Gelişmiş Arama
Ziyaret
5973
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
Bir parça arsası olan ve bunu satma niyeti taşıyan bir şahıs arsasını satma durumunda onun humusunu vermesi gerekir mi ve hac kendisine farz olur mu?
Soru
Büyükbabam yaklaşık seksen beş yaşında olup büyük bir zorlukla hayatını sürdürmektedir ve kendisinin ve etrafındakilerin hayatında bir değişiklik yaratmak için satmak istediği bir arsaya sahiptir. (Bu durumda) Arsanın humusunu vermesi gerekir mi ve hac kendisine farz olur mu?
Kısa Cevap

Bu soru iki açıdan ipham taşımaktadır:  

Birincisi, sizin taklit merciiniz belli değildir. İkincisi, arsanın niteliği belli değildir; yani bu arsanın miras mı ya da hibe mi veya satın alınan bir arsa mı olduğu malum değildir. Bu nedenle meselenin tüm farzlarına işaret edilecektir:

Mezkûr arsa miras olursa:

Çağdaş Şia fakihlerinin görüş birliğiyle insana ulaşan mirasın humusu yoktur. Ancak:

1. Uzak bir akrabadan olur ve böyle bir akrabanın olduğunu insan bilmezse (neticede böyle bir miras beklentisi içinde olmazsa) burada yıllık harcamasından fazla olmazsa yine humusu yoktur. Ama yıllık harcamasından fazla gelirse bir grup fakih şöyle demektedir: Zorunlu ihtiyaç gereği humusunu ödemelidir.[1] Bir başka grup ise bunu gerekli görmeyip humusunu vermeyi müstehap bilmektedir.[2]

2. Kendisine bir miras kalır ve mal miras bırakan kimsenin onun humusunu vermediğini bilirse, humusunu ödemelidir.[3]

3. Mezkûr malın humusu olmazsa ancak malı miras bırakan şahsın humus borcu olduğunu insan bilirse, bu durumda o maldan humusu ödemelidir.[4]

Ama bu arsa hediye ise:

Hediye ve bağıştan ibaret olan hibenin bir humusunun olup olmadığı hakkında fakihler arasında değişik görüşler vardır. Genel şekliyle aşağıdaki görüşlerde onları özetlemek mümkündür:

1. Humusu yoktur.[5]

2. Yıllık harcamadan fazla gelirse yani humus yılının başına dek fazla gelirse, onun humusunu ödemelidir.[6]

3. Humus yılının başına dek fazla gelirse, zorunlu ihtiyat gereği onun humusunu ödemelidir.[7]

Eğer söz konusu hediyelik mala daha önce humus gerekli kılınmışsa, takriben tüm fakihler onun humusunu ödemeyi hediyeyi alana farz görmektedir.[8]

Ama mezkûr arsayı satın almışsa, bu durumda birkaç hal tasavvur edilmektedir:

1. Eğer humus ve zekâtını vermediği bir parayla bir mülk satın alırsa, borcunu ödemelidir ve o mülkteki tasarrufu haram ve ondaki namazı da geçersizdir.[9]

2. Eğer mezkûr mülkü taahhüt ile satın alırsa ve satın aldığı esnada humus ve zekatını ödemediği maldan vermeyi niyet ederse, borcunu ödemelidir.[10] Ama onun tasarrufu ve o mülk üzerinde namaz kılması hakkında değişik görüşler vardır:

A. Mezkûr mülkteki tasarrufu haram ve üzerinde kıldığı namaz da geçersizdir.[11]

B. Zorunlu ihtiyat gereği ondan sakınmalıdır.[12]

C. Onun mezkûr mülkteki tasarrufu haram değildir ve üzerinde kıldığı namaz da sahihtir[13].[14]

Ayetullah Mekarim Şirazi (bürosundan sorulan soru uyarınca) şöyle buyurmuştur: Humus hakkında eğer zorluktaysanız onun humusunun yarısını size bağışlıyorum ve yarısını ise tedricen eda edin.

Hac:

Bir kimse hac farzının şartlarını taşırsa, hayatta bir defa Allah’ın evini ziyaret etmek kendisine farz olur.

Hac Farzının Şartları:

1, 2 ve 3. İnsanın ergin, akil ve özgür olması.

4. Hacca gitme vesilesiyle önemi hacdan daha çok olan haram bir işi yapmaya veya önemi hacdan daha fazla olan bir farzı terk etmeye mecbur olmaması.

5. Kudret taşıması; yani ekonomik güç sahibi olması ve onu yapmak için sağlık, sıhhat ve güç taşıması.

6. Hac amellerini yapacak kadar vaktinin bulunması.[15]

Buna göre, tüm kudret şartlarının tahakkuk etmesi suretinde hac insana farz olur ve onu şerî bir gerekçe olmadan terk etmek de büyük bir günah sayılır. Netice itibariyle, eğer insan kudret şartlarını taşıyorsa ve önemli bir engel de yoksa kudretli sayılır ve haccı yerine getirmesi farz olur. Kudret şartlarının birinin eksikliği durumunda hac kendisine farz olmaz. Nitekim Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (bürosundan sorulan son soru üzerine) şöyle buyurmuştur: Arsanın parasına ihtiyacınız varsa, hac size farz değildir.     



[1] Büyük Ayetullahlar Hoyî, Tebrizî, Fazıl, Safi, Zencanî ve Behçet.

[2] İmam Humeyni, Tevzihü'l-Mesail, el-Mahşi, c. 2, s. 9, mesele. 1754.

3 Büyük Ayetullahlar İmam Humeyni (r.a), Hoyi (r.a), Behçet: Zorunlu ihtiyata göre. Sistanî ve Zencanî: İster ölünün malından versin veya kendi malından humusu verip sonra ölünün malından alsın ve ister kendi malından karşılıksız olarak versin bir şekilde onun borcunu gidermesi gerekir. Fazıl: Eğer söz konusu mal ölüm yılının gelirinden ise, bu şahıs onun humus borcunu vermelidir. Mekarim: (Göründüğü kadarıyla onun humusunu vermesi farz değildir, diyen merhum Tebrizî dışında kalanlar genel olarak görüş birliği içindedir).

[4] Bu görüş üzerinde ittifak edilmiştir.

[5] Büyük Ayetullahlar İmam Humeyni (r.a), Hamaney ve Nuri.

[6] Büyük Ayetullahlar Safi, Sistanî; (Zencanî: Eğer yıllık harcamasından çok gelirse ve kazandığı mal değerli olması takdirde humusunu ödemelidir. İhtiyat gereği mal değerli değilse bile onun humusunu ödemelidir).

[7] Büyük Ayetullahlar Behçet, Fazıl, Mekarim. Bkn: İmam Humeyni, Tevzihü'l-Mesail, el-Mahşi, c. 2, s. 8, mesele. 1753; Ahkâm-i Danuşcuy-i; Ahkâm-i Humus, Seyit Mücteba Hüseynî, s. 49.

[8] Çağdaş fakihler arasında sadece büyük Ayetullahlar Sistanî ve Tebrizî humusun ödenmesini verene ait olduğunu ve ona farz olduğunu söylemektedir. Bkn: a.g.e., s. 50.

[9] İmam Humeyni, Hoyî, Gülpeyganî, Erakî, Tebrizî, Mekarim, Fazıl, Safi, Nuri, Zencanî (müstehap ihtiyat gereği onda namazı da geçersizdir).

[10] Borcunu ödemesi hususunda bir görüş ayrılığı yoktur.

[11] İmam Humeyni (r.a).

[12] Ama büyük Ayetullahlar Fazıl ve Mekarim şöyle demektedir:

[13] Ayetullah Sistanî ve Ayetullah Erakî.

[14] Tevzühü'l-Mesail (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 486, mesele. 873.

[15] Tevzühü'l-Mesail (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 186, mesele. 2036.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar