Gelişmiş Arama
Ziyaret
20568
Güncellenme Tarihi: 2012/05/12
Soru Özeti
Ayakkabı giymenin adabı nedir?
Soru
Acaba ayakkabı giymek için has bir adap nakledilmiş mi? Lütfen açıklayınız.
Kısa Cevap

İslam dini semavi dinlerin en sonuncusu, en kâmili ve en camiidir. Bu bağlamda İslami öğretiler insanın tüm boyutlarını; bireysel ve toplumsal yönlerini her zaman ve her mekân için göz önünde bulundurmuş ve onun tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor. Her halükarda İslam dininin hakkında nazar vermiş ve adap belirlemiş olduğu konulardan birisi de ayakkabı giyme konusudur. Bu adap ve kurallara bağlı kalmanın kendisi bir anlamda nimete karşı şükür etmek anlamına geliyor. Ayakkabıları güzel giymek, ayakta ayakkabı giymemek ve… bu adaplardan bazılarıdır.

Ayrıntılı Cevap

İslam dini semavi dinlerin en sonuncusu, en kâmili ve en camiidir.[1] Bu bağlamda İslami öğretiler insanın tüm boyutlarını; bireysel ve toplumsal yönlerini her zaman ve her mekân için göz önünde bulundurmuş ve onun tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor. Elbette dikkat edilmesi gerekir ki dinin camii ve kâmildir dolayısıyla tüm cüzi meseleler hakkında teklif belirtilmeli olmalıdır neticesi alınmamalıdır.[2]  Bilakis İslam dini külli kurallar ve ölçüler ile ve hakeza nakli ve akli deliller sunarak her zaman ve asırda meydan gelecek yeni konular ve cüzi meseleler hakkında hüküm ve maksadının belirtilmesini insanın kendisine bırakmıştır. İnsan da bu ölçü ve kuralları doğru bir şekilde elde ederek ve onları göz önünde bulundurarak içtihat yoluyla bu hüküm ve düsturları istinbat etmesi gerekmektedir.[3]

Elbette İslam dini bazı cüziyatlara da girmiş ve hakkında adap ve yöntemler belirlemiştir.  Onlardan birisi de ayakkabı giyme konusudur.  Bu adaplara bağlı kalmak bir anlamda nimete karşı şükrü yerine getirmek sayılmaktadır.

Ayakkabı Giymek Konusu ve Adabı Hakkındaki Bahis Şöyledir:

Bir: Ayakkabının Giyilmesi: Ayağın kapatılması İslam dininde dikkate alınmıştır. Bu bağlamda İmam Bakır (a. s.) şöyle buyurmaktadır: “hufları (kolaylık sağlayan ayakkabı türü) giymek gözün gücünü fazlalaştırıyor”.[4] Yine İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: “Sürekli hufları giymek insanın cüzam hastalığına müptela olmasını önler[5] “lügatte ayağın üstünü kapatan her çeşit şeye huf denilmektedir. İster boğazlı olsun ister olmasın.[6] “Na’aleyn”[7] kelimesi ise aksine ayağın tamamını kapatmıyor olması için deniliyor. Huf’un naldan daha büyük olduğu söylenmiştir.[8]   

İki: Ayakkabının Önemi: Hz. Ali bir mecliste kendi yaranlarına bu bağlamda şöyle buyuruyor: “İyi bir ayakkabı (bir taraftan) bedeni koruyor ve (diğer taraftan) namaza ve temizliğe yardımcı oluyor”.[9]

Üç: İyi Bir Ayakkabının Nitelikleri: İmam Ali (a.s.) muhkem ve sağlam olmayan ayakkabının giyilmesini istemiyordu ve alı koymaya çalışırdır.[10] İmam Sadıktan (a.s.) nakledilen bir rivayette, imam Sadık’ın kendisi siyah ayakkabının giyilmesinin beğenmediği, sarı[11] ve beyaz ayakkabılarının giyilmesinin tavsiye edildiği[12] söylenmektedir.

