Gelişmiş Arama
Ziyaret
15551
Güncellenme Tarihi: 2011/03/02
Soru Özeti
Aristo mantığı ile diyalektik arasındaki farkı nedir?
Soru
Aristo mantığı ve diyalektik mantığın ne ifade ettiğini ve farklarının ne olduğunu bilmek istiyorum.
Kısa Cevap

Mantık bir kanunlar manzumesidir ve bu kanunlara riayet etmek düşüncede hataya düşmemizi engeller. Mantık eski ve yeni mantık diye iki kısma ayrılır. Eski mantık, bize nasıl doğru bir kıyas ve istidlal üreteceğimizi öğreten Aristo mantığıdır; başka bir ifadeyle Aristo mantığı istidlalin şekil ve kalıbına ek olarak, istidlalde istifade edilebilecek maddeleri de bize tanıtmaktadır. Bu mantığın kurucusu Aristo’dur. Diyalektik mantık ise yeni mantık türlerinden biridir. Bu mantığın kurucusu on dokuzuncu yüzyılda yaşamış Almanyalı bir filozoftur. Bu mantık esasınca eşyanın mahiyetine yönelik bilgimiz her zaman nispî ve geçicidir; zira her şey hareket halinde ve bir oluş içindedir. Bundan dolayı bizim eşyayı gerçek ve sabit bir şekilde tanımamız mümkün değildir. Diyalektik mantık ile Aristo mantığı arasındaki temel fark, Aristo mantığının üzerine bina edildiği şu varsayımdır: Zihnimizin ötesinde sabit bir hakikat ve gerçeklik bulunmaktadır, insan doğru bir yöntemle sahih maddeleri kullanacak olursa kesin olarak gerçeğe ulaşacaktır ve tüm kesin önermelerin temeli ve kaynağı olan ilk önerme iki çelişenin birleşmesinin muhal oluşudur. Ama diyalektik mantıkta ise çelişenlerin birleşmesi kabul edilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Aristo mantığı ile diyalektik mantığı ve bu ikisinin farklarını açıklamak için mukaddime olarak mantığın tanımını yapmak ve sonra da bu iki mantık türünü izah etmek gerekmektedir. Mantık bilimciler mantığı şöyle tanımlamaktadırlar: Mantık, riayet edilmesi durumunda insan zihnini düşünürken hata yapmaktan koruyan bir kanunlar manzumesidir.[1] Başka bir tabirle mantık doğru düşünme yöntemini bize öğretmektedir. Mantığın kısımları vardır. Birinci kısmı, Aristo’nun tedvin ettiği eski mantıktır. Diğer kısmı ise değişik türleri olan yeni mantıktır. Riyazî mantık, pragmatist mantık ve diyalektik mantık bu kabildendir.[2] Genel itibariyle mantık kelimesi ve mantık ilmi eksiz kullanıldığında kastedilen doğru düşünmenin kanunlarını bize öğreten Aristo mantığıdır. Aristo mantığı iki bölümden oluşur. Birinci bölüm şekilsel mantıktır. Bu bölümde düşüncenin muhtevası hedef değildir. Önemli olan düşüncenin şekil ve kalıbıdır. Bir binanın şeklini bize bildiren ve bir ev yapmak istiyorsanız bu şekil ve plana göre davranmalısınız diyen ve istifade edilen malzemelerle ilgilenmeyen bir inşaat projesi kabilindendir. Bunun için bu tür mantığa şekilsel mantık denmektedir. Bu mantık türü, eğer bir istidlalden doğru netice almak istiyorsak gerekli şartlara riayet etmemiz gerektiğini bize öğretir. Mesela kıyas birinci şekildeyse, doğru bir neticeye ulaşmak için küçük olarak adlandırılan ilk öncülün müspet olması ve büyük olarak adlandırılan ikinci öncülün de tümel olması gerekir. Aristo mantığının ikinci kısmı ise beş sanat olarak adlandırılıp kıyas ve istidlalin maddelerini inceler. Bundan dolayı şekilsel mantığın kanunları mutlak, tümel ve tüm maddelere uyarlanır ve tatbik edilir kanunlardır; zira aklın doğa ve kalıbından ve de zati özelliğinden kaynaklanmaktadır.[3] Bu mantıkta (şekilsel mantık) gaye ve hedef, doğru düşünme yöntemini öğrenmek ve de tasavvur ve tasdiki bilmektir.[4] Diyalektik mantık ise genel anlamıyla önceki mantıktan fark etmektedir. Diyalektik kavramı birçok felsefi ve ilmi ıstılah gibi değişik manalara sahiptir ve felsefe tarihinde özel bir değişim süreci geçirmiştir. Özet olarak söylemek gerekirse diyalektik on dokuzuncu yüzyılda yaşamış Almanyalı bir filozof olan Hegel’den önceki devrede görünür ve dış dünyayla irtibatı olmayan bir yöntem, bahis ve istidlal idi. Ama Hegel taşıdığı inanç esasınca görünen ile zihnin birlikteliğini işledi ve diyalektiği aynî fenomenler için de kullandı. Her ne kadar Hegel diyalektiği, mantıkî yönden çok felsefi yön taşısa da yine de onu diyalektik mantığın kurucusu olarak bilmek lazımdır. Diyalektik mantık Hegel’in felsefi sisteminin ilk bölümünü teşkil eder.[5] Hegel diyalektiği şöyle tanımlamaktadır: Diyalektik eşyanın varlığı ve aynı şekilde zihinde çelişenlerin uzlaşmasıdır.[6] Bu yöntemin üç merhalesi vardır: mevzu, mevzu karşıtı ve terkip. Başka bir ifadeyle diyalektik mantığın temeli üç şeydir: Tez, antitez ve sentez.[7] Hegel’in diyalektik mantığının önemli konularından birisi şudur: İnsan aklı ve anlaması arasında fark vardır, akıl anlamadan daha üstündür ve zıtlar ve çelişenler her ne kadar anlama için mümkün olmasa da akıl için sadece mümkün olmamakla kalmayıp zorunludur bile. Diyalektik mantık esasınca eşyanın mahiyetine yönelik bilgimiz her zaman nispî ve geçicidir; zira her şey hareket halinde ve bir oluş içindedir. Bundan dolayı diyalektik mantığın usullerinden birisi hareket ilkesidir. Diyalektik, eşyayı hareket ve dönüşüm içindeyken incelemek gerektiğini belirtir.[8] Diyalektik mantık eşyayı kendi içinde açıklar ve onu bir neden ve dış açıklayıcıya muhtaç görmez. Başka bir tabirle bu mantık tüm hareketlerin kendine ulaştığı Aristo’nun ilk hareket ettirici teorisine son vermektedir.[9] Özetle diyalektik mantık, eşyanın mahiyetine yönelik bilgimizin her zaman nispî ve geçici olduğu esasına dayalı bir mantıktır. Zira her şey hareket halinde ve bir oluş içindedir ve bizim eşyayı gerçek olarak tanımamız olanaksızdır.[10] Ama bu iki mantık arasındaki fark ise şudur: Aristo mantığında biz aklî tümel usuller ile aşina olmaktayız. Çelişenlerin birleşmesinin muhal oluşu bunlardan biridir. Lakin diyalektik mantıkta ise çelişenlerin birleşmesi muhal olmamakla kalmayıp zorunluluk addeder.[11] Bu ön açıklamaların genel neticesi şudur: Şekilsel mantık bize doğru bir neticeye ulaşmak için nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretmektedir, ama diyalektik mantık ise düşünme yöntemini bize öğretmemekte ve bilgimizin nispî olduğunu söylemektedir. Başka bir ifadeyle diyalektik mantık ile Aristo mantığı arasındaki temel fark, Aristo mantığının üzerine bina edildiği şu varsayımdır: Zihnimizin ötesinde sabit bir hakikat ve gerçeklik bulunmaktadır, insan doğru bir yöntemle sahih maddeleri kullanacak olursa kesin olarak gerçeğe ulaşacaktır ve tüm kesin önermelerin temeli ve kaynağı olan ilk önerme iki çelişenin birleşmesinin muhal oluşudur. Ama diyalektik mantıkta ise çelişenlerin birleşmesi kabul edilmiştir.



[1] Muzaffer, Muhammed Rıza, el-Mantık, c. 1, s. 5, Çap-ı Müessese-i Neşr-i İsmailiyan, 1417 h.k, çap-ı heftom.

[2] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 28, Çap-ı yazdehom, İntişarat-ı Daru’l-İlim, Kum, 1378.

[3] Hansari, Muhammed, Mantık-i Suri, s. 18, Çap-ı Bistopencom, İntişarat-ı Agah, 1382.

[4] İbn. Sina, Mantık-ı Şifa, c. 1, s. 18, Çap-ı Kitabhane-i Ayetullah Maraşi Necefi, Kum, 1405.

[5] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 28.

[6] Mutahari, Mürteza, Makalat-i Felsefi, c. 1, s. 224, İntişarat-ı Sadra, Kum, Çap-ı evvel.

[7] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 27.

[8] a.g.e., s. 28.

[9] Mutahari, Mürteza, Nakdi Ber Marksizm, s. 28, İntişarat-ı Sadra, Kum, Çap-ı evvel.

[10] Mutahari, Mürteza, Usul-i Felsefe Ve Reveş-i Realizm, c. 1, s. 52, Çap-ı evvel, İntişarat-ı Sadra, Kum.

[11] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 29.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şia düşüncesine göre imam nasıl her yerde hazırda bulunuyor?
    6341 Eski Kelam İlmi 2010/11/22
    İmam peygamberin (s.a.a.) yerine geçen halifedir. Peygamberin uhdesinde bulunan (vahiy almak hariç) bütün vazifeler imamın da uhdesindedir. Peygamber (s.a.a.) kendi uhdesinde bulunan vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek olmadığı gibi, imam da kendi uhdesinde bulunan teklifleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek yoktur. ...
  • Kur’an’ın adlarını nedir?
    27212 Kur’anî İlimler 2009/07/11
    Kur’an için birçok isim zikredilmiştir, elbette sadece bunlardan bazıları müslümanlar arasında meşhurdur. Ayrıca Kur’an için zikredilen isimlerden bazıları Kur’an’da, Kur’an’ın ismi değil vasfı olarak gelmiştir. Kur’an’ın isim ve vasıflarını birbirinden ayırmak konusundaki ihtilaf yüzünden Kur’an’ın isim ve vasıflarının sayısı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4598 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...
  • Sorunun Özeti: Acaba “Ebu Mihnef ve bazı eserlerini ezcümle “Vakatu Taf” kitabını tanıtabilir misiniz?
    7128 Varie 2015/06/18
    Ebu Mihnef Kimdir? Lut b. Yahya b. Said ki Ebu Mihnef ile meşhurdur, imam Sadık’ın (a.s.) değerli ashaplarından birisidir. Şia ve güvenilir bir şahıstır.[1] O birinci asrın ikinci yarısında Şii bir ailede, belki de Küfe’nın en büyük Şii ailelerinden birsinde dünyaya geldi. Dedesi nebiyi ...
  • Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
    5719 Eski Kelam İlmi 2012/03/04
    Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi. İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir. İkincisi, başkalarından daha üstün ...
  • Babam bir spor salonunda çalışıyor. Salonun beyazcamından kendi evimizden şahsi olarak istifade etmenin hükmü nedir?
    5369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Halk elinde olan malların ya hakiki yönü ya da hukuksal yönü vardır; yani bunlar ya şahsi mallardır ya da devlete bağlı kurumlara ve özel şirketlere aittir. Başkasının (şahsi veya şahsi olmayan) mallarından izin ve müsaade alınmaksızın istifade etmek kesinlikle caiz değildir ve gasp hükmünü taşımaktadır.
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11457 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    120199 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • İmam Muhammed Bakır (a.s)‘ın biyografisini beyan eder misiniz?
    3060 Masumların Siresi 2020/01/19

En Çok Okunanlar