Gelişmiş Arama
Ziyaret
7124
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Eğer İmam Ali (a.s.) Masum ise neden dua ediyor, neden yakınıp yakarıyor ve rabbinden istiğfar diliyordu. Masum olan bir kimse için bunun ne anlamı var?
Soru
Nehcül belagada şöyle yazılmaktadır: Hz. Ali Rabbiyle münacat ediyor ve şu duayı okuyordu: “Allah’ım! Sen beni benden daha iyi tanıyorsun, benim hakkımda bildiğin ne varsa hepsini affet. Eğer tekrar günaha bulaşırsam tekrar beni affet. Allah’ım! Kendime söz verip yerine getirmediğim sözlerden dolayı beni bağışla. Allah’ım! Eğer dilimle kendimi sana yaklaştırmış ama kalbimle sana muhalefet etmiş isem beni bağışla. Allah’ım! Faydasız olan bakışlarımdan, sözlerimden ve yanlışlıklarımdan dolayı beni affet”.
Hz. Ali unutkanlıktan, hatadan ve diğer günahlardan dolayı affedilmesini diliyor ve bu bağlamda Rabbine yakınıyor ve yakararak dua ediyor. Bu iddia ettiğiniz Masumluk ile tezat teşkil ediyor mu?
Kısa Cevap

İmamlar (a.s.) yaptıkları bazı dualar ve münacatlarında kendilerini günah işlemiş kimseler olarak tanıtıp af edilmelerini diliyor olmaları onların ve Masum kimselerin günah işliyor anlamında değildir. Bu onların bulundukları makamın iktiza ettiği tam edep ve ubudiyetin devamlılığını sağlamak içindir. Onlar bu bağlamda sahip oldukları tüm gücünü sarf etmişlerdir. Ancak bu doğrultuda sarf ettikleri tüm gayretlerini, çabalarını, fedakârlıklarını ve özverilerini Allah’ın zatının sahip olduğu o yüce makama layık görmüyorlar. Bu nedenler yaptıkları bütün bu çabaları eksik görüyorlar. Eksik olarak nitelendirdikleri bu çabalardan ötürü kendilerini günah işlemiş kimseler olarak tanıtıyor, dolayısıyla dua ediyorlar, yakınıp yakarıyor ve istiğfar diliyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Peygamberler ve imamların (a.s.) ve hz. Ali’nin şahsının (a.s.) özelliklerinden birisi Masumluktur. Masumluk ilmi ve ameli bir sıfat ve kudrettir. Bu sıfat insanı cehaletten, hatadan, sehivden, unutkanlıktan, fikir ve düşüncedeki demagojilikten koruyor. Dolayısıyla Masum bir kimse hem ilim boyutunda doğru olmayan algılardan uzaktır hem ameli boyutta uygunsuz işlerden korunma altındadır.[1] Bundan dolayıdır ki, bu zatlar yüce imamet makamını hak etmiş ve bu makam için seçilmişlerdir.

Pak ve temiz olan İmamlar (a.s.) yaratılış âleminin özü ve Allahın hidayet sıfatının mazharıdırlar. Onların işleri, söyleyişleri ve suskunlukları hidayet olduğu gibi zatları da hidayetin ölçüsüdür. Bu ölçüyle delalet, sapıklık, iman ve küfür tanınıyor. Bu nedenle onların yaşantı ve sözleri Allaha doğru seyir halinde olan her kes ve her salik için hüccet ve delildir. Zira onlar masumdurlar. Masum kimsenin yaşayışında hiçbir çeşit sapıklık şaibesi yoktur. Bu konu münasip ve uygun yerde akli ve nakli delillerle ispatlanmış bir konudur.[2]

Ama ehlibeyt imamlarından (a.s.) bize ulaşılan dualarda, kendileri Allah tan istiğfar dilediklerini veya günah işlemiş kimseler olarak kendilerini tanıttıklarını görüyoruz, örneğin imam Ali (a.s.) kendi münacatlarında şöyle buyuruyor: “Allah’ım! Beni gaflet sardığı halette keşke hangi durumda olduğumu bilseydim? Acaba bu halette iken benden yüzünü mü çevirmişsin yoksa bana mı bakıyorsun”? Bu Masumların günah işlediğini gösteriyor anlamında değildir. Konunun açıklanması için dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki gafletin birçok derecesi vardır. İnsanların duçar olduğu gaflet derecesi insanlara göre değişiyor. Masum olan kimseye ait olan dereceyi hakkiyle derk etmek bizim idraklerimizin dâhilinde bir mertebe değil, ama şunu söylemek mümkündür ki, Masum olan bir kimse hiçbir zaman Allahtan gafil değildir. Ancak Onun bu teveccühü yemek yerken, başkalarıyla konuşurken veya namaz kılarken eşit derecede değil. Namaz kılarken sahip olduğu teveccüh diğer eylemlerinde var olan teveccühe oranla çok daha kâmildir.  İşte bazı eylemlerinde var olan bu eksikliği gaflet olmadığı halde kendisi için gaflet, günah bilir ve ondan rabbine sığınır, dua eder ve affını diliyor. Bu onların sahip oldukları makamın büyüklüğü, ubudiyetlerinin devamlılığı ve sahip oldukları tam ve kâmil edepleri içindir. Bu durum (tam teveccüh) onların beşer olmaları gereğince bazı haletlerde (beşeri işlerle meşgul olduklarında) mümkün olamıyor olmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle bu beşeri haletlerini kendileri için günah telaki ederler. Yoksa onlar günahın her çeşidinden; küçüğünden, büyüğünden ve mekruhundan arî ve Masumdurlar.[3]

Masumlar (a.s.) her zaman iblis ve diğer şeytanlarla ahlaki ve diğer konularda çatışma halinde ve mücadele içindedirler. Ama ilahi Tevfik nedeniyle hiçbir zaman ayakları kaymadı. Peygamber (s.a.a.) hakkında kuranı kerim şöyle buyuruyor: “Onlar, sana vahiy ettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi. Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.[4] Dolayısıyla Masumların (a. s.) kendisinden kaçıp ve ondan dolayı yakınıp yakardıkları günah harama bulaşmış oldukları şeyler türünden değil. Belki ilahi dergâha yakın olunduğu oranda Allah tarafından amellerin tartılması için belirlenecek tartıların daha da dakikleşiyor olması içindir. Öyle ki o tartılar diğerlerinin yanından çok sade ve hiç önem vermeksizin geçtikleri birçok şeyi Allahın yüce makamına uygun görmeyip onlar için günah sayacaklardır.[5] Erbili (Allahın rahmeti üzerine olsun) konuyla alakalı şöyle diyor: “Peygamberler ve imamlar (a.s.) sürekli Allah’ı yâd ederlerdi. Onlar ilahi kurb ve yakınlık bağlamında en üstün mertebede yer almışlardı. Sürekli Allah’ı yâd ederler ve bir an bile Allahtan gafil kalmalarını istemiyorlardı. Bu nedenle sürekli endişeli ve tedirgindilerdi. Bir an bile Allahtan gafil kalmak onlar için çok ağır gelirdi. Bu nedenle beşeri boyutlarıyla alakalı işler için; yemek yer, su içmek ve sosyal meselelere çözüm getirmek için bulundukları o yüce mertebeden inmek zorunda kaldıkları her zaman kendileri için büyük günah telaki ederlerdi. İşte onların diledikleri istiğfar, yakınarak yaptıkları tövbe ve duaları bundan dolayıdır.



[1] CEVADİ AMULİ, Abdullah, “Ali (a.s.) mazharı esmai ilahi”, baskı 2, mekezi neşri isra, 1385, s. 107- 108.

[2] Bkz. Soru 258:, (sayt: 2088).

[3] ŞEHİT DESTGAYB, seyit Abdulhüseyn, “1000 soru”, intişarat-i nas, s. 19.

[4] “Ve in kadu le yeftinuneke anillezi evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izel lettehazuke halîla. Ve lev la en sebbetnake le kad kidte terkenu ileyhim şey'en kalîla. İsra, (73- 74),  Tefsiri el-mizan”, Tercüme: MUSEVİ HEMEDANİ, Muhammed Bakır, c. 13, s. 366. (biraz değiştirme yapılmıştır).

[5] ERBİLİ, Ali b. İsa, “çaphane-i ilmiyei kum”, c. 3, s. 45.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diğer gezegenlerde yaşamaya İslam’ın bakışı nedir?
    9808 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Diğer gezegenlerde yaşamayı iki açıdan ele alabiliriz. 1.       Diğer gezegenlerde yaşam ve canlı varlık belirtileri var mı? İnsanın diğer gezegenlerde yaşaması mümkün mü? İnsan diğer gezegenlere gidebilir mi?
  • Beni Kureyze kabilesi hakkında Şia’nın görüşü nedir?
    8217 تاريخ کلام 2011/08/21
    Beni Kureyze Medine’de ikamet eden Yahudi kabilelerden biri olup birkaç boyutlu bir anlaşma esasınca bu şehirde Müslümanlar ile barışçıl bir şekilde yaşamaktaydı. Ahzab savaşı gelip çatınca onlar anlaşmalarını bozarak pratikte Medine’yi kuşatmış düşmanların beşinci sütunu rolünü oynadılar. Bu nedenle yüce İslam Peygamberi (s.a.a) bu savaşı başarı ile atlattıktan sonra ...
  • Namaz esnasında selama cevap vermenin şekli nasıldır?
    5395 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Namaz esnasındayken insan bir başkasına selam vermemelidir ve eğer bir başkası insana selam verirse, insan ön selam niteliğinde cevap vermelidir; örneğin “es-selamu aleyküm” veya “selamun aleyküm” söylemeli ve “aleyküm selam” dememelidir.[1] Hatırlatılmalıdır ki insan selamın cevabını ister namazda olsun ister namaz dışında ...
  • Kısa hadisinin önemliliğini açıklayınız
    7391 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/12/17
    Hadis kitaplarında ve mefatihu’l – cinan adlı dua kitabında zikredilen hadisi şerifi iki açıdan  önemli ve ehemmiyeti vardır: Birisi imamet ve velayet diğeri ısmet (masumiyet) cihetidir.Ehlibeyt’in İmamet ve velayeti bazı şahit ve delilerle hadiste sabit ...
  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    8222 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Eğer birisi başkasına karşı sadece kötümser düşünmüş ve başka hiçbir şey yapmamış ise helallik talibinde bulunması gerekiyor mu? Esasen hangi yerlerde başkasından helallik dillenmesi gerekiyor?
    11074 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Dini öğretilere göre mümin olan kimselere karşı kötümser olmamak gerekir. Onlar hakkında zihnimizde bile yanlış hüküm etmemek gerekir. Bunanla birlikte eğer başkaları hakkında böyle düşünceler zihnimizde şekillenirse bu düşünceleri dakik ve detaylı bir şekilde karşı tarafla paylaşıp helallik istememize gerek yok. Bilakis bu kötü düşüncelerden temizlenmek ve ...
  • Aşağıdaki Şiir Allame Şe’arani’ye nisbetlendirilmektedir.
    6004 تاريخ بزرگان 2012/01/01
    “Dem’u’s-sucum” kitabı (mefatihul-cinan”adlı dua kitabın sahibi olan Hac Şeyh Abbas Kumi’nin “Nefesul-Humu’mun fi makteli Seyyidinal-Hüsyeyin el- Mazlum (a.s.)” adında yazmış olduğu kitabın tercümesidir. Kum’da Müesesei İntişarat-i Hicret, tarafından 1386 hicri şemsi tarihinde basılmıştır. Şe’arani bu eseri Farsçaya çevirmiş ve bazı kısalar, nükteler ve konuları dip not şeklinde ...
  • Müslüman ülkelerin kadınları başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler?
    5604 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Din alimlerinin çoğu kadının yüzünü örtmesini gerekli görmemelerine rağmen, birçok Müslüman kadın kendi isteğiyle yüzünü örtüyor ve daha fazla hicaplı olmayı tercih ediyorlar. Biz inanıyoruz ki ilgi duymak yalnızca dış güzelliği dayalı olsa ve daha önemli ölçüler göz ardı edilse böyle bir ilgi genel olarak fazla uzun ...
  • Tuvalet yerini mescide dönüştürmek mümkün müdür?
    7677 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Eğer tuvaletin bulunduğu arsa tuvalet hizmetini karşılamak hedefiyle vakfedilmemişse, onu mescide eklemek mümkündür. Ama tuvalet hizmeti doğrultusunda kullanılmak üzere vakfedilmişse, onu mescide dönüştürmek olanaksızdır. Lakin orada namaz kılmanın bir sakıncası olmaz. Merhum Ayetullah Uzma Gülpaygani (r.a)’dan şöyle bir soru sorulmuştur: “Mescidin genişletilmesi neticesinde onun eski tuvaleti mescidin hayatına eklenmiş, ...
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    117271 پیامبران و کتابهای آسمانی 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...

En Çok Okunanlar