Gelişmiş Arama
Ziyaret
66633
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
Soru
Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir? Eşim üç defa hamile kaldıktan sonra bu defa da sorunla karşılaştık ve bunun kendisinin ölümüne sebebiyet vermesi bile muhtemeldir. Allah bize bir evlat vermek istemiyor olabilir mi? Yahut bir günah mı işlemişiz ve sorunumun hallolması için cezasını mı ödememiz gerekmektedir? Lütfen bize kılavuzluk eder misiniz?
Kısa Cevap

Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha bulaşmamış Hz. İbrahim (a.s) gibi bazı büyük peygamberlere de rastlamaktayız. Evli (insan veya insan olmayan) bir çiftin nesil üretebilmesi ve çocuk sahibi olabilmesi için bir düzen, sıra ve belirli bir zaman aralığınca gerçekleşmesi gereken bir takım değişik madde, öncül, şart, neden ve sebeplere gerek vardır. Bu dizide eğer sayılanlardan bir tanesi bile eksik veya uyuşmaz olursa bir çocuk dünyaya gelmez veya sağlıklı bir şekilde doğmaz. O halde evlat sahibi olmayan kimselerin bu neden ve şartlar zincirinin kayıp halkasını bulmaya ve onu tamamlamaya çalışması gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir ve O’nun tüm işleri kesinlikle hikmet üzeredir. O, bu engin evreni ve onun içindeki yaratıkları idare etmek için bir takım usul, kanun, neden ve sebepler mukarrer etmiştir. . İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. Bu ilahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has neden, sebep ve kanunları olan doğum, neslin çoğalması ve insanların neslinin üremesidir. Tarih boyunca evlilikten sonra veya uzun bir müddet ve hatta yaşlılık ve ihtiyarlık dönemlerine kadar evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında Hz. İbrahim (a.s) gibi bazı büyük peygamberlere de rastlıyoruz ki Kur’an-ı Kerim onun dilinden şöyle nakletmektedir: “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”[1] Bu örnek ve diğer örnekleri göz önünde bulundurarak hiç kimse evlat sahibi olmayan insanlar günahlarından dolayı buna müpteladır diye bir şey söylememelidir; Hz. İbrahim’in (a.s) yaşlılık ve ihtiyarlık yaşına kadar evlat sahibi olamamasının nedeni (haşa) kendisinin günahkar olması mıydı? Kesinlikle böyle değildi. Aynı şekilde ömürlerinde hiçbir günaha bulaşmamış birçok salih ve hayırsever kul da evlat sahibi olmamıştır. Öte taraftan tanıdığımız çoğu kâfir, zalim, gaddar ve günahkâr fertlerin birçok evladı vardır. Bu yüzden ne evlat sahibi olmak insanın iyi olduğuna delalet eder ve ne de nimetten mahrum olan herkesin günahkâr olduğu söylenebilir. Evli (insan veya insan olmayan) bir çiftin nesil üretebilmesi ve çocuk sahibi olabilmesi için bir düzen, sıra ve belirli bir zaman aralığınca gerçekleşmesi gereken bir takım değişik madde, öncül, şart, neden ve sebeplere gerek vardır. Bu dizide eğer sayılanlardan bir tanesi bile eksik veya uyuşmaz olursa bir çocuk dünyaya gelmez veya sağlıklı bir şekilde doğmaz. Bu yüzden evlendikten sonra istemelerine rağmen evlat sahibi olamayan kadın ve erkeğin nedeni bilmeye ve onu doğru bir şekilde tedavi etmeye koyulmaları gerekir. Kusurun sperma üremesi veya tohumun zayıflığı yahut kadın bedeninin onu koruma ve büyütmede güçsüz olması veyahut başka çeşitli nedenlerden kaynaklanması muhtemeldir. Bu kusurların her biri de hususî bir hikmet ve özel bir tedavi yoluna sahiptir. Ne mutlu ki bugün tıbbın ilerlemesiyle eşlerin çocuk sahibi olmamasıyla ilgili sorunların büyük bir bölümü ve onların tedavi yolu öğrenilmiş ve geçmişte evlat sahibi olamayan birçok karı ve koca elhamdülillah evlat sahibi olmuşlardır. Gelecekte şimdiye dek öğrenilmemiş kusurların öğrenilmesi ve tedavi yollarının da tespit edilmesi Allah’ın izniyle ümit edilmektedir. Ama bu mesele hakkında henüz birçok meçhul ve bilinmeyen hususun var olduğunu itiraf etmeliyiz. Elbette Yüce Allah tüm kullarına şefkatli olduğundan, fertlerin hayatında başka şekillerde bu nimetten mahrum kalmayı telafi etmektedir. Böyle insanların sadece bir saatliğine Rableri ile yalnız kalması ve Allah’ın kendilerine bahşettiği nimetleri sayması yeterli olacak ve de Allah’ın hikmet uyarınca bir kapıyı kapatması durumunda, rahmet ile başka bir kapıyı açtığını kavrayacaklardır. Eğer insan çevresindeki hadise ve vakıalara güzel bir bakışla bakarsa, sahip olmadığı nimetlere hayıflanmak yerine mevcut olan nimetlerin şükrünü her zaman yerine getirir ve böylece daha çok nimeti kendine çeker.

Daha fazla bilgi edinmek için şu başlıklara müracaat edebilirsiniz: İmtihan, İlahi Azap Ve Onları Teşhis Etme Yolları, 169. Soru (Site: 1244) ve Duanın Şartları Ve Kabul Olma Yolları, 2145. Soru (Site: 2269).



[1] İbrahim, 39: " الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذی وَهَبَ لی‏ عَلَى الْکِبَرِ إِسْماعیلَ وَ إِسْحاقَ إِنَّ رَبِّی لَسَمیعُ الدُّعاء"

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Kur’an’a göre bir imamın sahip olması gereken özellikler nelerdir?
    10981 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Kur’an-ı Kerim’de İmamet (insanın toplumsal liderliği manasında) meselesi ikiye ayrılmıştır: 1) Nur İmamları: Salih ve ilahi imamlardır. 2) Ateş İmamları: Küfür ve dalalet imamlarıdır. Kur’an’da nur imamları için zikredilen birçok özellik şunlardır: Masumiyet, hidayet eden, yakin ehli olan, ibadet eden, sağlam ve sabit, şahid, Allah yolunda cihad eden, ...
  • Şiiler Allah ile imamlar arasında fark olduğuna inanırlar mı?
    7227 Eski Kelam İlmi 2012/08/11
    Diğer ekoller gibi Şia ekolü de tarih boyunca sürekli ifrat ve tefrit eksenli akımların ilgisine muhatap olmuştur. Bu akımlar Gulat, Mukassire ve Nasibiler gibi değişik isimler ile Şiiler ve imamlar için zorluklar yaratmıştır. Şii imamları bu sapık akımların tehlikelerinden Şiileri korumak için sürekli çabalamışlardır. Onlar kendi konumlarını açıklayarak, ...
  • İmamlar, ne zaman şehid olacaklarını bildikleri halde, buna engel olmak için neden önlem almadılar?
    6729 Eski Kelam İlmi 2009/02/22
    Cevabın anlaşılabilmesiiçin önce bir kaç noktaya açıklık getirmek gerekir:1- Masum İmamlar (a.s), kendi şehadetlerinin yer ve zamanı da olmak üzere acaba bütün olayları biliyor muydular? Bunun kendisi incelenmesi gereken bir konudur ve ispatlanmış değildir.
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    5351 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Allah’ın bir olduğunun akli delili nedir?
    21428 Eski Kelam İlmi 2011/04/28
    İbrahimi dinlerin en önemli ilkesi olan tevhid, Allah Teala’yı bir bilmek, Onun bir olduğunu kabul etmektir. Tevhidin zıddı Allah’a şirk koşmaktır. Allah’ın her türlü şerik, eş ve benzerinin olmaması, her türlü harici akli ve vehmi terkipten uzak olması ve terkipsizliğinin ispatı Onun birliğinin ve tevhidinin ispatı dairesine girer.
  • SMS kanalıyla okunan talakın hükmü nedir?
    7260 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Hükümetin başında bir fakihin bulunması (veliyi fakih) dini istibdadın önünü alıyor mu yoksa istibdadın kendisine neden olacak mı?
    6278 Düzenler 2012/04/02
    Kendini beğenme, bencil ve nefis mihverlilik[i] istibdadi nizamların en önemli özelliklerindendir. Baskıcı hükümetler çok çeşitlilik içermesine rağmen aşağıdaki özelliklerde müşterektirler: Şahıs veya belli bir tabaka, halkın rızası olmadan onlara hükümet ediyor. Hükümetin gücünün genişliği kanundan daha üstündür ve hiçbir kanun onu ...
  • Şeyh Tusi’nin siyasî düşüncesinin devletsel boyutları nelerdir?
    5761 Düzenler 2010/09/22
    Şeyh Tusi’nin devlet hakkındaki siyasî düşüncesinin değişik boyutları vardır:1- İslam Devletin Hedefleri: Şeyh Tusi İslam devleinin nihai hedeflerinin şunlar olduğuna inanmaktadır:1-1- Toplumda düzen ve emniyetin sağlanması. Bunların olmaması durumunda kaos hakim olacaktır.
  • Haram aylarda savaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
    27588 Tefsir 2012/04/15
    Ayet ve rivayetlere göre, İslam haram aylarda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) savaşmayı caiz görmemekle kalmamış, hatta hiç kimsenin bu aylarda savaşmayı düşünmemesi için katı bir tutum sergilemiştir. Hatta soruda belirtilen ayette haram aylarda savaşmak büyük bir günah sayılmış ve istenmeden işlenen cinayetlerin diyeti bile artırılmıştır. Bütün ...
  • Dualar, hangi şart ve durumlarda kesinlikle kabul edilmektedir?
    118898 Pratik Ahlak 2008/02/17
    Arapça bir kavram olan dua; seslenmek, çağırmak, birisine istekleri söylemek, onunla irtibat kurmak anlamına gelir. Terimsel olarak da; kulun Rabbine karşı elini ve tabii gönlünü açıp tazarru ve niyazda bulunması şeklinde tarif edilebilir. Öyleyse dua; küçük olanın büyük olana, hiçbir şeyi olmayanın sonsuz zenginlik sahibine, güçsüzün güçlüye, acizin kudret sahibine; ...

En Çok Okunanlar