Dört: Ayakkabı Giyme Adabı ve Yöntem: Hadislerde ayakkabının giyilmesi bağlamında bazı adap ve yöntemler zikredilmiş burada onlara işaret edeceğiz:

  1. Ayakkabı güzel ve düzgün giyilmeli[13]
  2. Ayakta durarak giyilmemeli[14]
  3. Ayakkabılı iken yolda yürürken tek ayak üzerinde yürünmemeli.[15]
  4. Ayakkabı giyilirken önce sağ sonra sol ayağın ayakkabısı giyilmeli çıkartırken de ilkin sol (sonra sağ) ayağın ayakkabısı çıkartılmalı[16]
  5. Ayakkabı Giymek İçin Dua: “Bismillah, Allahumme Selli Ala Muhammedin ve Ali Muhammed, ve vetia kademi fiddünya velahire, ve sebithuma ala sıratil-mustakim, yevme tezillu fihil-akdam”, Allahın adıyla, Allahım Muhammed ve onun aline selam gönder, dinyada ve ahirette ayaklarımı sabit kıl. Ayakların kaydığı kıyamet gününde ayaklarımı doğru yolda kararlı kıl.

Ayakkabı çıkartırken de şu dua okunmalı: “Elhamdu lillhi el-lezi rezekeni ma evkiu bihi kademi mineleza, allhumme sebithuma ala sıratikel müstekim, yevme tezillu fihil – ekdam, vela tezilhuma anis – sıratıl – müsteva”.[17] Ayaklarımı eziyetten korumak için bana ayakabı bağışlayan rabbime hamd ve şükür ediyorum. Allahım! Ayakların kayacağı günde ayaklarımı doğru yolun üstünde sabit kıl ve onları sırat-ı müstekimden yani doğru yoldan saptırma.

 


[1] Aşağıdaki indeks’e müracaat ediniz: delail-i hakkaniyeti İslam” sual 270 (sayt:73); “İslam ve aklaniyet”, sual 1191, (sayt: 1494).

[2] Bkz. Mutahari, Murtaza, “memuai Asar”, baskı, 1, Kum: intişarati sedra, baskı tarihi yok, c. 21, s. 193-95.

[3] Bakınız şu indekslere:  “kuran ve ictihad”, sual 66, (sayt: 307); “illeti adimi beyan bazi ez mevduat der din”, sual 6362, 8sayt: 6545).

[4] Şeyh-i Saduk, Muhammed b. Ali, “sevabu’l-amal ve ikabu’l - amal”, baskı, 2, datu neşri er-rezi lin-neşr, 1406, s. 25.

[5] A.g.e.

[6] Turayhi, Fahruddin, “mecmeu’l – Bahreyn”, baskı, 3, Tahran: kitap furuşi murtezevi, 1375, şemsi, c. 5, s. 39.

[7] Lügatte “na’al” ve “heza” şeklinde tabir edilmiş; Cevheri, İsmail b. Hamad, “es-sihah tacul-lüga ve sihahul – arabiye, Muhakkik ve musahih, Atar, Ahmed Abdulgafur, baskı, b, Beurut: darul ilm lilmelayin, 1410, kameri, c. 5, s. 1831.

[8] Ebulhüseyni, Ahmet b. Fari b. Zekeriya, “mucemu mekayis”, muhakkik ve musahih, Harun, Abdusselam Muhammet, baskı, 1, Kum: intişarati defteri tebiligati İslami, 1407, kameri, c. 2, s. 154.

[9] Küleyni, Muhammed b. Yakup, “el-kafi”, Muhakkik ve Musahih: Gaffari , Ali Ekber ve Ahundi Muhammed, baskı, 4, Tahran: darul kutibil islamiye, c. 2, s. 462.

[10] A.g.e., c. 6, s. 463.

[11] Şeyh-i Saduk, Muhammed b. Ali, “sevabu’l-amal ve ikabu’l - amal”, s. 24 - 25.

[12] A.g.e., s. 24.

[13] Şeyh-i Saduk, Muhammed b. Ali, “men la yaduru’l - fakih”, muhkkik ve musahih: Gaffari , Ali Ekber, baskı, 2, Kum: defteri intişarati İslami, 1413, c, 3, s. 555.

[14] Şeyh-i Saduk, Muhammed b. Ali, “el-Hisal”, muhkkik ve musahih: Gaffari , Ali Ekber, baskı, 1, Kum: camiatul muderisin,  c, 2, s. 521.

[15] “el-kafi”, c. 6, s. 536.

[16] Tabereisi, fazl b. Hasan, “el-adabu ed-diniye lihazaneti’l- muiniye”, tercüme: Ahmet, abidi, baskı, 1, Kum: neşri zair, 1380, şemsi, s. 60.

[17] A.g.e.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar