Gelişmiş Arama
Ziyaret
50077
Güncellenme Tarihi: 2012/03/11
Soru Özeti
Doğum günü kutlaması haram mıdır?
Soru
Doğum günü kutlaması haram mıdır?
Kısa Cevap

Doğum günü kutlaması İslamî geleneklerden değildir ve İslamî öğretilerde insanın kendi doğum gününü kutlaması tavsiye edilmemiştir. Biz bu yeni geleneği kınamak istemiyoruz. Elbette başkalarının geleneklerini körü körüne kabullenmeyi de benimsemiyoruz; zira geleneklerin ümmetin bilincinde derin kökleri olması gerektiğine inanıyoruz. Ama böyle bir geleneğin dayatılmasından sonra onun mükemmel kılınması doğrultusunda çalışılabilir. Bu gelenekte bir takım değişiklikler yapılabilir ve örneğin şahsın doğum günü Allah’a şükranda bulunmaya ve hayatının başladığı böyle bir günden şimdiye kadar onu koruduğu için O’na teşekkür etmeye dönüştürülebilir. Aynı şekilde ömrünü hangi yolda harcadığına dair insanın düşünmesine bir fırsat olabilir. İnsanın hayattaki tarz ve yolunu ıslah etmesine, Allah’ı hatırlamasına, O’ndan ey Allahım gelecekteki işlerimi geçmiştekinden daya hayırlı kıl, en güzel işimi akıbetim ve en güzel günümü senin ile görüşme günüm kıl, diye istekte bulunmasına vesile olabilir. Bundan dolayı, kendimizin veya çocuklarımızın doğum gününü kutlamak, eğer israf, haram müzikler çalmak ve dans etmek gibi şeriata aykırı hususları içermezse sakıncasız sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Doğum günü kutlaması İslamî geleneklerden değildir ve İslamî öğretilerde insanın kendi doğum gününü kutlaması tavsiye edilmemiştir. Hatta büyük şahsiyetlerin doğum gününü kutlamak her ne kadar müspet bir takım eser ve bereketler taşısa da bizim Arap ve doğu tarihimizde gerçeklik taşımamaktadır. Yüce Allah da peygamberlerinden ikisinin doğumu dışında bir söz söylememiştir. Birisi Hz. Musa (a.s) hakkında olup ona yönelik lütfünü, bahşettiği özel üstünlüğü, kendisini Firavun’dan kurtarmasını ve ailesinin elinde büyütmesini aydınlatmak içindir: [1]"فَالْتَقَطَهُ آلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُوًّا وَ حَزَناً..." “Nihayet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup aldı.” İkincisi ise Allah’ın kudret tecellilerinden biri sıfatıyla Hz. Mesih’in (a.s) doğumudur. Ama Yüce Allah İbrahim (a.s) veya başka hiçbir peygamberin doğumu hakkında söz söylememiştir; çünkü insanın belirli bir zamanda dünyaya gelmesinin kendisi için bir değeri yoktur. Bu yüzden İslam şeriatında peygamberin, imamın veya başka şahsiyetlerin doğum gününü kutlamaya teşvik eden hiçbir tavsiye bulunmamaktadır. Müslümanlar bu meselede peygamberlerinin doğum gününü kutlamayı diğer medeniyetlerden iktibas etmişlerdir. Nitekim Hıristiyanlar büyük şahsiyetlerin, ediplerin ve sanatçıların doğum günlerini her yıl kutlamaktadırlar. Hatta tarihin başlangıcını Mesih’in doğum günü karar kılmışlardır. Oysaki Müslümanlar milat yerine kendi peygamberlerinin hicretini tarihin başlangıcı karar kılmışlardır. Elbette biz bu meselede menfi bir tutum takınmıyoruz; çünkü bu tür gelenekleri taklit etmeyi ve büyük şahsiyetlerin doğum gününü kutlamayı zarar olarak değerlendirmiyoruz. Bu fiil yapılan anma ve kutlama sayesinde halkı büyük şahsiyetlerin ve önderlerin öğreti, çaba ve misyonuyla aşina kılmakta ve onlarda bir bağlılık oluşturmaktadır. Söz konusu büyük şahsiyetlerin çehrelerini restore etmek ümmet ve millete sevinç vermekte ve onların tüm yaşamlarının tüm yıl boyunca halk için örnek olmasına öncüllük teşkil etmektedir. Bu yüzden biz, Hz. Peygamberin (s.a.a) doğum gününü kutlamayı bidat ve haram bilen bazı İslamî grupların görüşüne katılmıyoruz. Çünkü bidat, halkın kutsal şeriatın bu hususta bir şey söylemediğini bildiği bu tür hususları içermez ve bu yüzden haram addedilmez.[2] Doğum günü kutlaması geleneğinin bir takım müspet neticeleri vardır; zira millet ve dinî önder arasında bağ oluşturarak halkın onunla yaşamasını sağlamakta ve ümmetin peygamberane fikir ve düşüncesini zenginleştiren yaşam tarzını davranış ve hayatlarının temeli kılmasına sebep olmaktadır. Yüce Allah da kutlama ve bayramlarda yenilikleri ve hayat yöntemlerini haram kılmamıştır ve hepimizin hayatta istifade edip kullandığımız modern araçlar gibi böyle geleneklerden yararlanmanın da bir sakıncası yoktur. Bir şahsın doğum gününü kutlamak, dostça ve samimice bir durum sayılır ve söz konusu şahıs bu sebeple varlık diyarına ayak basmayı veya yıl süresince varlığını sürdürmesini anımsar. Biz bu yeni geleneği kınamak istemiyoruz. Elbette başkalarının geleneklerini körü körüne kabullenmeyi de benimsemiyoruz; zira geleneklerin ümmetin bilincinde derin kökleri olması gerektiğine inanıyoruz. Ama böyle bir geleneğin dayatılmasından sonra onun mükemmel kılınması doğrultusunda çalışılabilir. Örneğin çocukların doğum gününü kutlamak, varlık nimeti ve hayatın devam etmesi bağlamında Yüce Allah’a şükretmeye ve O’na hamd etmeye vesile olur. Tıpkı İmam Zeynelabidin’in ve sabah ve geceyi karşılarken şöyle buyurması gibi: «و هذا يوم حادث جديد و هو علينا شاهد عتيد، ان احسنّا ودّعنا بحمد، و ان اسأنا فارقنا بذم»[3]; bu yeni, taptaze ve amellerimize tanık olan bir gündür. Eğer iyilik edersek, övgüyle bize veda eder ve kötülük edersek yergiyle bizden ayrılır. Bu gelenekte bir takım değişiklikler yapılabilir ve örneğin şahsın doğum günü Allah’a şükranda bulunmaya ve hayatının başladığı böyle bir günden şimdiye kadar onu koruduğu için O’na teşekkür etmeye dönüştürülebilir. Aynı şekilde ömrünü hangi yolda harcadığına dair insanın düşünmesine bir fırsat olabilir. İnsanın hayattaki tarz ve yolunu ıslah etmesine, Allah’ı hatırlamasına, «اللّهم اجعل مستقبل امرى خيراً من  ماضيه و خير اعمالى خواتيمها و خير ايامى يوم القاك فيه»[4];  O’ndan ey Allahım gelecekteki işlerimi geçmiştekinden daya hayırlı kıl, en güzel işimi akıbetim ve en güzel günümü senin ile görüşme günüm kıl, diye istekte bulunmasına vesile olabilir. Bundan dolayı, kendimizin veya çocuklarımızın doğum gününü kutlamak, eğer israf, haram müzikler çalmak ve dans etmek gibi şeriata aykırı hususları içermezse sakıncasız sayılır.

 


[1] Kasas, 8.

[2] Bu hususta bkz: “Peygamber (s.a.a) ve imamların (a.s) doğum gününü kutlamak bidat değildir” Havza Net.

[3] Sahife-i Seccadiye, tercüme, ayeti, Abdülmuhammed, Tahran, Suruş, s. 6, s. 1375.

[4] Seyid Fadlullah’ın bilgilendireme sitesinden iktibas edilmiştir, (az bir değişiklik ile).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    16030 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10174 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Zihinde gayrimeşru bir ameli canlandırmanın hükmü nedir?
    7417 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    Günah ve gayrimeşru amel düşüncesi her ne kadar insan zihin, düşünce ve ruhunu kirletse ve birçok başarıyı engellese de haram amel işlemeye varmayana dek günah sayılmaz. Ama cünüp olmaya neden olursa, mastürbasyon türlerinden sayılır ve haram olur.[1]
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77765 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    7649 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Erkek ölmüş olan kaynanasına gusül aldırabilir mi?
    7015 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Büyük fakih ve merciler kadın ve erkeğin gusül aldırması hakkında şöyle fetva vermişlerdir: Eğer erkek kadına ve kadın erkeğe[1] gusül aldırırsa gusül geçersizdir.[2] Ama kadın kocasına ve koca karısına gusül ...
  • Neden namaz, oruç ve hac gibi farzların eda edilmesinin somut eserleri bulunmamaktadır?
    7712 Pratik Ahlak 2011/10/30
    Namaz, oruç ve hac gibi tüm ibadetler birçok bireysel ve toplumsal esere sahiptir. Namazın en üstün eserlerinden biri, Allah’a yakınlaşmak ve kötülük ve haramlardan sakınmaktır. Oruç da birçok esere sahiptir. Bedensel sağlık, dertleşme hissinin icat edilmesi ve takvalı olmak bunlardandır. Hac da ruhanî ve manevî yolculuk sıfatıyla kendine has ...
  • Müstehcen filmlere bakmaktan nasıl tövbe edebiliriz?
    25199 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Günah, kötü kokulu bir lağım kuyusu gibidir, insan ona ne kadar çok dalsa kokusunu o kadar az alır. Zira insanın koku alma duyusu iş yapamaz hale gelir ve daha fazla battığının farkında olmaz. Öte yandan, insanın bu ...
  • Mürmenliler (Murmen dinsel fırkası) ehli kitap mıdır?
    6137 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    1. Hıristiyanlığın birçok fırkası vardır ve Amerika’da bulunan çok meşhur bu fırkalardan birisi de Murmen adındaki gruptur. Bu grup, Jozef Smit adında bir ferdin önderliğinde 1820 yıllarında kurtarıcılık faaliyet ve tebliğine başladı. Jozef Smit, 1830 yılında yazdığı “Murmen” kitabında şöyle bir iddiada bulundu: Amerika kıtasını bulan Kıristof Kolom, Amerika’nın ...
  • Kur’an ve rivayetlerde Hz. Hızır hakkında ne gibi bilgiler var?
    30012 تاريخ بزرگان 2010/10/12
    Kur’an-ı Kerimde, Hz. Hızır’ın adı açıkca gelmemiş, ondan ‘...kullarımızdan bir kul...ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik.’[1] diye söz edilerek onun ubudiyetine ve sahip olduğu özel ilmi makama ...

En Çok Okunanlar