Gelişmiş Arama
Ziyaret
32671
Güncellenme Tarihi: 2009/08/23
Soru Özeti
Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
Soru
Niçin ezan her memleketin kendi diliyle değil de Arapça okunmaktadır?
Kısa Cevap

Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır.

Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve içerdiği derin manaların sonraki nesillere ulaşmasının en güzel yolu onun olduğu gibi korunmasıdır.

Diğer yandan İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak bir kültür ve ortak simgeler olmadan mümkün değil. Arapça dünyanın en yaygın dillerinden biri olarak Müslümanlar arasında ortak ibadetlerin dili kılınmıştır. Böylece Müslümanlar için ezan ve ibadetler birlik ve beraberliğin simgesi olmuştur.
Ayrıntılı Cevap

Eğer sorudan maksat ezanın niçin Arapça yerine başka bir dille olmadı şeklinde ise o zaman yine aynı dil için de niçin bu dille oldu da başka bir dille olmadı sorusu geçerli olur. Bu durumda bir dille olması gerektiğinden Arapça olmuştur şeklinde cevap vermek yeterlidir. Ama eğer maksat niçin herkes ana dilinde veya kendi beldesinin dilinde ezan okumamaktır şeklinde ise o zaman bu sorunun cevabının anlaşılabilmesi için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir.

1.     Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en temel delili ezanın bir ibadet oluşu ve Peygamberi Ekrem’in sünneti olmasıdır. Çünkü ibadetin şekli ve biçimi Allah’ın emriyle belirlenmiş ve Peygamber tarafından bildirilmiştir.[1]

Buna ek olarak İslam, ezan gibi dinin simgesi olan ibadetlerin asırlar boyunca hiçbir tahrif ve bozulmaya uğramadan ebedi olarak kalmasını istemektedir. Eğer ezanı herkes kendi ana dilinde veya bölgesel dillerde okunmasına izin verilseydi bu ibadetin tahrif edilmesi ve hurafe ve temelsiz şeylerle iç içe girmesi kaçınılmaz olurdu. Böylece asıl ezan unutulur ve yeni şeyler onun yerini alır ve ezanın eşsiz derin içeriği sonraki nesillere aktarılamazdı. Acıktır ki bir şeyin tarihte kalıcı olması için belirli ölçü ve miyarlara sahip olması gerekmektedir. Bu ölçü ve miyarlar değişmez olmalıdır.

Örneğin insanlar kendi sosyal hayatlarında bazı birimlerin kapsayıcı ve kalıcı olmasını sağlamak için milimetre, santimetre, metre gibi uzunluk veya gram, kilo gram gibi ağırlık ölçülerine belirli bir standart getirmişlerdir. Aynı şekilde ibadetler için de din namaz ve ezan gibi belirli ölçü ve değerler belirlemiştir. Bu ölçülerden biri de ezan ve namazın Arapça olması şartıdır.

2.     İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak kültür ve simgeler olmadan mümkün değil. Araştırmacıların da itiraf ettikleri gibi Arapça dünyanın en geniş ve temel dillerinden biridir. Uluslararası bir dil olarak Müslümanlar için ezanın ve namazın ortak dili olarak Müslümanların birlik ve beraberliğinin sembol ve simgesi sayılır. Bu ilke, dinin diğer desturlarında da görülmektedir: Örneğin ortak kıbleye namaz kılmak belirli zaman ve mekanda hac amellerini yerine getirmek de bu tür emirlerden sayılır.

3.     Zihinlerde şu soru oluşabilir: Arapçaya hâkim olmayan insanları ezan ve namazı bu dilde yerine getirmeye zorlamak onları zorluğa düşürmek ve haksızlık sayılmaz mı?

Cevap olarak şu noktaya işaret etmek gerekir ki İnsan Allah’ın kendisine verdiği öğrenme ve kavrama gücü sayesinde günlük ihtiyaçlarını gidermek için sürekli yeni kelime ve terim öğrenme gücüne sahiptir. Bunu normal hayatlarında sürekli yaşayan insanlar rahatlıkla namaz ve ezanda kullanılan kelimelerin manalarını öğrenebilirler. Ayrıca bu kelimelerin zahiri manaları oldukça anlaşılır ve basittir. Elbette aynı zamanda bu kelimeler çok derin ve geniş manaları içermektedirler.

4.     Dil bilimcilere göre Arapça, dünyanın en kâmil dillerinden biridir. Bu dilde geniş ve derin manaları çok güzel kalıplarda kısa sözcüklerle ifade etmek mümkündür.[2]

 



[1] Yani bu ameli Allahü telanın belirttiği biçim ve şekilde yerine getirmek gerekir.

[2] Elmizan, c 4, s 160,tefsiri numune, c 9, s 300 ve c 13, s 311.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar