Gelişmiş Arama
Ziyaret
12855
Güncellenme Tarihi: 2011/07/14
Soru Özeti
Gaybî varlıkların varlık felsefesi nedir?
Soru
Gaybî varlıkların varlık felsefesi hakkında açıklamada bulunur musunuz? Veya herhangi bir site veya kitap önerebilir misiniz?
Kısa Cevap

Gayb âlemi şahadet âleminin mukabilindendir. Şahadet ve huzur da 1- mekânsal huzur; 2- zahirî hisler nezdinde huzur; 3- fikir ve ilimde huzur; 4- marifet ve basiret makamında huzur gibi mertebelere sahip olduğundan, bu mertebelerin her biri karşısında gaybte de bir mertebe mevcuttur. Eğer gayb âlemindeki varlıklardan kastedilen, soyutların aklî cevherleriyse, bu hususta birçok delilin böyle varlıkların varlık gerekliliğini açıkladığını belirtmemiz gerekir. Mesela: İlahi kemallerin sonsuz olması böyle bir âlemin yaratılmasını gerekli kılar; zira Yüce Allah tüm kemallere sahiptir ve kemal sahibi varlığın izharda bulunması (gaybî varlıklar ve gayb âlemi) da kemallerden biridir. Bu yüzden böyle bir âlemin Allah tarafından yaratılması zorunludur. Artı, bu varlıklar bu evrenin özne ve nedenler dizisinde yer alırlar.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu anlamak için birkaç noktaya işaret etmemiz gerekmektedir:

A. Gaybin tanımı hakkında şu açıklamalar yapılmaktadır:

1. Gayb insanın duyu ve idrakine sığmayan şeyden ibarettir. Mesela Yüce Allah, O’nun yüce ayetleri ve vahiy gibi şeyler tümüyle bizim duyularımız dışındadır.[1]  

2. Gayb gizli, saklı ve bizim bilgimiz dışında olan şeye denir.[2]

3. Bazı felsefeciler gaybin hissedilmeyen ve işaret edilmeyen şeye dendiğini belirtmişlerdir.[3]

4. Bazı tanımlarda da gayb âleminin soyutların aklî cevherler âlemi olduğu ifade edilmiştir.[4]

Netice itibariyle şunlara ifade edilebilir: Gayb âlemi şahadet âleminin mukabilindendir. Şahadet ve huzur da 1- mekânsal huzur; 2- zahirî hisler nezdinde huzur; 3- fikir ve ilimde huzur; 4- marifet ve basiret makamında huzur gibi mertebelere sahip olduğundan, bu mertebelerin her biri karşısında gaybte de bir mertebe mevcuttur:

1. Mekânsal Gayb

Kur’an Hz. Yusuf (a.s) kıssasında buna benzer olarak şöyle buyuruyor: “Yusuf’u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın.”[5] Yani onu öldürmeyin, kuyunun derin/gaybî bir noktasına atın denilmektedir.

2. Zahirî Duyular Ötesindeki Gayb

Kur’an Hz. Süleyman (a.s) kıssasında şöyle buyuruyor:

“Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?”[6] Burada Hüdhüd’ün kaybolmasından kasıt, onun göz ve duyulardan ötede olması ve kaybolmasıdır.

3. Fikir Ve İlim Ötesindeki Gayb

Kur’an gaybin bu mertebesi hakkında şöyle buyuruyor:

"وَ یَقُولُونَ خَمْسَةٌ سادِسُهُمْ کَلْبُهُمْ رَجْماً بِالْغَیْبِ .... قُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِما لَبِثُوا لَهُ غَیْبُ السَّماواتِ وَ الْأَرْضِ"[7]

“Onlar üç kişidirler, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. Yine, “Beş kişidirler, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Şöyle de diyecekler: “Yedi kişidirler, sekizincileri köpekleridir.” De ki: “Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir. O hâlde, onlar hakkında (Kur’an’daki) apaçık tartışma(yı aktarmak)dan başka tartışmaya girme ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma.”

4. Marifet Ve Basiret Ötesindeki Gayb

Kur’an bu mertebe hususunda şöyle buyuruyor:

“O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.”[8]

5. Gayb Ve İlahî İlim

Yüce Allah’ın sonsuz ilmi olması nedeniyle kendisi için gaybî ve gizli bir husus yoktur ve O başkalarının bilmediği şeyleri bilmektedir. Kur’an gaybın bu mertebesi hakkında şöyle buyurmaktadır: “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.”[9]

Bundan dolayı gayb âleminin bir takım mertebeleri olduğu ve bir şeyin bir şahıs için gayb ve kayıp ama bir başka şahıs için ise bulunur ve var olabileceği söylenebilir. Gaybın nispî olması insanların mertebelerdeki ihtilafından ve taşıdıkları var olma gücünden kaynaklanır. Bir şahıs melekûtta var olma gücü taşıyabilir ve melekût âlemi bu şahsın yanında hazır olabilir. Böyle bir durumda melekût âlemi bu şahıs için gayb olmaz. Ama bu melekût âlemi böyle bir aşamaya gelmemiş başka bir kimse için ise gayb olur. Bununla birlikte biz gaybın manasını şahısların hallerini temel alarak tanımlamıyoruz ve fertlerin genel durumunu göz önünde bulunduruyoruz. Her halükarda eğer sizin gayb âlemindeki varlıklardan kastettiğiniz soyutların aklî cevherleriyse, bu hususta birçok delilin böyle varlıkların varlık gerekliliğini açıkladığını belirtmemiz gerekir. Aşağıda bu delillerin bazılarına değineceğiz.

1. Gayb Âleminin Gerekliliğine Dair Aklî Delil

 Yüce Allah tüm kemallere sahiptir ve kemal sahibi varlığın izharda bulunması (gaybî varlıklar ve gayb âlemi) da kemallerden biridir. Bu yüzden böyle bir âlemin Allah tarafından yaratılması zorunludur. Bu delilin anlaşılması için bir takım noktalara dikkat etmek meseleyi daha iyi kavramaya neden olacaktır:

Birinci Nokta:

Yerinde ispatlandığı üzere Allah hiçbir ihtiyacı olmayan bir varlıktır ve bu yüzden tüm kemal mertebelerini taşımaktadır. Bunu kabul etmediğimiz takdirde Yüce Allah taşımadığı her kemal oranınca muhtaç olacak ve muhtaç bir varlık da Tanrı olamayacaktır. Aynı şekilde şöyle de söylenmektedir: Tüm kemal mertebelerini taşıyan bir varlık hakkında farz edilen her kemal derecesi kesinlikle kendisinde tahakkuk etmiştir; yani o tüm mümkün kemalleri taşımaktadır.[10]

İkinci Nokta: Gayb âlemi madde âleminin taşımadığı bir takım kemallere sahiptir. Had, sınır ve tanım hakkındaki ihtilaflar bir yana, bu âlem bir takım özelliklere sahiptir ve bu özellikler bu âlemin madde âleminden üstün olmasına neden olmuştur. Mesela:

1. Bu âlem madde ve istidattan yoksundur. Bundan dolayı soyutlar âleminde bulunan her şey bilfiil ve sabittir, değişmezdir ve zamandan uzaktır. (Burada bulunan) şeylerin tüm hakikati ortadadır ve tedricilik mevcut değildir. Sürekli değişim halinde bulunan madde âleminin tersinedir. Bunun için madde âlemi elle tutulur değildir. Çünkü her anda sadece eşyanın hali mevcuttur, geçmiş ve gelecek kayıptır. Madde âleminde her şey geçicidir.[11]

2. Madde mekân, zaman, hacim ve üç boyutla sınırlıdır. Oysaki soyut varlıklar mekân, zaman, hacim ve dış boyutlarla sınırlı değildir ve her zaman ve mekânda var olabilirler. Bu meziyet ve üstünlük madde âlemindeki birçok çelişki, şer ve sınırlılığın soyutlar âleminde olmamasına neden teşkil etmektedir.[12]

3. Madde duyusal olarak işaret edilme, şekil, renk, bölünme, birleşme ve bir sürü çokluk kabiliyetine sahiptir. Bu çokluklar madde âleminin sınırlılığını artırmaktadır. Hâlbuki bu sınırlılıklar soyutlar âleminde mevcut değildir ve gayb âlemindeki varlıkların sınırsız olmaları da gayb âlemi için büyük bir meziyettir ve bu âlemin çok güçlü olduğunun ve de varlıksal olarak daha çok kemallere sahip bulunduğunun göstergesidir. Elbette bu manaları olduğu gibi idrak etmek çalışmak, çabalamak, tevessül etmek, varlığın kaynağına yönelmek ve değişik ilimleri öğrenmek ile hâsıl olur. Bu kavramlarla sadece hafif ve bu manalardan uzak bir koku alınabilir.[13]

Üçüncü Nokta: Kemalin zuhuru ve ortaya çıkartılması, diğer kemallere ek olarak ayrı bir kemaldir. Yerinde ispatlandığı üzere kemal sahibinin varlığını izhar etmesi de kemallerden biridir ve belirttiğimiz gibi O’nun için genel bir imkânla mümkün olan her şey, kendisi için farzdır. Bu yüzden böyle bir âlemin (gaybî varlıklar ve gayb âlemi) Allah tarafından yaratılması zorunludur; yani böyle bir âlemi yaratmamak bir kemale sahip olmamak demektir. Bu da Allah’ın ilahi özelliğiyle ve O’nun sonsuzluğuyla çelişmektedir.

Belirtilenlerden elde edilen netice şudur: Soyutlar âlemi bu âlemde olmayan bir takım kemal ve hususiyetlere sahiptir ve bu da soyutlar âleminin mutlak kâmil varlık tarafından yaratılmasını zorunlu kılmaktadır (çok açık olduğu üzere bu zorunluluk zata dayatılmaktan değil, bizzat mutlak kâmil zattan kaynaklanmaktadır). Çünkü Allah’ın kemallerinin sonsuz zuhuru, soyut ve maddî varlıklarda bulunan tüm kemallerin zuhuruna bağlıdır.

2. Soyutlar Âlemi Bu Âlemin İcat Nedeni Ve İlahî Feyzin Vasıtasıdır

Hikmette ispat olduğu üzere soyutlar âlemi bu âlemin icat nedeni ve ilahî feyzin vasıtasıdır. O olmaksızın bu âlemin tahakkuk etmesi mümkün değildir.[14] Elbette bu konuların tümü, Allah’ı bu âlemden dışarı bilmemiz farzına bağlıdır. Eğer Allah da soyut ve veya gayb sıfatı altında değerlendirilecek olur ve zatının künhü tüm varlıklar için bilinmez olduğundan Allah da gaybtır ve hatta gaybu’l-guyubdur[15] denirse, bu durumda asla bu soruya yer kalmaz; zira O’nun yokluğu tüm evrenin yok olmasına neden olacaktır.

3. Gayb Âlemindeki Varlıkların Gayb Olduğuna İlişkin Estetik Delil

Gizli ve aşikar olmak güzelliği artırır: Madde âleminin güzelliklerinden birisi bazı şeylerin gizli ve bazı şeylerin de aşikar olmasıdır. Birçok şey aşikâr olmaması kaydıyla güzel sayılmaktadır ve zahir olması durumunda madde âleminin güzellik ve kemaline halel getirecektir. Mesela insan bedeninin tüm uzuvları aşikâr olsaydı, insanın çehresi oldukça çirkin ve tahammül edilemez olurdu ve zahirî güzellikleri yok olurdu. Oysaki insan bedenindeki sindirim, kan dolaşımı ve görme sistemlerinin varlığı güzel sayılmakla birlikte zorunlu da addedilmektedir. Ama onların güzelliği gizli olmalarındadır. Aşikâr olmaları durumunda güzelliğe halel getirirler. Elbette bu gizli olma sadece bizim için bir örneklik teşkil eder, yoksa bedenin içi kavramsal olarak gayb sayılmaz. Aynı şekilde yaratılış âleminde de varlığı zorunlu olan ama zahir olmaları ya mümkün olmayan ya da kemalleri açısından gizli kalmaları gereken bir takım varlıklar mevcuttur.

Özet olarak söylemek gerekirse gaybî varlıkların varlıksal felsefesinin bir kısmı şunlardan ibarettir:

1. Bu varlıklar, ilahî mutlak kemallerin zuhurunun gereğidir.

2. Madde âleminin tahakkuk etmesinde vasıtanın bulunması zorunludur.

3. Evrendeki bazı varlıkların gayb ve gizli olması onların güzelliklerini artırmaktadır.


[1] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, Tefsirü’l-Mizan, Mütercim: Musevi Hemedani ve Seyid Muhammed Bakır, c. 1, s. 73, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-ı İlmiye-i Kum, Kum, çap-ı pencom, 1374 ş.

[2] Kur’an’da şöyle buyrulmuştur: " إِنِّی أَعْلَمُ غَیْبَ السَّماواتِ وَ الْأَرْضِ" (Göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim). Ve

"تِلْکَ مِنْ أَنْباءِ الْغَیْبِ نُوحِیها إِلَیْکَ " (İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir).

[3] Ferheng-ı Istılahat-ı Asar-ı Şeyh İşrak, 271, Gayb: …s. 271.

[4] Fususu’l-Hikem Ve Şerhuhu, eş-Şerh, s. 71, هو عالم الغیب المقابل لعالم الشهادة و هو عالم الجواهر العقلیة من المجرّدات

[5] Yusuf, 10.

[6] Neml, 20.

[7] Kehf, 22.

[8] Cin, 26.

[9] En’am, 59.

[10] Tercüme-i Tefsirü’l-Mizan, c. 17, s. 580.

[11] Şerh-u Fususi’l-Hikem, metin, s. 176, (14) (ilk ilim vahdaniydi, ikinci ilim ise kesretti) Şerh-u Fususi’l-Hikem, metin, s. 208, (16) (sonsuz yaratılış aleminde imkansızdır, emir aleminde ise farzdır) Fususu’l-Hikem Ve Şerhuhu, eş-Şerh, s. 126, (32) فص فی ماهیة الملائکة و کیفیة استفادة النبی منها s. 126.

[12] Şerh-u Fususi’l-Hikem, metin, s. 276 (30) (Ceberut aleminin şekilsiz, geleceği gören ve rol alan ruhu).

[13] el-Hikmetü’l-Mütealiye Fi’l-Esfari’l-Akliyeti’l-Erbaa, c. 7, s. 227, الرابع أن کون وحدة الصادر الأول عددیة s. 226.

[14] Şerh-u Fususi’l-Hikem, metin, s. 221 (17) (Rububi alem, emir alemi, yaratılış alemi, ve alemlerin aşkın mebdee dönüşü); el-Hikmetü’l-Mütealiye Fi’l-Esfari’l-Akliyeti’l-Erbaa, c. 6, s. 99, el-Fasl (8)

 فی أن واجب الوجود لا شریک له فی الإلهیة و أن إله العالم واحد ...”, s. 92; Fususu’l-Hikem Ve Şerhuhu, eş-Şerh, s. 126, (32)

فص فی ماهیة الملائکة و کیفیة استفادة النبی منها ..., s. 126; Şerh-u Fususi’l-Hikem, metin, s. 311 (45) (Vehim ve his mananın karışık ve fiili içeriğini idrar eder).

[15] (İrfan ıstılahı) Hz. Hüviyet-i Gayb, zatın dışarıdakilerin koşullamasından arı olarak ve O’nun dışındakilerden sarf-ı nazar edilerek mülahaza edilmesinden ibarettir. Buna Hz. Gaybu’l-Guyub, Butunu’l-Bevatin ve Hüviyet-i Mutlaka da denir.

Ferheng-i Maarif-i İslamî, c. 3, s. 740.

 Ferheng-i Maarif-i İslamî, c. 2, s. 1382.

-(İrfan ıstılahı) Ahadiyet-i Cem mertebesi Gaybu’l-Guyub, Gaybu’l-Meknun ve Gaybu’l-Masun olarak adlandırılır. (Istılahat-ı Şah Nimetullah, s. 70).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9490 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Hz. Zehra’nın (s.a) şahsiyeti hangi yönlere sahiptir?
    10849 Masumların Siresi 2010/07/06
    Sadece irdeleme ve derin düşünme aracılığıyla engin boyutlarına ulaşmanın mümkün olduğu Hz. Zehra’nın (a.s) yüce şahsiyetinin yönleri çok geniş ve engindir. O yüce şahsiyetin manevî ve ilahî, ilim ve marifet, siyasal ve toplumsal mücadele yönleri hakkında okumak ve araştırmak bize hedefimize ulaşmada yardımcı olacaktır. Kadınların efendisinin muhtelif ...
  • Âlimler ve müçtehitlerin Savefi Şahları hakkında ki genel görüşleri nedir?
    7289 تاريخ بزرگان 2009/04/08
    Her şeyden önce bilmek gerekir ki âlim ve müçtehitler şöyle bir genel kaideye inanırlar: Dini tebliğ edip yaymak için çaba harcamak lazımdır ve onun temellerinin sağlamlaştırmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Ancak bu ortak hedefe ulaşmak için metot konusunda görüş ayrılığı olabilir.İmam ...
  • “A’lem, fe’l a’lem”in anlamı nedir?
    8345 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ölüm meleği her diri varlığın canını almaktadır mı?
    20487 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    Hadislerin genel ifadesinden anlaşılan şu ki ölüm meleği (Azrail) canları alan ilahi araçların başındadır ve her canlı varlığın canını almaktadır.Ancak önemli olan şunu bilmektir ki, bütün canlıların canını alan Allah'tır. Onun uyguladığı sünnet gereği bu iş belli araçlar vasıtasıyla gerçekleşir. Bu vasıta meleku'l-mevt ...
  • Aerobik egzersizinin hükmü nedir?
    6555 Müzik Eşliğinde Spor Hareketleri 2012/05/15
    Ayetullah el-Uzma Hamanei: Genel olarak günah ortamlarına uygun olan eğlendirici bir müzik olur veya şehveti tahrik eder yahut haram bir işe neden olur veyahut fesada yol açarsa caiz değildir. Ayetullah el-Uzma Sistani: Ritmi eğlence ve oynamaya neden olursa bilerek dinlenmemelidir. Ayetullah el-Uzma Safi ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    7469 بهشت و جهنم 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • İmam Mehdi (a.s)’ın kısa biyografisini sunabilir misiniz?
    3313 امام مهدی عج 2020/01/20
  • Karz-ul hasene ev kredisi hesabına humus gelir mi?
    7618 Tasarruf Humusu 2011/04/13
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve şimdiye kadar elimize geçen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Söz konusu meblağın gelirinizden olan miktarına humus gelir, humus yılı başında onun beşte birini vermelisiniz.  Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Humusunu vermemişseniz, geri kalana humus gelir. ...
  • Zengin olan kimselerin sahip oldukları servet kendilerin göstermiş oldukları çabanın karşılığı mıdır yoksa Allah’ın kendilerine vermiş olduğu lütuf müdür?
    11480 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Rızık ve azık veya servet genel anlamda Allah tarafından bağışlanan genel bir lütuftur. Ancak Allah’ın genel anlamda olan bu lütuf ile servet elde etmek için çaba harcamak ve uğraş göstermek arasında her hangi tezat söz konusu değildir. Ama Allah u Teâlâ’nın, iman eden kulları ilişkin has ...

En Çok Okunanlar