Gelişmiş Arama
Ziyaret
32553
Güncellenme Tarihi: 2009/10/10
Soru Özeti
Çok eşli olmak neden erkekler için caiz ama kadınlar için caiz değildir?
Soru
Neden erkekler birden fazla kadınla evlenebilirde kadınlar birden fazla erkekle evlenemezler?
Kısa Cevap

Çok evlilik İslam’dan önce yaygındı ve herhangi bir sınır ve kuralı yoktu. İslam insan hayatının gereksinimini göz önüne alarak onu sınırladı ve ağır şartlar koydu.

Islamın kanunları insanın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak ve toplumun tümünün faydasına olacak şekilde düzenlenmiştir. İnsan topluluklarında var olan ve inkar edilmeyecek bazı gerçekleri inceleyelim:

1-Erkekler, hayatın çeşitli alanlarında kadınlardan daha çok ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Savaşlarda ve diğer birçok olaylarda asıl kurbanlar erkeklerdir.

2- Cinsel isteğin kalıcılığı erkeklerde kadınlardan daha uzundur.

3- Kadınların aybaşı hallerinde ve hamileliklerinin bir döneminde cinsel ilişkiye girmeleri yasaktır.

4- Çeşitli nedenlerden dolayı kocalarını kaybeden kadınlar vardır, eğer çok eşlilik olmasa onlar hep eşsiz kalacaklardır.

Bu gerçekler ışığında toplumun ve bireyin selametinin korunması için şu üç yoldan birisini seçmek zorundayız:

a) Erkekler hep tek eşleri olacak, dul kadınlar ömürlerinin sonuna kadar kocasız kalacak ve bütün fıtri ihtiyaçlarını, isteklerini ve hislerini öldürecekler.

b) Erkeklerin yasal olarak yalnızca bir eşi olacak, ama kocasız kadınlarla özgür ve gayr-i meşru bir şekilde cinsel ilişkiye girip onlarla bir metres hayatı yaşayacaklar.

c) Birden fazla eşi idare edecek gücü olanlara, eşleri ve çocukları arasında adalete tam olarak riayet etmek kaydıyla birden fazla evlenmelerine izin verilecek.

 

İslam üçüncü yolu seçmiştir. Kadınların birden fazla erkekle evlenmesini caiz bilmiyorsa bunun nedenleri şunlardır:

1) Kadının çok eşli olması onun doğasına ve ruhsal yapısına terstir.

2) Öyle bir durumda çocukların selameti tehlikeye düşer.

3) Soylar tanınmaz…

Ayrıntılı Cevap

İslam’dan önceki dönemlere baktığımızda çok eşliliğin herhangi bir kanun ve kural olmadan normal ve yaygın olduğunu görmekteyiz. İslam insan hayatının gereksinimleri doğrultusunda onu sınırlandırmış ve ona ağır şartlar koymuştur.

İslamın kanunları insanın gerçek ihtiyaçlarına göredir. Toplumun tümünün menfaatini göz önüne alıp, hissiyatları bir kenara bırakırsak çok eşliliğin felsefesi ortaya çıkar. Erkeklerin, yaşamın çeşitli alanlarında kadınlardan daha çok ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını kimse inkar edemez. Savaşlarda ve diğer bir çok olaylarda asıl kurbanlar erkeklerdir.

 

Yine cinsel isteğin kalıcılığı erkeklerde kadınlardan daha uzundur; zira kadınların çoğu belli bir yaştan sonra cinsel isteklerini kaybediyorlar, oysa erkekler böyle değildir.

 

Yine kadınların aybaşı hallerinde ve çocuk doğurmalarının bir döneminde cinsel ilişkiye girmeleri yasaktır. Erkeklerde böyle bir yasak yoktur.

 

Bunların dışında eğer çok eşlilik olmazsa, çeşitli sebeplerden dolayı kocalarını kaybeden kadınlar hep eşsiz kalacaklardır.

 

Bütün bu gerçekleri göz önüne aldığımızda kadınla erkek arasındaki dengeyi bozan böyle durumlarda aşağıdaki üç yoldan birini seçmek zorunludur:

 

a) Erkeklerin hep tek eşleri olacak, dul kadınlar ömürlerinin sonuna kadar kocasız kalacak ve bütün fıtri ihtiyaçlarını, isteklerini ve hislerini öldürecekler.

b) Erkeklerin yasal olarak yalnızca bir eşi olacak, ama kocasız kadınlarla özgür ve gayr-i meşru bir şekilde cinsel ilişkiye girip onlarla bir metres hayatı yaşayacaklar.

c) Birden fazla eşi idare edecek gücü olanlara eşleri ve çocukları arasında adalete tam olarak riayet ederek birden fazla evlenme izin vermek.

 

Eğer birinci yolu seçmek, toplumsal sorunların ortaya çıkmasına sebep olur ve insanın fıtrat, güdü, ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarıyla mücadele etmeyi gerektirir. Ama bu, kazananı olmayan bir mücadeledir. Böyle bir yol pratiğe dökülse onun gayr-i insani yönü kimseye gizli kalmaz.

 

Çok eşliliğe, zaruret zamanlarında ilk eşin açısından bakmamak lazım; olaya ikinci eşin ve toplumsal menfaat ve gereklilikler açısından da bakmak gerek. Çok eşlilik olduğunda birinci eşin sorunlarını ortaya koyanlar, gerçekte üç boyutlu bir meseleye tek boyutuyla bakmaktadırlar. Çok evlilik hem erkeğin, hem birinci eşin, hem de ikinci eşin açısından ele alınmalı, sonra tümünün menfaatleri göz önüne alınarak hüküm verilmelidir.

 

İkinci yolu seçersek o zaman fuhuşu kabullenmemiz gerekir. O zaman da yine bu yanlış kararın kurbanı kadınlar olur çünkü metres olarak kullanılan kadınların güvence ve gelecekleri olmaz. Öte yandan şahsiyetleri de ayaklar altına alınmış olur. Bunlar düşünen insanın kabul edebileceği şeyler değildir.

 

Dolayısıyla yalnızca üçüncü yol kalıyor. Yani kadınların hem fıtri ve garizi ihtiyaçlarına olumlu cevap verebilmek gerekir, hem de böyle kadınları fuhuşun kötülüğünden ve yaşamın sorunlarından kurtarıp, toplumu günah bataklığından çıkarmak gerekir.

 

Batılı toplumlarda insani duygu ve hislerin azalmasının bir göstergesi de onların insan yerine hayvanlara sevgi göstermeye yönelmeleridir. Yoksa onların hayvanları sevmeleri insani hislerinin güçlü olduğundan kaynaklanmıyor.

 

Kadınların birden fazla erkekle evlenmelerinin caiz olmadığı konusuna gelince cevap olarak diyoruz ki:

 

1) Kadının çok eşli olması onun doğasına ve ruhsal yapısına terstir. Zira psikolojik olarak kadınla erkeğin arasında ruhsal yapı, yönelişler ve duygular bakımında çok farklılıklar vardır. Psikologlar kadınların tabii olarak ‘tek eşli’liğe meyilli olduklarına inanmakta ve fıtri olarak çok eşlilikten kaçındıklarını söylemekteler. Onlar bir erkeğin duygu ve himayeti altında olmak isterler. Birden çok erkekle olmayı istemek bir çeşit hastalıktır. Ama erkeklerin zati olarak çeşitlilik ve çok eşlilik eğilimleri vardır. Bilindiği üzere İslami hükümlerin tümü insanın gerçek ihtiyaçları ve özellikleri üzerine kurulmuştur.

2) Çocukların selameti tehlikeye düşer.

3) Soylar tanınmaz, kimin hangi soya ait olduğu bilinmez. Bunun kötü sonuçlarından biri ailevi duyguların ölmesidir. Bu da nüfusun azalmasına sebep olur; çünkü insan doğal olarak kendi çocuğunu sevmekte ve onun için yatırım yapmaktadır. Kendisine ait olup olmadığı belli olmayan birine, hatta gerçekte kimden olduğu belli olmayan birine karşı yabancı kalacak ve ona karşı kendisini sorumlu hissetmeyez.

 

Bunlar İslamın çok eşliliği erkekler için caiz bildiği ama kadınlara caiz bilmediği hikmet ve faydalarından bazılarıdır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar