Gelişmiş Arama
Ziyaret
12033
Güncellenme Tarihi: 2011/05/26
Soru Özeti
Allame Tabatabai ve… Olmak üzere Bazı âlimlerin ibni Arabi hakkındaki Görüşü Nedir?
Soru
Sizin ibni Arabi Hakkındaki görüşünüz Nedir? Acaba gerçekten imam Humeyni ve Şehit Sadır, ondan güzellikle yad etmişler midir?. Allame Tabatabai’nin ibni Arabi Hakkındaki görüşü nedir? Acaba onun Görüşü de ibni Arabi hakkında Müspet midir?
Kısa Cevap

Bazı âlimlerin ibni Arabi hakkındaki görüşleri hakkında bilgi edinmek için detaylı cevaba müracaat ediniz.

Ayrıntılı Cevap

Bazı âlimlerin ibni Arabi hakkındaki görüşleri hakkında bilgi edinmek için detaylı cevaba müracaat ediniz.

 

Detaylı Cevap:

Ayetullah Kazi Tabatabai (Allame Tabatabainin ustadı) ve Diğer Bazı Alimlerin İbni Arabi Hakkındaki Görüşü:

  1. Ayetullah Hasan Zade Amuli şöyle diyor: Necefi Eşrefte seyit Kazi Tabatabai’inin ünlü şakirtlerinden olan bizim bazı değerli ustatlarımız Kazı Tabatabaiden naklederek şöyle diyorlardı: “İsmet ve imamet makamından sonra raiyet (insanlar) içerisinde hiç kimse irfani ve nefsani hakikatler noktasında ibni arabinin seviyesinde değil ve hiç kimse ona yetişemez”.[1] Hakeza şöyle diyorlardı: “Molla Sadra’nın sahip olduğu her şey Muhyidin Arabidendir ve onun sofrasının kenarında oturduğundandır”.[2]
  2. Ayetullah seyit Muhammed Hüseyin Tahrani  Seyit Haşim Haddad’dan naklen şöyle diyor: “Merhum ağa (Kazi) Muhyiddin Arabi’nin kendisine ve “Futuhat-i Mekkiye” adlı eserine çok ilgi gösteriyordu ve şöyle diyordu: Muhyidin Kamillerdendir.[3]
  3. “Hakikat dergâhına vasıl olanlardan olan Seyit Ali Kazi Tabatabai Muhyiddin ibni Arabiyi çok överdi ve onu nefsi tanıma ve batini Şuhut noktasında benzeri olmayan bir kimse olarak tanıyordu”.[4] Burada bu bağlamda Ayetullah Seyit Ali Kaziy’le hemmeşrep olan bazı alimlerin görüşünü zikredeceğiz:
  1. Allame Tabatabai: “İslamda hiç kimse yoktur ki ibni Arabi gibi bir satır getirebilsin”.[5]
  2. Ayetullah Hasan Zade Amuli: ““Fusus” ve “Futuhat” ona verilen has ve özel keramettendir. Zalike fedlullahı yütihi men yeşa; Bu Allahın faziletidir, istediği kimseye verecektir”.[6]
  3. Ayetullah Cevadi Amuli: “Muhyiddin Arabi irfan öğreti ve marifetleri arasında benzersiz ve zamanın uzantısında (geçmişten günümüze kadar) benzersiz bir kimsedir… “Hikmeti Mutealiye”nin sahip olduğu birçok ilkelerinde de temelini ibni Arabi atmış olduğu irfana borçludur”.[7]
  4. Sadrul Müteellihinin (Molla Sadra) ibni Arabiye duymuş olduğu saygıyı anlatmaya gerek yok. Biliyoruz ki o hikmeti mütaliyede birçok konuda ibni Arabiye borçludur: Onun (Molla Sadra) ibni Arabiye karşı hadden fazla göstermiş olduğu saygı başka hiçbir arife ve hekime karşı göstermemiştir. İşte bu bizim iddiamızı doğrulamak için yeterlidir. Zaten Molla Sadra hikmeti mütaliyede yer alan birçok konuda ibni Arabiye borçludur”.[8]
  5. Sonuç itibariyle imam Humeyni’nin (rh) Gurbaçova yazmış olduğu mektuptan bir kısmını naklediyoruz ki bu mektupta âlimleri ve düşünürleri ibni Arabi olmak üzere büyük şahsiyetlerin kitaplarını mütalaa etmeye davet etmiştir.

“Değerli üstatlardan isteyiniz ki Sadru’l - Müteellihin’in (Allahın rıdvanı üzerine olsun ve Allah onu nebiler ve Salihlerle haşır etsin)  “Hikmeti Mutaalye” adlı mektebine müracaat etsinler. Ta malum olsun ki ilmin hakikati maddeden mücerret olan vücut hakikatidir. Her çeşit düşünce maddeden arıdır ve maddenin hükümlerine mahkum değildir. Artık sizi yormak istemiyorum. Ariflerin kitaplarından özellikle ibni Arabi’nin kitaplarından yad etmeyeceğim. Eğer bu büyük insanın konularından haberdar olmak istesen birkaç zekalı muhabirlerini ki bu konularda güçlüdürler Kum’a gelsinler. Ta kaç sene sonra Allaha tevekkül ederek kıldan daha ince olan marifetin derin ve latif menzillerini öğrensinler. Bu yolculuk dışında bu marifetler hakkında bilgi edinmek imkansızdır”[9]

Elbette bütün bunlar şu anlamda değildir ki bu değerli insanlar ibni Arabinin yazmış olduğu kitaplarda konu ettiği konuların hiçbirisine eleştirileri yoktur. Belki diğer ilmi ve dini konular gibi ibni Arabî’nin de bazı düşüncelerini kabul görmemiş olsunlar. Ama bütün bunlara rağmen onun genel şahsiyetini kabul görmüşlerdir.

Daha fazla mütalaa etmek için bakınız:

İslampidya sitesinden: «ابن عربی»

 


[1] Haşimiyan, Hadi, “Deryayi İrfan; Şerh-i Hal-i Seyit Ali Kazi Tabatabai”, Kum: müesesei Ferhengi Taha, s. 32. 

[2]Duvumin Yadnameyi Allame Tabatabai”, s. 41; Muhammed Tayyar Meraği- Sadık Hasan Zade, “usve-i Arifan”, İntişarat-i Alı Ali, 1379, s. 65.  

[3] Hüseyni Tahrani, Muhammed Hüseyin, “Ruh-i Mücered”, tercüme ve neşri devre-i ulum ve mearif-i İslam, s. 342.

[4] Haşimiyan, Hadi, “Deryayi İrfan; Şerh-i Hal-i Seyit Ali Kazi Tabatabai”, Kum: müesesei Ferhengi Taha, s. 32. 

[5] Mutahhari, “Şerhi Manzume”, s. 239. 

[6] Bedi-i, Muhammed, “İhyageri irfan: pejohişi der zendegi ve mezhep Muhyiddin ibni Arabi”, müesesei ferhengi ve intişarati pazine,

[7] Cevadi Amuli “Avayi Tevhit, Şerhi Nemeyi İmam Humeyn bı Gurbaçov”, s. 78. 

[8] A.g.e.

[9] A.g.e., Mukadime-i Kitap.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar