Gelişmiş Arama
Ziyaret
11676
Güncellenme Tarihi: 2008/11/14
Soru Özeti
Kuran-ı Kerim'in bir ayetinde es-Sabi'un ve diğer bir ayetinde es-Sabi'in kelimeleri kullanılmıştır, acaba bu iki kelime arasındaki fark nedir ve niçin bu şekilde kullanılmıştır?
Soru
Kuran-ı Kerim'de ilk bakışta bir birine benzeyen iki ayet bulunmaktadır; biri Bakara suresinin 62. ayeti ve diğeri de Maide suresinin 69. ayetidir. Bu iki ayetin bütün kelimeleri ve müfredatı bir olmasına rağmen niçin sadece birinde es-Sabi'un ve diğerinde es-Sabi'in kelimeleri kullanılmıştır?
Kısa Cevap

Arapça dili, dünyada bir benzerine daha rastlanmayan özel incelik ve dikkate sahiptir, öyle ki kendisine mahsus dilbilgisi kuralları ve nahiv ilmi bulunmaktadır. Ayetin birinde es-Sabi'in olarak mensub ve diğer ayette es-Sabi'un olarak merfu gelmesinin nedeni; Arapça dilbilgisi ve nahiv kurallarından kaynaklanmaktadır. Yani edebi açıdan incelediğimiz zaman, Bakara suresindeki es-Sabi'in kelimesi ism-i inne'ye (elleziyne) atf olduğu için mensubtur, ama Maide suresindeki es-Sabi'un mübteda olduğu için merfudur. Haberi es-Sabi'un karine bulunduğundan hazf olmuştur, dolayısıyla önceki vav da atıfe değildir. es-Sabi'un cümlesi hazf olan haberi ile birlikte cümle-i muterizedir.

Ayrıntılı Cevap

Bakara suresinin ayetinde es-Sabi'in ve Maide suresinin ayetinde es-Sabi'un kelimelerinin iki değişik şekilde kullanılmasının nedeni; Arapça dilbilgisi kurallarından kaynaklanmaktadır. Konunun çok daha iyi anlaşılması için bahsi olan iki ayeti aynen getiriyoruz.

1- es-Sabi'in kelimesinin kullanıldığı ayet: " İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.

Şüphesiz iman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir."[1]

2- es-Sabi'un kelimesinin kullanıldığı ayet: " İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.

İman edenler ile Yahudiler, “sâbiîler de böyledir” ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir."[2]

İlk ayette es-Sabi'in olarak geçmesinin nedeni "ism-i inne"ye (ellezine) atf olması nedeniyle mensup olduğu içindir. İkinci ayette es-Sabi'un olarak geçmesinin nedeni ise merfu olmasındandır. Merfu olmasının nedeni hakkında Arapça dilbilginleri farklı görüşler ortaya atmışlardır, onlardan bazıları şöyledir:

a: Nahiv ilminde atf üç kısma ayrılır: 1-Lafzı atf. 2- Mahalli atf. 3- Manevi atf. Ayette geçen es-Sabi'un merfudur çünkü mahallen mubteda ve merfu olan "ellezine amenu"nun yerine atf olmuştur. Fakat bazı nahivciler bu terkibi kabul etmemektedirler, zira bu durumda iki amil bir memula varid olur ki bu da dilbilgisi kurallarına göre doğru değildir.[3]

b: es-Sabi'un mübteda olduğu için merfudur ve haberi ise kezaliktir karinenin bulunmasından dolayı hazf edilmiştir. Bu kelimeden önce bulunan vav atife değil bilakis muterizedir. Dolayısıyla es-Sabi'un cümlesi hazf olunmuş haberi ile birlikte cümle-i muterizedir.[4]Cümlenin bu şekilde muterize olmasıyla ayetin manası hem önceki terkip ile ve hem de önceki ayet ile fark edecektir. Çünkü cümle-i muterize sözdeki asıl maksat değildir. Arapça dilbilgisi kurallarıyla birazcık aşina olanlar, kelimelerinin irabının edebi terkipten kaynaklandığını bilmektedirler ve bu çok normaldir.



[1] Bakara:62.

[2] Maide:69.

[3] Bkz: Cemaluddin İbni Hişam, Muğni'u-l Lebib, Babur Rabi, Aksamı Atf, c:2,s:474,Mektebet-u Mer'eşi Necefi, Kum,1404 Hicri.

[4] Reziyuddin Esterabadi, Şerhi Er-Rezi Elel Kafiye, c:4,s:355,İkinci Baskı, Müessesei Essadık, Tahran 1384,H. Şemsi.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar