Gelişmiş Arama
Ziyaret
7714
Güncellenme Tarihi: 2011/02/08
Soru Özeti
peygamber efendimiz (s.a.a) kurandan daha faziletli midir?
Soru
peygamber efendimiz (s.a.a) kurandan daha faziletli midir?
Kısa Cevap

kurandan maksat kuranın sayfaları ve kuranın yazısı ise yakinen (bilinmelidir ki), kuran peygamberden (s.a.a.) üstün olamaz. Bilakis hem peygamberin (s.a.a.) maddi boyutu ve cismi hem peygamberin manevi boyutu ve şahsiyeti kurdan üstündür. Dolayısıyla tehlikeli durumlarda peygamber kurana feda edilmemelidir. Ama kurandan maksat kuranın muhtevası, kuranın ihtiva ettiği gerçekler ve kuranın ruhu ise, (bilinmelidir ki), kuran peygamberin ruhuyla bitişmiş ve birleşmiştir. Hakikatte peygamberin şahsiyeti ilahi yaratılışın ufku olmuştur. (yani bütün yaratıklar bu ruh için yaratılmıştır). Dolayısıyla kuran bütün yaratıklardan daha faziletli ve üstündür. Evet! (Allah kurusun) eğer bir gün kurana dayalı bu ayin tehlikeyle karşılaşırsa peygamberin (s.a.a.) maddi ve cismani boyutu onun için feda edilir. Bu nedenle peygamberin sadece cismi kuranın ruhuna feda edilebilinir diyebiliriz.

Ayrıntılı Cevap

Bu problem (peygamberin kurandan üstün olduğu veya kuranın peygamberden üstün olduğu) farklı yönlerden araştırma ve değerlendirmeye müsaittir. Bu kısacık makalede söylenilmesi mümkün olan şey, kurandan maksadın ne olduğu sorusudur? Eğer kurandan maksat, kuranın cildi, sayfaları ve içindeki yazılar ise, yakinen bilinmelidir ki, kuran peygamberden (s.a.a.) üstün ve onun ilerisinde değildir. Gerçek itibariyle bu ikisi bir biriyle mukayese edilebilinir durumda bile değildirler. Zira sifin savaşında Şam ehli kuranı okların ucuna takarak kuranı hekem karar kılarak siyasi ortamı kendi nefsani arzularının lehine döndürmek istediklerinde imam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "konuşan (natık olan) kuran benim". Ama eğer kurandan maksat, kuranın sayfaları, cildi ve içindeki yazılar değil, bilakis kuranın içindeki gerçekler ve kuranın ruhu ise, bu durumda her çeşit görüş belirtmekten önce peygamberin şahsiyetine göz atıp onun şahsiyet ve kimliğini tanımak lazım. Allahın resulü kendisini eğiten mektebin tebliğcisidir. Başka bir beyanla peygamberin ruhu bir ayini taşımaktadır ki kuranı kerim o ayini tarif etmektedir. Bu perspektiften bakıldığında kuran ile peygamber birleşmiş, birliktedirler ve kuran peygamberin şahsiyetinin ve kişiliğinin tanımlayıcısıdır. Adeta peygamber daha dünyaya gelmeden önce peygamberin kalbi kuranın nüzul ettiği mekândır.

Bir diğer nokta şudur: yaratılıştan gaye insani kâmil ve Allah halifesinin eğitmesi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kuran olmak üzere diğer tüm yaratıkların varlığı insan-i kâmili eğitmek için birer mukaddime konumundadır. Netice itibariyle insan-i kâmil tüm yaratıkların ufkunda ve her şeyden daha faziletlidir. Elbette bunun yanı sıra bu noktada zihinlerde canlı tutulmalıdır ki, bu kuran ve kuran kültürünün beşeriyet denilen varlığın neslini eğitmek için kıyamet gününe kadar baki ve canlı kalmalıdır. Bu nedenledir ki, eğer bir gün tehlikeyle karşılaşır, bekası ve korunması canların verilmesine gerek duyuyorsa, bu durumda insani kâmil bile kendi maddi boyutunu onun bekası için vermesi gerekiyor. Buna binaen sonuç itibariyle şöyle diyebiliyoruz: böyleli durum ve haletlerde kuranın kendisi ve kurandan kaynaklanan mektep, peygamberin maddi ve cismani boyutundan daha üstün olacaktır. Onun şahsiyetine ve onun asıl varlığından daha üstün olamaz. Hakeza eğer insani kâmilin fiziksel boyutu tehlikeye girer ve kuranın fiziksel boyutuyla insani kâmilin fiziksel boyutundan birisini seçmek diğerini feda etmek gerekirse, kurban edilmesi gereken bir durum varsa kuranın fiziksel boyutu feda edilmelidir.  Yani kuranın fiziksel boyutu peygamber ve masum imamların fiziksel boyutuna feda edilmesi gerekir. Bunun örneği sifin savaşında yaşanmışi: sifin vakıasında bazı cahil kimseler kuranın fiziksel boyutunu, Ali'nin bedeninde bulunan kuranın ruhsal boyutuna tercih ettiler. Ali peygamber değil, imam idi ise de meselenin ölçüsü aynıdır. Zira adeta Ali peygamberin nefisidir ve sorulan soru bakımından aralarında fark yoktur. Birçok yerlerde Ali'nin (a.s.) konuşan kuran ve konuşmayan kurandan daha üstün olduğu zikredilmiştir.[1]



[1] Şam ehli sifin vakıasında kuranı hekem kılmak istediklerinde müminlerin emiri hz. Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "ben konuşan kuranım". ("tarih-i tabari", c. 4, s. 232-233.; "el-kamil-u fi et-tarih", c. 2, s. 221, 224; "tarih-i Yakubi", c. 2, s 163.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar