Gelişmiş Arama
Ziyaret
19921
Güncellenme Tarihi: 2011/06/14
Soru Özeti
Kuranı kerim dağları yeryüzünün çivileri şeklinde tanımlamış, Kuranı kerimin bundan maksadı nedir?
Soru
Dağları yeryüzünün çivileri olarak tanımlayan ayetlerin anlamı nedir?
Kısa Cevap

İslami kaynaklarda dağlar için değişik faydalar ve nitelikler dikkate alınmıştır. Yeryüzüne çakılmış çiviler misalinde olmaları bu niteliklerden bir tanesidir. Dağlar yeryüzü için ölçü aletleri gibi çalışmaktadırlar. Yeryüzü küresinin dağılmasını, dolayısıyla yeryüzünü üzerinde yaşanılamayacak bir alem konumuna gelmesini engellemektedir. Çağdaş bazı düşünürler de yeryüzünde yaşanılabilmesi için dağlar tarafından sağlanılmış itidalin zorunlu olduğunu belirtmişlerdir. Buna binaen şunu kabul etmek gerekir ki kuranı kerimin dağları çivilere benzetmesi dağların şekil bakımından çivilere benziyor anlamında değildir. Zira kendi gözlerimizle dağların böyle olmadığını müşahede etmekteyiz. Kuranı kerim tarafından dağlar çivilere benzetmesindeki maksat dağların da çivilerin işini yaptığını beyan etmektedir. Birbiriyle ilintilendirilmiş parçalar çiviler vesilesiyle kenetlendirilmiş ve dağılmaları engellendiği gibi dağlar vesilesiyle de yeryüzü bir anlamda ayakta tutulmuş ve dağılmaları engellenmektedir.

Ayrıntılı Cevap

İlkin dağların yeryüzünde üstelemiş oldukları rolü anlatan ayetleri gözden geçirmeliyiz. Bu ayetlerde hangi özelliklere ve niteliklere işaret edildiğine bakalım. Daha sonra dini öğretilerini ve günümüz dünyasında kabul görülmüş gerçekleri dikkate alarak bu rolü incelemeye tabi tutacağız.

Yeryüzünde dağların üstelemiş oldukları rolden bahis eden ayetler ve sahip oldukları faydaları ve nitelikleri anlatan kuranı kerimde birçok ayet var olmaktadırlar:

1-   Dağlardan sığınaklar ve evler şeklinde hem insanlar[1] hem diğer hayvanlar[2] istifade edebilirler.

2-   Değişik türlerden taşlar ve topraklar farklı renklerle dağlarda var olmaktadırlar[3]

3-   Dağlar, zahiri görünüşlerindeki sebatın tam tersine hareket halindedirler.[4]

4-   Dağlar Allah ı tespih ve Onu hamdü-sena etmekle meşguldürler.[5]

5-   Dağlar yeryüzüne yönelik çiviler misalinde görev yapmaktadırlar.[6]

6-   Dağlar yeryüzünü dağılmaktan koruyor ve itidalini sağlamaktadırlar.[7]

7-   Son olarak birçok ayette dağların kıyametin gerçekleşeceği günde hangi duruma gireceğinden ve yerle bir olacağını anlatmaktadırlar.[8]

İnsanların ve diğer hayvanların içinde barındığına ve farklı ve türlü madenlerin dağlarda saklı olduğuna işaret eden ayetlerin birinci ve ikinci bölümü ispatlanmaya gerek duyulmayacak kadar çok açık şeylerdir. Ayetlerin işaret ettiği üçüncü nokta yani dağların hareket halinde olduğuna söyleyen ayetlerin bu iddiasını her ne kadar geçmişte çok acayip sayılabilinirdi ama günümüz dünyasında çokta acayip görülmemektedir. Zira kıtaların hareket halinde, birbirinden tedrici bir şekilde ayırdığını söyleyen faraziyeye dikkat edildiğinde bu durum garipsenecek bir durum olmadığı açıktır. Hakeza; daha küçük çapta dağların yerinden kaydığını ve aralarında çatlakların gerçekleştiğini müşahede ediyoruz. Dolayısıyla dağların hareket halinde olduğu iddiayı ispatlamak pek zor değildir. Dağların Allah ı hamdü-sena ettiği iddiası kuranın nassına göre diğer varlıkların ibadeti gibi birçok insanlar için derk edilemiyor.[9] Yedinci bölümde işaret edilenin ilmi de Allah katında ve bir bölümüne işaret edilmektedir. Bu nedenle maddi ve fiziksel yollarla ispatlayamayız.

Ama beşinci ve altıncı bölümde işaret edilen konular bağlamındaki ayetleri anlamak bizim anlayabileceğimiz alana giriyor ki sizin sorunuz da bunlarla irtibatlıdır. Bu bağlamda şunu söylemek mümkün: Kuranın nüzul döneminde insanların dağların yeryüzündeki istikrarı niteliğiyle alakalı pek bilgileri olmamasına rağmen kuranın bazı ayetleri bazı konulara işaret etmiştir ki daha sonra bu konuların doğru olduğu tespit edilmiştir. Dağların yeryüzünde çiviler misalinde olan konu bu konulardan bir tanesidir. "dağları da birer kazık yapmadık mı" (nebe 7).

Kuranı kerimin maksadı dağlar çiviler gibidir anlamında olmadığı çok açıktır. Zira insanlar tarafından müşahede edilen birçok dağ çiviler gibi olmadığı rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kuranı kerim şunu anlatmaktadır ki dağlar çivilerin rolünü üstlenmektedirler. Bu konu dağların yeryüzünde dikildiğini[10] ve sağlam (muhkem)[11] olduğunu açık bir şekilde dile getiren diğer ayetlerden den anlaşılıyor.

Kuranın nüzul dönemindeki insanlar dağları görüyor ve köklerinin ağaçlara çakılmış çiviler gibi sağlam ve kilometrelerce yerlerin diplerine uzadığından bihaber idiler. Ama günümüz insanı bu gün bunu bilmektedir. Dolayısıyla çiviler misalinde yeryüzüne çakılmış dağların bu durumunu insanlar için abes, faydasız ve anlamsızdır şeklindeki düşünceye kapılmamak gerekir. Zira günümüzün bilimine göre dağların rüzgârların, suların ve genel anlamda yeryüzündeki düzeni ve sistemi koruma ve hidayet etme noktasında üstelemiş oldukları rolünü çok kolay bir şekilde anlayabiliriz. Kuranı kerimde işaret edilen bir diğer nokta var. Oda şu: Yeryüzüne çiviler misalinde çakılmış olan dağlar var olmamış olsaydı yeryüzü itidalden çıkacaktı dolayısıyla üzerinde yaşam imkânsılaşırdır. Aşağıdaki ayetlerden; en temide bikum" ve "en temide bihim" itidalsizlik istifade edilmiştir. Ama itidalsizliğin anlamı nedir? Acaba yerin itidalsiz oluşu ve Onun varoluşun (mevcut) istikametinden sapması anlamında mıdır? Ya çok şiddetli tufanların esmesiyle bu kürenin üzerindeki eşyaların sarsılması anlamında mıdır? Veya …? Her halükarda kuranı kerimde ve rivayetlerde kabul görülmüş ve açık bir şekilde[12] kendisine işaret edilen şey şu: Yeryüzünün çiviler misalinde dağlarla çakılması yeryüzündeki yaşamın sistemli ve bir düzen içinde yürümesini sağlamış olmasıdır. Farklı ve değişik kitaplar[13] ve siteler[14] bu konuyla alakalı daha fazla bilgiler sunmaktadırlar. İsterseniz bu kaynaklara müracaat edebilirsiniz.



[1] Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve dağlarda da sizin için barınaklar var etti. (nahl 81).

[2] Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.” (nahl 68).

[3] Görmüyor musun ki, Allah gökten su indirdi. Biz onunla türlü türlü ürünler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı (birbirinden farklı) çeşitli renklerde yollar (katmanlar) var, simsiyah taşlar da var. (fatır 27).

[4] Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler

[5] Dâvûd ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik. (enbiya 79); Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi. (sad 18); Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. (hac 18); Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik (sebe 10). Ve…

[6] Nebe, 7.

[7] Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar. (nehl 15); Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik. (enbiya, 31); Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. (lokman, 10).

[8] Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. (Kehf, 47); (Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.” (taha, 105); Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. (vakia, 5); Göğün, erimiş maden gibi ve dağların atılmış renkli yün gibi olacağı günü hatırla. (mearic, 9); ve…

[9] Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. (isra 44).

[10] Devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? (ğaşiye 19).

[11] Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. (naziat, 32).

[12] "Nehcül-balaga", hutbe 1, Kum: intişarat-i darul-hicre, s. 39.

[13] MEKARİM-İ ŞİRAZİ, Nasır, "tefsir-i nümüne", c. 11, s. 183.

[14] http://www.quranology.com - www.quransc.com

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar