Gelişmiş Arama
Ziyaret
16827
Güncellenme Tarihi: 2012/05/19
Soru Özeti
Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
Soru
Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
Kısa Cevap

Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ulaşılamaz.

Ayrıntılı Cevap

Dini öğretilerde vurgulanan emirlerden bir tanesi de başkalarına hediye vermektir; elbette şu konuya da belirtmemiz gerekmektedir ki hediyenin dini metinlerdeki mefhumu maddi hediyeler dairesinden daha geniştir ve manevi hediyeleri de kapsar.

Peygamber Efendimizden (s.a.a) bu konu hakkında çok fazla rivayet nakledilmiştir ki onlardan bir kaçını zikredeceğiz:

 

1. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:  “İnsanın Müslüman kardeşine yönelik şereflilik ve büyüklüğü, onun kendisine veren hediyeyi kabul etmesi ve yanında mevcut olan şeylerden ona hediye etmesidir. (Elbette) onun (hediye vermek) için kendisini zahmete düşürmemelidir.”sonra şöyle buyuruyor: "Ben bu konuda kendini meşakkate atanı sevmem.”[1]

Bu rivayette Peygamber Efendimiz (s.a.a) hediye vermeyi ve hediye almayı Müslüman bir kimsenin şerefliliğine delalet eden niteliklerden saymaktadır.  Rivayette işaret edilen bir diğer zarif nokta da hediye vermek meşakkat ve zahmete neden olmamalıdır. Dolayısıyla hediye seçerken mali gücünde göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hediye bu özellik ve nitelikten yoksul olduğunda “hediye”, hediyenin kendisinde nazara alınan maksadın dışına çıkar ve faklı yere yani “tekellüfe” (kendini zora sokma) saplanmış olur.

2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamber Efendimiz (s.a.a) hediyeleri kabul ederdi, ama sadaka almaktan kaçınırdı ve şöyle derdi: Birbirinizle hediyeleşin; zira hediye kırgınlıkları yok eder ve derin kin ve düşmanlıkları da ortadan kaldırır.”[2]

3. İmam Rıza (a.s) babaları ve ceddinin sözünden naklederek şöyle buyurmaktadır: “Peygamber efendimiz (s.a.a) hediyeyi severdi ve onun için hoşnut idi ve talep ediyordu ve onun karşılığında telafi etmek için hediye veriyordu.”[3]

4. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hediye üç çeşittir: Birincisi başkasının hediyesi karşılığında verilen hediye,  diğeri arabuluculuk hediyesi ve üçüncüsü Allah rızası için hediye.”[4]

5. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer bir inek veya koyun paçasını yemeye bile davet edilsem kabul ederim, eğer bana bir paça bile hediye edilse onu kabul ederim.”[5]

Peygamber efendimiz (s.a.a) inek veya koyun paçasını örnek olarak zikretmişlerdir ve maksat ise değeri az olan bir şeyi bile bana hediye etseler kabul ederim.

6. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hediye tabaklarını geri döndürmede acele edin; zira (karşı taraf hediye verdiğinden dolayı pişman olmadan) yine size hediye getirmesine sebep olur.”[6]

7. İmam Rıza (a.s) ecdadı ve ceddi Allah Resulünden (s.a.a) şöyle rivayet etmektedir ki şöyle buyurdular: “Hediyeleşmek güzel şeydir; zira sorunların kilididir.”[7]

Hediye hakkında zikrettiğimiz rivayetlerden şu neticeler alınabilinmektedir; her ne kadar bu amel önemli bir yere sahip olmakta ve Allah Resulü de (s.a.a) teşvik etmektedir; ama onun için zikredilen adap, şart ve özelliklerine teveccüh edilmesi gereklidir; zira hediye verme ve almadaki asıl hedef ünsiyet, muhabbet oluşturmak ve dargınlıkların ortadan kalkması vb.. içindir.

 

 


[1] Tabersi, Ali bin Hasan, Mişkatu’l Envar”, Kitaphane-i Hayderiye, Necef, 1385 h.k, s: 219,

[2] a.g.e

[3] a.g.e

[4] Küleyni, Muhammed bin Yakup, “El- Kafi”, c: 5, s: 141

[5] Saduk, Muhammed bin Ali, “Men la Yehduru’l Fakih”, Kum: İntişaratı camiayi muderrisin, 1413 h.k, c: 3, s: 299,

[6] a.g.e, s: 300

[7] Saduk, Muhammed bin Ali, “Uyunu Ahbaru’r Rıza (a.s)”, İntişaratı cihan, 1378 h.k. c: 2, s: 74, hadis 342,

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar