Gelişmiş Arama
Ziyaret
15248
Güncellenme Tarihi: 2012/02/18
Soru Özeti
Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
Soru
Hz. Peygamber (s.a.a), Ebu Leheb’e karşı da sıla-i rahim sünnetini uyguluyor muydu?
Kısa Cevap

Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ve Hz. Peygamber (s.a.a) onunla ilişkisini kesmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Sıla ilişki ve irtibat manasında ve rahim de yakınlar ve akrabalar anlamındadır. Sıla-i rahim, akrabalar ile ilişkiyi sağlayan amele denir. İslam’da sıla-i rahmin özel bir önemi vardır. İmam Sadık (a.s)[1], kendisine “bazı akrabalarım benim din ve düşüncemden ayrı bir din ve düşünceye sahiptir, onların benim üzerimde bir hakları var mıdır, diye soran bir şahsa şöyle buyurur: Evet, yakınlık ve akrabalık hakkını bir şey kesmez. Eğer senin ile hemfikir ve ortak inanca sahip olurlarsa, o zaman biri akrabalık hakkı ve diğeri de İslam ve Müslümanlık hakkı olmak üzere senin üzerinde iki hakları olur. Bir başka rivayette de şöyle buyurmuştur: Sizler yakınlarınıza sıla-i rahim veya iyilikte bulunun, onlar sizinle ilişkilerini kesse de siz onlarla ilişkinizi kesmeyin. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Sizinle ilişkilerini kesseler de siz akrabalarınızla ilişki kurun.[2] Ama soru şudur: İslam karşıtı ve düşmanı olan kâfir ve müşrik akrabalara da sıla-i rahimde bulunmayı İslam tavsiye etmiş midir? Örneğin Hz. Peygamber (s.a.a); maalesef müşrik olan, şirkte çok inat eden, kendisi ve diğer Müslümanlara inkâr edilmeyen düşmanlıklar, cinayetler ve zulümler yapan Ebu Leheb’e sıla-i rahimde bulunuyor muydu? İki delil ile cevabın hayır olduğunu söylemeliyiz.

1. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de müminlere.”[3] Çok açık olduğu üzere af dilemek, istiğfar etmek ve dua etmek sıla-i rahim kategorisinden sayılmaktadır. Rivayetlerde sıla-i rahim için minimum ölçüler belirtilmiştir. Selam vermek[4] veya bir miktar su içirmek[5] bu kabildendir; yani onlara selam vermek veya bir miktar su vermek ile sıla-i rahim gerçekleşmektedir. Aynı şekilde rivayetlerde eğer yakınlarınıza ulaşamıyorsanız hayır duası ve kendileri için istiğfar dileyerek onlar ile sıla-i rahimde bulunun diye buyrulmuştur. Ayetten istifade edildiği üzere, ehli hidayet olmadığı ve inatçı olduğu anlaşıldıktan sonra Ebu Lehep gibi müşrikler için Hz. Peygamberin (s.a.a) istiğfar etmemesi gerekmektedir.

2. Kur’an şöyle buyuruyor: “İbrahim’in, babası (amcası Azer) için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.”[6] Bu ayette İbrahim’in (a.s) amcası için istiğfar ettiği, sıla-i rahmin bir örneğini sergilediği, ama onun Allah’ın düşmanı olduğunu anladıktan sonra ondan uzaklaştığı ve ilişkisini kestiği beyan edilmiştir. Aziz İslam Peygamberi (s.a.a), peygamberliğin üçüncü yılında yakınlarına çağrıda bulununca Ebu Lehep ona düşmanlık etti, ama Hz. Peygamber o zaman ondan uzak olduğunu ilan etmedi. Bir sonraki merhalede Ebu Lehep düşmanlığını artırınca ve aşikâr kılınca ve Hz. Peygambere ve mesajına karşı savaş açınca ve de Ebu Lehep ve eşi hakkında Tebbet suresi nazil olunca Allah Resulü (s.a.a) onunla ilişkisini kesti.

3. İmam Seccad (a.s), Allah Resulü’ne salâvat gönderirken şöyle buyurmaktadır: “Sana davet etme yolunda yakınlarına düşmanlık etti. Senin hoşnut olman için kabilesiyle savaştı. Senin dinini diriltmek için yakınlarından uzaklaştı. Seni inkâr eden yakınlarını kendisinden uzaklaştırdı. Senin dinini kabul eden yabancıları kendisine yakın kıldı. Senin için en uzak kimseler ile dost oldu ve en yakın kimselere de düşmanlık yaptı.”[7]

Merhum Seyid Ali Han, Sahife’nin şerhinde şöyle demektedir: İlişkisini kesin olarak kesti ve onlardan uzaklaştı. Onlardan ayrıldı ve daha iyi bir tabirle dostluğunu onlar ile bitirdi. Onlara iyilik ve hayır yapmayı sona erdirdi. Allah Resulü’nün kavmi ve aşiretine ve de Kureyş, Beni Muttalib ve Beni Haşim’e karşı olan tavrı, kendisiyle savaşan, kendisini yalancı sayan ve Allah’ın nurunu söndürmek isteyenlerle savaşması ve onlardan birçoğunu Bedir ve Uhud’ta öldürmesi, esir alması ve Allah için kendilerine acıma ve şefkat göstermemesinden ibaretti.[8] Ebu Leheb’in de bu fertlerden olduğu hususunda bir şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, İslam’ın akrabamız olsa bile inatçı kâfir ve müşrikler ile hiçbir ilişkiyi tasvip etmediği neticesini almaktayız.              



[1] Reyşehri, Muhammed Mehdi, Mizanü’l-Hikmet, c. 4, s. 83.

[2] صلوا ارحامکم وأن قطعوکم  Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 175.

[3] Tövbe, 113, ما کانَ لِلنَّبِیِّ وَ الَّذینَ آمَنُوا أَنْ یَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِکینَ وَ لَوْ کانُوا أُولی قُرْبى مِنْ بَعْدِ ما تَبَیَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحابُ الْجَحیمِ»” Bkz: Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, c. 9 ve 10, s. 282, Menşurat-ı Zevi’l-Kurba, Bi Ca, Bi Ta.

[4] Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor: صلوا أرحامکم فی الدنیا ولو با السلام Biharü’l-Envar, c. 71, s. 104.

[5] İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: صل رحمک ولو بشربة من ماء, Biharü’l-Envar, c. 74, s. 117.

[6] Tövbe, 114, «وَ ما کانَ اسْتِغْفارُ إِبْراهیمَ ِلأَبیهِ إِلاّ عَنْ مَوْعِدَةٍ وَعَدَها إِیّاهُ فَلَمّا تَبَیَّنَ لَهُ أَنَّهُ عَدُوُّ لِلّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ إِنَّ إِبْراهیمَ َلأَوّاهٌ حَلیمٌ»  Mümtehine, 4,

 «قَدْ کانَتْ لَکُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فی إِبْراهیمَ وَ الَّذینَ مَعَهُ إِذْ قالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنّا بُرَآؤُا مِنْکُمْ وَ مِمّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّهِ کَفَرْنا بِکُمْ وَ بَدا بَیْنَنا وَ بَیْنَکُمُ الْعَداوَةُ وَ الْبَغْضاءُ أَبَدًا حَتّى تُؤْمِنُوا بِاللّهِ وَحْدَهُ إِلاّ قَوْلَ إِبْراهیمَ ِلأَبیهِ َلأَسْتَغْفِرَنَّ لَکَ وَ ما أَمْلِکُ لَکَ مِنَ اللّهِ مِنْ شَیْ‏ءٍ رَبَّنا عَلَیْکَ تَوَکَّلْنا وَ إِلَیْکَ أَنَبْنا وَ إِلَیْکَ الْمَصیرُ»

[7] Sahife-i Seccadiye (a.s), s. 48, tercüme-i Mühendis Yasir Arap, çap-ı evvel, 1370, İntişarat-ı Guli,

 و کاشف فی الدعاء الیک حامّتَهُ * وحارب فی رضاک أسْرَتَهُ * وقطع فی احیاء دینک رِحَمَهُ * وأقصی الادْنینَ علی جُحودهم * وقَرَّبَ الاقصین علی استجابتهم لک * و والی فیک الابعدین * وعادی فیک الاقربین *.

[8] Hüseyni, Medeni Şirazi, Seyid Ali Han, Riyazü’s-Salikin, c. 1, s. 365 ve 366, çap: 6, İcmaatü’l-Müderrisin.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar