Gelişmiş Arama
Ziyaret
7939
Güncellenme Tarihi: 2011/02/08
Soru Özeti
peygamber efendimiz (s.a.a) kurandan daha faziletli midir?
Soru
peygamber efendimiz (s.a.a) kurandan daha faziletli midir?
Kısa Cevap

kurandan maksat kuranın sayfaları ve kuranın yazısı ise yakinen (bilinmelidir ki), kuran peygamberden (s.a.a.) üstün olamaz. Bilakis hem peygamberin (s.a.a.) maddi boyutu ve cismi hem peygamberin manevi boyutu ve şahsiyeti kurdan üstündür. Dolayısıyla tehlikeli durumlarda peygamber kurana feda edilmemelidir. Ama kurandan maksat kuranın muhtevası, kuranın ihtiva ettiği gerçekler ve kuranın ruhu ise, (bilinmelidir ki), kuran peygamberin ruhuyla bitişmiş ve birleşmiştir. Hakikatte peygamberin şahsiyeti ilahi yaratılışın ufku olmuştur. (yani bütün yaratıklar bu ruh için yaratılmıştır). Dolayısıyla kuran bütün yaratıklardan daha faziletli ve üstündür. Evet! (Allah kurusun) eğer bir gün kurana dayalı bu ayin tehlikeyle karşılaşırsa peygamberin (s.a.a.) maddi ve cismani boyutu onun için feda edilir. Bu nedenle peygamberin sadece cismi kuranın ruhuna feda edilebilinir diyebiliriz.

Ayrıntılı Cevap

Bu problem (peygamberin kurandan üstün olduğu veya kuranın peygamberden üstün olduğu) farklı yönlerden araştırma ve değerlendirmeye müsaittir. Bu kısacık makalede söylenilmesi mümkün olan şey, kurandan maksadın ne olduğu sorusudur? Eğer kurandan maksat, kuranın cildi, sayfaları ve içindeki yazılar ise, yakinen bilinmelidir ki, kuran peygamberden (s.a.a.) üstün ve onun ilerisinde değildir. Gerçek itibariyle bu ikisi bir biriyle mukayese edilebilinir durumda bile değildirler. Zira sifin savaşında Şam ehli kuranı okların ucuna takarak kuranı hekem karar kılarak siyasi ortamı kendi nefsani arzularının lehine döndürmek istediklerinde imam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "konuşan (natık olan) kuran benim". Ama eğer kurandan maksat, kuranın sayfaları, cildi ve içindeki yazılar değil, bilakis kuranın içindeki gerçekler ve kuranın ruhu ise, bu durumda her çeşit görüş belirtmekten önce peygamberin şahsiyetine göz atıp onun şahsiyet ve kimliğini tanımak lazım. Allahın resulü kendisini eğiten mektebin tebliğcisidir. Başka bir beyanla peygamberin ruhu bir ayini taşımaktadır ki kuranı kerim o ayini tarif etmektedir. Bu perspektiften bakıldığında kuran ile peygamber birleşmiş, birliktedirler ve kuran peygamberin şahsiyetinin ve kişiliğinin tanımlayıcısıdır. Adeta peygamber daha dünyaya gelmeden önce peygamberin kalbi kuranın nüzul ettiği mekândır.

Bir diğer nokta şudur: yaratılıştan gaye insani kâmil ve Allah halifesinin eğitmesi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kuran olmak üzere diğer tüm yaratıkların varlığı insan-i kâmili eğitmek için birer mukaddime konumundadır. Netice itibariyle insan-i kâmil tüm yaratıkların ufkunda ve her şeyden daha faziletlidir. Elbette bunun yanı sıra bu noktada zihinlerde canlı tutulmalıdır ki, bu kuran ve kuran kültürünün beşeriyet denilen varlığın neslini eğitmek için kıyamet gününe kadar baki ve canlı kalmalıdır. Bu nedenledir ki, eğer bir gün tehlikeyle karşılaşır, bekası ve korunması canların verilmesine gerek duyuyorsa, bu durumda insani kâmil bile kendi maddi boyutunu onun bekası için vermesi gerekiyor. Buna binaen sonuç itibariyle şöyle diyebiliyoruz: böyleli durum ve haletlerde kuranın kendisi ve kurandan kaynaklanan mektep, peygamberin maddi ve cismani boyutundan daha üstün olacaktır. Onun şahsiyetine ve onun asıl varlığından daha üstün olamaz. Hakeza eğer insani kâmilin fiziksel boyutu tehlikeye girer ve kuranın fiziksel boyutuyla insani kâmilin fiziksel boyutundan birisini seçmek diğerini feda etmek gerekirse, kurban edilmesi gereken bir durum varsa kuranın fiziksel boyutu feda edilmelidir.  Yani kuranın fiziksel boyutu peygamber ve masum imamların fiziksel boyutuna feda edilmesi gerekir. Bunun örneği sifin savaşında yaşanmışi: sifin vakıasında bazı cahil kimseler kuranın fiziksel boyutunu, Ali'nin bedeninde bulunan kuranın ruhsal boyutuna tercih ettiler. Ali peygamber değil, imam idi ise de meselenin ölçüsü aynıdır. Zira adeta Ali peygamberin nefisidir ve sorulan soru bakımından aralarında fark yoktur. Birçok yerlerde Ali'nin (a.s.) konuşan kuran ve konuşmayan kurandan daha üstün olduğu zikredilmiştir.[1]



[1] Şam ehli sifin vakıasında kuranı hekem kılmak istediklerinde müminlerin emiri hz. Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "ben konuşan kuranım". ("tarih-i tabari", c. 4, s. 232-233.; "el-kamil-u fi et-tarih", c. 2, s. 221, 224; "tarih-i Yakubi", c. 2, s 163.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar