Gelişmiş Arama
Ziyaret
12043
Güncellenme Tarihi: 2015/01/07
Soru Özeti
Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
Soru
kuranın bir suresinde hem haccın hükümlerini bulabiliyoruz, hem Musa’nın kısasını hem Âdem’in yaratılış destanını okuyabiliyoruz. Birçok konular da tekrar edilmiş; sanki kur’anın yazarı Musa, Lut ve… kıssalarını on defa beyan ettiğini unutmuş ve dolayısıyla bir kaç defa örnek vererek tekrarlamış. Acaba bu kuranın insicamsızlığına delil olmuyor mu? Bu esasa göre okuyucunun zihinde şöyle bir nokta canlanıyor ki kuranın yazarı karışık bir zihin yapısına sahiptir.
Kısa Cevap
Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır.
Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya (eğitmeye) ve bunun için bütün konulara değinmek ve hakeza; asıl konuyu tahlil, insanları cezp ve terbiye edip, ahlaki, ameli ve inançsal nizamları birbiriyle birleştirmek istediği içindir. Kuranı kerimde tekrarlanan bazı kıssalardan maksat ve işaret etmek istediği nükteler şunlardır; düşünce ve görüşleri istikrarlı ve tespit etmek; Öğretimde etkili olabilmek;  insanları eğitmek ve onları uyarmaktır. Tabii olarak konular tekrarlanınca farklı ibarelerle calip ve günüle oturacak bir şekilde bayan edilmesi gerekiyor.
 
Ayrıntılı Cevap
Kuranı Kerimdeki Destanların Hedefleri:
Kuranı mecit bütün zamanlar için ve bütün insanların ilmi ihtiyaçlarını giderebilecek gayesiyle var olmuştur. Bu kitap bir şekilde tanzim edilmiştir ki ibareleri zahiri manaların yanı sıra çok derin batini manalara da sahiptir. Kuranı kerim ilahi ip ve insanlık türünün kurtuluşu ve saadetinin mayasıdır. Bu nedenle beşerin hidayeti için gerekli olan bütün kanun ve muhtevayı ihtiva etmesi gerekiyor. Allah u Teâlâ kuranı kerimi kurtarıcı ve kapsamlı bir reçete olarak en iyi bir surete insanların hidayeti için gönderdi. Allah külli kanunları açık veya misaller, hükümler, destan ve geçmiş kavimlerin serüvenleri şeklinde beyan etti, ta ki insanlar reel örnekleri dikkate alarak ayeti kerimelerde zikir edilen küllilerle ilişkilendirip doğru yolu bulup çıkmazlıklardan ve şaşkınlıklardan kurtulabilsinler.
Geçmiş kavimlerin yaşamış oldukları olayları, önümüze daha aydınlatıcı ufuklar açıyor. Ve bizi, onların inhiraflarından, yanlışlıklarından, sahip oldukları noksanlıklardan haberdar ediyor. Bu haberdarlık bizim ilerlememiz için bir köprü ve onların yaşamış oldukları acı tecrübeleri bizim tekrar yaşamamamızı sağlıyor. Bu nedenledir ki dini metinlerde geçmiş milletlerin tarihlerinde dikkat etmek ve onların davranış biçimlerinde tefekkür etmek tekit konusu olmuştur.
Bunun yanı sıra onların hayatlarından ders ve ibret almak geçmişlerin tarihlerini kuranda zikir edilmesinin en önemli hedeflerinden birisidir. Öyle ki kuranı kerimin kendisi buna işaretle şöyle buyuruyor: “Ant olsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır”[1]
Bunların bütünü şundan dolayıdır ki kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef can ve ruhlarda nuru ve aydınlanmayı yerleştirmektir. Dik kafalılık yapan hevesleri kontrol etmek ve zulüm ve inhiraflara karşı koymaktır.[2] 
Kuranda Dağınıklık:
Kurandaki konuların dağınıklığın delillerini şöyle açıklayabiliriz:
  1. Kuran kıssalardaki dağınıklık ve tekrar eksiklik değildir. Bu dağınıklık ve tekrar kıssaların içeriğine, muhtevasına ve ibret verici boyutlarına asalet verdiği içindir.[3] Kuranın yönteminde önemli olan nokta kıssaların kalıbına önem değil inişinden gözetlediği eğitimsel hedefe uygun olmasıdır. Kıssaların tekrar edilmesi veya kesikliğin var olmasının nedeni de söz konusu hedefin kendisidir.[4]
  2. Bu çeşitlilik surelerin konusal vahdetine zarar vermiyor. Bu çeşitlilik doğada şahit olduğumuz çeşitlilikler gibidir. Doğada doğal atmosfere, ormana, bahçelere, hayvansal atmosfere, şehir çevresine veya köylerin atmosferlerine şahidiz. Aynı zamanda birisinde bulunan unsurların aynısını bir diğerinde de bulabiliyoruz. Ama galip olan cihet köyün ya şehrin ya ormanın veya bahçenin kendisidir. Genel anlamda her birisinin güzelliği bir diğerinde olan unsurları da kendi alanına has bir düzenle yer vermesindedir. Ağaçsız, hayvansız, susuz ve… bir şehir güzel değildir. Ormanlar, kulübeler, vahşi hayvanlar, kuşlar ve…var olmasıyla daha güzel oluyor. Bu güzelliğin sağlanması için dağınıklık ve farklılık gereklidir. Elbette bu dağınıklık surenin konusal mihveriyle alakalıdır. Dolayısıyla konuların çeşitliliği asli konuyla ilişkilendirerek tahlil etmek gerekir.[5]
  3. Kuranı kerim, insanı ve toplumu yapılandırma ve eğitme kitabıdır. Bu maksat ve hedef söz konusu olan konuyla alakalandırarak temin edilebiliniyor.[6]
  4. Kuranda bulunan bazı konular ilkin Allah tarafından ortaya atılmış ve bazı konularda sorulan sorular ve insanlar tarafından yapılan şüphelere cevap şeklinde ve olaylar ve hadiselerin talisi şeklinde gelmiştir. Kuranı kerim surelerin genel maksadının vahdetini muhafaza ederek bu konulara da değinmiş. Peygamber’in (s.a.a) gelen yeni ayetleri, belirttiği bazı surelerde yerleştirmeye yönelik vermiş desturların illeti de budur.[7]
  5. Ayet ve rivayetlerin çeşitliliği halkı bilgilendirmenin yanı sıra onları terbiye ve cezp etmek; yani onları sevindirmek, onları korkutmak, ümitlendirmek, tedavi etmek ve…içindir. Ama bahisleri konulara taksim etmesi genellikle güttüğü öğretim ve eğitim hedefiyle uyum içindedir.[8] 
  6. Kuran, hidayet için en uygun yöntemi dikkate almıştır. Zira ameli, itikadi ve ahlaki nizamların hepsini birleştirmiş ve bir biriyle karıştırarak açıklıyor. Örneğin; bazı yerlerde hükümleri açıklıyor ve hükümleri açıkladıktan sonra kıyamet ve hesap konularına da işaret ediyor ki amel etmeye tahrik olunsunlar.[9]
Elbette kuranı kerimde konulu surelerde var olmakta. Örneğin; bazı sureler tek bir destanı içeriyor. Yusuf suresi gibi, bazıları da sadece tevhit meselesine değinmiş, bazıları da kıyamet konusuna değinmiştir.
Kurandaki Tekrar:
Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz bu kuranı aralıklı ve ayrı ayrı sana okuduk (sure sure ve ayet ayet indirdik veya olaylar ve hadiselere göre parçaladık), tedrici olarak (23 sene zarfı içinde) indirdik ki insanlara yavaş yavaş okuyasın”[10] Bu ve başka ayetlerden anlaşıldığı gibi kuranı kerim 23 sene zarfı içinde peygambere nazil oldu. İnsanları terbiye etmek ve onları kılavuzluk yapmak için öğüt verici bir konu veya destanı birkaç defa tekrar edilmesini ve her defasında söz konusu kısanın bir kısmına işaret edilmesi lazım geldi. Kuranda yer alan destanlarda ve öğretilerin tekrarında bazı noktalar şunlardır:
  1. Düşünce ve belli görüşlerin tekrarlanması, genellikle söz konusu düşünce ve görüşlerin istikrar bulması ve onların zihinlerde sabit kılınmasını içindir.
  2. Psikologların tahkikatlarında tekrarın öğrenme eylemindeki önemliliği ispatlanmıştır. Kuranı kerimde akide ve gaybi meselelerin ki insanın zihninde sabit kılınması gayedir, tekrarlanmasından söz konusu meselelerin zihinde sabit kılınması isteniyor. Örneğin; Neml suresinde “ilahi meallahi” beş defa tekrarlanmıştır ki tevhit akidesi zihinlerde sabit kılınsın. Ya Hud suresinde önceki peygamberin diliyle milletlerine yapmış oldukları tevhide ve Allahın ibadetine davet, dört kere zikir edilmiştir.  [11] Bu tekrarlar şunun içindir: kuran tarihi bir kitap değil ki olayı baştan sonuna kadar bir defasında işaret etsin, artık tekrar ona dönmeye gerek duyulmasın. Belki kuranı kerim eğitici ve insanı eğitme kitabıdır. Biliyoruz ki bazen eğitim ve terbiye ile ilgili bazı meselelerin defalarca tekrar edilmesi ve hatırlatılması, farklı perspektiften ona bakılsın ve farklı cihetlerde kendisinden netice alınması gerekiyor.[12]  
  3. Terbiye ve eğitme esnasında bazen önemli bir mesele üzerinde defalarca durulması gerekli geliyor ki kendi derin tesirini öğrencinin zihninde bırakabilsin ve onu daha fazla (maksat olan) unvanlara sevk etsin. Örneğin kamer suresinde kâfirleri kapsayan azabın zikir edilmesi üç defa[13] şu ibarelerle; “fe keyfe azabi ve nuzur = Benim azabım ve uyarılarım nasılmış” tekrarlanmıştır.[14] Bu tekrar Kureyş kâfirlere bir uyarı ve geçmiş peygamberleri yalanlayanların akıbetini hatırlatmaktır.
  4. Bu tekrarlar cezp edici, günüle oturacak ve farklı ibarelerle olması gerekiyor ki yorucu olmasın. Bu nedenle belli bir konuyu açıklamakta olan ibareleri değiştirmek yorucu olmaktan korunmak ve insanların teveccühünü celp etmek içindir. Psikolojide bu konu büyük öneme sahiptir. Örneğin; Lut kavmiyle alakalı olayın bir bölümü kuranın beş suresinde; “Hicir, 59-60”, “Hud, 81”, “Zariyat, 35-36”, “Ankebut, 32” ve “Araf, 83” farklı ibarelerle beyan edilmiştir. Bütün bu ayetler tek bir hakikati açıklamak istiyor. O da şudur; “Biz kesinlikle yaş ve kuruyu beraber yakmayacağız”. Adalet, müminleri kâfirlerin alın yazısına duçar etmemize izin vermiyor. Hata eğer milyonlar kişi imansız ve günahkâr olsa ve içinde bir kişi imanlı, pak var olursa onu kurtaracağız, ama muhtelif tabirlerle bunu anlatmıştır.
  5. Kıssanın bazı bölümlerinin tekrarlanması yeni bir meselenin açıklaması ya bir önceki ayetlerde ortaya atılmış olan konu için delil getirmek içindir. Bir olaya farklı zaviyelerden bakmak ve her zaviyeden olayın farklı bir boyutunu göstermek mümkün olduğu için kuranı kerimde olaylar bu minvalde ortaya atılmış ve tekrarlanmıştır.[15]  
 

[1] Yusuf, 111. Soru; 149 (sayt: 897).
[2] Alıntı: soru 1846, (sayt: 1827)
[3] Muhaddisi, Cevad, “Hüner der Kalemruyi Mekte”, baskı, 2, int.defteri tebligati İslami, s. 240.
[4] Cafeti, Yakup, “Tefsiri Kevser”, c. 2, s. 501.
[5] Kannadi, Salıh, “Kuran Şınasi”, baskı 4, nehadi nemayendegi makam-i muazzami rahberi der danışgahha, defteri neşri mearif, s. 140.
[6] “Kuran Şınası”, s, 140.
[7] “Kuran Şınası”, s, 141.
[8] “Kuran Şınası”, s, 141.
[9] “Kuran Şınası”, s, 141.
[10] İsra, 160
[11] Mehdi, Seyit, Sait, “Kısse ve Nokati Terbiyeti der kuran”,baskı, 2, Kum: merkez çap ve neşr-i defter-i tebligat-i İslami havze ilmiye kum. s. 27.
[12] “Tefsiri Numune”, c. 15, s. 502; hawze.net.
[13] “Kısse ve Nokati Terbiyeti der kuran”, s, 28.
[14] Kamer, 16
[15] “Kısse ve Nokati Terbiyeti der kuran”, s. 29.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar