Gelişmiş Arama
Ziyaret
6535
Güncellenme Tarihi: 2009/10/22
Soru Özeti
Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu doğru mudur?
Soru
Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu meselesinin doğru olup olmadığını bilmek istiyorum.
Kısa Cevap

Bu mesele kelamda da bahsedilen fıkhi meselelerdendir. Bu konuda rivayetler de gelmiştir. Ama fakihlerin onun üzerinde ortak bir görüşleri yoktur. Bir grup başka deliller ve Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çeliştiği için böyle rivayetleri kabul etmezken, diğer bir grup senedin muteber oluşu ve rivayetlerin bazılarının metninde bu olayın Allah-u Teala’nın isteği ve bunun insanlar için bir rahmet olduğunu göz önüne alarak diyorlar ki, Böyle rivayetler Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çelişmemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bu mesele fıkhi konulardan olup kelamla da ilgili olduğundan burada genişçe ele almak mümkün değildir. Kısaca şöyle beyan edebiliriz:

Hem Sünni, hem de Şii kaynaklarda böyle bir olayın yaşandığına dair rivayetler vardır.[1] Onların bazılarının senedi muteberdir. Örneğin değerli hadis kitabı Usul-u Kafi’de İmam Sadık (a.s)’dan şöyle rivayet edilir:

Ravi diyor ki: ‘İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: ‘Allah Resulu bir gün sabah namazı vakti uykuda kaldılar ve (gerçekte) Allah-u Tebarek ve Teala güneş doğuncaya kadar onu uyuttu. Bu iş Allah’ın insanlara olan rahmetinden dolayı idi ki, biri sabah namazında uyuya kalırsa ve başkaları onu bundan dolayı kınar ve ona ‘sen namazında takvalı değilsin’ derlerse Peygamber (s.a.a)’in bu işi bir örnek ve sünnettir. Eğer biri birine ‘sen sabah namazında uyukuya kaldın’ derse o da karşılığında der ki: ‘Peygamber (s.a.a)’de namaz vakti uykuya kaldı.’ Demek ki: Peygamber (s.a.a)’in bu işi örnek ve rahmet olmuştur. Allah bununla bu ümmete rahmet etmiştir (yani Peygamber (s.a.a)’in uyukuya kalışını hatırlatarak başkalarının kınamasından kurtulur).[2]

Bu ve benzeri muteber rivayetlerin karşısında onlarla muhalif olan başka delillerde var. Örneğin:

1-Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s)’ın masum olduklarını gösteren rivayetler. Örneğin İmam Sadık (a.s), Hz Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakleder: ‘Büyük ve küçük günahlarından korunmak, yanlış fetva vermemek, soruların cevabını doğru vermek ve dünyanın hiç bir işinde yanlışlık yapmamak, unutmamak ve batıla uymamak İmamın sıfatlarındandır.’[3]

 

2-İmam (a.s)’ın gözlerinin uyuduğu ama kalbinin uyumadığını ifade eden rivayetler.[4]

3-Alimlerin, Peygamberin masumluğunu ispatlamak için getirdikleri akli deliller. Örneğin: ‘Peygamber (s.a.a), insanların hidayeti için gönderildiğinden, amelleri öyle olmalı ki, insanlar Onu tereddütsüz kabullenmeliler. En küçük bir hata veya yanlışlık Peygamberi o yüce mertebesinden aşağı düşürür ve Peygamberin gönderildiği hedef gerçekleşmez. Bu yüzden Allah-u Teala kendisiyle insanların arasında öyle bir aracı gönderir ki insanların ondan uzaklaşmasına yol açacak hiçbir yanlışlık ve hata yapmaz. Eğer Allah birinin sorgusuz, sualsiz itaat edilmesini istiyorsa Onun bütün amel, davranış ve hareketleri örnek alınabilmeli ve kendisine tabi olunabilmelidir. Hata yapan biri böyle bir özellikten yoksundur.

4-Bütün alimlerin Peygamber (s.a.a)’in hata ve yanlışlık yapmadığına dair icma vardır.

Bundan dolayı fakihler bu rivayetler konusunda ikiye ayrılırlar:

a) Bazı fakihler Peygamber (s.a.a)’in namazının kazaya kaldığını söyleyen rivayetlerin sened yönünden kesin olmadığı, ravilerin hata yapmış olabileceği veya ravilerin uydurması olacağı veya takiyye olacağı veya başka kesin delillerle muhalif olduğu için kabul etmemekteler. Cevahir’in yazarı (r.a),[5] Hadaik’in yazarı (r.a),[6] Şeyh Ensari (r.a)[7] vs. bunlardandır.

Merhum Mirza Cevad Ağa Meliki Tebrizi (r.a)[8] ve Merhum Ayetullah Seyyid Muhsin Hekim (r.a)[9] bu rivayetin reddinde diyorlar ki: Peygamber (s.a.a)’in ashabına buyurduğu ‘…Şeytanın yurdunda uykuya kaldınız’[10] rivayetinden anlaşılıyor ki, Kur’an ayeti[11] ve başka kesin delillere göre Şeytan, Peygamberden uzaktır ve Onu (s.a.a) gafil etme veya uykusuna etki etme gücüne sahip değildir. Bu yüzden rivayetteki, Şeytani telkinlerden dolayı uykuda kaldı, ibaresi bu rivayetin sahih olmadığının delilidir.

b) Diğer bazı fakihler bu rivayetleri kabul etmiş ve onu diğer delillerin muhalifi olmadığı ve Peygamber (s.a.a)’in masum oluşu ile çelişmediği görüşündeler. Örneğin Şeyh Saduk (r.a) bu rivayetlerin birini açıklarken onları şiddetle savunmakta,[12] Şeytani yanıltması ile başka durumlar arasında fark koymaktadır. Şeyh Mufid (r.a), Şeyh Saduk (r.a)’ın aksine Peygamberin gaflet dalması ve uykuda kalması arasında bir farka inanıyor. Şeyh Mufid (r.a) peygamberin dalgınlığını reddiyor ve sözlerinden Peygamberin uykuya kalmasını kabul ettiği anlaşılıyor.[13] Şehid-i Evvel’de bu rivayetlerden birini zikrederken diyor ki: “Bu rivayetlerin masumlukla muhalefeti iddiasıyla onları kabul etmeyen bir fakihi tanımıyoruz.”[14] Şeyh Bahai (r.a) diyor ki: ‘Bizim alimler bu rivayetleri kabul ettiler.’ Ve bu gösteriyor ki, Peygamber (s.a.a)’in uykusuyla dalgınlığı arasında fark koymuş ve ona göre fetva vermişlerdir. Merhum Meclisi’de bu rivayetleri kabul etmiştir.[15]

Günümüzde ki alimlerden bildiğimiz kadarıyla Ayetullah Behçet bu rivayetleri masumlukla muhalif bulmuyor.[16]

Son olarak hatırlatmak gerekir ki, yukarıda açıklananlar ışığında böyle bir şeyin gerçekleştiğine kesin olarak inanmamak gerekir, zira rivayetlerin geçerli olmamak ihtimali de vardır; Peygamber’in makamı hakkında daha fazla dikkat etmeli ve temkinli olmalı ve ihtiyat edilmelidir.



[1] -Sahih-i Müslim, c.2, s.138; Sünen-i Ebi Davud, c.1, s.107

[2] -Usul-u Kafi, c.3, s.295

[3] -Bihar-ul Envar, c.17, s.109

[4]-el- Kafi, c.1, s.388

[5] -İnsaf şudur ki, ayet ve hadislere göre böyle bir şey Onlar (a.s) için düşünülemez. Nebi’nin (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’inin (a.s) bütün kötülük ve günahlardan pak oldukları, kusur ve ayıplardan münezzeh oldukları, söz ve amelde sürçme ve zilletten masum oldukları, kemalin en üst mertebelerine ulaştıkları ve bütün hal ve amellerde kendilerinin dışındakilerden üstün oldukları nakledilmiştir. Uykudaki halleri uyanık halleri gibidir. Uyku Onlarda (a.s) idrak ve marifet yönünden bir şeyi değiştirmez, uykuda ihtilam olmazlar, Şeytanın ordusu Onlara zarar vermez… Önden gördükleri gibi arkadan da görürler. Gölgeleri yoktur, idrar ve gaitleri görülmemiştir. Yer onu örtmeye ve yutmaya emrolundu. Zamanın başlangıcından bitimine kadar her şeyi biliyorlar. Onlar insanlara şahid tutuldular. Gece ve gündüz melekleri Nebi (s.a.a)’le birlikte sabah namazına şehadet ederler. Melekler bütün namazlarda İmamlar (a.s)ın yanına gelirler; hergün, her saat ve her namazda Onlarla namaz kılmak için haber verirler. Onlar kendilerine haber veren, kendilerini doğrulayan Ruhul Kudüs’le teyit edilmişlerdir. Onlarda hadesin iki türüde görülmez. Boş şeylerle uğraşmaz, uyumaz, gafil olmazlar. Ruhul Kudüs’le arşın altından yerin altına kadar olan her şeyi bilirler ve dünyanın doğusunda ve batısında olanları görürler. Ve nakledildiği gibi bunların dışında Allah’tan başka kimsenin bilmediğini bilirler. Allah’tan başka kimse onları hakkıyla tanımaz, Allah’ıda onlardan başka kimse hakkıyla tanımaz. Onlar (a.s) namaz vakitlerinde ve gecenin sonlarında iki ayağı yerin yedinci katında, kanatları doğu ve batıyı aşan, gafiller uyansınlar diye gece şafak söktükten sonra yaptıkları tesbihlerinin sonu olan ‘Rahman olan rabbimizden başka ilah yoktur’ diyen ve meleklerden olan gök horozunun tesbih sesini duymak için feryat eden horozlardan daha az değildirler. Onlar bundan çok çok daha üstündürler. Evet eğer onların mükellefiyetlerinin farklı oldukları ispatlanırsa, uykuya kalma konusu bir yere bağlanabilirdi. (Cevahir-ul Kelam Fi Şerh-i Şerayi-ul İslam, c.13, s.73-76)

[6]-Alimlerin ittifak ettikleri gibi, Onun (s.a.a) yanlışlık yapmasının caiz olmadığının gereği bu ve benzeri hadislerin reddetmek veya onların takiyye olduğunu söylemektir. Buna Sünnilerin Katade ve bir grup sahabeden naklettikleri mezkur hadiste işaret etmektedir. Çünkü iki hüküm arasındaki red ve çelişkide gizli değildir. (el-Hadaik-un Nazire, c.6, s.273)

[7] -Şeyh Ensari, Resail-i Fıkhiye’nin 323. sayfasında, Cevahir’in yazarı Cevahir’in c.13, s.76’da bu ihtimale işaret etmiş ve onu kabul etmişlerdir.

[8] -Şeyh Cevad Tebrizi, el-Envar-ul İlahiyye-Risaletun Fi Lobs-is Sevad, s.54

[9] -Müstemsek-ul Urvet-ul Vuska, c.5, s.138

[10] -Tehzip, c.2, s.265

[11] -Nahl/100

[12] -Men La Yahduruh-ul Fakih, c.1, s.359

[13] -Risaletun Adem-i Sehv-in Nebi, s.28

[14] -Zikr-iş Şia Fi Ahkam-iş Şeria, c.2, s.423

[15] -Diyorum ki: Nebi (s.a.a)’in uykusu aynı şekildedir. Yani namazın kazaya kalması Sünni ve Şianın rivayet ettiği bir şeydir. Bu dalgınlık türünden değildir. Bu yüzden çok az kimsenin dışında dalgınlığa inanan yoktur… (Mir’at-ul Ukul Fi Şerh-i Ahbar-i Al-ir Resul c.15, s.65)

[16] -Behcet-ul Fakih, s.150

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    9145 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Su fiyatlanın yüksek olduğu taktirde cenabet guslü için ne yapmalıyız?
    6255 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/20
    Cenabet guslü kendiliğinde farz değildir, ancak farz namazı yerine getirmek ve benzeri bazı işler için farz olur. [1] Ancak gusül için su kullanmak size tahammül edilmesi mümkün olmayacak derecede iktisadi yönünden zorluk getiriyor, sizi ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17152 Pratik Ahlak 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Batılıların Hz. Muhammed’e (s.a.a) saygısızlık etmekten hedefleri nedir?
    9330 Politika Felsefesi 2009/06/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    5827 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Modern dünyada dinin işlevi nasıldır?
    7137 Eski Kelam İlmi 2010/01/14
    “Din” kelimesi, ilahi olan veya olmayan, tahrif olmuş veya olmamış (İslam dini) bütün dinleri kapsamaktadır. Bize göre, her asır ve yerde doğru işlevi olan tek din İslam dinidir; çünkü İslam dini kâmil ve son ilahi dindir. Bu yüzden, İslam dininin, bireysel olsun ...
  • Peygamberin (s.a.a) üvey kızının Habbar b. Esved tarafından korkutulması olayı ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) onun katline hüküm vermesi doğru mudur?
    8515 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    v Sözünü ettiğiniz rivayet kaynaklarda şöyle gelmiştir: Habbar b. Esved’in de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Mekke’den Medine’ye hicret eden Resulullah’ın (s.a.a) üvey kızı Zeynep’e eziyet etmek için onun peşinden gitmişti. Zeynep’e ilk ulaşan kişi Habbar b. Esved’di. O, Zeynep’in kecavesine mızrak fırlattı. Zeynep bu ...
  • Ehlisünnetin görüşünde beyan edilen Ehlibeyt kimlerdir?
    12525 Eski Kelam İlmi 2012/07/25
    “Ehlibeyt” kelimesi iki defa Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmuştur.[1] İlki Hz İbrahim’in (a.s) ailesi hakkında ve diğer ayet ise konumuz olan Ahzab suresinin 33. ayetinde. Bu ayetin sonunda, Allah-u Teala iradesinin Ehlibeyt’in tathiri olduğundan haber vermektedir. Tarih boyunca bu ayet farklı yönlerden İslami ilimler bilginlerinin araştırma ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    10310 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’

En Çok Okunanlar