Gelişmiş Arama
Ziyaret
8801
Güncellenme Tarihi: 2009/07/12
Soru Özeti
Niçin Hz. Ali’nin evine saldırıldığında, Hz. Ali kendi ailesini savunmak konusunda bir tepki göstermedi.
Soru
Hz. Ali’nin biat için camiye götürmek istediklerinde evine saldırıp evini yaktıklarında ve onca tarihi facialar meydana getirdiklerinde niçin Hz. Ali bir tepki göstermedi?
Kısa Cevap

Ehl-i Beyt imamları her türlü hata ve günahtan masum olduklarına göre onların tüm davranışlarının doğruluğuna inanmamız gerekir. Sadece bu davranışların hikmetini anlamak bizlere onlara uymaya ve onları örnek kılmaya yardımcı olur.

 Diğer yandan Ehl-i Beyt imamlarının gidişat ve tavırlarını tahlil etmekle onların ne denli işlerinin ileri görüşlü ve hikmetli olduklarını anlarız. Çünkü imamların davranış ve tutumları tarihsel etkileri ve hakkın batıla son zaferi doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bu bakışla Hz. Ali’nin sabır ve susması onun mazlumluğunu açıkça göstermiş ve tarihi yönden hakkın zaferini sağlamıştır.

Hz. Ali’nin susması, düşmanlarının art niyetli çabalarını etkisiz bırakmış ve İslam’ın ilerlemesi için gereken ortamı hazırlamıştır.

Hz. Ali’nin kendisi susmasının sebebinin İslami birliği korumak ve İslam dünyasının genel maslahatlarını riayet etmek için yapılan bir giriş olduğunu açıklamıştır.

Ayrıntılı Cevap

Masumların davranış ve tutumlarını tahlil etmek için ön bakış ve son bakış olarak iki açıdan değerlendirmek mümkündür.

Ön bakış olarak şöyle değerlendirmek mümkündür: İmamlar masumdurlar, onların davranış, söz ve onaylamaları her türlü hata ve yanlışlıktan uzaktır. Özellikle toplumun hidayetini ilgilendiren konularda.

Bu gibi konularda bütün alimler imamların masumluğunda söz birliği içindedirler. Bu ilke gereğince imamların davranış ve tutumlarının doğruluğuna inanmamız ve onların davranışlarının hikmetini anlamaya çalışmamız gerekir.

Son bakışla da imamlarının tutumlarının doğurduğu etkileri nazara alarak onların ileri görüşlülüklerini anlamamız mümkündür.

Çünkü imamların davranış ve tutumları kısa vadeli hesaplar için değil tarihsel etkileri ve hakkın batıla son zaferi doğrultusunda gerçekleşir. Bu tutum ve tavırlar o dönem için hakkın batıla zaferini sağlamamış ve yaşantılarında ağır sıkıntılara yol açsa da onlar bütün insanlık tarihine yol gösterecek şekilde davranmışlardır. Bu bakışla İmam Ali’nin sabır ve susması tarih boyunca onların mazlumiyetini açıkça ortaya koymuş ve düşmanların birçok art niyetli girişimlerini etkisiz bırakmıştır.

Bu konunun açıklık kazanması için şu örneğe dikkat edelim:

Ebu Süfyan fırsatçı bir tavır sergileyerek Hz. Ali’ye birleşip halifelerle savaşmak önerisinde bulundu ama İmam tam bir bilinç ve ileri görüşlülük sergileyerek bu teklifi reddetti ve onun İslam aleyhindeki düşüncelerine meydan vermedi.

Hz. Ali (a.s) Hz. Fatıma’nın, niçin bunca gücüne rağmen bu gibi seciyesiz kişileri cezalandırmak için bir girişimde bulunmuyorsun, diye sorusuna şöyle cevap verdiler: “Eğer babanın ismi olduğu gibi bakı kalmasını istiyorsan sabretmelisin.”[1] Diğer bir rivayette şöyle buyurdular: “Allah’a yemin ederim ki eğer din yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş olmasaydı ve küfrün geri dönmesinden ve Müslümanların dağılmasından korkulmasaydı bu şekilde sabretmezdim.”[2]

Bu iki tarihi örnek ve onlarca diğer örnekler o dönemdeki şartların hassasiyetini Ehl-i Beyt’in ve özellikle Hz. Ali için İslam’ın zahirini korumak için bile olsa sabretmesini ve gözünde diken ve boğazda kemik olduğu halde günlerini geçirmesini zorluyordu.

Diğer önemli nokta şu ki bu sabrın yanı sıra hak ve hakikatin tarih boyunca açıklanıp işlenen zulmümün kimler tarafından yapıldığı bilinmeliydi.

Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın hüneri de işte bu acı ve zorlukları tahammül ederken bu zulmün yüz karasının zalimlere kalacak şekilde davranmalarıydı. Onların sergiledikleri tavır sonucu tarih boyunca her insaflı kişinin vicdanı Ehl-i Beyt’ın hak olduklarına şahitlik etmektedir.

 Buna göre bir genel ilke olarak şöyle denebilir:

Hakkı açıklamak bir nevi mazlimiyeti sergilemekle olursa bunun kalıcılığı da fazla olur ve mazlimiyet oranında o hakkın tarih boyunca yarattığı yankı da daha tesirli olur. Hakkaniyet ve mazlumiyetin en doruk noktada birlikteliğini Ehl-i Beyt’in özellikle Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hüseyin’in hayatında görebiliriz. Bu yüzden Hz. Ali’nin biat için zorla götürülmesi ve Hz. Fatıma’nın çektiği ıstıraplar tarihi yönden açık bir zulüm örneğini oluşturmakla birlikte ilahi yönden en güzel bir seçim ve karar sayılırdı. Bazı irfan ehli şöyle demişlerdir.

Gerçekte onlar Hz. Ali’yi biat için götüremediler Hz. Ali’nin kendisi gitti ancak bu gidiş tarzı tarih boyunca gasıpların yaptıkları zulmün kimse tarafından inkar edilmeyecek şekilde idi.     



[1] Bk. Biharu’l-Envar c. 29 s. 625

[2] Ade c. 32 s. 61

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Birinin bedeninin dışarıdan görünmeyen yerlerinde ‘ala’ hastalığı varsa evlenmeden önce bunu eşine söylemeli midir? Söylemezse hükmü nedir?
    11660 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/30
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Eğer sorulmazsa söylemeye gerek yoktur. Ayetullah el-Uzma Sistani’nin Bürosu: Evlenecek kadın veya ailesi sorarsa bu hastalığın varlığını gizleyemez. Kendisini sağlıklı gösterse ve nikah kıyılsa, sonra yalan olduğu ortaya çıkarsa kadın nikah akdini feshedebilir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Kadın ve erkek, ...
  • Zülkarneyn kimdir?
    19831 تاريخ بزرگان 2011/10/22
    Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun ...
  • Niçin Peygamber (s.a.a), Adanan’dan önceki -Hz. İbrahim’e kadar ve Hz. İbrahim’den Hz. Adem’e kadar olan- ecdadının (atalarının) sayılmasını men’ etmiştir?
    8684 تاريخ بزرگان 2009/06/06
    Peygamber’in (s.a.a) Adanan’dan önceki -Hz. İbrahim’e kadar ve Hz. İbrahim’den Hz. Adem’e kadar olan- ecdadının (atalarının) sayılmasını men’ ettiğini açıklayan hadisler çeşitli kitaplarda yer almıştır. Bu işten men’ etmenin sebebi Adnan’dan önceki atalarının bilinemeyişidir. Böylece Hz. Peygamber (s.a.a) tarihçilerin bu konuda ihtilafa düşmelerini önlemek ...
  • kaşların olduğu yerde dövme yapmak abdesti batıl ediyor mu?
    6326 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    aşağıdaki cevaplar müçtehitlerin defterlerinden alınmıştır. Ayetullah Hameney’nin defteri: (yapılan dövme) abdest ve gusül alırken suya engel oluyorsa, kaldırılması gerekir. Ama eğer dövme işlemi derinin dibinde yapılmış ise, abdeste zararı yoktur.Ayetullah Mekarım Şirazi’nin defteri: abdeste mani değildir.
  • Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
    7203 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/06/21
    Arafat Mekke etrafında olan bir yerin ismidir. Hac yapan bir kimsenin zil'hicce ayının dokuzuncu gününde orada vukuf yapması (durması) vaciptir. Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Bu mekân birçok marifetlere ve tanımalara neden oluyor. Kendini ve Allah ı tanımayla alakalı bilgi ve marifette ...
  • Mali gelecek korkusu sebebiyle borcum olan humusu bir sene boyunca taksitle – bir sonraki humus yılına kadar – ödeyebilir miyim?
    5869 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (Allah onun gölgesini üzerimizden eksik etmesin): Sakıncası yoktur. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani (Allah onun ömrünü bereketli kılsın): 1. Humusun bir sene geçmeden önce verilmesi farz değildir ama eğer verdiyseniz yeterlidir ve yeniden verilmesine gerek yoktur.
  • Hz. Ali (a.s) Ebubekr, Ömer ve Osman’a biat etti mi? Neden?
    20737 Eski Kelam İlmi 2010/08/14
    1-     İmam Ali (a.s) ve Peygamberin ashabından bazıları başlangıçta Ebubekr’e biat etmediler. Sonradan biat ettilerse de bunu İslamın korunması ve İslam devletinin hayırı için yaptılar.
  • Kafi’de sahih hadislerin fazla olmadığı iddiası doğru mudur?
    11472 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/12/29
    Kuleyni’nin hadisler için söylediği ölçüler, muhalif ve çelişik hadisler içindir. Yoksa bütün sahih hadisleri tanımak için söylenen şu üç ölçüyle, yani ‘rivayetin Kur’an’la karşılaştırılması, sünniye muhalif olması ve tahyir’le sınırlı değildir; ölçüler bunlardan daha çoktur.Kuleyni’den sonra yazılan kitaplar, onun kitabının yetersiz olduğu anlamına gelmez. Çünkü ...
  • Acaba İnsanın tekâmülü sadece özgür irade ve ihtiyari ameller ile mi mümkün?
    9197 Eski Kelam İlmi 2012/10/24
    Felsefi açıdan en aşağı dereceden vücudun en üst mertebesine varıncaya kadar varlıkların seyri her zaman öyle bir şekildedir ki vücutsal olarak en alttaki derece daha üsteki mertebenin tenezzül etmiş mertebesidir. Daha üst ve kâmil mertebe de, kendisinin aşağısında olan mertebenin kemaline sahiptir. Bu silsilenin bir ucunda bütün ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...

En Çok Okunanlar