Bu nedenle "doğru yol" anlamında olan "sıratı ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    5578 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6413 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • Kediyi çevreyle ilgili olarak başıboş kalmasın ve zarar görmesin diye kısırlaştırmanın hükmü nedir?
    6103 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/05
    Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Hayvanın eziyet çekmesine neden olursa caiz değildir. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Bu iş gerekliyse sakıncası yoktur.Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Bu iş, hayvana eziyet ...

En Çok Okunanlar