Gelişmiş Arama
Ziyaret
7127
Güncellenme Tarihi: 2009/12/03
Soru Özeti
Acaba irfan bağlamında Nehcü’l Belağa’da numuneler mevcut mudur?
Soru
Acaba irfan bağlamında Nehcü’l Belağa’da numuneler mevcut mudur? Eğer mevcut ise bunlar teorik irfanla alakalı mıdır yoksa pratik irfanla alakalı mıdır?
Kısa Cevap

İrfan, imamların nazarında pratik ve teorik irfan olmak üzere iki kısma ayrılmamaktadır ve onların sire ve lisanlarında pratik irfan teorik irfandan ayrı değildir; zira onlar pratik irfanla hakikatlerin tanımını elde ettiler ve sonra elde etikleri hakikatlerin tanımını kelam kalıbına dökerek insanlara sundular. Ayriyeten irfanın teorik ve pratik irfan olarak kısımlandırılmasının üzerinden bin yıl geçmemiş, belki bu kısımlandırma son yüzyıllar içinde gerçekleştirilmiştir. Ama yinede Nehcü’l Belağa sonsuz irfan denizidir. Bu büyük ve değerli kitap, hem teorik irfan ve hem de pratik irfanda kamil arif ve ariflerin imamı olan insanı kamilin sözlerinin bir kısmıdır. Nehcü’l Belağa teorik ve pratik olmak üzere irfan ve ilahi maariflerle doludur ve ayrıntılı cevapta örnekler vererek onlara değineceğiz. 

Ayrıntılı Cevap

İrfanın tanımı belirtildiği gibi hakkın taliplerinin matluplarına ve hakkı tanımak için seçtikleri yol ve yöntemdir.  İrfan iki kısma ayrılmaktadır: Pratik irfan; yani seyri suluk, vusul ve fena ve teorik irfan; yani keşf ve şuhudun kural ve yöntemleri.[1]  Başka bir tabirle; teorik irfan varlığın tefsirini yapmaktadır; yani Allah, insan ve dünyanın tefsiri. Pratik irfan ise insanı kâmil bir şekilde terbiye etmesini üstlenmiştir.

Söze başlamadan önce birkaç noktanın hatırlatılması gerekli görülmektedir: Evvela: İrfan, imamların nazarında pratik ve teorik irfan olmak üzere iki kısma ayrılmamaktadır ve onların sire ve lisanlarında pratik irfan teorik irfandan ayrı değildir. Zira onlar pratik irfanla hakikatlerin tanımını elde ettiler ve sonra hakikat ve elde ettikleri tanımı kelam kalıbına sokarak insanlara beyan ettiler. 

Saniyen; İrfanın teorik ve pratik irfan olarak kısımlandırılmasının geçmişi bin yıla sahip değildir, belki bu kısımlandırma İbn-i Arabi zamanında başlamış ve bariz örneği Hikmet’i Mutaaliye de olduğu gibi sonraları felsefeye de girmiştir.

Ama yinede Nehcü’l Belağa sonsuz irfan denizidir. Bu büyük ve değerli kitap, hem teorik irfan ve hem de pratik irfanda kamil arif ve ariflerin imamı olan insanı kamilin sözlerinin bir kısmıdır. Gerçi imam Ali’nin irfani öğretilerinin tamamı nehcü’l-belağada toplatılmamıştır.

Ariflerin imamı Hz. Ali (a.s.) bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “Bizler peygamberlik ağacı, risaletin indiği mekân ve meleklerin inip çıktığı yeriz; ilmin madeni, hükmün kaynağıyız.”[2] Bu nedenle eğer ilim ve bilgi varsa ve eğer irfan varsa vahiy ve risalet hanedanında yani Ali (a.s) ve evlatlarında bulunur.

Büyük arif İmam Humeyni (r.a) Nehcü’l Belağa hakkında şöyle diyor: “O’nun [İmam Ali] ruhunun nazilesi olan Nehcü’l Belağa kitabı, benlik ve bencillik hicabı yatağında uyuyan bizler için talim ve terbiye kitabıdır…,Bir insan veya büyük insanlık toplumu kadar farklı boyutları olan bir külliyat…, Her ne kadar toplumlar meydana gelse, devletler ve milletler oluşsa ve her ne kadar düşünür, filozof ve araştırmacı gelse ve onun derinliklerine inip düşüncelere dalsınlar. Filozoflar ve hikmet öğrenenler gelsinler ve bu ilahi kitabın ilk hutbesinin cümlelerinde araştırmaya otursunlar ve marifet ashabı ve irfan erbaplarının yardımıyla kendi yüksek düşüncelerini işleterek onun kısa bir cümlesini tefsir etmeye çalışsınlar ve hakiki bir şekilde onu derk etmede vicdanları razı etmeyi istesinler…,  vahiy evladının gördüğü alanının ne kadar olduğunu görseler kendi ve diğerlerinin kusurunu itiraf ederler;  kısa cümlelerinden bir tanesi şudur: “mea külli şeyin la bi mufareketin ve gayre külli şeyin la bi müzayeleti” O, hiçbir şeyin kenarında olmaksızın her şeyle birliktedir ve ayrı olmaksızın her şey dışındadır.[3] Bu açıklama irfanda değinilen vahdeti vücut konusuna işaret etmektedir.

Nehcü’l Belağa sonsuz irfan deryasıdır. Teorik irfan; Mebde ve mead, yaratılış, vahiy, melekler, mücerret dünya, alemi melekut ve… pratik irfan ise; ahlak, nefsani faziletler, adalet, takva, zühd, seyri suluk, cihat ve yakarış ve… hakkındadır.

Bu yazıda kısa olarak İmam Ali’nin (a.s) teorik ve pratik irfan hakkındaki sözlerinden bahsedeceğiz:

  1. Teorik İrfan

Nehcü’l Belağa’nın ilk hutbesi maarif deryasıdır. Allah’ın azameti hakkında şöyle buyurmaktadır:

1. "Hamd Allah'a mahsustur ki övenler onu hakkıyla övemezler, sayıcılar nimetlerini sayamazlar, çalışıp çabala¬yanlar hakkını eda edemezler. Yüce himmetler O'nu derk edemez, akıl-zekâ denizine dalanlar O'na erişemez. O'nun sıfatlarının belli bir sınırı yoktur. Bir vasfı mevcut değildir.”

2. “Dinin evveli O'nu tanımak, O'nu tanımanın kemali O'nu tasdik etmek, O'nu tasdik etmenin kemali O'nu bir bilmek, O'nu bir bilmenin kemali, O'na karşı ihlâslı olmaktır. O'na karşı ihlâslı olmanın kemali, O'ndan sıfatları nefyetmektir….”

3. “Allahın varlığı için bir başlangıç yoktur. Vücudu için  ademlik sabıkası olmadığı gibi. O, hiçbir şeyin kenarında olmaksızın her şeyle birliktedir ve ayrı olmaksızın her şey dışındadır.”[4]

4. Başka bir örnekte; varlık aleminin yaratıcı olan Allahın yarattıklarını tevsif ederken şöyle buyuruyor: “"Hamd, daha önceden olgu/örneği ve kendinden önce bir yaratıcıya (olmadığı için) tabi olmaksızın yaratıkları yaratana…bütün yaratıklarını eksikliği ve haleli kabul etmez şekilde muhkem ve sağlam takdir edip kamil bir lütuf ile düzene sokan ve kamala doğru hareket edebilecek konuma getirip o yöne sevk eden Allaha mahsustur”.[5]  

Bu sözler Nehcü’l Belaga’da bulunan teorik irfan deryasından bir katredir. Dikiş yüzüğü kelimelerle okyanus nasıl ölçülür?

b) Pratik İrfan

1. İmam Ali (a.s) seyri sülükte atılacak ilk adım hakkında şöyle buyurmaktadır: "Gerçek arif (seyr-u sülük ehli ilim ve fikirle donarak) aklını ihya etmiş ve şehvetlerini öldürmüştür. O denli ki büyük ve şişmanlığı küçülmüş, sertlikleri yumuşamıştır. Kendisi için çok aydınlatıcı bir nur tutuşmuştur. Bununla tevhidin ana caddesini aydınlanmış ve bunun aydınlığında yolunu devam ediyor…"[6]

2. “"Ey Allah'ın kulları! Allah katında en sevgili kul, nefsine karşı savaşta Allah'ın kendisine yardım ettiği kişidir. O kimse ki iç elbisesi ilahi hüzün ve dış elbisesi ise Allah’tan korkmaktır. Derken, hidayet ışığı gönlünü aydınlatmış, orada kalacağı gün için azığını hazırlamış, uzağı kendine yakınlaştırmış, zorluğu kolaylaştırmıştır.”

3. O hazretin (a.s) bakışında takvalıların nitelikleri şöyle şekillenmiştir:  “Ruhlarının derinliklerinde yaratıcı büyük ve bundan dolayı da onun dışındakiler gözlerinde küçüktür…. Cennete oranla orayı görüp nimetler içinde yaşayan ve cehenneme oranla da orayı görüp azap çeken kimse gibidirler...”[7]

4. Başka bir yerde de şöyle buyurmaktadır: “"Nimetini tamamlamak, izzetine teslim olmak ve günahlarından korunmak için Allah'a hamd ederim. Yeterliliğine (kifayetine) olan ihtiyacımdan dolayı O'ndan yardım dilerim. Allah'ım hidayet ettiği sapmaz...”[8]

5. “İlahi! Sana ibadet ediyorum; azabından korktuğum veya cennetine erişmek için değil, belki kulluk edilmeye layık olduğun için sana kulluk ediyorum.”[9]

6. Ölüme karşı arifane ve aşıkane bir yönelişle şöyle buyurmaktadır: “Allah'a kasem ederim ki Ebu Talip'in oğlu Ali'nin ölüme olan ünsiyet ve dostluğu, bir çocuğun anne memelerine olan ünsiyet ve dostluğundan daha fazldır...”[10]

7. Takva sahiplerine gece uyanık geçirme, az uyuma ve zayıflık hakkındaki tavsiyelerinde şöyle buyurmaktadır: “Gözlerinizi gecele­ri ayık tutarak ve karınlarınızı zayıflatarak Allah’a itaate yönelin.”[11]

8. Hak ve adalet yolunda mücadele edenler için tersim ettiği cihat hakkında şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki cihat cennet kapılarından bir kapıdır ki Allah-u Teâlâ sadece özel dostlarına açmıştır”.[12]

 


[1] Seccadi, Seyyid Cafer, “Ferhengi Istılahatı İrfani”, baskı, 4, irfan kelimesi, Tahran: Kitabhanei Tahuri, çapı çaharum, 1378.

[2]Nehcü’l Belaga”, 109. hutbe.

[3]Sahife-i Nur”, Peyamı İmam bi şirket konendegani der kongreyi hezare-i “Nehcü’l Belağa”, c. 14, s. 224 – 225, 27/02/1360.

[4]Nehcü’l Belaga”, 1. hutbe.

[5] A.g.e, 90. hutbe.

[6] A.g.e, 220. hutbe.

[7]Nehcü’l Belaga”, 193. hutbe.; Muttakin hutbesi adıyla meşhur olan bu hutbenin her sözü pratik irfanın makamlarından bir makamdır.

[8]Nehcü’l Belaga”, 2. hutbe.

[9] İhsai, İbni ebi Cumhur, “Avaliu’l Lali”, Kum: İntişaratı Seyyidu’i Şüheda, c. 1, s. 44, 1405 h.k.

[10]Nehcü’l Belaga”, 2. hutbe.

[11] A.g.e, 183. hutbe.

[12] A.g.e, 27. hutbe.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar