Gelişmiş Arama
Ziyaret
9251
Güncellenme Tarihi: 2010/04/13
Soru Özeti
Şia âlimleri Allah’ın yeryüzüne inmesini küfür olarak mı değerlendirmektedir?
Soru
Usul-i Kâfi, c.1 s. 90 ve 91’de ilk dönem Şia âlimleri Allah’ın yeryüzüne indiğini ret etmekte ve bu sıfatı ispatlayan kimsenin küfrüne hüküm ektedirler. Bu söz doğru mudur?
Kısa Cevap

Şia İmamlarından nakledilen rivayetler mantıklı bir açıklama çerçevesinde Allah’ın yeryüzüne inmesi inancının geçersizliğini dile getirmekte ve buna inananların küfrüne işaret etmemektedir. Allah’ın yeryüzüne indiğine inanmak tahrif edilmiş bir rivayetin yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Bunun neticesi Allah Azze ve Celle’nin cisimlendirilmesidir. Allah’ı cisim bilmek Şii ve Sünni âlimleri açısından eğer bir şekle indirgenirse küfre neden olur.

Ayrıntılı Cevap

İslam’ın yayılıp genişlemeye başladığı İlk dönemlerden bugüne dek fırka ve kelam mezhepleri arasındaki ihtilaf ve tartışmalardan biri, Allah’ın zati ve haberi sıfatları konusu olmuştur. Elbette bu kelamsal tartışma haberi sıfatlarda daha çok meydana gelmiş ve bazen karşı tarafı tekfir etmeye neden olmuştur. Fetihler döneminde Müslümanlar tedrici olarak yenilmiş ve komşu kavimlerin düşünce, inanç, gelenek ve görenekleriyle aşina olmuş ve bazı hususlarda bu ilişkiler bazı düşünürlerin bu kavim ve milletlerin inanç ve düşüncelerinden etkilenmesine neden olmuştur. Bazı mezhep fırkalarının görüşlerine tam bir şekilde bakıldığında onların kozmoloji ve ilahiyat alanlarındaki etki miktarları gözlemlenebilir. Yeni Plâtonculuk, Yahudilik ve Zerdüştilikten alınan bazı düşünceler bu kabildendir. İnançsal konularda genel olarak ve Allah’ın sıfatları konusunda ise özel olarak Müslümanlar her zaman diğer dinlerin düşüncelerinden etkilenmiş bazı bilginlerin yanlış yorumlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Kur’an’da Allah’ın kendini nitelediği haberi sıfatlar hakkında tartışmaların gerçekleştiği bir atmosferde bir grup (hadis ehli) Kur’an’da bulunan “ید الله فوق ایدیهم”, “و یبقی وجه ربک” ve rivayetlerde bulunan “ینزل  الی السماء الدنیا”, “قلب المؤمن بین اصبعین من...” esinlenerek haberi sıfatlar hakkında yüzeysel bir yorum yapmış, başkalarıyla tartışmalarda bulunmuş ve bu da Allah’ın teşbihi ve cisim olduğu inancını ortaya çıkarmıştır. Bunun ardından Eşaire tecessümden kaçmak için onlardan farklı bir yorum ortaya atmış ve bu sıfatların niteliksiz bir şekilde bulunduğu inancını dile getirmiştir. O, bununla tecessümden sakınma hedefini gütmüş, lakin bir tür paradoks meydana getirmiştir. Bir başka grup da bu iki görüşün karşısında haberi sıfatları temelsiz ve esassız bir şekilde tevil etmeye yönelmiştir. Böyle bir durumda Şii imamları da bu meselelere yönelik kendi görüşlerini açıklamaları ve böylece Şii’lerin inançsal olarak sapmasını engellemeleri gerekiyordu. Bunun için uygun zamanlarda bu konular ile yüzleştiklerinde söz konusu soru ve şüpheleri delilli ve açık bir şekilde beyan etmekteydiler. Her ne kadar sorunuzda belirttiğiniz adreste konuyla ilgili rivayeti bulmasak da Usul-i Kâfi’de imamların bu konuyu açıklamak için sergilediği çabaları gösteren bir takım rivayetler mevcuttur.[1] İmam Sadık (a.s), İmam Kazım (a.s) ve İmam Hadi (a.s) Allah’ın dünya göğüne veya yeryüzüne inmesi konusunda ileriye sürülen delili çürütmüş ve muhatabı Allah için bir had gözetmekten, O’nun bir eksiği olduğunu söylemekten ve O’nu yaratıklardan birine benzetmekten sakındırmıştır. Bu rivayetlerin tecessüme inananların küfrüne işaret etmediğini hatırlatmak gerekir. Bu rivayet; yani Allah’ın dünya göğü veya yeryüzüne indiği konusu ne kadar doğrudur? Akli ve nakli deliller ile bu rivayetin bu şekliyle kabul edilemeyeceğini söylemek gerekir.

1. Bildiğiniz gibi akli deliller Allah Tebarek ve Teâlâ’nın cisim olduğunu reddeder, yukarıdan aşağıya doğru inmek Allah’ı cisim olarak algılamayı gerektirir, bu da O’nun bir eksikliği olduğunu yansıtır ve mekânın O’nu kuşattığı neticesini ortaya çıkarır. Aynı şekilde bir yerden başka bir yere hareket etmek Allah için bir sınırın olduğunu ve O’nun hareket ettiğini gerektirir; oysaki bu yaratıkların özelliklerindendir ve rivayet de zarif bir şekilde buna itiraz etmektedir. Kur’an-ı Kerim de açıkça bu konuya işaret etmiş ve Allah’ın imkân âleminin yaratıcısı olduğu ve onu ihata ettiği bildirilmiştir: O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.[2] Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.[3] O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilâh olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.[4] Bu ayetler belirtilen hususa delalet eder. O halde Allah’ın belirli bir mekânda bulunduğu ve başka mekânlara intikal ettiği şeklinde bir algımızın olması doğru değildir. Allah’ın dünya göğüne indiğini belirten rivayet hadis kaynaklarında nasıl dile getirilmiş ve Ehlisünnet arasında nasıl yaygınlık kazanmıştır? İmam Rıza’nın (a.s) buyruğuyla bu rivayet saptırılmıştır. Şöyle ki; rivayette Allah’ın emrinin inmesi kastedilmiştir ve sonra emir sözcüğü rivayetten silinmiştir.[5] Sorulan soru münasebetiyle belirtmek gerekir ki bazı Şii ve Sünni âlimlerinin inancına göre, Kur’an’daki haberi sıfatlar veya Allah için bu tür sıfatları zikreden rivayetler bağlamında, eğer birileri bu sıfatlar ile ilgili olarak Allah’ın cisim ve eksik addedilmesine neden olacak bir yorumu benimserlerse ve bu yoruma inanacak olursa kâfir sayılırlar. Burada bu gerçekliği ifade eden iki Ehlisünnet âliminin sözlerine işaret ediyoruz:

1. Ebu Hamid Gazali, Allah’ın eli (یدالله) hakkında şöyle demektedir: Her kim Allah’ın cisim olduğunu ve azalardan teşkil olduğunu sanırsa putperesttir; çünkü her cisim yaratıktır ve yaratığa ibadet etmek küfürdür.[6]

2. İbn. Cezm Endülisi de el-Fasl kitabında şöyle demektedir: Her kim Allah’ın cisimlerden bir cisim olduğunu söylerse, eğer cahilse veya bunu tevil ediyorsa mazurdur ve ona gerçeği öğretmek farzdır. Eğer Kur’an ve sünnetten ona delil getirirlerse ve o inatçılık yüzünden delile muhalefet edecek olursa kâfir olur.[7]

Bütün bu durumlarda (Müslümanlar arasında sıfatların değişik yorumları), Şii imamları da tüm Müslümanlar ile ilişkilerde diyaloğu, cenaze merasimlerine katılmayı ve mescitlerde bulunmayı emretmiştir. Bu emir imamların onları kâfir değil, Müslüman bildiğine tanıklık eder.[8] Şii imamları imamet dönemleri boyunca her zaman Müslümanların inançsal görüşlerini düzeltmeye çalışmış, hatta tecessüme eğilimli olan bireyler topluluğunu bile bu işten sakındırmış ve onlara öğretmenlik ve kılavuzluk etmiştir. Aynı şekilde Şii fakih ve mercileri de küfrü tanımlamada açık bir tanım dile getirmiş ve Allah için ortak koşmayan ve O’nun elçisine iman eden herkesi Müslüman saymışlardır.[9]

 


[1] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, El- Kafi, c. 1, s. 125 – 126, babı El- Hareke ve’l İntikal, Daru’l Kutubu’l İslamiye, çapı çaharum, Tahran, 1365 h.ş.

[2] Hadid Suresi, 4. ayet.

[3] Kaf Suresi, 16. ayet.

[4] Zuhruf Suresi, 84. ayet.

[5] Saduk, Muhammed bin Ali, Men la Yehzeruhu’l Fakih, c. 1, s. 421, Müessese-i İntişaratı İslami, çapı sevvum, Kum, 1413 h.k.

[6] Subhani, Cafer, Muhazırat fi’l İlahiyat, s. 133, çapı heştum, Müessese-i İmam Sadık (a.s), Kum, 1426 h.k.

[7] Endulisi, Ali bin Ahmet, El- Fasl fi’l Milel ve’l Havau ve’n Niheli c. 2, s. 269.

[8] El- Kafi, c. 2, s. 635.

[9] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 76, m. 106, çapı heştum, Defteri İntişaratı İslami, Kum, 1424 h.k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür?
    28190 Eski Kelam İlmi 2010/05/06
    Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurulabileceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Ancak bunu alkol veya uyuşturucu maddeleri kullanarak yapmak mümkün değildir.Başka âlemlerle irtibat kurmak ve âlemdeki gizli sırlar hakkında bilgi edinmek için kullanılan vesileler, onların şeriata uygun olup olmadıkları ...
  • Ebu Said Hudri hakkında bilgi verir misiniz? Bu zat Ehl-i Beyt'in dostlarından mıdır? Hz. Ali'nin imametini kabul emiş midir?
    11243 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Ebu Said El-Hudri Peygamber’in yarenlerindendi ve bu zat bilgin bir kişi idi. Resulullah’tan birçok hadis ezberlemiş ve onları nakletmiştir.Ebu Said diyor ki Handek savaşında 13 yaşımda idim. Babam elimden tutup Resullah’ın huzuruna çıkardı ve “Ey Allah’ın Resulu! Bu oğlum ...
  • Genç ve evli bir bayan, evdeki durumun müsait olmayışından dolayı ramazan ayında sahura kalktığı halde gusül alamamıştır. Acaba bu bayanın vazifesi nedir?
    3546 Cenabet 2019/06/17
    Değerli okuyucumuz, evin kalabalık olması veya başkalarından utanmak geçerli bir mazeretler değildir. Böyle durumlarda gusletme imkanınız veya zamanınız yoksa teyemmüm etmelisiniz. Gusletmemiş ve teyemmüm almamışsanız ve sabah ezanına kadar cenabetli kalmışsanız orucunuz batıl olduğu gibi üzerinize kefarette gelir. Ama o zaman amelinizin doğru olduğunu düşünüyorduysanız kefaret gelmez.
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9364 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Sevgi ve muhabbetin önemi ve sınırları nedir?
    2958 Hadis 2020/01/19
  • Bir yaratıcısı olmaksızın baştan beri tanrı nasıl mevcuttur?
    11170 Eski Kelam İlmi 2012/08/21
    Tanrının baştan beri nasıl mevcut olduğu sorusu, gerçekte neden tanrı kendi başına ve zatıyla vardır ve her varlığın bir yaratıcısı ve meydana getiricisi bulunmaktadır, diye belirtilen sorunun başka bir ifadesidir. Gerçekte soru şudur: Tanrı nasıl meydana gelmiş ve kim O’nu yaratmıştır? Cevap için birkaç soruya dikkat etmeniz ...
  • Cehennem ehlinin yüzü nasıldır?
    12969 Eski Kelam İlmi 2012/07/21
    Kur’an’ı kerim ayetlerini inceleme neticesinde şöyle bir netice alınabilinir: Bir taraftan cehennemliklerin yüzü yanma neticesinde derisi kendi kabuğuna çekilir, dudakları parçalanır çok çirkin ve korkunç bir hale gelir şekilde müşahede ediliyor. Bir diğer taraftan ilahi azabın yenilenmesi ve tekrarlanması için Allah u Teâlâ karar kılmış ki beden ...
  • Allah anneden daha şefkatli ise nasıl insanı cehennem ateşinde yakabilmektedir?
    4465 دلایل عدل الهی 2018/11/17
    Dünyada gerçekleştirdiğimiz her eylemin mana âleminde bir hakikati vardır. Ahret hayatında karşılaşacağımız ceza ve mükâfatlar gerçekte bizlerin amelleri ve eylemlerinin o âlemde ki inikâsı ve ortaya çıkardığı sonucudur. Bilimsel bir ifadeyle ahret âleminde göreceğimiz ceza ve mükâfat dünya hayatında amellerimizin tecessümü(cisimleşmiş şekli)dür. İslam Peygamberinin eşi Ayşe’den şöyle ...
  • Kimler bir insanın mahremleridir; örneğin amcam benim çocuklarıma mahrem sayılır mı?
    9614 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Mahremiyet üç yolla oluşur: nesep, evlilik ve süt verme. Nesep yönünden insana mahrem olan şahıslar şunlardan ibarettir: Anne, baba ve büyükleri(büyük baba, ana anne gibi) Evlat ve küçükleri(torun, netice gibi) Erkek kardeş, kız kardeş ve küçükleri(yeğenler gibi) Amca, hala ve büyükleri(amca ve halanın anne ve babası gibi) Dayı, teyze ve büyükleri(dayı ...
  • “Zer Âlemi” Nedir?
    20845 Eski Kelam İlmi 2007/10/25
    “Zer” veya “Misak alemi” bu alemden önce olan bir dönem, aşama, sahne, yer veya alemden ibarettir. Allah Teala Hz. Âdem’in soyundan olan bütün soyları küçük zerreler halinde var etmiş ve o zerrelere ruh verdikten sonra onlardan kendisinin rablığı, peygamberlerin peygamberliği ve masum imamların velayetine inanacaklarına dair kesin ...

En Çok Okunanlar