Gelişmiş Arama
Ziyaret
7312
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
Soru
Bir müddet önce başladığım işte zarar ettim. Aile fertlerim devamlı hastalar. Ailede çalışan sadece benim ve yaşam yükünü yalnız başıma omuzlamaktayım. Lütfen benim için bir çözüm yolu önerin.
Kısa Cevap

İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda sabır göstererek ve şükretmeyle Allah’tan iyi bir ödül alacağınızı bilin.

Ayrıntılı Cevap

Ahiret ve uhrevî daimî yaşama inanan her imanlı insan saadet ve mutluğunu yalnız bu dünyada aramaz. Elbette bu dünyada ona sahip olmanın veya onu istemenin bir engeli yoktur. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Servet ve evlatlar bu dünya için faydalıdır, ahiret içinse iyi işler değerledir. Ama Allah her ikisini birden nadiren insana hediye etmektedir.[1] Aynı şekilde şöyle buyurmuştur: Dünya mümin için bir zindan gibidir ve zindan yaşamanın onun için hoş geçmesi beklenebilir mi?[2] İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) buyurduğuna göre ise, zahirde zengin ve nimetler içinde olan imanlı fertler, Allah’ın ahiretteki vaatlerini gözünde bulundurarak ve onu dünyanın sınırlı ve gidici servetiyle mukayese ederek kendilerini zindandaymış gibi hissederler.[3] Bu esas uyarınca ilk merhalede ahireti düşünmeli ve sonraki merhalede Allah’tan dünya yaşamını da bizim için daha kolay kılmasını istemeliyiz. Bununla birlikte, eğer Allah bir şahsa üstün ekonomik imkânlar vermişse ve onu hastalık, derbederlik ve buna benzer sorunlardan uzak kılmışsa, o halde Allah onu daha çok sevmektedir, diye bir düşünceye kapılmamalıyız. Allah’ın, mümin kulunun iyiliğini herkesten daha iyi bildiğine ve onun için aldığı her kararda bir hayır olduğuna kesin bir şekilde inanmalıyız. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: Ben mümin kul hakkında hayrete düşmekteyim; zira Allah onun için neyi mukadder etmişse, sonunda bu kul için hayırdır. Eğer onu makasla parça parça etmeleri mukadder ise, onun için iyidir ve eğer dünyanın doğu ve batısının onun olması mukadder ise, yine onun faydasınadır![4] Bu farklılıkları hatta peygamberler arasında bile müşahede etmekteyiz. Mesela Süleyman (a.s) gibi bir peygamber engin bir alana hükmetmekteydi ve cinler, insanlar ve kuşlar kendisinin hizmetindeydi.[5] Rüzgârlar onun emrindeydi ve istediği yere kendisini götürmekteydiler.[6] Öte taraftan Eyüb (a.s) gibi bir peygamber ise birçok zorluk ve sorun içinde yer almaktaydı.[7] Oysaki bu, Allah’ın Süleyman’ı (a.s) Eyüb’e tercih ettiğine bir delil olamaz. Sadece her kulun ayrı bir şekilde sınandığına delil teşkil eder. Bu meseleyi ve Allah nezdinde kullar için bir takım makamlar olduğu ve malları verme veya şahsa bedensel bir zararın gelmesi dışında bu makamlara ulaşmanın mümkün olmadığı[8] veyahut yaşamın zorlukları ne kadar çok olursa bunun karşılığında Allah’ın vereceği mükâfatın daha çok olacağı ve Allah’ın bir kulu sevdiği zaman onu büyük zorluklara müptela kıldığını[9] bilmekle zorluklar bizim için daha kolay olacaktır. Ama tüm bu belirtilenler, sadece köşeye kapanıp zorluklara tahammül etmemizi ve Allah’tan dünyevî yaşamımızı iyileştirmesi için yardım talebinde bulunmamamızı gerektirmez. Aksine zorluklara tahammül etmenin bir mükâfatı ve onların bertaraf olması için dua etmenin de ayrı bir mükâfatı bulunmaktadır. Bu esas uyarınca, yüce imamlarımızdan (a.s) sorunların bertaraf edilmesi hakkında bir takım tavsiyeler nakledilmiştir ve biz onları size bildiriyor ve sizi bekleyen uhrevî mükâfatın yanı sıra, dünyevî sorunlarınızın da azalmasını arzuluyoruz.

1. Çok az miktarda olsa da sadaka vermek, Allah’ın rahmetine nail olmanıza neden olabilir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Hastalar kendinizi sadaka ile tedavi edin, dualarınız ile kendinizi belalardan uzak kılın ve rızık ve azığınızı sadaka vererek Allah’tan isteyin.[10] Başka bir tabirle sadaka bir çeşit Allah ile ticaret sayılmaktadır. Bu hususta İmam Sadık (a.s) evlatlarına şu miktarda sadaka verin diye buyurmuş ve evlatları eğer bu miktarda sadaka verirsek bizim için bir şey kalmayacaktır dediklerinde de Allah onun karşılığını bize verecektir, çünkü sadaka rızkın kilididir, diye söylemiştir.[11]

2. Yaşamdaki bereketin yollarından birisi de istiğfardır. İmamlarımız (a.s) Kur’an ayetlerine[12] isnatta bulunarak istiğfarın mal, evlat ve dünya ve ahiret hayrının çoğalmasına neden olduğunu belirtmişlerdir.[13]

3. Rivayet ve dua kitaplarında Allah’tan rızık dilemek için değişik dualar bulunmaktadır.[14] Kendi çabalarınızın yanı sıra bu dualardan da yararlanabilirsiniz. Bu cümleden olmak üzere aşırı fakirliği bertaraf etmek için tavsiye edilen[15] “la havle vela kuvvete illa bilah” zikrini devamlı söylemeye işaret edilebilir.

4. Ümitsiz Olmamak: En büyük günahlardan birisi Allah’ın rahmetin ümitsiz olmaktır.[16] Bu esas uyarınca, her ne kadar Eyüb (a.s) gibi yoksulluk, hastalık ve mal ve evlatların elden gitmesine duçar olsak ve Yakub (a.s) gibi yıllarca beklesek de Allah’tan yüksek çevirmemeli ve ümitsiz olmamalıyız. Çünkü zorluklardan sonra rahatlıklar pekâlâ gelebilir.[17] Elbette fakirlik, hastalık ve diğer yaşam sorunları insan hayatında kesinlikle rahatsız edici etkiler oluşturmaktadır. Bu tabiidir ve ilahi kazaya razı olmayla da çelişmemektedir. Nitekim Yakub’un (a.s) gözleri aşırı rahatsızlıktan dolayı görmez olmuştu, ama o yüce şahsiyet hiçbir zaman Allah’ın rahmetinden ümitsiz olmamıştı.

5. Sürekli Çabalamak: Medine Şiilerinden birisi aşırı bir fakirliğe duçar oldu ve durumu vahimleşti. İmam Sadık (a.s) bu durumu görünce kendisine şöyle buyurdu: Pazara git, kendin için bir yer seç, tezgâhını ser, bir testi su kenarına koy ve kazanç yerinden ayrılma! İmamın (a.s) bu buyruğunu yerine getirdikten sonra bu şahsın durumu tedricen iyileşmeye başladı.[18] İmamın (a.s) o şahsa buyurduğu şeylerin ona özgü olduğunu biliyoruz ve tüm fertlerin böyle bir şey yapması gerektiği düşünülmemelidir. Ama İmamın (a.s) buyruklarından elde edilen nokta şudur: Allah’tan rızık istemekle birlikte, aynı halde ciddiyet ve çaba göstermeli ve de gevşeklik ve tembellikten de kaçınmalıyız.

6. Yaşam harcamalarında dengeye riayet etmek de yaşama bereket katan yollardan biri olabilir. Çünkü geliri az olmasına karşın maalesef gelirleriyle uyuşmayan harcamalar yapan insanlar da gözlemlenmektedir. Oysaki bu harcamalar olmadan da hayata devem edilebilir. Bir rivayette dört grubun duasının kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Bunlardan iki grup daha önce kendilerine işaret edilen evinde oturup hiçbir çaba göstermeden Allah’tan rızık isteyen kimselerden ve diğer grup ise malı olan ama onu boş şeylere harcayan ve sonra Allah’tan rızık talebinde bulunan kimselerden oluşmaktadır. Yüce Allah bu gruba “ben yaşamda size dengeli davranmayı emretmedim mi” diye buyurmaktadır. Bu rivayette hatta mallarını diğerlerine senetsiz olarak borç veren insanlar da bu grupta yer alan insanlardan sayılmıştır.[19]

7. Başkalarına ve özellikle de anne ve babaya kendileri hayattayken veya vefat ettikten sonra yapılan iyilik rızkın çoğalmasına neden olur.[20] Rivayetlerde rızkın çoğalmasına neden olan başka birçok husus daha sayılmıştır. Ezan okurken müezzine eşlik etmek[21], tırnak ve bıyık kesmek, başı gül suyu ile yıkamak[22], bakımlı ve güzel kokulu olmak, yaşanan yeri temiz tutmak[23], komşulara iyi davranmak[24], İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret etmek[25] vb.[26] hususlara işaret edilebilir.         



[1] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, Müessese-i el-Vefa, Beyrut, 1404 h.k, c. 67, 225.

[2] a.g.e., c. 65, s. 221, rivayet. 11.

[3] a.g.e., c. 43, s. 346.

[4] Hür Amıli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 h.k, c. 3, s. 250, rivayet. 3544.

[5] Neml, 17.

[6] Sebe, 12.

[7] Enbiya, 83.

[8] Vesailü’ş-Şia, c. 3, s. 262, rivayet. 3587.

[9] a.g.e., c. 3, s. 252, rivayet. 3553.

[10] a.g.e., c. 9, s. 375, rivayet. 12276.

[11] a.g.e., c. 9, s. 369, rivayet. 12260.

[12] Nuh, 10 ve 11.

[13] Biharu’l-Envar, c. 88, s. 336, rivayet. 20, c. 92, s. 293.

[14] Örnek olarak, Biharu’l-Envar, c. 92, s. 293, bap. 11 (Duaheye rızk ve ruzi).

[15] Vesailü’ş-Şia, c. 17, s. 218, rivayet. 9159.

[16] Yusuf, 87.

[17] İnşirah, 5-6.

[18] Vesailü’ş-Şia, c. 17, s. 56, rivayet. 21966.

[19] a.g.e., c. 7, s. 124, rivayet. 8908.

[20] a.g.e., c. 18, s. 381, rivayet. 23874.

[21] a.g.e., c. 1, s. 314, rivayet. 828.

[22] a.g.e., c. 2, s. 60, rivayet. 1480.

[23] a.g.e., c. 5, s. 7, rivayet. 5746.

[24] a.g.e., c. 12, s. 123, rivayet. 15831.

[25] a.g.e., c. 14, s. 413, rivayet. 19483.

[26] a.g.e., c. 15, s. 347, rivayet. 20704.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar