Gelişmiş Arama
Ziyaret
39066
Güncellenme Tarihi: 2010/09/22
Soru Özeti
Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
Soru
Yedi göğün manası nedir? Kastedilen yedi kat atmosfer ve gök müdür? Yoksa cennette yedi kat olduğu mu kastedilmektedir? Yani cennet yedi kattan mı oluşmaktadır?
Kısa Cevap

Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ve de güneş ile yerin hareketi gibi konulara işaret etmesi bunların gerçekliğine ek olarak Allah’ın sonsuz kudretine, O’nu tanıma yolunu açmaya ve yaratılış hakkında düşünme ve irdelemenin altyapısını hazırlamaya matuftur. Aynı şekilde Kur’an’ın bazı ilmî konuları zaman ve tecrübî bilimlerin ispatına muhtaçtır. Eğer bilim Kur’an’a ait ilmî konular hakkında bir teori ileri sürmüyorsa, bu Kur’an’daki teorinin yanlış oluşuna delalet etmez.

Ayrıntılı Cevap

Yedi gökten maksadın ne olduğu anlaşılması için birkaç noktayı açıklamamız lazımdır:

Birinci Nokta: Kur’an-ı Kerim’de yedi yerde direkt[1] ve iki yerde ise endirekt[2] olarak yedi gökten söz edilmiş ve bir yerde de görüldüğü kadarıyla yedi yerden bahsedilmiştir.[3]

İkinci Nokta: Sözlükte Semanın (Gök) Manası

Sema (gök) sözlükte (Arapça) “semev” kökünden türeyip yükseklik manasına gelmektedir.[4] Hatta bazı sözcükbilimciler her tavanın kendi tabanı karşısında gök ve her tabanın da kendi tavanı karşısında yer sayıldığını iddia etmiştir.[5]

Üçüncü Nokta: Kur’an’da Gök

 “Sema” kelimesi ve türevleri Kur’an-ı Kerim’de üç yüz on defa kullanılmıştır.

A. Maddi Gök

Kur’an-ı Kerim birçok yerde gök kelimesini maddi anlamında kullanmıştır. Bundan değişik manalar kastedilmiştir. Bazıları şunlardır:

1.Göğün yukarı yön manasında kullanılışı: “(Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.”[6]

2. Göğün yerin etrafını saran atmosfer manasında kullanılışı: “Gökten bereketli bir su indirdik.”[7]

3. Göğün gezegen ve yıldızların mekânı manasında kullanılışı: “Göğe burçlar yerleştiren, orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın şanı çok yücedir.”[8]

B. Göğün Manevî Manası

Kur’an-ı Kerim birçok yerde gök kelimesini manevî manada kullanmıştır. Bundan değişik örnek ve anlamlar kastedilmiştir. Bazıları şunlardır:

1. Göğün evrendeki işlerin düzenlendiği bir mahal olarak yakınlık ve huzur makamı manasında kullanılışı:“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar.”[9]

2. Göğün yüce ve gerçek bir mevcut[10] manasında kullanılışı: “Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır.”[11]

Dördüncü Nokta: Yediden Maksat Nedir?

Yedi kelimesi Arapçada iki şekilde kullanılmaktadır:

A. Yedinin belirgin ve muayyen bir adet manasıyla matematikte kullanılışı.

B. Çokluk sembolü manasıyla yedinin kullanılışı. Çünkü bazen Araplar yedi kelimesinden istifade ederken bundan çokluk manasını kastederler.

Beşinci Nokta: “Yedi Gök” Kavramından Kur’an’ın Güttüğü Gaye

Müfessirler “yedi kök” kavramı hakkında birçok ihtimal vermiştir.

A. Yedi gerçek bir adet olması durumunda şu ihtimaller akla gelmektedir:

1. Yedi göğün her biri yıldız ve gezegenler ile dolu olup tıpkı yeryüzü göğü gibidir.[12] Henüz keşfedilmemiş yedi benzer dünyanın var olma ihtimali mevcuttur.

2. Yedi yakınlık ve huzur makamı ve de manevî yüce varlık (yedi gök), tabiatın varlıksal ast yedi mertebesi karşısındadır.[13]

B. Yedi çokluk anlamında olması durumunda aşağıdaki ihtimaller akla gelmektedir:

1. Yüce Allah birçok gök (gezegen ve seyyare vb. mecmuası) yaratmıştır. Aynı şekilde birçok yer (dünyaya benzer toprak küreler) yaratmıştır. Bunların hepsi uzayda gezinmede ve muallâktır.

2. Yüce Allah birçok gök tabaka ve atmosferi ve hakeza birçok yerin iç tabakası veya yer ve yöre yaratmıştır.

3. Yüce Allah birçok yüce mertebe, yakınlık ve huzur makamı ve yüce varlıklar yaratmıştır.

Netice itibariyle, Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında yeterli bilgi ve malumatımızın olmayışı ve bilimsel açıdan gök ve galaksiler ile ilgili bulunan müphemlikler nedeniyle, bu hususta kesin bir görüş öne sürmek mümkün değildir. Tüm teoriler sadece ihtimal ve sanı düzeyinde dile getirilmektedir.[14]  Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ve de güneş ile yerin hareketi gibi konulara işaret etmesi bunların gerçekliğine ek olarak Allah’ın sonsuz kudretine, O’nu tanıma yolunu açmaya ve yaratılış hakkında düşünme ve irdelemenin altyapısını hazırlamaya matuftur. Aynı şekilde Kur’an’ın bazı ilmî konuları zaman ve tecrübî bilimlerin ispatına muhtaçtır. Eğer bilim Kur’an’a ait ilmî konular hakkında bir teori ileri sürmüyorsa, bu Kur’an’daki teorinin yanlış oluşuna delalet etmez. Daha fazla bilgi için aşağıdaki kitaplara müracaat ediniz:

1. Peşuheş Der İcaz-ı ilmî Kur’an, Muhammed Ali Rızayı İsfahanî, c. 1, s. 134.

2. Maarif-i Kur’an, Muhammed Taki Misbah Yezdi, s. 234.

3. Tefsir-i Numune, Nasır Mekarim Şirazi, c. 1, s. 156.[15] 


[1] Bakara, 29; İsra, 44; Muminun, 86; Fussilet, 12.

[2] Melek, 3; Nuh, 15.

[3]Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır.” (Talak, 12.)

[4] et-Tahkik Fi Kelimati’l-Kur’an, Hasan Mustafavî, (İntişarat-i Vezaret-ı Feheng ve İslamî, ç. 1, Tahran, 1371 Ş) c. 5, s. 254.

[5] Müfredat, Rağıb İsfahanî, el-Mektebtu’l-Rezeviye, Tahran, 1332 Ş, Madde-i Sema.

[6] İbrahim, 24

[7] Kaf, 9.

[8] Furkan, 61.

[9] Secde, 5.

[10] Bkn: Maarif-i Kur’an, Üstat Misbah Yezdi, (İntişarat-i Der Rah-ı Hak, Kum, 1367 Ş), s. 234; Peşuheş Der İcaz-i İlmî Kur’an, Dr. Mukammed Ali Rızayi İsfahanî, İntişarat-i Mubin, Reşt, ç.1, s. 1380, c. 1, s. 134.

[11] Zariyat, 22.

[12] et-Tahkik Fi Kelimati’l-Kur’an, c. 1, s. 155; Müfredat, Rağıb İsfahanî, Madde-i Arz.

[13] Bkn: el-Mizan, Allame Tabatabî, Neşr-i İsra, Kum, c. 16, s. 247 ve c. 19, s. 327.

[14] Bkn: Tefsirü’l-Cevahir, Tantavî Cevherî, Daru’l-Fikir, c. 1, s. 46; Peşuheş Der İcaz-i İlmî Kur’an, Dr. Mukammed Ali Rızayi İsfahanî, c. 1, s. 126-142.

[15] Bkn: Sayt-ı Payıgah-ı Merkez-i Ferheng ve Maarif-i Kur’an.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    9145 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Su fiyatlanın yüksek olduğu taktirde cenabet guslü için ne yapmalıyız?
    6255 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/20
    Cenabet guslü kendiliğinde farz değildir, ancak farz namazı yerine getirmek ve benzeri bazı işler için farz olur. [1] Ancak gusül için su kullanmak size tahammül edilmesi mümkün olmayacak derecede iktisadi yönünden zorluk getiriyor, sizi ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17152 Pratik Ahlak 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Batılıların Hz. Muhammed’e (s.a.a) saygısızlık etmekten hedefleri nedir?
    9330 Politika Felsefesi 2009/06/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    5827 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Modern dünyada dinin işlevi nasıldır?
    7137 Eski Kelam İlmi 2010/01/14
    “Din” kelimesi, ilahi olan veya olmayan, tahrif olmuş veya olmamış (İslam dini) bütün dinleri kapsamaktadır. Bize göre, her asır ve yerde doğru işlevi olan tek din İslam dinidir; çünkü İslam dini kâmil ve son ilahi dindir. Bu yüzden, İslam dininin, bireysel olsun ...
  • Peygamberin (s.a.a) üvey kızının Habbar b. Esved tarafından korkutulması olayı ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) onun katline hüküm vermesi doğru mudur?
    8515 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    v Sözünü ettiğiniz rivayet kaynaklarda şöyle gelmiştir: Habbar b. Esved’in de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Mekke’den Medine’ye hicret eden Resulullah’ın (s.a.a) üvey kızı Zeynep’e eziyet etmek için onun peşinden gitmişti. Zeynep’e ilk ulaşan kişi Habbar b. Esved’di. O, Zeynep’in kecavesine mızrak fırlattı. Zeynep bu ...
  • Ehlisünnetin görüşünde beyan edilen Ehlibeyt kimlerdir?
    12525 Eski Kelam İlmi 2012/07/25
    “Ehlibeyt” kelimesi iki defa Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmuştur.[1] İlki Hz İbrahim’in (a.s) ailesi hakkında ve diğer ayet ise konumuz olan Ahzab suresinin 33. ayetinde. Bu ayetin sonunda, Allah-u Teala iradesinin Ehlibeyt’in tathiri olduğundan haber vermektedir. Tarih boyunca bu ayet farklı yönlerden İslami ilimler bilginlerinin araştırma ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    10310 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’

En Çok Okunanlar