Gelişmiş Arama
Ziyaret
11506
Güncellenme Tarihi: 2012/05/09
Soru Özeti
‘Kadınların akılları güzelliklerindedir, erkeklerin güzellikleri ise akıllarındadır’ hadisinin senedi muteber midir? Ve ‘Kadınların akılları güzelliklerindedir’ sözünden maksat nedir?
Soru
Bir hadiste ‘Kadınların akılları güzelliklerindedir, erkeklerin güzellikleri ise akıllarındadır.’ diye buyurulmuştur. Buna göre a) Hadisin senedi muteber midir? b) Özellikle hadisin ikinci bölümündeki karşıtlık ve karine göz önüne alındığında ‘Kadınların akılları güzelliklerindedir’ sözünden maksat nedir?
Kısa Cevap

Hadis her ne kadar güvenilir kaynaklarda gelmişse de sahih ve güvenilir hadislerden sayılmamaktadır. İslamda Allah’a yakınlaşmak ve insaniyet konusunda kadınla erkek arasında fark yoktur. Akıl  yönünden kadınla erkek arasında fark varsa da bu alet olan akıl konusundadır. Yani dünyayı idare eden ilimlerin öğrenildiği akıldır. Bu yüzden ‘A’lem (en bilgin) veya Uzman olan kimse Allah’a en yakındır.’ denmez, ‘Etka (en takvalı olan) Allah’a en yakındır’ denir. Kaldı ki kadın insani akıl ve düşüncesini duygularının inceliğinde, söz ve davranışlarının güzelliğinde gösterebilir. Nitekim erkekte, hünerini insani düşüncesinde ve akli tefekküründe göstermekle görevlidir ve gösterebilir. Hadisten anlaşılabilecek bir diğer nokta, kadının alet olan aklının, güzelliğinin etkisinde kalabilmesidir. Yani kadın çalışan biri olsa da her şeyden önce sevgili bir eş, şefkatli bir anne ve yetenekli bir ev kadınıdır. Erkek ise ilimle süslendiği zaman, akılcı tedbirleri sayesinde ailesi ve toplumu için faydalı olur.

Ayrıntılı Cevap

‘Kadınların akılları güzelliklerindedir, erkeklerin güzellikleri ise akıllarındadır.’ hadisi birçok güvenilir kaynakta rivayet edilmiştir.[1] Şeyh Saduk’un Maani’l-Ahbar ve Emali adlı eserleri, Allame Meclisi’nin Biharu’l-Envar’ı, Şeyh Tabersi’nin Mişkatu’l-Envar Fi-Gureri’l-Ahbar adlı eseri bunlardan birkaçıdır. Yine Şeyh Hür Amuli el-Fevaidu’l-Tusiyye eserinde hadisi açıklayarak çeşitli açılardan ele almıştır. Bununla birlikte hadisin senedinde güvenilir olmayan birkaç kişi olduğundan güvenilmeyen hadislerin içinde yer almıştır.

Sorunun ikinci bölümüne geçmeden önce birkaç noktayı hatırlatmak gerekir:    

Hadisten ilk bakışta kadınların dış güzellikleri olduğu ve akılın kadınların güzellik ve cemallerinde bulunduğu, ama erkeklerin güzelliklerinin akıllarında olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle görünüşte kadının güzellik, erkeğinde aklın peşinde olması istenmiştir. Zira erkeklerin güzelliği akıl sahibi olmalarındadır. Ancak bu hadis galiba ilk bakışta anlaşılan manasından öteye daha derin bir manaya işaret etmektedir. Belirtmek gerekir ki bir hadisin tam olarak anlaşılabilmesi için başka hadisler de göz önüne alınarak daha dakik bir mana çıkarılmalıdır. Yoksa bir hadis, tek başına ve amacı göz önüne alınmadan sadece tercüme edilerek değerlendirilemez. Çünkü Masumların (a.s) nurlu sözleri insanın hidayeti için olup belli bir zaman ve mekanla sınırlı değildirler; içerikleri genelde her dönemde insan yaşamının siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel olmak üzere bütün yönlerine uygun insan yetiştirme kanunlarına sahiptir. Bu yüzden İslam dini bütün parçaları birbiriyle bağlantılı geniş kapsamlı bir dindir. İslamın üzerinde önemle durduğu konulardan biri kadın ve erkeğin ‘Allah’a yakın olmak’ konusunda olduğu gibi yaratılışta eşit olmalarıdır. Bu açıdan bakıldığında İslama göre kadınla erkek arasında fark yoktur. ‘İnsan, dini görevlerini yerine getirerek ruhunu maneviyatla doyurursa ilahi kurba nail ve Onun sıfat ve isimlerinin mazharı olur. Böyle bir yetenek kadın ve erkeğe ortak olarak verilmiştir ve her ikiside yüce derecelere ulaşabilirler. Bu makama ulaşmanın yolu da birdir. O da iman ve salih ameldir.’[2]

Dolayısıyla insanın yaratılışında değer, itibar ve Allah Teala’ya yakın olmak açısından kadınla erkek arasında bir fark yoktur.

1. Hadiste ‘Akıl’ kelimesi geçtiğinden bu kelimeyi incelemek gerekir. Bazı filozoflar akılı ‘Teorik Akıl’ ve ‘Pratik Akıl’ diye ikiye ayırmışlardır. Teorik akıl ile anlıyor, pratik akıl ile amel ediyor. Yakin, cezm, zan, vehm, hayal, vb. şeyler teorik aklın işidir; niyyet, azim, ihlas, irade, sevgi, tevella, teberra, takva, adalet, vs. ise pratik aklın işidir ve insandaki fazilet ölçüsü buna göredir.[3] İnsanı ilahi kurba yaklaştıracak ve diğerlerinden üstün edecek olan akıl, zihni bilgi deposu yapan akıl değil, pratik akıldır. Allah katında değeri olan şey, fazilet ve üstünlüğün ölçüsü olan şey, amelde ihlasın olmasıdır. O halde ‘Kadın erkek arasında teorik akılda fark varsa bu fark alet olan akıldadır; yani dünyanın idare edilmesi amacıyla insanın bilimleri öğrenebilmesine zemin hazırlayan akıldır. Bu yüzden ‘Çok bilgili olan Allah’a yakındır’ denmez, ‘En takvalı olan Allah’a yakındır’ denir.’[4]

Dolayısıyla kadınla erkek arasında hüküm vermek isteyen kimse, ilimin ıstılah manasını (yani teorik aklı) ölçü edinmemelidir, aksine pratik akılı insanın kurbunun vesilesi ve faziletinin ölçüsü edinmelidir. Bu durumda kadın ve erkeğin güzelliği, ‘Rahmana ibadet edilen ve cennetler kazanılan’ akıldadır. O zaman da hem ‘erkeklerin güzelliği akıllarındadır’ denir, hem de ‘kadınların güzelliği akıllarındadır.’ denir.[5]

2. İnsanın ruhunun güzelliği imanındadır gerçeği, ayetlerde ve hadislerde defalarca zikredilmiştir. Nitekim Allah Teala buyuruyor: ‘Allah, imanı size sevdirdi ve onu gönüllerinizde bezedi.’[6] Ayetten anlaşılan şey şudur: Allah imanı kalplerin sevdiği şey olarak kıldı ve onu insanın ruhunun süsü yaptı. İnsanın ruhu, mücerret olduğundan imanda maddi değil manevidir. Bu manevi şey yani iman, o mücerret şeyin yani insan ruhunun cemal ve güzelliğinin kaynağı olmuştur. Zira erkeklik ve kadınlığın insanın hakikatında (yani ruhunda), imanda vb. şeylerde etkisi yoktur. Yani insanın hakikatı, iman vb. şeyler ne kadındır, ne de erkek. Bunlar mücerret olup, kadın ve erkekte eşittir. ‘Öyleyse Allah katında üstünlük sağlayan iman gerçeği, kadın ve erkek olarak görülemez.’ Dolayısıyla Hz. Ali’nin ‘Kadınların akılları...’ hadisinden vasıflandırma manasını değil, emir manası anlayabiliriz. Yani hadis-i şerif kadının aklını cemalinde özetleyerek onun kınanmasına, erkeğinde cemalinin aklında olduğu söylenerek övülmesine neden olacak iki insan sınıfını vasfetmemektedir. Manası belkide kınama değil emir veya yapıcı bir vasfetme olabilir. Yani kadın aklını ve düşüncesini duygunun inceliğinde, güzel söz ve davranışta vb. şeylerde gösterebilmeli veya buna görevlidir. Nitekim erkekte hünerini insani düşüncesinde ve akılcılıkta tecelli ettirmelidir.’[7]

Kadın aklını sevgi, şefkat, sadakat, paklıkla dolu hüner ve güzel davranışlarında göstermelidir. Bu mesele, toplumsal fazilet için değerli bir dayanak olacaktır. Zira kadın aklıyla evinde sağlayacağı güzellik ve davranışıyla toplumu ıslah edebilir.

‘Okumuş olan, şehadet ve fedakarlık öğretisini bilen kadın, şefkatli bir anne rolünde, evladını şehadete teşvik eder ve yola çıktığında onu uğurlarken toplumda ‘tarif aklını’[8] ince şekilde gösterir. Veya savaş meydanından dönen kahraman evladını, aklının ağır düşüncesinin şevk ve intizar elbisesinin güzelliğinde gösterir. Nitekim yetenekli erkekler zarif hünerleri, toplumda ‘tarif aklı’ yansıtma mukabil gücüne sahiptirler. Özetle kadın beğenilmiş hikmetleri hünerin zarifliğinde göstermeli, erkek ise hünerin zarifliklerini beğenilmiş hikmetlerde göstermelidir. Yani kadının celali onun cemalinde gizliyken, erkeğin cemali onun celalinde gizlidir. Ve bu iş bölümü ne kadın için bir kınanmadır ne de erkek için bir övgü. Aksine her birinin kendi özel işiyle ilgilenmesi için verilmiş ameli düstur ve kılavuzdur. Kendi özel düsturuna itaat eden takdir edilir, etmeyen ise kınanmayı hakkeder. Demek ki kadınla erkeğin farkı doğru düşünceleri sunma şeklinde kendini gösterir. Yoksa kadında erkek gibi ilim öğrenme liyakatine sahiptir ve takdir ve övgüye layıktır.[9]

3. Hadis-i Şeriften anlayacağımız ve yukarıda anlatılanlarla ilişkisi olan bir başka nokta kadın ve erkeğin ruhsal yapılarındaki farka yapılan vurgudur. Buna hadiste çok güzel bir şekilde vurgu yapılmıştır. Zira bu meseleyi bilmemek bazılarının kadını aşağı derecede görmesine neden olmuştur.

Üstat Mutahhari bu konuda şöyle diyor: ‘Beni şaşırtan şeylerden biri bazılarının kadınla erkek arasındaki fiziksel ve ruhsal farkta erkeği tam, kadınıda eksik görmesidir. Yaratılışta kadının eksik yaratılmasının onun faydasına olduğunu telkin etmeye çalışıyorlar.’[10]

Ama İslam gerçekte, geçmişte ve günümüzde kadın haklarının ayaklar altına alınmasına neden olan kimsenin önem vermediği hakikate dikkat çekmiştir. Geçmişte kadına zulmetmek, onu bir hayvan, miras bırakılan bir mal gibi görmek, hiç bir hak ve hukukunun olmaması gibi şeyler bugün de köşe bucakta kalan geri kalmış toplumlarda görülmektedir. Modern toplumlarda da kadının durumu geçmişten daha iyi bir seviyede değil. Günümüz dünyasında kadın erkek haklarının eşitliği bahanesiyle kadını iş alanına ve topluma çekmiş, güzelliğini bir köle gibi ucuz fiyata satmaktadırlar.

Günümüz kadın, cemal ve güzelliğini, çocuğunu aşkla yetiştirmek, sevgi öğretilerini şefkatle kulağına fısıldamak için çaba sarfeden bir anne değil, sadece cinsel bir mal olarak görülmektedir. Artık kadın ailenin, aile de sağlam toplumun temelini atamamaktadır. Onun şu andaki rolü şehvetperestlerin şehvetlerini söndürmektir. Ve tabi burada ilk kurban kadın, sonra ailedir.

Hadis-i Şerif ‘Kadınların akılları güzelliklerindedir’ dediğinde, kadının, cemal ve güzelliğine önem verdiğinde bunun, yuva kurmada, erkeği aşk, sevgi ve duygu ocağına çekmede etkili olacağı gerçeğini ortaya koymaktır. Bu güzellik, kadının aklını ve diğer yeteneklerini etkilemektedir. Dolayısıyla kadının güzelliği iş ortamlarına çekilmemelidir.

Kadının güzelliği insaniyet ışığıyla yandığı zaman sıcak bir aile ortamı oluşturabilir. Öyle ki aile fertleri, başarılı bir ailenin temelini atan anne sevgisiyle doyurulduğu zaman din alimi, bilgin, fedakar asker, büyük arif, şerefli işçi, uzman bir doktor, yetenekli bir yazar, güçlü bir sanatkar olabilir. Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadının olduğu inkar edilemez bir gerçektir.

Dolayısıyla kadın asıl hüner ve vazifesinden fazla gafil olmamalı ve çoğusu gereksiz olan iş alanlarına girmemelidir. Ama girerse bilmeli ki onun hüner ve yeteneği gerçekte sevgi ve rahmet icat etmektir. Aile, huzurunu onun yaratılışına borçludur. Öyleyse hadisten anlayacağımız şey kadının alet olan aklının güzelliğinin etkisinde kalmasıdır. Yani kadın bir şirketin müdürü, uzman bir doktor, güçlü hitabete veya üstatlık vb. gibi yeteneklere sahip olsa da o, her şeyden önce sevgili bir eş, şefkatli bir anne ve yetenekli bir ev hanımıdır.

Ama erkek yaratılışta, yaşam kavgasında ve toplumda değirmenin altındaki taş gibidir. Erkeğin güzelliği para kazanmakta, aklı ise yaşamı idare etmesindedir. İlimle donamış ve akılcı tedbirlerini kullanarak ailesine ve topluma faydalı olan bir erkek güzeldir. Aklı ve idaresi ne kadar çok olsa güzelliği de o kadar parlak olur.

İlgili dizinler:

-İmam Ali’nin (a.s) Sözlerinde Kadınları Akıl ve İmanı, 16855 (Site: 16636)

-İmam Ali’nin (a.s) Kadınları Aklı Konusundaki Görüşü, 5390 (Site: 5623)

-Akıl ve Faaliyet Alanları, 2264 (Site: 2400)

-Teorik Hikmet ve Pratik Hikmet, 507, (Site:548)

 


[1] -Maani’l-Ahbar adlı kitapta hadisin senedi şöyle getirilmiştir: Muhammed bin Ömer bin Muhammed bin Salim bin el-Berra el-Ciani el-Hafız bize anlattı, o da Ahmed bin Ubeydullah Sakafi Ebu’l-Abbas’tan o da İsa bin Muhammed el-Katib’den, o da el-Medaini’den, o da Gıyas bin İbrahim’den, o da Cafer bin Muhammed’den, o da babasından, o da ceddinden Ali bin Ebi Talib’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Kadınların akılları güzelliklerindedir, erkeklerin güzellikleri ise akıllarındadır.’

[2] -Cemşidi, Esedullah, Cestari Der Hesti Şinasi-i Zen, s.52, Müessese-i Amuzeş-i Pejuheş-i İmam Humeyni, Kum, 1388.

[3] -Cevadi Amuli, Abdullah, Zen Der Ayine-i Celal ve Cemal, s.255, İsra, Kum, 4. Baskı, HŞ.1378

[4] -a.g.e.

[5] -a.g.e. s.258

[6] -Hucurat/7

[7] -a.g.e. s.33-35

[8] -Latif, hoş, beğenilmiş.

[9] -a.g.e. s.35-36

[10] -Mutahhari, Murteza, Nizam-ı Hukuk-u Zen Der İslam, s.200, Sadra, 21. Baskı, Kum, HŞ.1374.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Namahremden suni saç ve suni tırnağı gizletmek vacip midir?
    7002 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/19
    İmam Humeyni hazretleri (kuddise sırıhu) ve diğer değerli merciler şöyle buyurmuşlardır: Kadınlar suni saçları ve gizli (kalması gereken) ziynetleri (bilezik ve gerdanlıklar gibi) de namaz dışında kapatmaları gerekir.[1] Namaz esnasında ise suni olan saçları, ...
  • Kur'an'da geçen "salat" kavramından maksat nedir?
    75636 Tefsir 2010/09/04
    "Salat" kelimesi çeşitli anlamlarda kullanılır, bu cümleden olmak üzere Müslümanların yerine getirdikleri özel ibadet, ibadet yeri ve dua sayılabilir. Bu da salat sözcüğünün Yüce Allah veya Müslümanlarca değişik manalara atanmasından kaynaklanmıştır.Kur'an'da yer alan ayetlere baktığımızda eğer "salat" veya "salavat" sözcüğü Allah hakkında kullanılırsa rahmet göndermek anlamındadır, namaz kılmak ...
  • Eğer Şeytan ateştense nasıl ateşte yanacak?
    10385 ابلیس و شیطان 2012/08/26
    Âlem daima bir değişim içerisindedir. Eşyanın (maddenin) özellikleri de etki tepkilerden dolayı değişkenlik göstermektedir. Hatta bilim adamları yanmayan bir maddeyi üzerinde değişiklikler yaratarak yeni bir unsur yani yanıcı bir madde elde edebilirler. İnsanın böyle bir yeteneğe ulaştığı şu halde acaba varlık âleminin Rabbi’nin Şeytan’ı oluşturan unsurlarda küçük ...
  • cinsel sapıklık ve inhiraftan korkulmadığı taktirde evlilik bırkalabilinir mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Evlilik olgusu bütün milletler arasında süre gelmiş bir gelenektir. Ancak islam dini evliliğe ve aile yuvasının ve teşkilatının kurulmasına çok önem vermiştir. Ayet ve rivayetlerdeki bütünlükten evliliğin ne kadar önemli olduğu çok güzel bir şekilde anlaşılıyor. Allahu teala kuranı kerimde bekar olanları evlendirin, şeklinde emr ...
  • Rivayetler açısından hangi sure Allah Teala’nın hüviyetidir?
    3270 Tefsir 2020/01/20
  • Hz. İsa’nın (a.s) henüz hayatta olmasına rağmen niçin Kur’an’da onun hakkında “hayatına son vereceğim (müteveffike)” tabiri kullanılmıştır?
    8809 پیامبران و کتابهای آسمانی 2012/06/11
    Bu ayetin bazı yanlış tercümeleri bu sorunun söz konusu edilmesine vesile olmuştur. Bu sebeple ayetin doğru anlamı aydınlığa kavuşursa sorun da halledilmiş olacaktır. Bu konuda çeşitli Kur’an ayetlerinde her ne kadar “teveffi” kelimesi ölmek anlamında kullanılsa da Kur’an ayetlerinin çeşitli yerlerinde bu kelimenin başka manaya da geldiği ...
  • Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
    5606 Kur’anî İlimler 2011/04/12
    Her ne kadar bu iddiaya yönelik bir delil belirtilmemişse de her davranış değişikliğinin şahsiyet değişiminin göstergesi olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) değişik durumlarda içinde bulunduğu zaman, mekân ve konum gereği zahirde farklı davranışlarda bulunmuş olabilir, ama bunların hiçbirini onun şahsiyetindeki farklılığa isnat edemeyiz. Bunun birçok başka ...
  • “Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hadisinden kasıt nedir?
    5761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/01/23
    İnsan fıtrî olarak Allah’ı isteyen ve O’na yönelik bilgi elde etmeye ve böylece Allah’a yönelik elde ettiği bilgiyle yaratılışın asıl hedefi olan ibadet ve kulluğu yerine getirmeye çalışan bir varlıktır. Öte taraftan Yüce Allah’ın Kur’an’da buyurduğu gibi insanın ilim ve bilgiden nasibi çok azdır. O halde taşıdıkları liyakat ve ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    31426 فرزندان زهرا س 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Secde veya ruku’dan sonra “Rabbi Salli Ala Muhammed ve Ali Muhammed” cümlesinin anlamı nedir?
    6706 رکوع و سجده 2015/04/19
    “Rabbi Salli Ala Muhammed ve Ali Muhammed” cümlesi inşa-i cümlelerden olup bir “çağrı”dır. Aslında ey rabbim! “salli ala Muhammed ve ali Muhammed” idi ve anlamı da şudur: “ey rabbim! Muhammed ve Ali Muhammed’e selem et. Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki endeksleri mütalaa ediniz:

En Çok Okunanlar